Ne de tezat bir durum!…

Kadir Topbaş… İstifa etti…

Artık, Belediye Başkanlığını bırakıyorum… Kendimi; "İslami vazifelere" adıyorum...

Şimdi; istifa etti diye…

Ya da istifası istendi diye; "koparılan yaygaraya" bakın…

Neymiş?… Hani "sandıkla gelen, sandıkla gider…"

İyi hoş da…

Siz değil miydiniz, "Topbaş'a" verip veriştiren…

Şöyledir… Böyledir… FETÖ'cü damat, enişte…

İmar… İhale… Yani enva-i "laf" sıralayıp durdunuz!

Ne oldu da; "Topbaş" savunucusu kesildiniz…

Kaldı ki…

Topbaş istifa ederken…

Muhalefete şunu ifade etti; "istifamdan size ekmek çıkmaz" diye…

Adam razı!… Size ne?

***

Düzce Belediye Başkanı; O da istifa etti…

Tıpkı, Kadir Topbaş gibi…

Koltuğu bırakırken, iki kelam bile etmedi…

Ama!

Ona düne kadar edilmeyen laf bırakmayanlar…

Gitmeli… Gönderilmeli…

Diyerek, her türlü cümleyi kuranlar şimdi "niye gidiyor, niye istifa?" ediyor tasasında…

Ha bir de; "Melik Gökçek", şimdi gündemde…

Sıra ona geliyor…

Baksanıza Gökçek'e etmediği laf kalmayan, Hakan bile!

En büyük savunucu…

En büyük destekçisi…

Ki, "hani sandıkla gelen sandıkla gider" sorusunu yöneltiyor…

Garip bir hal…

***

FETÖ'nün "siyasi ayağı" sorusunu hatırlatmak lazım…

Ama ona da bir; "komplikasyon" yaparlar "seçimle gelmedi mi?"

HDP'li Belediyeler için…

Onlar için…

Ancak kısmi bazda, hep ifade ettim; "kendi düşen ağlamaz" diye…

Peki… Görevden alınan… Açıkta tutulan…  Cezaevine konulan…

O belediye başkanları da, "sandıkla gelmemişler miydi?"

Niye; "bu beyanızı" esirgiyorsunuz?!...

Yoksa "ideolojinize" ters mi gelir?

Aynen…

İstifa da; "bir tercih müessesesi" değil mi?

Azıcık buradan bakın…

Neyse!… 2019'a kadar ki zaman tünelinde… Daha çok "istifalar" gelecek!

Yeni belediyeler… Yeni teşkilatlar… Yeni görevlendirmeler; "olacak?"

Ama sizin, "çifte karakteriniz" artık prim yapmaz!

Bilesiniz…

***

İnanıyorum ki…

Hani görevden alınan, HDP'li Belediyelere atanmış kayyumlar var ya…

Görevini layıkıyla, yabanları "ayrı" tutarak…

Adı… Yolsuzluk… Usulsüzlük… Rüşvet… Suiistimal, ideolojik keyfiyet ayırımına karışan!

Gazetelere… Köşe yazılarına konu olanlar için…

Siyasal iktidar bir inisiyatif kullansa…

Yahu "bunları" atadık…

Ama "beklediğimiz gibi" çıkmadılar…

Gelen-gideni aratır, konumuna düşüldü…

Şikâyet çok… Şaibe çok… Söylenti çok, "en iyisi" görevden alalım denilse!

Hemen atılacaksınız…

Olur mu, "atanmış atanarak" gitmeli, diyeceksiniz…

Daha da ilerisi…

Siz, kayyumları görevden alırsanız…

HDP'nin… PKK'nın… Muhalif kanadın "eline" koz vermiş olursunuz…

Menfi propaganda malzemesi olur?…

Bak gördünüz…

"Biz siyasi düşüncemizden alındık…

Ama onlar, yolsuzluk ev usulsüzlükten alındılar" diyeceklerini, diyeceksiniz?

***

Velhasıl… İktidar… Hangi siyasi inisiyatifi kullansa…

Kendi iktidarı için… Ülkenin ve milletin âli menfaati için; "hangi hamleyi" yaparsa yapsın…

Sizdeki sorgulama; "Ne İsa, Ne Musa" meselesi!

Onun için lügatinizdeki, "sandıkla gelen, sandıkla gider" sözü artık anlamsızlaştı!

Ne diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan…

"Bu davaya inanmış olanlar… Bu davaya gönül vermiş olanlar…

Gerektiğinde Genel Merkeze gelir istifasını teklif eder…

Zaten istifa eden de… Bulunduğu makamı boşatmak için o tür bir adım atar…

Bir makama getirilirken her şey iyi güzel…

Ama benim metal yorgunluğu olarak dediğim durumlarda…

Makamı boşatılmasının istenilmesi niye yadırganıyor…

Şeref var dersen… Partinin şerefi var kusura bakma… Partinin şerefi daha önemli!"

Bakalım, troller şimdi ne diyecek?

Kişiye özgü mü?… Makama mı özgü?…  Yoksa Partiye özgü mü "siyasi şeref", mevzuu edilecek…

Umarım ki; "Seçimle gelen şeref, seçimle gider" sözüne etmezler!

EBE YUH YANİ!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a…

Yeni bir yakıştırma… "İyi" polis…

Peki, kötü polis kim?.. O'da, hükümet!

TEOG sınavını örnek veriyorlar… MTV zammını örnek veriyorlar…

Emlak vergisi… Tabi aynı noktada, "emekli, işçi ve memur" zammını da, yanına not düşüyorlar…

Eee… Hükümet… Bakanlar… Kendi yetki ve sorumluluk nokta-i nazarında, "yaptık" diyorlar…

İş uygulamaya konuluyor…

Ancak, tepki gelince… Ahali gerilince… Sokak tansiyonu, yükselince…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "orta yere" çıkıp, "dur" diyor?

İşte; "TEOG" askıya alındı…

İşte; "Zamlar" yeniden görüşülmeye alındı…

Yani.. Yanisi şu…

Erdoğan müdahale ettiği için… Halkın sesine kulak verdiği için; Puanları topluyor…

İyi polis, rolüne, almış oluyor…

Kötü polis rolünde ise hükümet ve kabine üyeleri kalıyormuş!

Bu teze gerekçe olarak da…

"Erdoğan'dan habersiz kuş uçmadığını" biliyorlarmış?!!"

Ebe yuh yani…

Erdoğan'dan "habersiz kuş uçmuyorduysa…"

Erdoğan'a yönelik bu kadar "kumpaslar, darbe girişimleri" nasıl oldu?

O da, "iyi polis, kötü polislikten mi" geldi..

Dedik ya; "Ne İsa, Ne Musa…"

Yapsan bir türlü… Yapmasan bir türlü…

Neyse ki, "ahali, her şeyin farkında!"

***

ABD RAHATSIZ OLMUŞ…

Öyle mi?… Ne de çok üzüldüm!…

İnanın…

Bu rahatsızlığa karşı; şimdi ben de "rahatsız" oldum…

Bu nasıl bir aymazlık?.. Bu nasıl bir pişkinlik?

Bu nasıl bir hak, hukuk, adalet, uluslararası, nizam ki?

FETÖ'yle ilişkili, Büyükelçi elemanı…

Ki, Zekeriya Öz ile bağlantılı, biri…

Yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınmış…

Sorgusu yapılıyor…

Buna, ABD itiraz ediyor… Ve Büyükelçi aracılığıyla; "rahatsızlığını" ifade ediyor…

Yok ya…

Darbeye "bel" çıkılsın… Haine kucak açılsın… Terörü palazlandırsın…

O devlet, "adalet hükmü" penceresinde, "buna karşı çıkıp" sorgulamasın!

Hem de; bu adam "diplomat değil, konsüller bağışıklık sahibi de" değil…

Yani, ABD konsolosluğunun "resmi listesinde" kayıtlı bir personel bile değil…

Koparılan yaygaraya bakın…

Eee…

Yıllardır bu ülkeyi "muz cumhuriyeti" gördüler ya…

El pençe… Kapıkulu… Emrin olur, diyen "yönetim" anlayışıyla, "kukla" liderleri kontrol altında tuttular ya…

Şimdi karşılarında, "dik duran, hesap soran" biri çıkınca…

Hop hop oldular…

İşte, "rahatsızlıkları" bu hop hoplamalarındandır…

Neyse; biri bir aspirin versin rahatsızlıkları geçer…

***

ONKOLOJİ MERKEZİNDEKİ GİZEM!

21 Eylül 2017 günkü yazım'a dair…

Daha doğrusu…

"Onkoloji Merkezinde" dönen dolarlara ilişkin…

Önceki yazılarıma…

Kardelen Medikal’ın verdiği, yanıtta yer alan, "beyana" yönelik!

Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği…

Nihayet diyerek; "bilgi notu" göndermiş…

Cevap hakkına riayet ederek…

Aynen aktarıyorum…

 

***

İdare ile ilgili iddialar özetle;

İdarenin gerekli olduğu halde hizmet alımına gitmediği ve mevcut cihazın talebi karşılayamayacağı, Radyoterapi hizmet alımı yapılmadığı takdirde hastaların mağdur olacağı…

Hekimlerimizle ilgili iddialar özetle;

Firmanın hastaları diğer özel merkezlere ve Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Onkoloji birimine yönlendirilerek, zarara uğratıldığı…

***

Buna dair;

2010/55989 ihale kayıt numarası ile ihalesi yapılan Radyoterapi hizmet alımı işinin sözleşmesinden sonra…

Sağlık Bakanlığımız Hudut Sahiller Genel Müdürlüğünden Hastanemize 16. 03. 2011 tarihinde 1 Adet Lineer Akselleratör Cihazı ve Tomografi Cihazı, Radyoterapi Simülasyon Amaçlı Bilgisayarlı Tomografi cihazı gönderilmiştir…

Kurulum için inşaat işlerinin bitmesine müteakip bu cihazların tamamı, 29.05.2012 tarihinde de, muayeneleri yapılarak, TİF karşılığı teslim alınmıştır.

2010/5589 İKN no'lu ihale sözleşmesinin bitimi akabinde, 2014/20456 numarasıyla tekrar 1 Kalem Radyoterapi Hizmet Alımı ihalesi yapılmıştır.

Bu ihalede kamuya ait cihaz ile ilgili teknik şartname firmanın cihazları işleteceği ve firmanın cihazların bakım, onarım TEAK, vb.. masraflarının firmaya ait olacağı ve bu cihazlarda yapılan tüm hizmetlerin bedelinin ihalede verilen fiyatlar üzerinden firmaya önereceği belirtilmiştir.

2014/20456 İKN numaralı ihale sözleşmesine müteakip hastaneye ait cihazın tam olarak faaliyete alınabilmesi için, toplamda 4 aylık uzatma yapılmıştır.

***

Kuruma ait Elekta cihazı tüm dünyada aktif ve faal olarak hizmet vermektedir… Söz konusu cihazın özellikleri sürekli gelişmekte ve upgrade(Özellik yükseltme) işlemi desteği verilmektedir.

Kurumumuzda radyoterapi hizmetini sürdürebilecek yeterli sayıda doktor, medikal fizik uzmanı, radyoterapi teknikeri bulunmaktadır.

***

Radyoterapi merkezimizde daha önce tedavi edilen Yeşil-Kartlı hastaların son 2-3 yıl içinde Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne sevk almadan direkt başvurabilmeleri nedeniyle hasta sayımızda belirgin bir azalma izlenmiştir.

Klinikten yapılan görevlendirmeler Dicle Üniversitesinin talebiyle…

Görevlendirme sadece atıfta bulunan branşlarda değil, ihtiyaca binaen farklı branşlarda da yapılmıştır…

***

 

Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki "Onkoloji Merkezindeki Gizem" hali…

Bu beyanla, yeni bir boyut kazandı diyebilirim…

Ama bakalım… Kardelen Medikal "ki hizmet" alımını yürüten firma…

İdarenin, kendilerine dair verdiği "cevaba" ne diyecekler…

Göreceğiz…

Hani, benim her daim ifade ettiğim bir söz var.

Diyarbakır'da "Kamu Genel Sekreterliği" sağlıksız işliyor diye.

İşte bu hakikati, tescilleyen belge bu "anlatımlar"!

İdare ayrı. Hizmeti yürüten firma ayrı… Ama ortada vuku bulan vaka ayrı…

Topyekûn, "çelişkiler" yumağı…

Neşteri, derinlik arz edici! Ama kim atabilir ki?

Düşünün gönderilen; "bilgi notu" yazısına, cesaret edip imza atan yetkili bile yok?

Boşuna "eski sisteme" dönülmedi?