Öğretmenlerin çığlığı!

Eğitim Camiası!

Bugünlerde, bir kesimi “diken” üstünde!

Özellikle;

Norm fazlasına “düşen-düşürülen” öğretmenler.

Akıbeti meçhul,

Bir ruh haliyle “ne olacak halimiz” diye düşünüyor.

Kaygılı.

Ve pek tabi ki, tepkili...

***

Doğrusu;

Bu mevzuuyla alakalı uzun süredir eleştiri alıyorum.

E-posta.

Telefon ve faks mesajları.

“Sessiz”,

Çığlığımıza neden, “sessiz” kalıyorsun diye!

Biz Norm fazlası düşen-düşürülen öğretmenlerin “hal-i nice” olacak?

***

Elbette ki, sessiz kalmayacaktım.

Aldığım,

Şikâyetler ve yaptığım araştırmalar.

MEB’den,

Gelen verilerle, durumu fikr-i beyana aldım.

Doğrusu,

Yasal düzenleme ki, “don lastiği gibi” her tarafa çekilir.

Bu hali vaziyet dışında; yerden-göğe haklılar!

***

Sayısal olarak;

Diyarbakır’da yüzlerce norm fazlasına “düşen-düşürülen” öğretmen var.

Tabi ki, bu sayı il merkezi için!

İlçeler, beldeler, köyler ayrı.

Hepsinin,

Ortak tepkisi ve yetkililere duyurmak istedikleri, aynı!

İsterseniz;

Onları bir dinleyelim.

Bilahare, “haklı olup-olmadıklarına” bakalım.

***

Diyorlar ki;

15–20 yıldır aynı yerde görev yapıyoruz.

Kurulu bir düzenimiz var.

Bize danışılmadan kendi isteğimizin dışında atama yapılıyor.

Aile huzurumuz bozulmuş durumda...

***

Peki,

MEB’in kendi yönetmenliği ne diyor?

Atama ve Yer değiştirme.

Yönetmenliğin 41. maddesi.

Ki bu madde üç aşamadan, oluşuyor.

Birincisi;

Söz konusu öğretmenler istekleri halinde il içinde (4 merkez ilçe) ihtiyaç olan okullara atanabiliyor.

İkincisi;

İstekleri halinde ilçelerde (17 ilçe ) ihtiyaç olan okullara atanabiliyor.

Norm fazlası öğretmen 1 ve 2 aşama gereğince ihtiyaç olan başka okula naklen gidebilir.

Çünkü isteği dâhilin de ve kararını kendisi vermiş oluyor.

***

Evet,

Buraya kadar yönetmenlik maddelerine ilişkin bir problem yok!

Norm fazlası,

Öğretmenler için sorun ve sıkıntı oluşturan 3’üncü aşama.

Burada ne diyor;

Okulunda norm fazlası konumuna düşen öğretmen talebi olmadan (17 ilçeden) herhangi birine atanabiliyor...

***

Ne yazık ki,

300 öğretmen şuan için, “işte bu üçüncü aşama”nın zulmü ağında.

Hakikatten,

Bu nasıl bir uygulamadır anlamak mümkün değil?

Bir öğretmeni başka yere atayacaksınız ancak onun rızası olmayacak.

***

Bana gelen e-postalarda;

Kelimenin tam anlamıyla bir isyan, çığlık ve valilikten olaya müdahil olma beklentisi var.

Bu e-postaların birinde;

”Çoğu evli olan, kilometrelerce uzak ilçelere resen atamanın sonuçları gerçekten üzücüdür,  düşündürücüdür. Yaşam koşullarını zora sokmaktır.

Empatisinin yapılması bile insanı rahatsız ediyor.

Bu öğretmenlerimizin yıllara dayanan emekleri var.

Uzun yıllar öğretmenlik görevinden sonra böyle bir durum karşınıza çıksa duygularınız ne olur? 

***

Evli ve küçük çocukları olanlar var.

Eşleri çalışanlar var. 

Okula giden çocukları var.

Sağlık problemleri var.

Bakmakla yükümlü olduğu anne ve babaları var.

Motivasyon, eğitim kalitesi, detayında çıkacak sorunlar çok var.

Gidiş geliş sıkıntıları.

Özellikle bayan öğretmenler için bölgemiz konumu itibariyle!

Telafisi karşılanamayan zarar ve sorunlar da çıkabilir.

***

Birçok ilde bu uygulama yapıldı.

Yürütmeyi durdurma kararları mevcut.

Valilik, Milli Eğitim Müdürlüğü, ilgili mahkemeler ve öğretmenler için büyük uğraş ve bürokrasi süreci.

Ayrıca Mart ayı sonuna kadar bu sürecin tamamlanması bildirilmiş ise de bu uygulama sistemsel açıdan geliştirilip çözümlenmesi için önümüzdeki yıla ertelenebilir.

Gerçek şu ki öğretmenler ve aileleri çok rahatsız.

Kısaca, aile bütünlüğünü ve yaşam düzenini bozan 3. aşama uygulamasına karşı Diyarbakır Valiliğinin yetkisini öğretmenlerden yana kullanılması, gerekli duyarlılığın gösterilmesi ile mağduriyetlerinin önlenmesi, aile özününün ve birliğinin korunması tüm norm fazlası öğretmenlerin ve ailelerinin umudu haline gelmiştir.” deniliyor.

***

Doğrusu;

Hak vermemek mümkün değil.

Biz de zaten bu seslere kulak verilmesini sağlamak için bu talepleri köşemize aldık.

Adil olmayan,

Hem eğitim kalitesini

Hem de eğitimcinin motivasyonunu düşürmekten başka işe yaramayacak olan bu uygulamadan vazgeçilmelidir.

Devleti idare ederken esas olan insan eksenli kararlar almaktır.

Zorlama, dayatma ile olmaz!

Yapılsa da bir yere kadar gider ondan sonra ipler kopar.

***

Hele ki,

Bu ip gelecek nesilleri yetiştiren Eğitimciler ise!

Aman dikkat şart.

Evet,

Öğretmen açığı varsa elbette bunun önüne geçilmeli.

Bunun için de; “yeni kadrolar, yeni atamalarla” mümkün.

Pek tabi ki var olandan yararlanmak için de, “makul” yol haritasına göre hareket etmeli.

Bunun yolu kurulu düzeni olan insanları huzursuz etmek, yuva dağıtmak ve eğitimcilerin motivasyonunu bozmak değildir.

Daha insancıl çözümler geliştirilebilir.

Böyle yapılması da şart.

***

Buradan diyorum ki,

Hassasiyetine ve aile düzenine her daim önem veren.

İl Valimiz;

Sayın Mustafa Toprak “15–20 yıllık” öğretmenlerin.

Farklı,

Ki nahoş olmayan bazı uygular neticesinde “norm kadro fazlası” düşen.

Aile düzeni;

Bozulacak hal-i vaziyeti olan öğretmenlerin, “bu çığlığını” duyar.

Ve gerekli;

Önem arzıyla, “çığlıklarını” duyar.

Sorunlarını da kısm-i de olsa; çözüme kavuşturur!

Evet,

Sevgili öğretmenler bizden bu kadar!

Gerisi, sesi duyması gerekenlerin tavrı icraatı.