ÖNERİ; BARIŞ MİTİNGİ YAPILSIN!
Tansiyonu yüksek bir haftaya giriyoruz!
Özelliklen de, Siyasi bazda.
Çünkü,
Kürt sorunuyla alakalı son tavır ve PKK’ya silah bıraktırma “girişimi” gündemi bir hayli “siyasi” anlamda, hareketlendirdi.
Yani aksiyonu yüksek bir haftaya giriyoruz.
Anlayacağınız;
Kritik, gerilimli bir o kadar da hareketli günler de bizi bekliyor.
***
BDP,
Ahmet Türk ve Ayla Akat ikilisiyle vücuda gelen "İmralı” görüşmesiyle alakalı, fikr-i bayanını yarın yapacak.
Malumunuz üzre,
İmralı trafiğinden hemen sonra, BDP ve DTK’ nın katılımıyla Diyarbakır’da “Öcalan” zirvesi yapıldı.
Türk, görüşmenin “muhtevasıyla” ilgili iki yapıya da bilgi aktırdı.
Bilahare de dikkat çeken bir görüşme yaptı.
O da, BDP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemirlen.
Bir saat baş başa görüştüler.
Gizemliydi.
Ki bu görüşme basına, Baydemir’e İmralı’dan “özel mesaj mı geldi” şeklinde yorumlandı.
Ancak,
Ne Türk, ne Akat ve ne de Demirtaş, Kışanak ve BDP’nin diğer önemli, kurmayları “görüşmenin içeriğiyle” ilgili sır vermedi.
***
Şuan; sessizlik hâkim!
Dünkü, DTK’ nın toplantısında bile Aysel Tuğluk bu meyanda konuşmadı.
Bu nedenle; Kamuoyu nezdinde “İmralı” görüşmesi gizemli bir hal aldı.
Her ne kadar, köşelerde ve gazete manşetlerinde “bazı kurgulu” haberler yer aldıysa da.
Hepsi muğlâktı!
Bu nedenledir ki dikkatler tamamen, Salı günkü BDP’nin yapacağı grup toplantısına odaklanmış vaziyette!
Demirtaş veya Kışanak.
Eş Başkan sıfatıyla, “neler konuşacak, kamuoyuna ne mesaj verecek?”
***
Görüşmenin özellikle bölgede yarattığı sinerciyle gelirsek!
Toplumdan, STK’lardan ve kanaat önderleri başta olmak üzere, diğer dinamiklerden tam destek gördü.
Mecliste, MHP dışında.
CHP dâhil diğer siyasi yapılar “çözümü sağlayın, yanınızdayız” mesajını verdi.
Daha açık ifadeyle;
Türkiye sath-i mailindeki tüm etkin yapıların ekseriyeti “çözüme” yönelik atılan adıma, “onay” vermiş durumda.
***
Ki ortaya çıkan bu tablo şunun ifadesi.
Türkiye kamuoyu,
Farklı etken ve seslerin varlığına rağmen “barışa” yönelik zemin ve atmosfer açısından artık her şeye açık.
Diyor ki;
“Yeter artık, Kan akmasın.
Canlar heba olmasın, barış sağlansın, silahlar sussun...”
***
Yani,
Çözüm ve çözüm müzakereleri için olgunlaşmış bir zemin var.
Bu aynı zamanda bir fırsat ve şans.
Bundan dolayı da;
Tüm taraflar şunun ikmalinde olmalı, bu saat itibariyle “çözüm” samimiyetle vücuda gelir.
Çıkan bu yolda, hile ve desiseye yer yok.
Herkes meramını ortaya koyacak-koymalı.
Onun için, gelişen süreç açısında diyorum ki, “kimsenin bahane üretme şansı artık yok”
Ne varsa, aleni!
***
Gelelim,
Dünkü Pazar Sohbeti programına.
Bu hafta,
Konuklar bir hayli kalabalıktı.
Eee.
Mevzu az önceki süreç olunca, farklı ses ve konukların katılımıyla program ciddi bir sinerci yarattı.
AK Parti Milletvekili Cuma İçten,
Hür Dava Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz,
CHP’nin devrik İl Başkanı M. Beşir İpekçi,
Ve Diyarbakır’ın tanınmış, duayen simalarından Zülfikar Yıldız.
***
Pek tabi ki,
Legal Kürt siyasetinin 1990’lı yıllardaki ilk oluşumu olan HEP’in Genel Başkanı Fehmi Işıklar.
Kendileri de canlı telefon bağlantısıyla, programa katıldı.( Programın, bu gece saat 24.00’te tekrarı var)
Konukların;
İmralı görüşmeleriyle ilgili çarpıcı değerlendirmeleri oldu.
Bunun barışa giden yolda “önemli adımlar” olduğu vurgulandı.
Tabi dikkat çekildi;
“Savaş ve çatışma, düşmanlık besleme kolay, ama barışı inşa etmek zor. Bunun için özveri ve samimiyet, birinci koşul ve şart”.
***
Işıklar’ın,
Özellikle “Barış mitingi” önerisi dikkate değerdi.
Kürt sorunu çözümünde bugüne kadar çok şey söylendi, denendi ancak “barış mitingi” çağrısı bir ilk oldu. Işıklar, bunu söylerken siyasi partilere ve sorunun taraflarına samimiyet vurgusu da yaptı.
30 yıllık sürecin artık insanları yorduğunu, halkın barışa susadığını ve en önemlisi ‘oyunbozanlık’ yapanın artık halk nezdinde itibar kaybedeceğini söyledi.
Yani ortak aklın hâkim kılınmasını istedi.
***
Sonuç itibariyle;
Artık ne Türk siyaseti ve devletin, ne de Kürt siyaseti hatta PKK dâhil olmak üzere “arkasına sığınacağı mazeret” kalmamıştır.
Atılan adım.
Toplumda estirilen rüzgâr,
Barışa olan özlem ve beklenti, “baltalanılmaya” gelmez.
***
İşte,
Bu hakikati ifadeyle, ilk günden buyana vurguluyorum!
Artık;
Taraflar açısından bu bir “samimiyet” sınavıdır.
Bu sınavı geçen aynı zamanda ülkeye barışı getirecek, geçemeyen ise tarihin tozlu raflarına karışacaktır.
O nedenle;
Bu halkın artık kirli savaşa kurban verebileceği evlatlara ve kan dökülmesine tahammülü kalmamıştır.
Doğrusu,
Işıklar’ın öneri ve beklentilere yönelik ifadelerine.
İçten de,
Hür Dava Partisi sözcüsü Yavuz’da “mülahaza” edebileceklerini belirtirken.
Bu öneriye, Diyarbakır’ın başta olmak üzere bölgenin sahip çıkması lazım.
Ve oluşumlar tarafından dikkate değer, kabul edilerek “barış mitingleri” düzenlemeli.
***
Ne parti,
Ne düşünce,
Ne farklı etken dehlizine düşülmeden, kucaklayan.
Ve tabi ki,
Herkesin katılımını sağlayan komplike bir değer üstünlüğüyle “Barış mitingi” icra edilmeli.
Ve orada;
Halk barışa olan istencini ortaya koyarak taraflara gerekli mesajı verme imkânına sahip olmalı.
***
Bilinmelidir ki,
Atılacak bu adım hem siyasal iktidarın, hem muhalefetin, hem İmralı’nın, hem Kandilin, hem de Avrupacın.
Yani tek eksende,
Mevzuunun tüm argümanlarına “bir halk” mesajı olacağı gibi, “baskı” unsuru da olur.
Eller güçlenir.
Daha da önemlisi;
Türkiye’de “iç kargaşadan” nemalanan, palazlanan dış güçler ve derin yapılara da ne yaparsanız yapın “bizi bölemezsiniz” şamarını atmış oluruz!
Peki, o zaman haydi tez elden tüm dinamikleri harekete geçirecek, yüz binleri buluşturacak Işıklar’ın önerdiği “Barış mitinginin” ilki için kollar sıvansın.
Sorumluluk diyoruz.
O zaman haydi herkes, sorumluluk üstlensin!