Ne yaman çelişki ama!
Galiba;
Bu ifadem, köşenin müdavimleri açısından denilecek ki; klişeleşti.
Ama ne diyelim;
Hal-i vaziyetin ikmaliyle, "zorunlu" bir ifade tekerrürü olmaya başladı.
Derim ya;
*Aman dikkat, burası Türkiye! Her an, her şey olabilir" diye.
Aynen de öyle!
Artık, sakın şaşırmayan ve garipsemeyin, ülkede vuku bulan "hadiselere" karşı!
Çünkü,
Ülkemizde, "zihniyetle" uygulama, yasa ile bürokrasi "zıt" mecrada ilerliyor!
Biri ak, diğeri kara!
Yani, "keyfe-mayeşa" mantığı dolu-dizgin güdülüyor.
***
İşte,
Size ter-ü taze çelişkiler ihtiva eden bir uygulama!
"Çok dilli tabelalara", İçişleri Bakanlığı tarafından açılan soruşturma hadisesi!
Düşünün; Devlet bir taraftan "Kürtçeyi" özgürleştiriyor!
Eğitim ve öğretim,
Müfredatına alıp, "seçmeli ders" olarak, okutmaya karar veriyor.
Ki karar uygulamada!
2012–2013 Eğitim ve Öğretim yılında, "hayata" geçirilecek!
Görsel ve yazılı alanda;
"Serbestiyeti" kazandırılmış?
Ki devletin bizatihi yayın olarak bile "bu dilde" yayın yapmakta.
***
Ama gel gör ki,
Diyarbakır şehir girişine, "asılan" tabelaya, "teamülsüzlük" var.
Tabelada yazılan ne;
Türkçenin yansıra Kürtçe ve İbranice "Şehrimize hoş geldiniz".
Bir de, bunun yanında, "Kürtçeyi teşvik" etme noktasında bir çalışma.
O da;
İşyerine Türkçenin dışında bahse konu isimle "tabela" asan esnafa, "ruhsat ve işlem" indirimi varmış.
***
Vay sen misin;
"Bu uygulamayı" Belediyenin çatısı altında hayata geçiren!
Diyarbakır'ın,
Girişindeki karayoluna "Şehrimize Hoş geldiniz" tabelasını "nasıl" asabilirsin!
Biz konuşuruz, yazar-çizeriz, ama siz asamazsınız!
Asarsanız alın size; İçişleri Bakanlığı'ndan, "soruşturma".
Vay ki vay!
Evet,
Bu suçu işlediği ifade edilen Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş'tan savunma istenilmiş!
Bakalım,
İçişleri Bakanlığı'na vereceği resmi savunma ne olur bilemem.
Ama, ilk tepki ve basına yansıyan açıklamalarıyla; "meseleyi manidar" görüyor.
***
Buarada;
Savunmanın dışında, Mülkiye Müfettişlerinin yönelttiği sorular da var?
Soruların,
İçerdiği muhteva, "tabelaların" vücuda getirildiği tarih.
Ve pek tabi ki, "icra edilen" uygulamanın, zamanlaması acısından, "şimdi mi uyandınız" sorusu insanın aklına gelmiyor değil.
Geliyor.
Hem de, zihin bunalımı yaratarak!
***
Şöyle ki;
Müfettişler soruyorlar.
Diyor ki;
O levhaları ne zaman koydunuz,
Konulması için hangi merci karar verdi,
Bu konuda; Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME)'nin kararı var mı?
Bir de, Belediye Meclisinin 9 Mart 2012 tarihinde aldığı işlemlerde "yüzde 50 indirimi" uygulayıp-uygulamadığı!
Şayet; Uygulanmış ise uygulamadan istifade eden vatandaşların isim listeleri!
İndirimsiz yapmaları gereken ödeme ve indirimli yapmaları gereken ödemelere ait çizelgeler!
***
Her ne ise!
Şimdi; Soruşturmanın takvimsel yaprağına bir bakın.
Tam da, Hükümetin Kürtçenin "önündeki" engelleri aşmaya yönelik hamleler icra ederken.
Demokratik açılım.
Kürt meselenin önündeki engellerin, kaldırılması.
Daha çok demokrasi ve daha çok özgürlükler.
Velhasıl;
Kürtçede özellikle, "okullarda" seçmeli ders olarak, okutmaya hazırlandığı, zaman diliminde!
Kürtçeyi, özellikle "özendirmeye" çalışılırken.
Şehrin, girişinde; misafirperverliği ortaya koyan "hoş geldiniz" merhabasını karşı çıkmak!
Hayır, bunu "Kürtçe olarak" yapamazsınız demek.
Ve bunu suç diye görmek.
Mevzuata uygun değil demek, pek de "süreç açısından", doğru bir işlem olmasa gerek!
***
Gel gelelim,
Meselenin hukuki, boyutuna!
Belediye'nin,
İçtihadıyla alakalı "işlemle" ilgili pek bilgi sahibi değilim.
Yasa ne der bilmem.
Özellikle, "Kürtçeyi" teşvik etmek, "ruhsat ve diğer işlemler de indirime" gitmek!
Elbette ki, bunun için "yasal ve mevzuat" uygunluğu gerekli.
Bu ayrı bir fasıl.
Ancak bildiğimiz bir gerçek vardır ki o da;
İçişleri Bakanlığı;
Özellikle çok dilli "Şehrimize Hoş geldiniz" tabelalarından 1,5 yıl sonra vakıf olup soruşturma açması!
En hassasiyeti ikmal de;
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı 1,5 yıl önce vermiş olduğu bir kararın oluşu.
O tarihte Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı,
Köy adlarını gösteren tabelalara "Türkçe-Kürtçe" yazmasıyla alakalı yürüttüğü soruşturma.
Savcılık o soruşturma ilişkin "takipsizlik" kararı vermişti!
Ki o tabelalar o karardan sonra hala da asılı.
Yani, yasadışı bir işlem yok!
***
Sonuç itibariyle;
Durum "keyfe mayeşa" bir hal!
Bekleyip, göreceğiz!
"Siyasi atmosferi" germeye dayalı soruşturmanın akıbetini?
Nasıl bir sonuç alınır bilmem, ama velâkin benzer işlemleri göz önüne aldığımda, "mevzuu" boşa kürek salmamadır.
Şunu net ifade edebiliriz ki, öyledir!
Ortaya çıkan tablodaki mantık; Demokratik bir mantık olmadığı gibi,
İcra edilen,
Demokrasiyi,
Özgürlüğü ve barışçıl mücadeleyi güçlendirme, gayretkeşliğine, "hizmet" etmiyor!
***
Bilakis;
Değişim ve gelişim sürecine "takoz" olmakta!
Hükümetin,
Attığı adımlara "güven sorgusu" inşa etmekte başka bir katkı sunumu yok!
Güven sarsıcı!
Sahi,
Kürtçenin yerine,
İngilizce, Almanca veya Fransızca.
Ya da, Japonca yazılmış olunsaydı, aynı “hassasiyet ve teamülsüzlük” hâsıl olur muydu?
Doğrusu çok merak ediyorum!