NEYİN KIYASLAMASI?
Şöyle ki…
Ceylan Önkol…
Henüz, 12 yaşındaydı…
Lice'nin Şenlik köyündendi…
28 Eylül, 2009'da, koyunlarını otlatıyordu…
Nerden atıldığı…
Kimin attığı belli olmayan "havan mermisi" üzerine düştü…
Ceylan olduğu yerde; "hayatını" kaybetti…
Vücudu; "paramparça" oldu…
6 saat otopsi, "güvenlik" nedeniyle beklenti…
Savcı gitmedi…
O gün iddia edildi…
Ceylan "direk" hedef alınarak vurulmuş…
Ve iki tabur arası…
Genelkurmay açıklama yaptı; o güne dair…
O gün, o saatte…
"Herhangi bir havan atışı yapılmamıştır!"
***
Sonra adli işlem yapıldı…
Savcılık, soruşturmasında şu hükmü verdi…
"Patlamamış mühimmata tahta ile vurup" patlama yaşanmış…
Ölümü bu yöndedir…
Sonra, Makina Kimya Endüstrisi rapor düzenledi…
Ki, birbiriyle çelişkiler içeren; iddialar…
Sonuç itibariyle…
Vaka, 8 yıldır Lice Sulh Ceza Mahkemesinde!
Ama hala; "tek" bir sanık yok…
Yargılanan, sorgulanan yok…
Nitekim Ceylan'ın ailesi davası AİHM'e taşıdı…
Şuan ki, hukuku süreç nedir bilmiyorum…
Ama daha ter-ü taze…
Bir kır çiçeği, dalından koparılmış…
Ortada; "küçücük bir beden" var…
***
Tabi, Ceylan gibi; "bölgede" bu yönde çok ölümler, çok meçhul infazlar yaşandı…
Yaşatıldı…
Ki, yargıdaki dava dosyaları yüzlerle ifade ediliyor…
O tarihlerde…
Küçük Ceylan için…
Tarkan…
Sezen Aksu…
Şarkı bestelediler, seslendirdiler…
O gözlerindeki; "içten bakış" diyerek…
O tarihte…
Lice Belediyesi…
Ki, HDP'li Belediyeydi…
İlçedeki bir parka onun adını verdiler…
"Ceylan Önkol Çocuk Parkı"…
***
Önceki gün öğrendim ki!
Ceylan Önkol'un adı, verilen "parktan" kaldırılmış…
İsmini silmişler…
Yerine…
Bir başka çocuğun ismi konulmuş…
Yine, acılarla…
Yine terörün kanlı yüzüyle; "ölüme" giden bir çocuk…
Silvan'da, tuzaklı bombanın patlaması sonucu şehit düşen, Fırat Sımpil…
O'nun adı verilmiş…
Sımpil 13 yaşında..
Silvan ilçesi, Bağlar Mahallesi Büyük Çeşme semtinde ikamet ediyordu…
Hendek, barikat terörünün zirve yaptığı bir dönem…
Tarih; 30 Ağustos 2015…
"Sebze almak" için evden çıkıyor…
Ev, Silvan Barajı inşaat yolu üzerinde…
O yolda yürürken…
PKK'nın "yola tuzakladığı" patlayıcı infilak ediyor…
Sımpil…
Olay yerinde; "şehit oluyor?"
Paramparça bir vücut…
Tıpkı, Ceylan Önkol gibi…
***
Ölümler…
Öldürmeler…
Farklılık arz etse de; "acılar" aynıdır…
Ceylan…
Sımpil…
İkisinin dramı, Güneydoğu'nun gerçeği…
Onlar ne ilk oldular…
Ne de son oldular…
Çünkü terörün, şiddetin ve kaosun acı faturasıdır bunlar…
Ama!
Acıları…
Ölümleri…
Hele ki, böylesi bir ortamda ölen çocukları "yarıştırmak!"
Birini, diğerinden üstün tutmak!
Ya da, "farklılaştırmak!"…
Ne insanidir, ne de vicdani bir tutumdur.
***
Lice Belediyesi…
Malum sebeplerden ötürü bir süre önce el değiştirdi.
Yani, mevcut Başkan görevden alındı…
Yerine, Kayyum atandı…
Gelen Başkanvekili ki İlçe Kaymakamı…
Hükmü, kararı veren kendisi…
Ceylan Önkol ismi kaldırılsın…
Yerine, Fırat Sımpil ismi konulsun…
Bakınız iki ailenin büyükleri bu konuda ne diyor?
"İkisi de bizim çocuklarımız!"…
***
Rıfat Önkol…
"Devletin verdiği karar üzerine ben ne söyleyebilirim ki?
İsterdik ki; böyle bir uygulama olmamış olsaydı.
Çünkü "yaşamını yitiren her iki çocuk da bizim çocuklarımız…"
Fırat'ın babası Sabri Sımpil…
O da…
Önkol'un babasının dediği gibi; “bizim çocuklarımız!”
Tabi, baba Sımpil…
Olup-bitenden haberim yok…
Önkol'un isminin yerine oğlumun adının verileceğini bilmiyordum…
Kaymakam bey vermiş…"
***
Diyeceğim o ki…
Alınan bu karar…
Verilen bu hüküm; "hiç de doğru" olmadığı gibi…
İncitici…
Ötekileştirici…
Ölümlerin, "yarıştırıcı" halinden öte bir travmatik durum…
Umarım bu yazımız…
Umarım, ilgili ve yetkililerin "duyarlı hassasiyeti!"
Ailelerin beyanı…
Alınan bu karar ve uygulamayı; "yanlıştan" kurtarır…
Çünkü…
İkisi de bizim çocuğumuz…
İkisi de, bizim açımız…
İkisi de bu ülkenin evladı…
Ve ikisinin de, büyük hayalleri, yaşama dair beklentileri vardı…
Derim ki…
Gayri hükmü siz verin…
***
OH BE YAKALANDI…
Ataşehir'deki o vaka…
Tesettürlü bayana…
Önce omuz atan, sonra darp edip yere seren…
Şehir eşkıyası…
Hakan Dağ…
Dün yakalanarak, gözaltına alındı…
Sorgusu sürüyor…
İlk ifadesinde; "ailemle" kavga etmiştim…
Sinirliydim…
Kendimi kaybetmiştim…
Kadına çarparken, fark etmedim…
Fark edince, bana laf söyledi…
Ben de o sinirle, ettim…
Bu arada, fail "Tıp öğrencisi!"
Yani, okuyup doktor olacakmış?
Neyse…
Dağ yakalandığına göre; "oh be diyebiliriz!"
Psikolojik kurtuluş…
Ama hala…
Laikçilerden…
Kemalistlerden…
Ve diğer avaneden pek ses yok!?
Hayırdır…
Göbeği açık olan yok galiba!
***
ZAYIF KARAKTER…
İki işareti var…
Yani zayıf karakterin, tespiti için filozof olmaya gerek yok…
Şu iki, "tavrı" gördüğünüz kişi için tereddütsüz!
İşte, "zayıf karakterli" diyebilirsiniz.
Kesin hüküm…
Birincisi…
Kendi zaafını, korkusunu başkasına "yansıtmaya" çalışan.
İkincisi…
Eleştiriye, hele ki özeleştiriye "tahammülsüzlük" gösteren…
Biliyorum…
İki işarete dair bu beyanla, çakmışsınızdır lafı…
Etrafımızda; "zayıf karakterli" ne de çokmuş?