Merkezi, Ezan ve Vaaz artık yok!
Ne diyelim;
Huzur yıkıcı olayların cenderesine "sıkışmış" vaziyetteyiz!
Gün.
Öyle ki saat dahi, acı, öfke ve şiddetsiz "vukuat" geçirmiyor.
Baksanıza;
Bi Batı'da, bi Güneydoğu'da.
Diyarbakır'da, "art arda" olaylar, çatışmalar, bombalar.
Tabi;
Böylesi "girift" hal ve atmosfer olunca doğal olarak "ruh" halimiz de.
Sizler gibi;
Bizim de dengesizleşiyor.
En önemlisi de;
Gözler ve dikkatler tamamen "bu istikamete" yöneliyor.
Çevremizde,
Olup-biten olumlu hadiseler de, "göz ardı" edilmiş oluyor.
Ne sevindirici gelişmeler,
Ne huzur verici organizasyonlar,
Ne yarınlar için "umutlar" yeşerten, adımlar.
Ve ne de "yakışan da bu" diyebileceğimiz "önem" arz edici mevzulara eğilim gösteremiyoruz.
* * *
Mesela;
"Gül Şehri" Diyarbakır sempozyumu!.
Pasifik Okyanusu ötesinden,
Dicle Nehri kıyısına Kürtçe "Çav Bella" şarkısıyla yansıyan "Pit-Fire" sanatı..
Bismil'de,
Arazi Toplulaştırması ve Sulama alanlarının altyapısına ilişkin, "ilk hamlenin" bitirilmesi.
Diyarbakır'ın,
Kültürel faaliyetleri öne çıkaran "festivallere" imza atması.
İşte bunlar,
Hafta içerisinde "Diyarbakır'ın diğer yüzü" olarak, yaşandı.
Ama ne var ki;
"Huzur" vermeyen meselelerden dolayı "bunların" yarattığı toplumsal sinerjiyi konuşamıyoruz.
İşte bugün;
O cendereden kendimi "bir an olsun" sıyırma düşüncesiyle, kaçtım.
Bunu yaparken de,
Günün önemine ilişkin yaşanan ve kendimce olumlu bulduğum bir mevzuyu buraya almak istiyorum.
Lakin,
Sözü kendimden alıp başkasına, bırakacağım.
İmam Hatip Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ne "sözü" veriyorum.
Çünkü
Dün "Basın açıklaması" niteliğinde, bana attıkları bir maili oldu.
İbrahim Gökdemir'in,
Kaleme aldığı maildeki meram, "Merkezi Vaaz" sisteminin kaldırılmasına.
Ve yine;
Merkezi "Ezan" okuma uygulamasının, son bulmasına yönelikti.
Tabi,
Diyanet İşleri Başkanlığının "emriyle", Diyarbakır İl Müftüsü Nimettullah Erdoğmuş'un da, girişimleri sonucu "uygulama" kalktı.
Olması gerektiği gibi.
* * *
Yani;
Cuma hutbesi "imamın" kendi insiyatifi ve bölgesine özgü olacak.
Ezan da,
Her camide görevli müezzin tarafından okunacak.
Evet, yazıyı;
Yorum, kesinti ve eklenti yapmadan "aynen" aktarıyorum.
Malum;
Bugün Cuma.
Cuma'nın feyzi ve "buluşmada" verilen vaazın önemi; biz "Müslümanlar" için, anlamı, büyüktür.
Bakın neler anlatıyor?
* * *
"-Türkiye'de egemen siyasi güç, 28 Şubat süreci ile birlikte halkın dini inanışını kendi denetimi ve kontrolü altına almak amacı ile Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde merkezi ezan ve merkezden vaaz sistemine girmiştir.
Cumhuriyet’in ilk dönemlerinden itibaren laiklik adına dinin baskı altına alınmasını, toplumun dinden, dini değerlerden koparılmasını istemişlerdir.
Diyanet İşleri Başkanlığının 28 Şubat süreci uygulamalarının referans alarak uygulamaya koyduğu merkezi ezan ve merkezi vaaz sistemi İmamlarımızı ve vaizlerimizi cami cemaatinden koparmış,
İletişim bağını kesmiş,
Manevi birlikteliğine zarar vermiş, aralarına görünmez perdeler konmuştu.
Merkezi sistemle ‘merkez’ kaygısı ile sürdürülmesi, dinin bir nevi zabt-u rabt altına alınmaya çalışılmıştır.
Camilerimiz Peygamber ve Sahabe dönemi uygulamalarından uzaklaşmış, terk edilmiş bir mekân vaziyetine bürünmüştü.
Özelikle sabah namazlarında imamını bekleyen cami cemaati imamın yokluğu veya işlevsizliği ile sükuti hayale uğrayarak adeta cami ve cami cemaati kendi haline terk edilmişti.
Merkezi vaaz sistemi ile İmamlar; cemaatinden uzaklaştırılmış, diyalogları koparılmış, cemaat banttan gelen bir kayıt gibi neyi dinlediğini bilmeden camide hayal ve uyku hallerine gidip gelmekteydi.
* * *
Diyarbakır müftülüğünce merkezi ezan ve vaaz uygulamanın kaldırılması ile beraber hizmet aşkından uzak bazı memurlar başta olmak üzere statükodan ve değişimden uzak kesimler ile siyasi çevrelerin tepkisine rağmen onurlu bir dik duruşu ile halkımızın gönlünde taht kurmuş, güven ve sevgisini kazanmıştır.
Hükümetin demokratikleşme adımları ile beraber en çok direnen ne yazık ki Diyanet İşleri Başkanlığı olmuştu.
İl Müftümüz göreve başlar başlamaz halkın ve Sivil toplum kuruluşlarının muzdarip olduğu merkezi ezan ve vaiz sisteminden vazgeçilmesi çok olumlu bir adımdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı tek tip ve tek anlayışı zihniyetinden vazgeçmeli,
Her mahallenin, her caminin kendine özgü bir cemaati olduğundan İmamlarımız cemaatin ilmine, ufkuna, anlayışına göre vaaz vermesi gerekir.
Camiler ve mescitler, resmi ideolojinin ve laik devlet politikalarının kuşatma ve işgalinden kurtarılarak,
Sadece Allah`ın isminin yüceltildiği, bütün kavimleri ve dillerini eşdeğer ve saygıdeğer kabul edip haklarını veren tevhid dininin ve ümmet bilincinin hâkim olduğu mekânlar haline getirilmelidir."
* * *
Evet,
Ezan, sözlükte "bildirmek, duyurmak, çağrıda bulunmak, ilan etmek" anlamlarına sahip.
Ezan, dinî bir terim olarak,
Farz namazlarının vaktinin geldiğini belli sözlerle ve özel bir şekilde ilan etmek, bildirmek demektir.
Tabi bir de;
Ezan içerik olarak ta Allâh'ın büyüklüğünü, Peygamberimizin O'nun kulu ve elçisi olduğunu ve namazın kurtuluş yolu olduğunu ilan etmektedir.
En önemlisi de;
Ezan duyulduğu zaman "burada bir cami var demek" akla gelir.
Ezan vaktin ilanıdır.
İşitildiği zaman namaz vaktinin geldiği bilinir.
Böylece;
Nerede olunursa olunsun, "iman" eden ezanlar sayesinde namazlarını vaktinde kılar.
Elbette ki,
Ezan'ı "seslendirmek ve söylemek" kişinin ruhuna hitap etmek, "sesiz" güzel olmasına bağlıdır.
Bu itibarla ezan okuyan özellikle Müezzinlerin güzel sesli olması gerekmektedir.
* * *
İşte,
Bu noktaya İl Müftülüğünün hassasiyet göstermesi gerekir.
Yoksa,
Her önüne gelen "minbere" çıkıp, ezan okursa.
Hiçte, "insan ruhuna" hitap edici, bir ses tonu çıkmaz.
Velhasıl,
Merkezi ezan sisteminin kaldırılmasının etkisi kadar, sıkıntısı da yok değil.
Mesela,
Merkezi ezanın en büyük "mahzuru" din görevlilerinin durumdan uzak kalması.
Çünkü,
Bir zaman sonra "ezan" okuma kabiliyetleri dumura uğruyor.
Becerileri zayıflıyor.
Tabi bir de; "görevi ihmal" de vaki oluyor. Nasıl olsa merkezi ezan okunuyor diye!
Sonuç itibariyle;
Gerek Cuma Vaazı ve gerekse Ezan'ı "yerinde" okunup-anlatılması büyük önem teşkil etmektedir.
Burda;
Hem din görevlilerinin özellikle Cuma vaazı konusunda "sosyal" ve toplumsal dokuya katılım gösteriyor.
Hem de,
Görev yaptığı "ibadet" mekânında mesleğini "kendi" öğrenim ve iradesiyle, icra etmiş olur.
Cumanız;
Mübarek olsun.