NAZİ ARTIĞI ZİHNİYET!…

Nasıl da gocunuyorsunuz…

Homurdanıyorsunuz...

Kıçınız yer tutmuyor…

Bir şeyler batmış gibi; yerinizde durmuyorsunuz…

Ha bire, zıplıyorsunuz...

Olmadık, "sözler" olmadık beyanlarda bulunuyorsunuz…

Neymiş…

Nasıl olur da; "Nazi zihniyeti" dersiniz…

***

Eeey Almanya!

Eeey AB!

Bu "Nazi zihniyeti" ifadesi, sadece bir cümlede kullanıldı…

Ya sizin gibi…

Türkiye'ye olan hasımlığınızda "kullandığınız, sergilediğiniz" tutum gibi kullanılsaydı…

Yani; "Soykırım" denilseydi…

O zaman kıçınız yer tutarmıydı?

Şu an ki gibi; ha bire zıplardı…

***

Siz değil miydiniz?

Türkiye'ye karşı hasımlık üretirken…

Parlamentolarınızda…

Yerel yönetimlerinizde..

Eyaletlerinizde, "soykırıma" dair, karar çıkartan…

Oylama yapan…

Daha da ileriye giderek; "Lahey divanında" yargılama isteyen…

Tüm bunlar sizin açınızdan, hoştu…

Ama Türkiye açısından "inciticiydi..."

"Öfke" uyandırandı…

***

Deyin bakalım…

"Nazi anlayışı" ifadesi, sadece bir cümlede kullanıldı…

Eğer ki…

Sizin "iğrençlikleriniz" gibi bir durum vaki edilseydi…

"Soykırım" denilseydi…

Parlamento'dan.

Yerel mahkemeden; "bu yönde" bir hüküm verilmiş olsaydı.

Ne yapardınız?

Neyse!

İğne, çuvaldız, matkap misali…

***

Hatırlatalım…

AB'ye dair…

Bizim bazı trollerimiz ne diyordu…

Çağdaşlığın…

Modernizenin…

Özgürlüğün…

Demokrasinin…

İnsan haklarının…

Eşitliğin…

Hak, hukuk ve adalet nizamının…

Birey…

Toplum…

Siyasi serbestiyet naraları atıp, yakıştırma yapıyorlardı…

Yere-göğe sığdırmazdı; Ab'yı…

Peki, şimdi derler mi?

***

Baksanıza!

Gözleri öylesine dönmüş ki…

Bırakın Nazi anlayışını…

Yüz yıl öncesi "Haçlı anlayışını" icra eder noktadırlar…

Ne protokol…

Ne diplomasi…

Ne nezaket…

Ne saygı…

Ne siyasi ve kültürel bir değer, ahlak!

Hak getire…

Hepsi, AB'nin "iğrenç" ahlakıyla; tarumar…

***

Almanya…

Şimdi Hollanda…

Yaptıklarına bir bakın…

Bırakın bir siyasi adamı…

Uluslararası dokunulmazlığı olan bir Bakanı…

Ne toplantı için…

Ne seçmeniyle buluşma için…

Ne de serbestiyet noktasında ülkeye gelme adına; "müsamaha" yok…

Çiğliğin…

Basitliğin en seviye düşüklüğüyle icra ediliyor…

***

İşte önceki gece yaşanılanlar…

Ali ve Sosyal Politikalar Bakanına yapılanlar…

Fatma Betül Sayan Kaya…

İzlediğim görüntüler…

Yapılan görüşme…

Hollanda polisiyle arasında geçen diyalog karşısında söylendim…

Lanet getirerek…

Ama gururlandım…

Genç bir bayan…

Cesaretli…

Vakur…

Soğukkanlı…

Edepli sözünü esirgemeyecek bilinçli..

Korkmadan...

Cesur bir duruşla;  karşılık vermesi, takdire şayandı…

***

Bir Bayan'a karşı…

Hollanda hükümeti,

Emniyeti,

Ve polisinin sergilediği "anlayışa" denilecek tek sözcük var..

O da rezillik..

Nerde medeniyet?

Nerde, özgürlükler "coğrafyası" denilen çukur AB…

Tahammülsüzlük dibine kadar…

Bir bayana…

Bir bakana…

Bir dokunulmazlık, "diplomatik" pasaporta sahip, hele ki "ülke temsilcine"…

Bir ulusun…

Bir milletin; "Bakanına"…

En aşağılık…

En ahlaksızca; "tutum" kim hangi cesaret ve niyetle sergileyebilir ki?

Bu tinetli karakterlere sahip haçlılar dışında…

***

Gözaltına alınırcasına…

Aracından alınıyor…

Başka araca bindiriliyor…

Ve ülke dışına, çıkarılıyor…

Utanmadan, arsızcasına "istenilmeyen kişi" diye bir de haberler düzülüyor.

Ne demişti Cumhurbaşkanı Erdoğan?

Bunlar…

Rezil-ü rüsvadırlar…

Nazi anlayışına sahiptirler…

İşte gerçek; "yüzleri" bu…

***

Vaziyetin ikmaline…

Kimse…

Onlar "seçim" derdinde…

Ya da Çarşamba günü seçimleri var…

Kendi iç siyasi meselelerine "bizi alet" ediyorlar…

Veyahut bizde "referandum" derdindeyiz deyip; "iş bu minvalde" körükleniyor demesin…

Belki bu durum…

Olup bitenin yüzdeliği noktasında; "en düşük" nüanstır…

Vaki olan…

İslamofobidir...

Ve Türkiye'nin, "gelişen, büyüyen ve değişen" ülke olmasıdır…

Emperyalizme karşı "dik" duruşudur.

Haçlıların "hainliklerinin" yüzlerine vurulmasının etkisidir.

***

Yoksa!

İç dengemize yönelik bu kadar "hasımane" olunmazdı…

Dışlanan…

Ötekileştirilen…

Kulvarda, bu aksiyon geliştirilmezdi…

Bakın Avrupa…

Hal-i hazırda; "kimle" samimi, dost…

Kimle, hasım ve düşmanlık kiniyle karşı duruyor…

Tüm illegal örgütler; "faal..."

Ama legal örgütlere; "abı-hayat" yok…

Niye…

Türkiye eski Türkiye olsun…

Bölünsün…

Parçalansın…

İnsanlar birbirini katletsin…

Kan, gözyaşı ve terör hiç bitmesin…

Ki, sosyal, ekonomik ve siyasi güç, ülke ve millet kazanmasın…

Emir boyunduruğu altında olsun…

***

Velhasıl…

Türkiye gelinen aşama itibariyle…

Pek ifade etmek istemiyorum…

Ama hakikat bu…

Var olma ya da yok olma; "çizgisindedir"…

Bakınız; kaç cephede savaşıyoruz…

Hepsi…

Bin yıl önce…

Yüz yıl önce…

Ve bugün; "o gün kimlerse, bugün yine aynı zihniyettir…"

Uzantılar silsilesi…

***

O'nun için…

Bu saldırganlık, hazımsızlık, tahammülsüzlük!

Karşıt "düşmanlık"…

Köpeklerle, insanların üzerine saldırmak…

Ahlaksızca, "hakaretlerde" bulunmak…

Joplamak…

Gözaltına aldırmak…

Yani insan haklarını "ayakların" altına alan; iğrençliklerini zikretmeleri…

Sıradan ve güne, döneme dair "gelişme" değil…

Ne iç siyaset…

Ne dış politikanın "dönemsel" kazanım içermiyor?

İş tamamen!

Türkiye'nin; "değişimine, gelişimine, yeniliğine" dairdir…

Ortadoğu'daki "satranç" oyunun dışına itilmedir…

Yani FETÖ'nün…

Yani PKK/DHKP-C/DAEŞ gibi bilumum ihdas ettikleri örgütlere "vurulan" darbenin intikamıdır…

***

Yoksa!

Israrla…

Cansiparene bir şekilde eski vesayetçi Türkiye anlayışını savunurlar mıydı?

Arka çıkarlar mıydı?

Hani bir söz var; "her şey zıddı ile kaimdir!"

Aynen de öyle…

İşte, dün Türkiye'deki tablo…

Hollanda'ya…

Almanya'ya karşı; "Nazi" anlayışına karşı…

Ülke ve millet; "kenetlendi"…

Sağı da, solu da…

Muhafazakârı da…

Liberali de…

Radikali de, "Biz Türkiye'yiz" dedi…

***

Tıpkı…

15 Temmuz'daki hain darbe girişimine karşı…

Milletin…

Topyekûn "vesayetçilere" karşı uyanışı…

Kenetlenmesi gibi…

Söylenecek söz...

Haçlı emperyalizmi; "rezil-i rüsva" olmuştur…

Türkiye ise, "itibar ve güven" kazanmıştır…

Ve mazlumların ülkesi ve umudu olmuştur…

Gerisini, geçiniz…