MÜRİT ARAMIYORUZ!
Reis bunu diyor?
Uyarıyor…
Ve altı kalın çizgilerle; "ikaz" ederek söylüyor…
Peki, kime bu mesaj…
Elbette ki, iktidar mahallesindeki "yazar-çizere.."
Ve onun nam-ı hesabına; 'konuştuğunu" söyleyenlere...
Çünkü son günlerde; "kafa-kol" kırmalar var…
İslamcı…
Liberal…
Demokrat…
Gibi "sınıfsal" ayrıştırmalar "ikmal" ediliyor…
Sen-ben misali…
Reis bunu dedi, yok şunu diyerek...
***
Aynı gazete…
Aynı TV…
Aynı haber portalı…
Ama "zıtlık" adına, "vur da vur" gayretkeşliği herkeste var…
Peki; "neyin" adına…
AK Partiyi "en çok" ben seviyorum…
Başbakan'ı "en çok" ben seviyorum…
Cumhurbaşkanını "en çok" ben seviyorum…
Bu minvalde; "bir yarış…"
Bir de; "Reis'i" sanki kendisiymiş gibi konuşturanlar…
***
Biz, iki yazı öncesi ne demiştik…
Önemli olan…
Davaya inanmışlık…
Davaya karşı dürüstlüktür…
İşte, önceki gün Reis "kavgaya" el koydu…
Bir saniye dedi…
Ve şu uyarıyı yaptı…
"Siyasi bir parti çalışmasında…
İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde ayırım yapmak yanlış…
Biz tekkeye mürit aramıyoruz…"
***
Ve Reis, o "can alıcı" tanımı yaptı…
Tabi ki…
Bayanlar…
Beyler…
Kendinize gelin, "bizim istediğimiz ve beklentimiz" şu dedi…
Siyasi parti için "asil" olan şudur…
Dürüstlük,
İlkeli,
Vatanını, milletini seven,
Parti ilkelerine uyacak insan aramaktadır…
Yapılması gereken bu…"
***
İki günden buyana mahalleye bakıyorum…
Özellikle…
Köşelerinde…
Ekranlarda,
Programlarında kim "bu mesajı ve uyarıyı" nasıl algılamış?…
Doğrusu…
Genel itibariyle baktığımda; "anlayan" çok az…
Anlamayan; "çok."
Sinek ve davul misali; "yağcılık" yüksek…
***
Ne yazık ki!
Kimse "Reis'in" şu ifadesine odaklanmıyor…
Az biraz; "dürüst olun, dürüst…"
İlkeli olun…
Vatanınızı da,
Milletinizi de sevin…
Ki sevilesiniz…
Ama diyeceksiniz ki kime dersin?
Diyeceğim şu ki…
Aha bu potanın içerisinde; "kendine" meşrep geliştiren her kim ise!
"Gücü" seviyor…
Davayı değil…
Hele ki, inanmışlık hiç değil…
***
Şunu da şimdiden belirteyim ki…
21 Mayıs sonrası…
Siyasileri…
Bürokratları…
Seçilmiş veya atanmış kişileri…
Kurumları…
İktidar gücüyle…
Mahalledeki varlığıyla; "tehditler savuran!"
Sopa gösteren…
Menfaat çarkını işletenler…
Hele ki reis adına ahkam kesenler; "kapı önüne" konulacak…
Nitekim dün Cumhurbaşkanı Erdoğan beyan etti..
Sadece "Sözcüm" adıma konuşur..
Onun dışında; "kimse" benim adıma konuşamaz…
Anlayacağınız..
Mahallenin trolleri..
Ya "dürüst ve ilkeli" olacaklar…
Ya da; "kullanılmış mendil misali" çöpe, gidecekler…
Başka da yol yok…
***
HANGİ GÜL?
Sizce…
CHP…DSP… Vatan… Saadet…
Hatta HDP dahil olmak üzere…
Blok diyelim…
Ki ağırlıklı "Sol Seküler" fikriyat…
Ekmeleddin gibi…
Abdullah Gül'ü "Reis" olarak, gemi kaptanı olarak ister mi?
***
Soruya yanıt vermeyi siz düşünürken…
Ben de diyorum ki…
Hangi Abdullah Gül'den "söz ediyoruz!"
Şu bir dönem;
Eşi Başörtülü diye; "dışlanan…"
Türkiye'yi "İran'a" benzetecek denilen…
Köşk "Mollalara" mekân olacak ithamı yapılan…
Cumhurbaşkanı olmasın diye önüne "enva-i" barikatlar kurulan…
***
Hele ki…
Kanadoğlu'nun "o sığ" fikriyatı…
367 "ucubesini", inşa etme hali…
Ya birde, E-muhtıranın sahibi Büyükanıt'ın çıkışı…
Gül için "Laiklik" tarifiyle, "hazır ola" çekilmek istenilen…
Yani bu Gül'den mi söz ediyoruz?
Bilmem…
Başka bir Abdullah Gül var mı?
Ya da; "çift" karakterli bir Gül mü vaki oldu?…
***
Şimdi nerden çıktı Gül dersek…
Durduk yere…
Bu "körüklemeyi" şu şekilde görüyorum…
Özellikle…
Gül adına…
Doğduğu, büyüdüğü, geliştiği, filizlendiği mahallede…
Yani "ana davasına" ilişkin…
Ciddi ve korkunç bir "itibarsızlaştırma" propagandası var…
Gaye; "istenilmeyen" adam ilan etmek…
Ki bunu da mahalledeki "troller" çok "ince işliyorlar!"
Bu da, AK Parti ye bir ölçüde; "operasyon" çekmedir…
***
Amma velâkin…
Gül'ün isminin karşı mahallede zikredilmesi…
Sol-Seküler blok cephesinde…
Kurtarıcı "isim" olarak, mevzubahis edilmesi.
İki yönlü operasyon içermektedir.
O da şu…
Birincisi…
CHP'deki "Liderlik" kavgası hepimizin malumu…
İşte "aktörler" burada Gül'ü "malzeme" olarak kullanma gayretinde…
İkincisi de AK Parti'de "taban" kaydırmasının ne kadar büyük derecede artırılabilineceği…
***
Ancak…
Herkes konuşuyor, söyleniyor…
İsteyen, istemeyen…
İki mahallenin kulis yoğunluğu, vaziyeti ikmale getiriyor…
Ama ne hikmetse Abdullah Gül'den "ses yok!"
Konuşmuyor…
Sadece izliyor, dinliyor ve sevecen gülücüğünü atıyor…
Hayırdır…
Galiba şunu düşünüyor…
Ne çok sevenim…
Ne çok mezar kazıcım var; "toplamının" ne çıkaracağı sonucu bekliyor…
Diyeceği o ki…
Mevla’m neylerse, güzel eyler!
***
GÜL'ÜN KONUŞMASI GEREKİR!
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş…
Gül'e çağrı yaptı..
Diyor ki…
“Sayın Gül ile ilgili çeşitli spekülasyonlar yapılıyor.
Sayın Gül’ün bu spekülasyonları behemehal (mutlaka) bitirmesi gerekir.
Sayın Gül’ün net olmadığından dolayı da böyle sorularla karşılaşıyor.
Eğer rahatsızsa böyle sorulardan net bir şekilde cevabını vermesi gerekir.
Yok, rahatsız değilse, cevapsız bıraktığı takdirde herkes bu soruyu her zaman sorma ve bununla da muhatap olmayla karşı karşıya kalacaktır.
Benim tanıdığım Sayın Gül buna net bir cevap vermelidir”
***
Erdoğan’ın “Davadan ayrılanlar iflah olmamıştır” mesajını da hatırlarsak…
Yazıya nokta koyarken haber aldım…
Gül'ün "sessizliğini" bozacağına dair…
Gelen habere göre…
Gül "tüm olup bitenleri" bugün Cuma namazı sonrası; anlatacak…
Yani konuşacak…
Sorulara yanıt verecek…
Merak edilenlere açıklık getirilecek…
Ne diyelim…
Gül'den de beklenilen buydu…
Çünkü kafa karışıklıkları artık; "gırtlağı" aşmış durumdaydı..
***
KİMSE BÖBÜRLENMESİN…
Aynen de öyle…
Eeeyy AK Parti…
Eeeyy CHP…
Sakın ha, böbürlenmeyin…
Referandum'da çıkan sonuçlar "size" dair değil…
Ne yüzde 51.4 AK Parti'nin…
Ne de yüzde 48.6 CHP'nin…
Tabi; 2019'a da 'bu keyfin" rehavetine kapılmasın..
Yoksa "duvara" toslar…