ŞEHİRLERİ KİM YÖNETMELİ?

Evet.
Şehirleri kim yönetmeli?
Bu soru.
Ve Eksenindeki tartışmaya ben de dahil olayım.
Sayın Çekirge.
Mevzuya "harman" yüklemiş.
Haklı bir tespitle; "O zaman" gündemi tazeleyelim.
***
Madem meselemiz kişiler değil..
Siyasal..
ve İdeolojik; etkin kimlikle alakalı değil.
Madem meselemiz; "halka hizmet" ise..
Madem, "demokrasi" diyoruz..
Yerinde yönetim..
Sorunlar yerinde görülüp, tespitiyle "çözüm" üretilmesi doğru değil mi?
***
Trafikten.
Su.
Yol.
Elektrik. Kanalizasyon.
Kentleşme.
İmar.
Yani günlük hayatın, "dergahı" şehir, kusursuz isteniyorsa.
***
O zaman!
O şehrin, tozuyla, çamuruyla.
Dertleriyle.
Sorunlarıyla hasb-i hal olmuş.
Tabiri caizse; "düşenin halinden" damdan düşen anlar misali.
Tozu-dumanı yetmiş olan..
Evet, neden o kentin yönetimi "halden anlayanın" elinde olmasın.
***
Şimdi.
Her belediyenin meclis üyeleri var.
İl ayrı.. İlçe ayrı.
Yerel parlamento gibi; "neden" yönetmemeli?
Demokrasiye inanmıyor muyuz?
İnanıyoruz.
O zaman, bırakalım demokrasi işlev görsün.
Sandıkta; "demokrasinin" nimetiyse.
Halk ta, "vicdanı" noktada, kendini yöneteni seçmek istiyorsa..
Peki, niye; "seçilen, seçeni" yönetmesin.
***
Atanmış; ne yapar?
Merkezi "hükümetin" emirlerini uygulalar.
Ötesi yok.
Ki Atanmış!
Önce atandığı şehri tanımaya başlar.
Vaziyet nedir diye.
Yıllar alır bu evreyi aşması. 
Tam tanımaya başlar.
Mevzulara hakim olur; "pır" başka bir yere atanır…
Ve hep devir-dayım…
***
 
Zaten atanmışın en çok mesaisi..
Başbakanı..
Bakanı..
Vekilleri; "havaalanında" karşılamakla…
Heyetleri ağırlamakla…
Veyahut "seçkin günlere" ait törenlere katılmakla, geçer…
Bir de; "sorunlar" tez be tez, iletilmez..
Nasıl olsa…
Kullandığı yol protokol yoludur…
Önünde eskort…
Arkasında koruma ordusu; "pek mevzulara" tali olmaz..
***
Velhasıl!
Yeni Türkiye diyorsak.
Değişim ve dönüşümden, söz ediyorsak.
En halisiyle.
Yerinde yönetim ama "halk seçimi" deniliyorsa.
Neden olmasın?
Şehirleri; "seçilen, halkın sevgisini alan" Belediye Başkanları yönetmesin?
Yani şehir meclisleri söz sahibi olmasın.
***
Bunu derken; "korkular" oluşmasın sizde.
Salt, Güneydoğu için.
Veya Diyarbakır ili için söylemiyorum.
Tüm Türkiye için.
81 İlimizin; tümünde "artık" değişim ve yönelik şart.
Sizce…
Yetmez mi, "tepeden" bakılan atanmış yönetim anlayışı dönemleri.
***
ÇİVİSİ ÇIKAN MEMLEKET!
Diyeceğim odur ki.
Memleketin "çivisi" çıkmış.
Eee.
Hal-i vaziyet böyle olunca her melanet; "cirit" atar oldu...
Nitekim, fitne-fesat ve şiddet "ha bire" prim yapıyor..
Vahim de vahim…
Öylesine; şuursuz…
Öylesine tefessüh…
Öylesine, iğrençleşti ki…
Eli kanlı teröristi…
Katili…
Canice katliam yapanı…
Hırsızı…
Ahlaksızlığı…
Rüşvetçiyi "kollar" noktaya gelindi…
***
Neymiş.
Siyasi muhalefet.
Neymiş.
Benim gibi düşünmüyor.
Neymiş.
O zengin, ben fakir…
Gibi; "hizip" körüklemesiyle, dengesizleşti…
***
İşte; Savcı Kiraz'ın kat edilmesi…
Günlerdir…
Konuşuluyor, tartışılıyor, yorumlanıyor.
Peki, çerçeve ne?
Neymiş…
Şu "yayın organı" manşetine şu resmi almış…
Şu ifadeyi kullanmış…
Ya da şu yayın organı bizi hedef almış…
***
Kimse!
Savcı "neden hedef" alındı?
Operasyon.
Sıkılan kurşunlar.
Ve "rehine" süresi içerisinde; "kim kiminle" neyi görüştü.
Aracı olan…
Aracı olmadan imtina eden…
Bundan sonra; "böylesi acıların" yaşanmaması için ne yapılması gerekir…
Gibi; "hayat-i öneme haiz" mevzuular istişare edilmiyor…
***
Zafiyetler zinciri hakkında; "kimse" sorgulama yapmıyor.
Vaksa yoksa!
Toplumsal hizipleşme yaratıp "olaya" limon sıkma.
Ötesi yok.
Zaten boşuna demiyoruz ya.
Ülkenin "çivisi" çıkmış...
***
 
HERKES; "ARANMALI MI?"
Neyi tartışıyoruz!
Avukat.
Adliye'ye girişte "aransın mı aranmasın mı?"
İyi de…
Avukat da,
Hakim de,
Savcı da,
Adliye personeli de; "Yargının saç ayakları" ise…
***
O zaman!
Neden; "arama'da ya da kimlik kontrolünde", ayrıcalık olsun..
Eşitlik varsa.
Hukuk..
Ve Adil yönetim, söz konusuysa..
Pek tabi ki; "her meslekte" çürük elma vaki ise.. 
Ki öyle..
***
Demek ki!..
Adliye'ye "girişte" bu üç..
Hatta dörtlü yapı; "güvenlik" düşünülüyorsa aranmalı..
Aranmayacaksa..
Hiç biri; aranmamalı..
Bir de; "vatandaş" iliğine kadar aranıyorsa..
Neden..
"Ayrıcalık" kimliğiyle üstünlük, tartışması yapılıyor..
***
Hep derim..
Hadiselerin; "unutulması".
Hakikatlerin üzerine "şal" çekilmesi.
Büyük resmin; "göz ardı" edilmesi için.
Hep "içi baş kavramların", cenderesinde, dönme dolap alıyoruz.
Tıpkı; "aranmalı mı aranmamalı mı?" mevzusu gibi.
***
Buyurun benden bir çözüm..
Avukatın da,
Hakimin de,
Savcının da,
Adli personellerin tümünün de; "çipli kimlik kartı" var.
Olmayana da çıkarılsın.
Optik okuyucuya kimliğini okutsun.
Varsa çantası.
O'nu da, x-ray cihazından geçirsin..
Olsun bitsin, vesselam..
***
BÜYÜKTİMUR'LA GÜNDEM.
 
Bu akşam; saat 22.00'de Uzay-Söz Tv'deyiz...
Konuğum;
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Fırat Anlı.
Kendileriyle.
Sene-i devriyeleriyle alakalı; "yaptıkları-yapacakları, yapamadıkları ve yapmaları" gerekenleri.
Pek tabi ki, "siyasetin de en sıcak" mevzularını konuşacağız.
Bu arada; soru ve önerilerinizi bekliyorum.
Şimdiden keyifli seyirler…