SORULARIMA YANIT BEKLİYORUM?

 

Önceki yazımızda!

Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği'nin "kronolojisini" yapmıştık..

Özellikle; Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin "nasıl atıl" hale geldiğini…

Ve bu evrede…

Kimlerin nasıl "göreve" etkili alma noktasında atandığını…

Pek tabi ki yine bu zat'ların nasıl "görevden" alındıklarını…

***

Bunları aktarırken…

Bazı usulsüzlük ve yolsuzluklara da dikkat çekmiştim…

En önemlisi de…

Hastaneyi "çöplük, çamur ve inşaat batağı" haline getiren; "drenaj ve peyzaj" ihaleleri…

Uzan uzadıya yazmıştım..

Ancak, cevabi bazda mahiyeti yüksek "soruları da" bir sonraki yazıma demiştim…

İşte bu "beyanla" hareketle bazı sorularım var, sormak istiyorum…

***

İlk sorum şu…

Drenaj yok denilmişti. Ve bunun "üzerine" ihale yapılmıştı..

İlk kepçe vurulduğunda; "drenaj" görüldü…

Ve işlemden vazgeçildi…

Diyorum ki…

"Drenaj" ihalesi nasıl yapıldı, kaça yapıldı, hangi "firma" aldı?

Tarih ve gün itibariyle..

***

İkinci sorum…

Hastanenin "acil" servisine ilişkin hazırlanan proje…

Kim ve kimler tarafından kaleme alındı…

İhale bedeli neydi…

Hangi firma aldı, "hastaneye entegre" yapılacak denilen inşaat neden çöktü?

Sonradan, "yapım" işinden vazgeçildi mi?

Buraya harcanan para hangi bütçeden karşılandı…

***

Üçüncü sorum…

Hastanenin çevre düzenlemesi..

Park ve bahçe mevcudiyeti var iken..

Hangi gerekçeyle, "kepçelerle" tüm ağaçlar, parke yollar yerle bir edildi.

Söküldü..

Yerine "hastanenin" dört bir tarafı "sıcak asfalt" dökülerek, karartıldı.

Bu işlemin "akıl hocası" kim?

Harcanan parasal miktar ne kadardır?

***

Devamı bir soru…

Tüm bu işlemler yapıldıktan kısa süre sonra…

Neden?

Dökülen sıcak asfalt apar-topar söküldü..

İş makineleriyle, "hastanenin" dört bir tarafı bir kez daha, molozlandı?

Yap-boz'un nedeni neydi?

***

Dördüncü sorum…

Bir türlü hastane "çevresi" bahçesi…

Yolları…

Geliş-gidiş alanları… Dinlenme yerlerine "dikiş" tutturulmazken…

Son dönemde…

Sökülen asfaltla birlikte yeni bir proje hazırlandı; "peyzaj"…

İki yılı aşkındır "süren bir" çalışma…

Hala da bitmiş değil…

***

Şimdi…

Peyzaj ihalesi "hangi tarihte" yapıldı?

İhalenin bedeli ne kadar?

Kimler, hangi firmalar ihaleyi aldı?

İş kaç kırımla verildi?

Tüm bunlara ilaveten, "ihalenin" bitim tarihi kaç?

Zaman geçmiş mi, yoksa hala var mı?

***

Beşinci sorum…

Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterlik…

Bilinen şu ki…

Uzun yıllardır Gazi Yaşargil Eğitim ve Hastanesi'nin "idare" binasını kullanıyordu…

Yani yer ve mekan sıkıntısı yoktu..

Hatta Sekreterliğin "hastane ve başhekimlikle" giriş-çıkış noktasında, ayrıydı…

Neden "ani bir kararla", buradan ayrıldı…

***

Şuan…

Bağlar'da toptancılar sitesinde, "özel mülkiyete" ait bir yere taşındı…

Aylık, 30 bin liraya varan bir kira bedeli ödeniyor…

Gerekçe nedir?

Mevcut bina tercihi kimden geldi?

Sahibi kim?

Ayrıca, Kamu Hastanelerine ait "boş kullanılmayan" birçok bina var iken?

Neden Dağkapı yerleşkesindeki "atıl" binalardan biri, Genel Sekreterliğe dönüştürülmedi?

***

Ek olarak…

Genel Sekreterliğin "personel" sayısı kaç?

İdareci.. Memur ve işçi "sınıfsallığıyla"

Evet…

Hal-i hazırdaki "kronoloji"den çıkardığım sorular bunlar…

Cevap bekliyorum…

Bakalım "kafalar" her mevzuda olduğu gibi "kuma mı" gömülecek?

Üç maymun mu oynanacak?

Yoksa birileri cevap verme cesaretini gösterebilecek mi?

Göreceğiz…

***

Tabi bir de siyasilerimize çağrım var…

Seçilmişler…

Siz ne diyorsunuz tüm bu olup biten tabloya karşı?

"Sağlığın bu kadar sağlıksız" işlediği bir evrede siz "siyasilerin" bir hükmü olmayacak mı?

Bu eleştirim…

İlk etapta iktidar mensubu Milletvekillerine..

Pek tabi ki, "muhalefette" bulunan, HDP'lilere de çağrım var..

"Hep siyasi mevzulara mı" kafa yorulacak..

Biraz da, şehrin meselelerine de…

Ha gayret size!

***

BAŞHEKİM ATANDI MI?

Not.

Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi..

8'inci ayına girdi; "vekâletle" yönetilme hali…

Sahi daha kaç ay ve yıl böyle gidecek..

Kimse bulunmadı mı?

Ya da mevcudiyete "asalet" yetkisi verilmedeki sıkıntı ne?

Malum!

Vekaletten yürütülen bir idarecilik "geçici" anlayışla işler yürütülür..

Durum böyle olunca da…

Ne ciddiyet, ne de işlerlik olmaz…

Nitekim hastanenin şu an ki hal-i vaziyeti de "kör topaldan" öteye değil…

***

RÜŞVET ÇARKI…

Yazıma dair sosyal medyada yer alan bir paylaşım..

Çelebi Alacan…

Rumuz mu, gerçek isim mi bilmiyorum..

Ama tespitleri "dikkate" değerdi..

Bu nedenle, sizinle paylaşmak istiyorum..

Belki bizlerin ve ilgililerin "vakıf" olmadıkları "rüşvet çarkına" mercek tutulabilinir?

***

Alacan ne diyor?

Sayın Büyüktimur "fiziki sorunlar" elbette ki önemli ama sorun zihniyet;

Gelen yer, yemek zorunda..

Çünkü sen yemesen altındaki personel ya da üstündekiler yer..

Tabi bunlarda maliyeti artırır!

Hastanelerimizdeki rüşvet çarkında olan kişiler "göz önündeki" ihalelerin parasıyla çok ilgilenmezler..

(Personel hizmet alımı, inşaat işleri vs.."

Çünkü bunlara iştirakçi sayısı fazladır…

Esas paralar "medikal" işlerde.. Bu da bir kaç firma arasında döner ve de ihale daha çıkmadan alacak kişi bellidir..

Siyasiler ve dışarıdakiler çok anlamaz..

***

Kurulumu yapan "ilgili doktor" Eğitim ve Araştırma Hastanesinin katilidir..

Kendisi hemen hemen aldığı tüm ürünlerden "rüşvetini" ya bizzat kendisi ya da dışarıdaki aracıları vasıtasıyla almıştır…

O hastaneye alınan tüm cihaz ve de sarf malzemeleri "tekrar tekrar" araştırılmalıdır..

Tabi işin ehli kişiler "bu soruşturmayı ve incelemeyi" yapmalı…

***

BİSMİL'DEKİ CİNAYETTİN İHMALKARLARI?

Basına şu başlıkla yansıdı…

"Sabıkalı bekçi, çobanı pompalı tüfekle öldürdü"

Evet…

Hadise Bismil ilçesinde yaşandı..

İlçe çıkışında bulunan Kaymakamlığa ait "Spor salonunda" bekçilik yapan 63 yaşındaki Y.T…

Eski sabıkalı..

Nöbetteyken, Hasan Kaplan adlı çobanla tartışıyor..

"Salonun çevresinden geçme" diye..

Söz dalaşı kavga derken, Y.T bombalı tüfekle ateş açıyor..

7 çocuk babası 38 yaşındaki Hasan Kaplan'ı öldürüyor…

***

Vaka üzücü bir hadise…

Allah kimsenin başına getirmesin..

Tabi benim bunu burada dillendirmemin nedeni; "cinayetin" muhtevası değil…

İlçeden aldığım bir telefonda, "iddia" edilen bir "idari" sorumsuzluğa dikkat çekmek…

O da şu..

Bekçi Y.K, İşkur elemanı..

Yani, "Toplum Yararına Çalışma Programı" (TYÇ) işçisi…

***

Geçici alınan bir personel!

Mevzuat gereği..

Böylesi bir "işçinin" sorumluluğu olmadığı gibi; "gece bekçiliği" yapabilme vasfına da sahip değil..

"Temizlik" elemanı diye alınmış…

Ki Salonun bekçiliği için de resmi bir görevlendirmesi de yok.

Hele ki, pompalı "silah" taşıma yetkisi!

***

Denilen o ki..

Bismil Gençlik Hizmetleri ve Spor Müdürü…

Ve diğer yetkililer "tutanak" tutmuşlar…

Şahsın "gündüz" işe gelmediğini.

Yani bu işlemle; "sorumluluk" altından çıkabilme gayretine gidilmiş..

***

Bakalım, sonuç neye işaret eder?

Cinayeti işleyen Y.T'nin "adli işlemleri" sürüyor..

Hukuk ne der bilmem?

Ama sormuk istediğim..

TYÇP elemanı "vasıfsız" olduğu gibi sadece "temizlik" elemanı olarak çalıştırılır..

O da gündüz  mesaisinde..

Nasıl oluyor, hangi yetkiyle bu şahıs "silahlı" bir nöbetçi olarak, spor salonunda görevlendirilir?

Birileri cevap versin…