PSİKOLOJİK HARP TAKTİĞİ…
Sosyal medyada bir fragman…
"Uyanış" filmine ait…
15 Temmuz "darbesine" dair, bir anlatım…
Henüz "yayına" girmiş değil…
Ama peş peşe "fragmanlar" dönüyor…
Dün bir bölümünü izledim…
Siz izlediniz mi bilemiyorum…
Ama görüntüler; "korkunç!"
***
Filmin konusu ve senaryosu önemli değil…
Hedef ve amaç neyi işliyor…
Bilmiyorum…
Ama sahneler…
Özellikle, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ailesine ait
sahneler…
Hiç bir şekilde; "kabul" edilemez…
Şöyle ki…
Darbe gecesini anlatıyor…
Kısıklıdaki "ev" darbeciler tarafından
basılıyor…
Aile fertleri öldürülüyor…
Herkes; kanlar içerisinde…
Yığılmış…
Başlarına…
Göğüslerine isabet eden kurşunlar…
Ve bir asker görünüyor…
O da; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "başına silah"
dayamış!
***
Bu tablo karşısında…
İrkilmemek…
Ürkmemek…
Öfkelenmemek elde mi?
Bu nasıl bir iğrençlik…
Şuursuzluk…
Ve akla ziyan bir durum ki böylesi "sahneler"
konulmuş!
Ki daha film bitmiş değil.
Montajı yapılmamış.
Seslendirilmemiş.
Neymiş.
Yoğun talep ve istek varmış…
Bunun için, 9 fragman hazırlanmış…
Yok daha neler?
***
Dedim ya!
Kim ne der, ne söyler bilmem…
Filmin, konusu ve meramı ne olursa olsun…
Bu iş…
Tamamen "psikolojik" bir travma yaratmaya
yöneliktir.
Yani psikolojik harp tekniğidir.
Bir taraftan "darbeciler" moral üstünlüğü
alıyor.
Bir taraftan da "millette" korku ve endişe
yayıyor.
Aman ha aman!
Yasal zeminde "stop" denilmeli!
***
KEYİFLER YERİNDE!
Resme bakar mısınız?
Kim var?
Çakma Gandi…
Kemal Kılıçdaroğlu…
Karenin genel görüntüsü...
Ayağında terklik…
Masada kahvesi…
Ceketini çıkarmış…
Televizyon izliyor…
Ağzından "salyalar" akıyor…
Maç izler gibi...
O biçim...
İştahlı, iştahlı bakıyor…
TV'nin "son dakika" haberlerini izliyor…
***
Bir saniye…
Bu keyif ve sahne bugüne özgü değil…
Bilesiniz ki…
15 Temmuz gecesine dair bir sahne…
Hani havaalanında kaçmıştı ya…
Tankların arasında…
Askerlerin ve polislerin "istişaresiyle"
sıvışmıştı ya!
Sonra…
Otel bulamadığını söylemişti…
"Otellerde yer yoktu" demişti ya…
Sonrasında, Kadıköy Belediye başkanını evine kapağı
atmıştı…
***
Bu görüntü…
Ve o gecenin, sokaktaki milli direnişe ait görüntü…
Yan yana getirdiğimizde…
Bize okuttuğu hakikat ne oluyor?
İmanıyla…
İzanıyla…
Üzerinde hiçbir şey giymeyen…
Çıplak elle…
Göğsünü gere gere…
Tanklara…
Toplara…
Tüfeklere siper eden…
Savaş uçaklarına kafa tutan…
***
249 şehit veren…
3 bin gazisi olan; bu milletin demokrasiye sahipliğini…
Vatanı "işgalcilere" bırakmama, destanı…
Şanıyla…
Şerefiyle…
Çanakkale'de…
Dumlupınar'da olduğu gibi yedi düvele karşı koyan bir
millet…
Memleketin işgaline "izin" vermezken…
Lideri…
Cumhurbaşkanı…
"Ölümüne, ölümüne" deyip…
Kefeniyle, yollara, meydanlara çıkarken!
***
Beri yanda…
Çakma Gandi…
Pusuda bekleyen kurt misali!
Kılını kıpırdatmıyor.
Ne oluyor…
Ne bitiyor demiyor?
Sonra…
Kalkıp bu "darbe vahşetine…"
Hain kalkışmaya "kontrollü darbe" diyor…
***
Bu pişkinliği…
Bu üstlendiği rolü yerine getirme seviyesizliğine yeni
halkalar ekliyor…
Darbecilere…
Darbe sevicilere…
Ve onun akıl merkezine, "biat" etme
gafletliliğini sürdürüyor…
Adalet arıyorum diyerek yola çıkıyor…
Tüm iğrençliğin "ana akımına" sahip çıkmaya
kalkıyor…
***
Şimdi bu zevata!
Bu çakma Gandi’ye.
Bu kasetli genel başkana…
En sıradan hışıltıda "tabanı yağlayıp" kaçmakta
bulana..
Deyin bakalım; kim ve kimler inanabilir ki?
Onun için; ilk gün ifade ettim…
Adalet yürüyüşü…
Bir kamuflajdır…
Bir senaryodur…
Bir kara mizah tezgâhlamasıdır…
***
Evet…
15 Temmuz'un sene-i devriyesindeyiz!
Anma…
Etkinlikler serisi devam ediyor…
Yeni bir "demokrasi nöbeti" hamlesi var…
Diyorum ki…
İnadına, inadına diyerek…
Korkmuyoruz…
Kaçmıyoruz…
Kahpeliğe de…
Uşaklığı da…
Kan emiciliğe de…
İhanete de "prim vermiyoruz" ve boyun
eğmiyoruz!
***
Çünkü biz…
Milletinin teslim ettiği silahla milletini katledenleri,
Tanklarla…
Toplarla…
Tüfeklerle,
Uçaklarla "milletinin" üzerine ateş açanları..
Hainliği…
İhaneti…
Bu milleti işgal edip, emperyalizme peşkeş etmek
isteyenleri…
1 dolara satanları…
1 dolara gammazlayanları…
1 dolara casusluk yapanları…
Unutmadı…
Unutmayacak…
Unutturamayacaklar da…
***
RESMİ KİM ÇEKTİ?
Tabi…
Resmi çekenin derdine düşenler de var…
Kim bu resmi çekti…
Kim bu kepazeliğin gün ışığına vesile oldu…
Sorgulayanlar var…
Dert olmuş…
Deniliyor ki…
O esnada evde 6 kişi varmış…
Kılıçdaroğlu…
Canpolat…
Ev sahibi Bülent Kerimoğlu.
Eşi…
CHP basın danışmanı Okan Konuralp…
Ve Koruma Müdürü Koray Aslan…
İki kişi resimde görülüyor…
Kılıçdaroğlu…
Canpolat…
Geriye kalan 4 kişi…
Bunlardan biri resmi çekti, şimdi de servis etti?
İyi de…
Servis olsa ne yazar?
Edilmezse ne yazar?
Önemli olan; "zihniyetin" deşifre olması…
Ki o da, her haliyle deşifre olmuştur…
Gerisi teferruat…