ÖNDER VE KARAR GÜNÜ!

Sırrı Süreyya Önder..

Sosyalist..

Kürt değil..

Kendi ifadesiyle;

Kürtlerin hakkını savunmak için Kürt olmaya gerek yok!.

El hak; doğru bir söz!

Zaten, hal-i vaziyet ortada.

Gören göz için; "kılavuza" gerek yok?

                   

***

Evet,

BDP'nin en renkli simalarından biri!

Ki son günlerin de, koşuşturan-yorulan ismi..

Sürekli ön planda.

Özellikle;

İmralı-Kandil arasında bir hayli "mekik" dokuyor...

***

Çözüm sürecinde; BDP heyetindeki üçlüden biri..

Bu anlamda önemli bir işlev üstlenmekte!

Olaylara daha sıcak ve yakın..

Birebir, diyalog içerisinde..

Bu anlamda söylecekleri.

Vereceği beyanat, süreç ve çözüm açısından önem arz edici..

"Yol haritası" olması münasebetiyle, "ışık yakıcı" yönü de var..

***

Dedim ya, en çok yorulan ve koşuşturan kişi şu an..

Şöyle ki;

Heyetin diğer üyeleri ekseriyetiyle "uçakla", seyr--ü sefer yapıyor..

Önder'in uçak korkusu var..

Bu nedenle onun için "karayolu" zorunlu..

Yani tabana, gaza kuvvet misali..

Ha bir de alışık değil, direksiyonu da, pek kimseye vermez..

Denilene göre;

Şuana kadar 12 bin kilometre yol yapmış, İmralı-Kandil arası..

***

Önceki akşam;

NTV'de Mehmet Barlas'ın konuğuydu..

Süreç..

Ve tabi ki, Öcalan'la yapılan görüşmeler..

Bunların detayıyla alakalı, soruları yanıtlıyordu..

Pür dikkat izledim..

Önder..

Tabiri caizse çok ciddi ve iddialı çıkışlarda bulundu..

***

İsterseniz,

Hep birlikte bakalım, Önder neler söyledi, nasıl çıkış yaptı..

Tabi özetleyerek.

Oslo,

Çözüm süreci,

İmralı görüşmesi..

Ve tabi ki,

Gelinen önemli nokta olan "PKK'lıların bölgeden çekilme" hal-i vaziyeti..

 

***

BİRİNCİ;

Oslo süreci "neden kesintiye" uğradı?

Önder'in yanıtı net.

Oslo sürecinde sorunu çözmeye dönük net bir irade yoktu devlette.

Geleneksel bir yaklaşımları vardı.

Temennilerini iman ettiler süreci götürmeye çalıştılar.

Bir kısmına ben de tanık oldum.

Net bir irade o zaman yoktu Oslo sürecinde.

Yekpare bir irade yoktu.

Öcalan ve BDP'nin uyarılarına kulak asılmaması bunda etkili oldu.

Bu böyle olmaz diye anlattığımızda "siz bir durun" dendi.

Sonuçta yüzlerce cana mal oldu bu.

Biz bunları yok ederiz, tasfiye ederiz diye bir anlayış galip geldi devlette.

Biz bunların halkla bağını koparırız diye binlerce siyasetçiyi KCK davalarında içeriye aldılar.

Devletin aklı evvelerinin bulup bulabildiği formül buydu.

***

İKİNCİ;

Çözüm sürecindeki "kaygılar"..

Önder;

Yüze yakın belediyesi olan, sayısız kurum içinde örgütlenmiş olan bu yapıya nasıl terörist dersiniz?

KCK davalarında bir çakı bile çıkmadı.

Dünyanın hiç bir yerinde binlerce insandan oluşan bir terör yapısı olmaz.

Kürt siyasal hareketinin tümünü terörist olarak tanımlıyorsunuz.

Terör dediğinizde durum değişir. Bugün yürüyen süreç terör kavramıyla yürümez.

AKPM bile "terör" yerine "aktivist" terimini kabul etti.

ÜÇÜNCÜ;

Öcalan üzerinde yürütülen "barış" süreci?

Önder..

Burda "görüşmenin" perde arkasını da anlatıyor..

Şöyle diyor;

Sayın Öcalan kendisinden bahsetmeyi sevmeyen bir insan.

Bu tür detaylara ve kendi konumuna ilişkin çok az şey söylüyor.

65 yaşına girdi.

Muhakeme ve sağlık durumu iyidir genel olarak.

Ağır bir tecrit altında yaşayan insanların muhakeme yeteneği zayıflar genelde.

Ama Öcalan bu konuda çok güçlüydü.

Anlatmak istediği o kadar hayati şeyler var ki, sağlığı ile ilgili sorularımıza bunlar önemli değil diyerek o detaylara girmekten imtina ediyordu vakit kaybetmemek için.

Kendisine çok güçlü bir özdisiplin uyguluyor.

O nedenle televizyon için çok vakti olmuyor.

3 bin kitaplık bir okuma planı var.

Türkiye'nin akıbetinin tümü üzerine kafa yoran, mesai harcayan bir insandan bahsediyoruz.

DÖRDÜNCÜ;

Öcalan'ın akıbeti ne olacak? Ömür boyu hapiste mi kalacak?

Yoksa, bunla alakalı bir, "yeni" bir süreç işleyebilir mi?

Yani; hukuki bazda..

Önder cevap veriyor..

Ben de Pervin Hanım da bunu bir kaç defa sordu.

Öcalan bizim konumuz bu değil, bizim konumuz bütün Türkiye'nin özgürleşmesi dedi.

Bunu onurum üzerine söylüyorum.

Kendisi üzerinden bir hesap ya da pazarlık içinde değil.

En büyük yanılgılardan birisi şu ki sanki bu iş bununla bitecekmiş gibi..

Oysa hayatımızı onurumuzu ilgilendiren bir demokratikleşme süreci ve sorunu var.

Herkes bunun için ne yapılabilir, engeller nelerdir, nasıl aşılır konularına kafa yormalıdır.

Asıl görev silahlı mücadele bitince başlıyor.

***

Evet,

Önder'in satır arası çok geniş, anlatımları bunlar..

El hak..

Silahlar sustuğunda,

Eller tetikten çekildiğinde,

Kan ve gözyaşı, dindiğinde,

Yürekler ve zihinler "huzurla" buluştuğunda..

***

İşte o zaman;

Kürt meselesinde, "ana" müzakereler başlamış olacak..

Bakın, dün ajanslara SAMER'in araştırma sonuçları düştü..

Doğu ve Güneydoğu eksenli..

Yani; 16 ili kapsayan, 3 bin 500 denekle, görüşme yapılmış..

***

MHP'nin, CHP'nin..

Hele ki,

Radikal düşünen Kürt kesiminin dışındaki "etnik" kimliğe sahip olanlar..

Ülke bölünüyor..

Kürdistan kuruluyor, "paronayağının" ne kadar yersiz olduğunu ortaya koyan, sonuç..

Çözümün, Anayasal düzenlemelerin "çerçevesinde" olabileceğine inanan kesim, yüzde 87.3..

Yani.. Kürtler çözümü; "Yeni Anayasada" görüyor..

***

Anket'te,

Kürtlerin temsiliyeti de sorulmuş..

Tabi ki,

Çözüm sürecindeki aktörlerin ifadesiyle, verilen cevap şöyle.

Yüzde 76'sı Abdullah Öcalan'ı işaret etmiş.. "Güven" yüzdesi ise, 74.7..

***

Hükümet'e anket sonuçlarına göre, "güven" oranı yüksek..

Özellikle; Çözümün başarıya ulaşmasında, "olumsuzluk" çok düşük oranda..

Yüzde 55.8'i,

Hükümetin sorunu çözeceğine inanıyor..

Buarada, Siyasi aktörlere duyulan güven oranında, Gül ve Erdoğan "at başı"..

Yüzde 53.8 Gül..

Erdoğan ise yüzde 53. 1..

Kılıçdaroğlu yüzde 4.4 iken Bahçeli yüzde 3'ün altında..

***

 

Buarada, bugün, gözler tamamen Kandil'e çevrili..

Nefesler tutulmuş vaziyette..

Belki siz bu yazıyı okurken; "İmralı" cevabı verilmiş olacak..

Silahlı militanlar,

Bölgeden "çekilme" noktasındaki, takvim ve işlev noktasında..

Dün yazıyı kaleme aldığım son saatlerde..

Önemli isimlerden aldığım bilgiye göre..

***

Kandil..

Bölgedeki "silahlı güçlerini" şartlı çekecek..

Bu şartta, BDP'nin ve DTK'nin oluşturacağı alternatif komisyon!..

Bu komisyon..

Çekilmede bir ölçüde, "yol rehberi" olacak!..

Neyse!..

Sürecin "ilk durağına" yaklaşıyoruz..

Derler ya; şunun şurasında ne kaldı, artık saatlerden çok dakikaları sayıyoruz; "durağa" ulaşmakta..

Yeni yolcu ve yol haritasıyla "yola devam mı" denilecek?

Yoksa..

İşte yoksa mı, sözünün kesin cevabını bugün alacağız hep birlikte..