MUSALLA TAŞINDA YATAN NARİN DEĞİL, VİCDANIMIZDIR!..

Ah Narin’im ah!.. Boncuk gözlüm.. Güleç yüzlü kızım.. Sen ki, bir melek olarak, ebediyede, uçtun güvercinim!.. Bedenini toprağa verdik.. Ama bil ki, seninle birlikte, insanlığımızı da kara toprağa gömdük..

***

Diyorsun ki, nasıl kıydılar, nasıl kıydınız?.. Kıydık sana!.. Hem de, canice, vahşice, sapkın bir ruh haliyle, öldürdük seni.. Bedenini ruhundan ayırdık!.. İnsanlığımızdan, vicdanımızdan utanarak!…

***

Sen musalla taşında iken, bak İmam cemaate şöyle sesleniyordu!.. Diyordu ki; “Allah'a nasıl hesap vereceğiz? Vicdanımızı, insanlığımızı yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor…” Yapabilecek miyiz?..

***

Eğer ki yapmış olsaydık, Müslüme Yağıl’ı, Leyla Aydemir’i, Ceylan Atik’i.. İkra Nur Tirsi’yi.. Ya Ecrin Kurnaz ile Irmak Kupal’ının ardından Narin’i göndermezdik, vahşi cinayete serisine bir kurban daha diye…

***

Unuttuk, unutturuldu.. Denir ya, matem kırk gün sürer. Ne yazık ki, öylesine insani, vicdani ve rahmani duygularımızı yitirdik ki 40 gün  değil, 40 saat bile, geçmiyor, acıları unutmamızın üzerinden!!?.. Tabi ateş düştüğü yeri yakar!..

***

Toplumsal olarak sözün bittiği noktadır, sarf ettiğim cümleler!.. Narin cinayetinde, kollektif bir profesyonel, organizasyon var!.. Katile ve işbirlikçilerine karşı toplumsal öfke, sel gibi!.. Çığlık çığlığa atılan bir slogan; idam!..

***

Diyorum ki, merhameti, vicdanı, insanlığı ve şefkati toprağa gömdüren, her hadisede kısasa kısas şarttır artık!!. Narin vakıasında da, görüyoruz ki toprağa gömülmüştür insani ve ahlaki değerler!.. Tek, ceza idam olmalı!

***

Daha önce de, altı çizili şekilde buradan haykırmıştım!.. “Pedofili, çocuk katliamı, çocuk istismarı, toplu cinayet ve katliamlarda bulunan suç ve suçlulara idam, uygulanması gerekir.? Ki toplum vicdanı, huzur bulsun!…

***

Çünkü, Leyla da, Narin de, Irmak da, o boncuk gözleri, güleç yüzleriyle, melek ruhlarıyla, rüyalarımıza girip, soracaklardır?.. Bize seslenmeyecekler mi ey insanlar, biz sizin evlatlarınız değil miydik ki, hayattan bizi koparanlara merhamet ediyorsunuz?.. 

***

NARİN’İN ABLASI…

Narin vakıası, aslında toplumsal travmanın pedofili!.. Bakınız Narin’in, ablası da, bir süre önce, esrarengiz bir şekilde, ölmüş!.. Ablası engelli!.. İddia o ki, Merdivenden düşerek ölmüş!..

***

Denilene göre, hiçbir otopsi, soruşturma ve tahkikat yapılmadan gömülmüş? Bu da ablanın ölümünün kuşkulu olduğunu göstermiyor değil? Ablanın da, ölümü soruşturma kapsamına alınmış!.. Abla neden ne için, öldü, ya da öldürüldü?..

***

NARİN NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?.

Kayıp olduğu 19 gün!? Ve Cansız bedeni bulunduktan sonraki tüketilen zaman içerisinde yanıt aranan bir soru var?.. O da şu.. Narin’i ölüme götüren, sır nedir?.. Narin neye tanıklık etti, ya da neler yaşadı ki öldürüldü?..

***

Yanıt noktasında, çok şey söyleniliyor!.. Ama her söylenen, bir sonraki söyleneni tekzip ediyor.. Özü itibariyle, bir muamma, bir karanlık, bir girdap var söz konusu.. İçine düşen, sırlar alemine düşmüş gibi, kayboluyor…

***

Katil amca mı, azmettirici mi, yoksa işlenen cinayeti, örtbas eden mi?..  Narin’in aile fertleri, annesi özellikle bu işin neresinde?.. Diğer üç amca ve tutuklu Amcanın eşi, neyi biliyor ki, ne yapmışlar ki, ya da neleri saklıyorlar diye sorgudalar!..

***

Otopsi raporunun detayı!.. Alınan DNA örnekleri.. Ve soruşturmanın hal-i hazırdaki geldiği aşama!.. Savcı ve Jandarma, Narin’i ölüme götüren nedenler silsilesinin ne kadarını aydınlatabilmiş?!..

***

Köylüler!.. Ki aile fertlerine yakın akrabalar dahil.. Komşu köylüler de.. Hepsi, sessiz, suskun, konuşmuyor!.. Ketumlar.. Ser verip, sır vermeme adına, takılıyorlar.? Bu tutum korkudan mı, bölgenin feodal yapısından mı, siyasi üstünlükten mi kaynaklı, bilemiyorum!…

***

SORUŞTURMANIN SEYRİ?

Vakıanın dört bir tarafına, yüksek güvenlikli bir duvar örülmüş sanki!.. İlgili ve yetkililer de, konuşmuyor?.. Bilgilendirmiyor, tek bir laf etmişlikleri de yok!.. Tek savunma gizlilik kararı var…

***

Dün de ifade ettim buradan, soruşturmanın seyrine dair böylesi bir tutum, fecaatler doğurur!.. Nitekim, Narin’in cansız bedenine ulaşıldıktan sonrasındaki zamana bi bakalım!.. Yazılı, görsel ve özellikle sosyal medyada önü alınamaz,“senaryoların yazılıp, çizildiğini” gördük.. Enva-i dedikodu ve suçlamanın bini bir para misali!..

***

Irk ve kimlik, bölgenin sosyolojik kültürel yapısına kadar, işi götürüp tartışanlar var!.. Sapla-saman karıştırılmış şekilde, gelen ateşi körüklüyor?.. Nitekim, Narin üzerinden, siyasi hesaplaşmanın çatışmanın da alevlendiğini görüyoruz.. Partiler, siyasi isimler, sosyal medya üzerinden atışıyor.? Ki birbirine kırdırmak isteyenler de avuç ovuyor!?..

***

Özetle şunu vurgulamak istiyorum!.. İvedi bir şekilde, Narin cinayetiyle alakalı, idari ve adli yönden yürütülen tüm soruşturma, tahkikat ve incelemelerin evreleriyle alakalı, toplum nezdinde şeffaflaştırılarak, aktarılması, bilgilendirilmesi gerekir!?..

***

 

Yoksa, önü alınamaz kimi olaylar vücut bulur ki, o zaman da iş içten geçmiş olur?.. Herkes töhmet altında.. Önceki günkü, Narin cinayeti protesto yürüyüşünde atılan kimi siyasi sloganlar, bunun habercisi ve hesaplayıcısı, diyebilirim!..  Gözardı edilemez!

***

Belki ilgili ve yetkililer farklı bir gerekçe ortaya koyabilir Narin soruşturmasının her aşamasının toplumla paylaşılmasında bir sakınca olabileceğine dair!!..  Gizlilik kararına dair beyanlarda da haklı yönleri olabilir..  Buna itirazım olmaz!

***

Ama, toplum vicdanını rahatlama adına!.. İğrençlik içeren, hizipleşmeyi körükleyen, siyasi kutuplaşmayı ateşleyen, eylem ve söylemleri atıla düşürmek adına.. En önemlisi de, prim vermeme adına, iletişim kanallarının açık tutulması lazım ve elzemdir!…

***

Soruşturmanın seyrini değiştirmeyecek, sakınca görülmeyen, bilgi ve bulgular, periyodik bir organizasyonla, toplumla paylaşılması gerekir!.. Bu Savcılık nezdinde olabilir, ya da Jandarma, veyahut İl Valiliği öncülüğünde olabilir?!..

***

İnanın ki, toplumla iletişimde bu kanal kullanılırsa, sağlıklı bir ortam gelişir.. Kirli fikirlerin, dedikoduların, eylem ve söylemlerin de önüne geçilir.. Huzurlu bir iklim yaratılır!..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Vicdanın mevta edildiği bir zihniyetten, merhamet beklenilemez!…