PİS KOKULAR GELİYOR...

 

Şu öğrenci taşıma ihaleleri…

Şu öğrenci iaşe temini ihaleleri…

Merkez ilçe.

Ve taşra teşkilatları dâhil…

Yani, bilumum…

Ki "kiminde yapıldı, kimin de yapılma" aşamasında…

Kimi de, "şikâyet" konusu…

Özellikle; "büyük ilçeler."

Ne yazık ki geçtiğimiz yıl olduğu gibi mevzuu aynı…

Bu yıl da, "iğrençlik" arz eden "pis kokular" gelmeye başladı…

Koku, yoğun ve hayli kötü…

Yolsuzluk.

Usulsüzlük…

Ve adrese teslim işin; "ihale" edildiğine dair…

Bir dizi de şaibe ve spekülasyon söz konusu…

Ki birçoğu, idari noktada şikâyet edilmiş.

Aynı kişiler.

Aynı firmalar.

Ve farklı "ücretlendirmeler."

İdareci.

Siyasi…

Ve işi yürüten müteahhit ittifaklı çuka!

Yani, üçlü bir "organizasyon…"

***

Şimdilik bu kadar diyorum.

Tabi; etkili ve yetkili makamların da dikkatine diyorum.

İnceleme.

Ve hassasiyetin önemine binaen…

Kimse kulak arkası etmesin…

Pür dikkat…

Çünkü birileri, birilerinin nam-ı hesabına devleti "açıkça söğüşlüyor…"

Göz ardı edilmemeli.

Kimse kimseyi de kollamamalı...

Neyse!

Gelişecek tepkiler çok…

Yetkili kurumların refleksine bakacağız…

Ki bu paralelde, mevzuyu bilahare geniş yelpazede ele alabiliriz.

Bizden; "uyarı.

***

BECEREBİLMEK…

Özellikle.

Üç maymunu oynayabilmek.

Ustalık işi.

Görmedim.

Duymadım.

Bilmiyorum…

Bu noktada, sanırım Dicle Üniversitesi Yönetimi hayli maharetli…

Ki başarı ustası…

Yok. Yok…

İşin Ordinaryüs Profesörlüğü "kimliğini" almışlar.

Ha gayret…

Guinness Rekorlar kitabına her an girebilirler.

Öyle ya.

Bu kadar vakaya, hadise, çağrıya rağmen.

Yazılana, çizilene, söylenene rağmen…

"Ketum" kalabilmek…

Her kişinin; "becerebileceği" bir iş ve ustalık değil…

Cesaret lazım...

***

 

GÜLÜMSETİYOR…

Eski bir AK Partili…

Ki, yerel yönetim seçimlerinde de aday olmuş biri…

İsmini vermek istemiyorum…

Yeni polemikler oluşmasın diye…

Ama "cuk diye" oturan bir paylaşımı var.

Özellikle, AK Parti'nin "köklü değişiklik" evresine dair…

***

Diyor ki…

"AK Parti teşkilatlarının birden bire…

Sosyal medyada…

Ve basında bol bol görüntü verip.

İcraatlarını anlatmaları…

İnsanları gülümsetiyor…"

Peki, tablo, sizce göre; gülümsetiyor mu?

Deyin.

Ama düşülen bir not var…

O da şöyle diyor…

"Herkes koltuğunu koruma peşinde…"

***

Aynen de öyle.

Eee.

Zaman koltuk zamanı olunca.

Hele ki iktidar nimeti vaki ise…

O koltuğu koruma adına birileri için…

"Enva-i takla" mubahtır.

İşte bu hal daha bir; "gülümsetiyor…"

Lakin.

Dava adamları.

Ve inanmışlar için de; "kahredici" bir tablo.

Ki AK Parti'nin "özüne dönmesine" en çok sevinen de, bu kesim!

Ama ne kadar?

***

DİYELİM Kİ…

Beyler.

Kimi neyle, kandırıyorsunuz…

Aha biraz akıl olsun…

Ey ana muhalefet.

Ey yavru muhalefet.

Ey bebiş muhalefet…

Ve bilumum kulvardaki, yürüyenler!

Diyorsunuz ki…

Biz.

"Parlamenter sistemi" geri getireceğiz.

Tak "adamlığı" kaldıracağız…

Yani Erdoğan'ı devireceğiz.

İktidardan alaşağı edeceğiz.

Ve 5 yıl öncesine dönerek, "nerde kalmıştık" diyeceksiniz!

Peki, mümkün mü?

Nerdeeeen!

***

Haydi diyelim!

2019 seçimleri için; "bir blok" oluşturdunuz.

CHP…

Saadet…

HDP/DTB…

Akşener…

İşçi Partisi.

DSP ve diğer partiler, "tek çatıda" buluştunuz!

Getirdiniz; "Çakma Kemal'i de", aday gösterdiniz…

Seçime girdiniz.

Hasbel kader de yüzde 50 artı birle "seçimi" kazandınız!

AK Parti de, "seçimi" kaybetti…

Kemal bey seçildi…

Parlamento'daki "aritmetik" yine blok endeksli olsun…

***

Kısacası…

Hepsi dediğiniz gibi, hayat ettiğiniz neticede sonuçlandı.

Peki.

"Parlamenter sisteme" yeniden dönüşünüz nasıl olacak?

Mümkün mü?

Bunun için, Anayasa değişikliğine gidilmesi gerekir…

Nasıl bir süreç işler derseniz!

Eee onu da, siz "yasamanın mevzuatıyla", irdeleyin.

Ama diyeceği odur ki…

Aşılması, yapılması, gereken merhaleler çok.

Hele ki, "her şey" sil baştan olacak.

Cumhurbaşkanlığı seçimi.

Milletvekili seçimleri…

Hepsi bilumum tekrar edilmesi, yenilenmesi gerekir…

***

Anlayacağınız.

Eskiye dönüş, demek kolay.

Ama "nasıl döneceksin" sorusuna gelebilecek yanıt; çok zor!

Kaldı ki…

Yarım asırdan fazla; "iktidar yüzü" görmeyen.

Koltuk elde edemeyen.

Kemal bey'in zihniyeti…

"Tek adamlığa" olan hal-i hazırdaki siyaseti!

Ya kuruluş felsefesi ve kurucusunun fikriyatına evirilme gösterirse…

İşte o zaman, ülke yanmaz mı?

"Tek adamın, tek adamı" olursa, vay ki vay halimize!

Velhasıl…

Tarihi iyi okumak lazım!

***

KEŞKE…

Ah ki ah…

Keşke…

Ki binlerce kez keşke…

Dünyaya.

Ülkemize.

Ve tabi ki coğrafyamıza derin bir bakış atabilsek.

Geniş bir "perspektiften" bakabilmeyi, becerebilirsek…

***

Ah ki ah…

Samimi…

Şeffaf…

Doğru ve dürüstçe…

Adil ve hakkaniyetle…

Herkes "empati" kurabilmeyi, kendine şiar edinse.

Becerebilse.

***

Ah ki ah...

İdeolojik…

Siyasi…

Kutuplaştıran anlayış ve söylemden, kendini arındırabilse.

Kucaklayan…

Kucaklamanın faziletine, kendini bırakabilse!

Dilini.

Düşüncesini…

Hayat anlayışını; "barış ve sevgi" üzerine kurgulayabilse!

***

Ah ki ah…

İdrakine vara bilse ki, "bu vatandan başka vatan olmadığını."

Ki olamayacağını.

Düşünce...

Başına gelebilecek en sıradan vakada; "kaçabilecek" yerinin olmadığını.

Hele ki, "yarısını alıp götürebileceği" bir yerinde bulunmadığı…

***

Ah ki ah…

Bilse ki, bu topraklarda "kimlerin" kanının var olduğunu.

Uğrunda.

Kimlerin omuz omuza, "can" verdiğini…

Bedenlerinin, "toprak" altında, "birlik, bütünlük ve barış" adına, yattığını.

Diniyle.

Kültürüyle…

Bin yıllık tarihi bir "bağa" sahip olduğunu…

***

Ah ki ah…

Kendi gözüyle.

Kendi kalbiyle.

Kendi aklıyla, "olup-bitene" bakarsa.

Başkasının değirmen suyuna kapılmazsa.

Medet ummazsa.

İşte o zaman, "hayat nurların, barış da kadimleşir..."

Ama nerdeee?

Hayırlı Cumalar…