NE HALLERE DÜŞTÜK?
Vay be…
Gelinen aşamaya bakın…
Artık..
"Barışı" istemek..
"Sulh'tan" söz etmek..
Ya da; "birlik, beraberlik ve kardeşlik"…
Hele ki..
Demokrasiden..
İnsan Haklarından..
Özgürlükten…
Haklar..
Ve Halkların kazanımından, talebinden, bahsetmek!…
***
Terör…
Şiddet…
Kaotik ortamın yarattığı tahribattan…
Veyahut..
İnsanlık dışı "muamelelerin" yaşatılmasından…
Tarihin..
Kültürün..
İnsanlığın..
Ekonomik ve sosyal yaşama dair "tecavüzleri" dillendirmek..
***
Yakmadan..
Yıkmaktan…
Ölümden..
Öldürmelerden…
Barbarlıktan… Lanetli yapılanmalardan..
Zafiyetlerden..
Hendekten.. Barikatlardan...
Kısacası..
Ülkenin ve bölgenin "geldiği" kaotik ortamdan söz etmek…
***
Ya da olup-biteni gündeme taşımak…
Konuya dair, fikri beyanda bulunmak…
Maalesef…
Gelinen aşama itibariyle; "suç teşkil" eder hale geldi.
***
Her cenah..
Kendisine ait muameleyle; "tu kaka" eder oldu.
Ya bendensin, ya da "bertarafsın"
Baksanıza!
Her ne kadar Diyarbakır'a zerre-i miskal "vefa" borcunu ödememiş olsa bile..
Tek eksenli düşünce ikmal etmiş olsa dahi..
Mahsun Kırmızıgül'ün "yeter artık" çığlığına bile tahammül edilmedi..
Etmeyenler var…
***
Özellikle medya…
Ve bazı siyasi akımlar açısından..
Gördüğü muamele, uğradığı hakaretlere, yapılan saldırılara bakın..
Ne diyorlar; "Sus ulan terörist herif…"
Kırmızıgül'ü bilen bilir..
Ahmet Kaya'ya atılan "kaşık-bıçak" karelerini..
Yani..
Kimin ne dediği değil; "ne söylediği" sorgulanır hale geldi..
***
İşte, Çiyager.. Kürt şarkıcı..
Mehmet Karakuş…
O da…
Sütten çıkmış ak kaşık değil. Mazisi; hiç de iyi bir görüntü içermiyor..
Ama söyledikleri var...
HDP ve PKK'yı eleştiren "beyanatlar" açısından..
Vay sen misin; "eleştiren?"
Pata-küte darp edildi… Hastanelik şu an..
Ki devlet koruması altına da alındı…
***
Velhasıl…
Hakikati söylemek de,
Toplumsal sulhu talep etmek de,
Fikri beyanda bulunmak da; "Devletçi veya örgütçü" olmakla eşdeğer noktaya getirildi…
Yuh olsun…
Ama!
İnadına hep inadına; "bu muameleleri" yıkmalıyız..
***
Hiç aldırmadan..
Çelmelere takılmadan…
Mahalle baskısına boyun eğmeden…
Ülke ve bölge gerçeklerini "şiar" edinerek "Barışa" odaklanmalıyız.
Çünkü; "barışı" ikmal edecek olanlar; "barışa" gönül vermiş olanlardır..
Aksi takdirde…
Şer'e "avuç" ovan..
Şiddet ve terörden, nemalananlar..
Kan ve gözyaşı üzerinde "siyaset" üretenlerin "emellerine" hep malzeme oluruz.
Ki böylesi bir süreç; "herkes için" tufandan öte bir hayat dayatır…
***
Beyin fırtınası…
Dün, AK Parti "davetli" bir beyin fırtınası toplantısı yapıldı.
Yazarlar..
Şairler..
Ve gazeteciler noktasında…
Ev sahibi..
İl Başkanı Muhammed Dara Akar…
Moderatör ise Eyüphan Kaya…
***
Doğrusu.
Davet edilenler.. İcabet edenler.
Bir kesime dairdi..
Yani oldukça "dar bir kadro" ve sınırlı, bir zaman dilimi..
Mevzuu.
"Sur" ilçesindeki afet durum…
***
Sürekli muzdarip olduğumuz.
Hepte bu köşede ifade ettiğim…
"Meselelerin" hakikatine odaklı fikri beyande bulunursak, gerçeğe ulaşırız yerine..
Ne yazık ki; "bireysel şikâyetleri" öne çıkaran…
Meselenin "çekirdeğine" odak noktasına odaklanmak yerine…
"Topu taşa atmak, çevrede" dolaşmakla yetinildi..
***
Bizlerin…
Hele ki, "eli kalem" tutan..
Mürekkep yalamış..
Bir iki kelam da edebilme mertebesine gelenler olarak; "mahalle baskısını" bahane edersek…
"Yazamıyorum" deyip, şikayette bulunsak..
"İçi boş" kavramlarla, "gerçeklere" göz kapatırsak…
Vay halimize…
***
Ki hal-i hazırdaki durum..
"Vay halimize" dedirtmiyor değil…
Düşünüyorum…
Biz böyle; "kaçamaklı" isek…
Yok, arkamızda bu yok şu yok, "savunacak kimsemiz yok" der isek…
Sokaktaki "vatandaş" ne der?
Kime dert yanacak?
Söyleyin bakalım..
***
Neyse!
Toplantı bir ilk oldu.. Verimsiz geçti ise de..
Alınan notlar var…
Bakalım, İl Başkanı Akar "toplantının" sonuç muhtevasını dediği gibi; "Başbakan'a" iletecek mi?
Çünkü "ileteceğine dair" söz verdi…
Eee.. Biz de takipçisi olacağız…
***
MÜDÜR HALA SESSİZ…
Hani İlçe Milli Eğitim Müdürü Mahsun Borucu..
Zat-ı muhterem…
Nerdesiniz?
Ankara'dan geldiniz mi, yoksa hala orda mısınız?
Geçtiğimiz Cuma günü, "kulağınızı çınlatmıştık?"
"Kömür var da, odunlar nerede" diye?
***
Sorumuza…
Ve ihaleyle alakalı, iddialara..
Siyasilerle olan "aşinalığınıza" dair söylentilere?
Hala da cevap vermişliğiniz yok…
Neden?
Bir söz var, "sükût ikrardan" gelir?
Sizin mesele de böyle mi?
***
Bu arada…
Kaymakamlığın açtığı soruşturma…
Valiliğe kaydırma girişimi…
Ve diğer "ahlaki" olmayan, ilişkiler açısından da..
Valiliğe bir çağrımız vardı?
Siz ne diyorsunuz diye?
Valilik de mevzuya "Fransız" kalmış gibi…
***
Bakınız…
Yarıyıl tatili bir haftayı geride bıraktı..
Kaldı bir hafta…
Havalarda iyice soğuyor…
Sibirya soğukları kapıda..
Çocukları "soğuğa" mahkûm etmemek için; "biraz hassasiyet, biraz sorumluluk, biraz da, insaniyet" diyelim…
Tabi, cevap da bekliyorum…
Meselenin akıbeti şu an ne aşamada diye?