MAKAM'DAKİ KAMERA!...

 

Şu Ergani meselesi..

Kaymakam Eşref Yonsuz..

Sosyal Yardımlaşma Vakfı..

Ve ahali…

Son iki haftadır, yerel medyanın gündeminde…

Sosyal medyanın da; "fenomeni"

***

İddialar.. İthamlar…

Hakaretler…

Belgeler.. Eski arşivler… Siyasilerin ifadeleri…

Yürütülen tahkikatlar..

Ön soruşturma..

Müfettişlik, durum…

***

Yani ne deseniz var…

Yok.. Yok misali..

Ama, "iş savunma" ve beyana gelince..

Doğrusu; hadise "zıvanadan" çıkmışa döndü…

Hani ilk gün şu çağrıyı yapmıştı..

Kimin "torbasında" ne varsa ortaya döksün..

Kimse de, "karnından" konuşmasın.

***

Ne var ki?

Vaka böylesi bir girdabın içinde…

Ki bir önceki yazımda, "nokta koyuyorum" bu duruma..

Çünkü; "mide bulandırıcı" hale geldi..

Ama önceki gün;

Kaymakamlığın resmi internet sitesindeki "beyan"

Ve buna karşı, Ergani'den "yükselen" ses…

***

Mecburiyet yarattı.

Nedeni de?

126 bin nüfuslu bir ilçeye "bu muamele ve bu itham" kabul edilemez!

Hele ki olabileceği ifade edilen "iftira" savunması…

***

Hadise şu…

Kaymakam Yonsuz…

Makamına "kamera" koymuş. (Denilene göre gizli kamera)

Kendi beyanına göre…

Bu kamerayı özellikle "Halk günleri" için, koymuş ve kullanmış.

***

Yonsuz şöyle diyor.

"Makam odamda sadece görüntü kaydı yapan kamera taktırdım.

(Halk günün de orda yapılıyor olması ve muhtemel iftira olaylarına karşı).

Fakat bazı dostlar sıkıntı olabileceğini söyleyince kaldırdım.

Kendisine güvenmeyen bir insan kendisini de kayda alacak kadar kendisini sınırlamaz!"

***

İyi güzel de…

Görüntü var, ses yok ise…

Olabilecek iftiradan "kendini" nasıl sakınırsın?

Durum farklı..

Sessiz sinema gibi bir vaziyet ilanı var..

***

Ayrıca!

Halk toplantısında..

Yani vatandaşların gelip derdini anlatmaya çalıştığı bir devlet makamında..

Kim kime neden; "iftira" atsın ki!

Bir de, "makamınıza" kamera taktırmanız sadece "halk gününe" münhasır ifadesine sadece gülünür..

Dediğiniz gibi; "Sadece Pazartesi günleri"

Diğer günler "makamda" oturduğunuza göre, kayıtlar da alındığına göre; "demek ki iş başka?"

***

Neyse!

Aldığım son bilgilere göre…

Üç yönlü bir tahkikat başlatılmış..

İçişleri Bakanlığı..

Valilik..

Ve Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından; "suç duyurusu, resen" noktasında!

***

Bakalım;

Kaymakamı da,

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfını da,

En önemlisi, 126 bin nüfuslu Ergani ahalisini de "zan altında" bırakan mevzuular "nasıl şeffaflaşır"

Kim haklı, kim haksız,

Kim suçlu, kim masum ortaya çıkar…

Biz de oh be diyerek..

Bu "karnından" konuşmalardan kurtulmuş oluruz…

***

AKIBETİ MEÇHUL MESELELER….

Biraz da fikri takip diyelim…

Malum!

Birçok okur bu noktada, "sorguluyor" bizi…

Mevzuu ettiğiniz konunun "akıbeti" ne oldu diye?

Haklı bir tepki!

En taze olanlarından bahsedeyim!

İlki;

Hani İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü…

Okullara "kışlık" ihtiyaca binaen ihale yoluyla alınan odunlar…

45 bin liralık odun…

İki hafta öncesine kadar, "okullara" ulaştırılmamıştı..

***

Bu noktada!

Soruşturma açılmıştı.

Ancak denilene göre "soruşturma" valiliğe kaydırılıp, "üzeri" kapatılacakmış?

Yani Kaymakam "üzerinde" duruyormuş… Lakin bazı, "siyasilerin" zülfüyârına dokunacağı için, örtülmek isteniyormuş…

***

Bunu sormuştum.

Ne oldu…

Öğrenciler "üşümesin be müdür" demiştim…

Ama hala; kimseden ses yok…

***

Diğer bir mevzuu!

Dağkapı yerleşkesindeki "eski hastane" yapıları..

Yani binaların metruk hali..

Tehdit oluşturuyor.. Özellikle; "balici, tinerci, in cin açısından.."

Ki yıllardır da, "yıkıldı, yıkılacak" yerine yenileri yapılacak, "aldatmacasının" yapıldığı…

Birilerine "milyon liralık" rantların sağlandığı, "yapılar ne olacak?"

***

Ne var ki…

Yine birileri kafaları kuma gömmüş…

"Ses" verdikleri yok…

***

Gelelim!

Üçkuyu'daki Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinin hali..

Çamur deryası…

Bir de, 8 aydan buyana "atanamayan" idareciler..

Başhekim.. Hastane yöneticisi…

Vekâletlerle, "iş yürütülüyor?"

Bakanlıktan "idareci talip" edilmiş; ama tıklayan yok?

Neden?

***

Bir de, Kadın Doğum'da "sıra kadem" basan resmi araç!..

Akıbeti meçhul…

Koca Hastanenin "kapısı" önünde araç kayboluyor…

Günler sonra polise bildiriliyor.

Sonra, "hurdalık mı, tamirat mı" bilinmez bir denklemle…

Geçmiş tarihe dair "tutanaklarla", bir işler çevriliyor..

Ama resmiyet beyanına gelince;" tık" yok…

***

Doğrusu!

Anlayamadığım bir nokta var.

İl Valiliği…

Yani Vali Hüseyin Aksoy'un bu konulara karşı tavrı…

Hassasiyeti.

Meselelerin "üstü kapalı" değil de, gün yüzüne çıkması gerektiği…

Ne oluyor…

Ne bitiyor hakikatini sorgulama babında "ortaya konulması" gerekirken…

Ne var ki bir; "işlevsizlik" görüyor.

***

Çünkü daha önce…

Ki olması gereken bir işleyiş bu..

Bir mevzuu gündeme gelince; "Valilik soruşturur-araştırırdı.."

İlgili ve yetkili makamlardan bilgi toplardı..

Sonra "kamuoyunu" bilgilendirme noktasında, açıklama yapardı..

Ya da ilgili "basına" bilgi notu gönderirdi…

Ama son dönemlerde "ne hikmetse!" alaka yok…

 

***

Ya, Aksoy olup-bitenle ilgili "bilgilendirilmiyor?"

Ya da, "medyayı" takip etmiyor/ettirilmiyor?

Veyahut ta…

Çevresine "örülen" ağdan dolayı, yaşananlara vakıf olmuyor…

Diyeceğim o ki arıza-i bir durum var…

Velhasıl…

Fikri takibi icra ederken, bakalım "ilgililer" aynı takibe yönelecekler mi?

Bekleyip görelim…

BÜYÜKTİMUR'LA GÜNDEM

Bu akşam saat 22.00'de..

Uzay ve Söz Tv'nin ortak yayınıyla, ekranınızda.

Gündemin en sıcak mevzuuları..

Ve özellikle, Suriye'deki "savaş" eşiği…

Konuklar…

Akademisyen Hüseyin Şeyhanlıoğlu,

Siyasetci Bayram Bozyel

Ve Yazar Ahmet Ay…

Soru ve önerilerinizi şimdiden bekliyorum.

Hayırlı seyirler…