Özürlü Asansörü mü?
Sanırım, iki gün önceydi...
Bu köşeden dillendirmiştim!
Diyarbakır'daki,
"Engelli" vatandaşların karşılaştıkları sıkıntılar.
Tabi tutuldukları "ayırımcılık".
Özelliklen de;
Günlük hayat idamesinde "maruz" kaldıkları, çarpık durum!
Ki bu çarpık-engellerin başında da;
Kamu kurumlarında "özürlü asansörünün" bulunmayışı.
Hatta ve hatta;
Tekerlekli sandalyeler için "hizmet binalarının girişinde" engelli rampalarının yokluğu.
Daha da vahimi kent içerisindeki 20'e yakın "üst geçitlerin" hiç birinde;
Ne "engelli asansörü".
Ne de, engelli rampası var.
Yok.. Hiç ama hiç yok!
****
Yazımda,
Sorumluluk noktasında "yetkilileri" göreve çağırmıştım.
Yerel yönetimler.
Ve devletin resmi kurumları ile zevatını "engellilere" engel olmayın diye de uyarmıştım?
Doğrusu,
Yazımdan sonra sadece engellilerden değil her kesimden "mesajlar" aldım.
Olumlu mesajlar.
Bugüne kadar bu gerçeğin dile getirilmediğine vurgu yapılırken.
Ve benim bu konuda öncülük yaptığımı ifade ederek tepki koydular.
"Günlük hayatta karşılaştığımız engeller, artık son bulsun.
Kimse bize acımasın.
Yasaların bize tanımış olduğu haklar, iade edilip uygulansın..."
***
El hak.
Tabi bu meseye değinmek.
Etkili ve yetkili zevatı uyarmamdaki amaç asla övgü almak değildi.
Bu toplumun bir ferdi olarak;
Birer engelli adayı olduğumuzu düşünerek bu "gerçeği" haykırmak istedim.
Doğru yaptığıma da inanıyorum.
Her ne kadar, birilerinin "züfi yarına" dokunuyor isek de..
Dün haber merkezimizdeki arkadaşlar bilgiyi ulaştırdı.
Vali Mustafa Toprak, engelli vatandaşların valiliğe rahat girip-çıkmaları için engelli asansörünü hizmete sokmuş.
Hatta, yaptığı konuşmada,
Benim iki gün önce dile getirdiğim yazı paralelinde uyarmış.
Üst geçitlerde engelli asansörünün yapılması için çalışma içine gireceklerini söyleyerek bir anlamda hem karayollarını hem de diğer kurumları "göreve" çağırmış oldu.
***
En önemlisi de.
2012’inin Temmuz ayına kadar tüm kurumlar özürlülerin yaşama katılmasını kolaylaştıracak tedbirleri almak zorunda.
Çünkü bu meyanda yürürlüğe sokulan yasal düzenleme var.
Yani, "zorunluluk" hâsıl.
Hiç bir kurum, "maazeret" üretemeyeceği gibi, "şartları" yerine getirmekle mükelef!
Hiç kuşkusuz ki;
Engelliler bu toplumun bir gerçeği.
İnkâr da edilemez.
Bizler de onlara hizmet etmekle yükümlüysek bilakis kurumlar ellerini çabuk tutmalı.
Beyinlerindeki, "engelli" hal-i ruhiyetten, kurtulmalılar.
Hassasiyetine,
Hep inanmış olduğum Vali Toprak bu konuda diyor ki;
‘Takipçisi olacağız.’
Elbette ki.
Ki biz de bu işin peşinde olacağız.
***
Mevzuu,
Engelli "asansörlerinden" açılmışken.
Son günlerde;
Sıkça aldığım bir "şikâyeti de" bu vesileyle aktarmak istiyorum.
Etkili ve yetkili zevata da, duyurulur, babında.
Hastanenin,
Poliklinik binasında "asansör" çalışmıyor.
Hangi hastane derseniz.
Şu üzerinde,
Hayli polemik yapılan Dağkapı'daki Eski SSK Hastanesi.
—Ki şuan da Eğitim Araştırma Hastanesi'nin ek binası olarak kullanılıyor-
İşte, buranın "asansörü" uzun süredir çalışmıyor.
***
Asansör'ün,
Devre dışı olması nedeniyle "tam bir keşmekeşlik" yaşanıyor burada.
Hastalar tepkili.
Hastane çalışanları.
Hekimler.
Hemşireler, görevliler dâhil olmak üzere.
Zaten,
Özürlü ve engelliler "asansör" olmadığı için, muayene olamadan geri dönüyorlar.
Yaşlılar.
Ağır hastalar. Solunum yetmezliği olanlar.
Hamile bayanlar.
Onlarca merdiven çıkıyor, "muayene olabilmek" için.
Şifaya giderken, daha bir hastalığı ağırlaşıyor.
***
Hele,
Bir de temizlik konusundaki "zafiyet" ayrı bir hadise.
Evet,
Günlük yüzlerce kişinin gelip-gittiği "poliklinik" binasının, "asansörü" neden çalışmaz?
Yâ da neden; "devre dışı bırakılır".
Bilinmez.
Doğrusu, anlamış da değilim.
Buradan sesleniyorum;
Hastanenin yönetimi, başhekimi ne iş yapar?
Bu konuda çözüm üretmek çok mu zor?
Gerçekten;
Bu binada halen ‘eski devlet hastanesi ‘mantığının devam ettiğini görmek acı verici.
***
Ne diyeyim;
Bir yandan kentin valisi engelliler için asansör yapıyor.
Ardından;
‘Karayollarının üst geçitlerinde de asansör yapılması için gerekeni yapacağız’ diyor.
Diğer yandan kentin göbeğindeki "günde bine yakın insanın girip-çıktığı" poliklinik binasında asansör iflas etmiş.
Bir kurum için bunları çözmek çok basit olmalı.
Ancak gelin görün ki bunu yapmıyorlar.
Bu da zafiyetin hükmü olsa gerek.
***
Neyse!
Buradan Hastane Başhekimi Sayın Prof. Dr. Yusuf Yağmur'a çağrımızı yapalım.
Biz diyelim ki,
Zafiyetten kendileri "habersiz" bu nedenle, "sorun" bugüne kadar sürmüş!
Durumu;
Buradan mevzu konusu ettik.
Hiç kuşkusuz ki kaçınılmaz olarak, haberdar olacak.
Bakalım;
Hassasiyetini ortaya koyup, çalışmayan "asansörü" çalıştırıp-devreye sokacak mı?
Yoksa O da "zafiyeti" ikmalde, üstünlük mü sağlayacak.
Eski tas eski hamam misali.
Bilemiyorum.
Ama bekleyip göreceğiz; "sorun çözmede ki" aktifliğini.
Hayırlı Cumalar.