ÖYLE YA; AYİNESİ İŞTER KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ!

Ziya Paşa.

Der ki;

"Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz".

Yani, İnsanın "aynası" işidir.

Görünen konuşur.

Söyleyenin lafına bakılmaz!

***

Kişi için.

Akıl da,

Fiiliyatta, "aynı" çizgidir.

Çünkü.

Kişi "aklının" seviyesiyle, yaptığı iş görünür.

Zihni fakirliği de,

Zihni zenginliği de,

Değer ölçüsü de bu "ikmallerle" ölçülür.

***

Konuşmak.

Yazmak ve çizmek.

Pek tabi ki, "hitap" etmek.

Hitap şeklindeki ölçüt.

Kişi için önemlidir ve bir değer ölçeğidir.

Kısmen de olsa.

Zikrettiğim deyimle, "konuşması" onun aynasıdır.

***

Malum.

Bu tespite söylenmiş bir atasözü de var.

İfade edeyim.

Bilge atalarımızdan birine aittir bu söz.

Bu meyanda der ki;

Hayvan yularından,

İnsan sözünden tutulur.

***

Şöyle ki.

Her kim ise önemli değil.

Bakan da olabilir,

Milletvekili de.

Pek tabi ki, farklı teşkilat yapısında görev alan bir siyasetçi de.

Vali de,

Belediye Başkanı da,

Kaymakam da.

İmam da,

Sivil toplum Örgütü temsilcisi de.

***

Velhasıl.

Sokaktaki bir şahsiyette olabilir.

Fark etmiyor.

Önem arz edici olan; "insan" oluşu.

O nedenle,

İnsan kendi "değer" yapısıyla, takdir görür...

Konuşması,

İfade şekli,

Kurduğu cümleler.

Hele ki olup-biteni "idrakteki" fikri beyanı.

***

Hepsi.

Ama hepsi.

O kişi için;

"Değer" ölçeği ve toplumsal intibadaki derecedir.

Karakterini de,

Aklını da, zekâsını da,

Dünya görüşünü de,

İnanç fikriyatını da, "ortaya" koyduğu gibi.

Aynı zamanda "sırlar" âlemini de ele verir.

***

O kişinin;

Nasıl bir "insan" olduğu da anlaşılır.

Şöyle bir tarafımıza baksak.

Derler ya; "görürüz" halis ve bukalemun yüzleri.

Sabah bir yüz.

Akşam başka bir yüz.

Hele ki, gece yarısı daha bir "tinetli" yüz.

***

Velhasıl.

Kişi'nin "Ayinesi" işidir sözü.

Aslında.

O kişinin, "makam, mevki, iş ve söz sahipliği" noktasındaki fiiliyatına da bir atıftır.

Hikmeti kabiliyeti nedir derseniz?

Şöyle ki.

İnsan'ın yalan söylediği,

Yoksa doğru mu söylediği,

Doğru meşguliyet içerisinde mi olduğu,

İşte, bunları anlamak için.

O kişiyi "bu işlerlik" alanı içerisinde görmek lazım.

İcraatı ne?

***

Yani;

İş başında "ne yapıyor?"

Sözüne sadık mı,

Verdiği sözü yerine getiriyor mu,

Söyledikleriyle, uygulamaları bir mi,

Liyakatli mi?

Yoksa.

Halk deyimiyle; “atıp-tutan mı”?

Yüzsüz biri mi?

***

Tüm bunlar.

O kişinin "işin başındaki" faaliyet testiyle, ölçülür.

Sonuç itibariyle.

Aynalar.

Duran bir nesnedir.

Ama velâkin asla yalan söylemez.

Söyletilemez de.

Aldatmazlar, aldatılamaz da.

İhanet mi,

Hainane bir duruş içerisinde asla olmaz.

***

Ne varsa.

Ne karşısında yer almışsa "onu" gösterir.

Doğrular gizlemez.

Sen neysen.

Renginde,

Yüzün de,

Ağzın, dili ve zihnin neyse.

Ama gerçekten neysen onu yansıtır ve sana er ki; "işte" sen busun.

****

Onun için;

"Ayinesi iştir, lafa bakılmaz" sözü külliyetlidir.

El hak bir ifadedir.

Tıpkı.

Aynanın "yansıttığı" hakikat gibi.

Bu hakikatler ışığında..

İnsanı..

Her ne yapı içerisinde olursa olsun.

Ne lafına,

Ne görüntüsüne,

Ne de söyleyenine "bakmayın"..

Ayna gibi; "direk" yüzüne ve yaptığı işe bakın.

Gerisinde; "ne bırakmış" ilerisi için ne yapmak istiyor.

O zaman!..

Layık olunan bir yönetim ve insan meşguliyetine sahip oluruz.

Yoksa!..

Tinetli yüzlerle hep boğuşmaya devam ediriz.