SUR'DA GÜZEL ŞEYLER OLUYOR?

Tarihi mirasa sahip Sur…

Önceki gün itibariyle tarihi dönüşümünde "önemli" adımları attı…

Öyle ya hendek ve barikat teröründe, "virane" edildi…

Birileri dışarıdan geldi..

İçtekilerle işbirliğine girdi..

Ve Sur'u "enkaz" haline getiren tahribat fırtınası estirildi…

Binlerce ev yakıp-yıkıldı…

Tarih bombalandı, kurşunlandı, "yok" edildi…

***

Hayaller de…

Hayatlar da…

Sivili de,

Askeri de,

Polisi de…

Genci de yaşlısı da, çocuğu da...

Ne yazık ki "o vahşetin, o şiddetin" o kor taassubun fikriyatıyla; "kurban" verildi...

Mekanlar ise hafriyata döndü..

***

Onca insan…

Evinden barkından edildi…

İşyeri başına yıkıldı...

Malından, mülkünden olanlar oldu…

Kültür…

Tarih…

Medeniyet "yerle" bir edildi…

Binlerce insan, "kendi mahallesinde, ilçesinde, şehrinde" muhacir durumuna düştü..

Göçebe oldu..

Per-ü perişanlık tufanına mahkûm edildi…

İş, aş sıfırlandı.

***

Akla ziyan bir terör!

Akla ziyan bir anlayış…

Akla ziyan bir "hayalperestlikle" Kürtler tarihinde göremediği "zulmü" yaşadı…

Kaybedilen canlar…

Yok edilen ocaklar…

Anlatılamaz, tarif edilemez…

Ki, anlatacak cümleler ne mümkün; yaşanan ve yaşatılanlara dair?

Terör fikriyatıyla belli…

Ama siyasiler…

Ama söz sahipleri…

Ama iktidar…

Ama Devlet-i Âliye ne yazık ki; "rotayı" bilemedikleri gibi…

"Fırtınayı" da kestiremedi…

Önleme…

Dindirme…

Sonlandırma noktasında; "kimse samimiyet" ortaya koymadı…

Herkes "tek pencereye" odaklandı…

Tabi ki kendisine özgü alanda…

***

 

Önceki gün İçkale'den bir kez daha "yürek yakan" tabloya baktım…

Olup-bitenler…

Yaşatılanlar…

Dicle nehri gibi, "akıp-giden" bir zaman dilimi olsa da…

Yarası..

İzleri..

Hiç ama hiç unutulamaz..

Silinmesi de mümkün değil...

Sahi "neye dairdi?"

Kazanan kim?

Kaybeden kimler oldu?

Ve hepsi; "kimin nam-ı hesabına" ikmale getirildi…

Biliyoruz…

Biliyorlar…

Artık herkes "kep düştü, kel göründü" misali duruma vakıf…

Yoksa dehlizin içerisinde, "iç çekerek" ah ki ah denilmezdi...

Ama!

Evet, ama kime ne dersin ki?

***

Hükümet… Siyasal iktidar…

Devlet…

Sosyal devlet, noktasında…

Hiç kuşkusuz ki…

Canlar açısından; "giden geri" gelmez…

Yüreklere düşen "acılar" yok edilemez…

Kor ateşi gibi hep yakar…

Dün olduğu gibi bugün de…

***

Ancak…

Hayat'ın "devamı"

Yıkılanı, yakılanı "inşa, restore ve dönüşüm" bazında, adım var…

Elbette ki, mümkün…

İşte bu "mümküniyet" içerisinde "yaraları" sarmak gerekiyor..

Var olana, "yeniden" yaşam alanı yaratma gayesiyle; adımlar atılması lazım…

Yaşama dönüş…

Düştüğün yerden, "yeniden" kalkabilmek…

Bu minvalde Sur dahil bölgede, "esen bir rüzgar" var…

***

Birileri farklı düşünse de…

Polemikler…

Yeni söylemler geliştirmeye kalksa da…

Şu bir gerçektir ki…

"Devlet eski ceberut devlet" değil…

Zihniyette…

Fikriyatta…

Siyasi duruşta, eski duruş değil…

"İnsanı" merkeze taşıyan bir gayenin varlığı söz konusu…

***

Genel itibariyle, Sur'daki son durum'a bakıldığında…

Beyanlara göre…

Sağlıklaşma…

Yenileme…

Restorasyon…

Ve yaratılan tahribatın "izlerinin" silinmesi noktasında; "epey mesafe" alınmış…

Önemli "icraatlar" ikmale gelmiş…

***

Zarar tespit çalışmaları tamamlanmış…

'Tescilli yapılar' dışında, diğer yapıların yıkım ve enkaz kaldırma işlemleri büyük ölçüde bitmiş…

Molozlar ilçe dışına çıkarılmış…

6 Mahalledeki, "virane" hal, yapılanma moduna getirilmiş…

Altyapının revizesi için de…

'Koruma Amaçlı İmar Planı (KAİP) başlatılmış…

Temiz su…

Atık su ve yağmur suyu projesinin sonlandığı bildiriliyor…

Alt yapı tamam…

Yani üst yapıya artık yönelim var…

***

Önceki güne gelirsek…

Yani, "Sur'u İhya" ediyoruz…

"Haydi, Bismillah" sloganıyla, gerçekleştirilen temel atma törenine…

Üç önemli projenin "ilk harcı" konuldu…

-İçkale Vadisi Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi…

-229 adada, yöresel mimariyle sahip konutlar…

- Kırklar Tepesi Kentsel Tasarım ve Rekreasyon…

***

Hz. Süleyman Camii çevresini kapsayan 115 dönüm büyüklüğündeki İçkale’yi de kapsayan alanda kamulaştırma işlemleri bitti…

Yıkımda, metruk yapılarda kaldırılmış…

Yapım çalışmaları 1 ay içinde başlayacak.

Geleneksel dokuya uygun çalışma için İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki BİMTAŞ’tan destek alınıyor…

Alipaşa-Lalebey İmar Planı kapsamında da, 5 etaplı projenin ilk etabında proje bitmiş…

Buradaki yapım işlerine de bu yıl başlanacak…

***

Evler için dört ayrı seçenek sunuluyor…

5 bin hak sahibiyle yapılan görüşme sonucunda…

- Taşınmazının değerini nakdi isteyene hemen ödeme yapılır…

- Üçkuyular ve Çölgüzeli mevkiindeki TOKİ konutlarından "konut" edinebilir…

- Evi için projelendirme ve yapım işi için, Bakanlıktan destek isteyebilir. Yapım işini bakanlık yaparsa, buna mukabil, "Bakanlığa gider" noktasında borçlanacak…

- "Ben kendim yapmak istiyorum" derse, Bakanlığın "koruma amaçlı imar planı" hükümleri doğrultusunda yapım izni alabilir…

***

Koruma Amaçlı İmar Planı kapsamında yapılar "Sur kotunu" geçemeyecek.

Maksimum yükseklikler; konut alanlarında 2 kat…

Ticaret alanlarında ise 3 kat…

Yüksek katlı ve dokuya uymayan kamu binaları yıkılacak…

Kurşunlu Camii…

Ermeni Katolik Kilisesi’nde restorasyon çalışmaları hızla sürüyor…

Mardin Kapı ve Dağ Kapı arasında ulaşımı sağlayan yol projeleri ise sürüyor…

Saray Kapısı ve Dağ Kapısı arasında yenileme devam ediyor…

***

Doğrusu!

Genel itibariyle; Diyarbakır'a dair yeni bir zaman dilimi işliyor…

O da; "değişim?"

Gelinen aşama, birçok nedenler ve niçinler içinde barındırmıyor değil…

Barındırıyor...

Belki "siyasi tartışması" yüksek olabilir…

Farklı "düşüncelerin" ikmali de…

Ya da, "iradeye" müdahale gibi; "söylem ve eylemleri" öne süren de olabilir…

Veyahut hukuki mülahaza!

Ama şu bir gerçektir ki…

Sebep-sonuç ilişkisinde; "kendi düşen" sorgulanmaz...

***

Özetle ifade edersek…

Sur için…

Oluşan "mağduriyetlerin" giderilmesi…

Bozulmuş "manevi" değerlerin yeniden inşası…

Hele ki "yaşama" dair belirsizliklerin, silinmesi açısından; "yeni bir süreç" başlamıştır diyebiliriz…

Tabi süreç Diyarbakır'ın geneli içinde, söz konusu…

***

Ki, tören öncesi, kayyım'la konuştum…

Büyükşehir Belediye Başkanı Cumali Atilla…

Son durum ne?

Şunu net ifade eti, "üçüncü ay'da hayli konuşacağız"

Şimdilik bir şey söylemem…

3 ayım bitsin ondan sonra..

Ama satır aralarında şunları da ifade etmedi değil…

Yeni bir yönetim…

Yeni bir kadro teşekkülü…

Ve "bizle çalışabilecek" koşumuza katılabilecekler diyerek…

Yani…

Hizmet bir yarıştır…

Yarışa "iyi motive" olmamız lazım…

Evet, kervan yolda düzülür sözüyle…

***

Sonuç itibariyle…

Sur…

Ve genel itibariyle, Diyarbakır…

Bugün…

Ümit ediyorum ki, yarın…

Önceki günden…

Dahası, dünden…

Çok ama çok daha iyi bir noktaya, gelecektir…

Gelmek zorundadır…

Yükü omuzlayanların bundan kaçarı yok…

Bahaneleri de olamaz...

***

Huzuru da…

İstikrarı da…

Sağlığı da…

Değişimi de,

Yenilemeyi de,

Sosyal, ekonomik ve kültürel zenginliği de…

Manevi atmosferin üstünlüğünü, geliştirmeyi de…

Başbakanın ifadesiyle…

En kaliteli hizmeti götüreceğiz ki…

Düşman sevinmesin…"

Yani bir zorunluluktur, Diyarbakır'ın Güneydoğu'nun incisi" olması…

Bölgenin "Paris'i" sözünü vücuda getirmek…

***

Tabi bunları aktarırken…

Eksiklikler de…

Yanlışlıklar da…

Organizasyonsuzluğu da

Siyasi menfaat çarkının varlığını da…

İlgili ve yetkililerin zafiyetlerini de…

Çokbilmişlikleri de.

En barizi de, "biz bize olalım" gafletini de; "görmemiz" lazım…

Ki gördüğüm için; "kısmi olarak" bunu aktarıyorum…

Belki…

Çeki-düzen, özeleştiri, hâsıl olur…

Her şey; "toplumsal kucaklaşmaya, paylaşıma" evirir diye not düşüyorum!…

***

FETÖ'YÜ AŞAR!

15 Temmuz darbesi…

"FETÖ'yü" aşar…

Kim diyor?

Diyen eski MİT'çi Mehmet Eymür…

Tecrübeli bir istihbaratçı…

Çünkü diyor…

"15 Temmuz bir ABD istihbarat projesi…

Görünümde Fethullah Gülen var ama bu tamamen bir istihbarı çalışma ve örgütlenme.

Bir yaver her gün Genelkurmay Başkanı’nın odasına dinlemeyi koyuyor, o ertesi gün bir yerlere gidiyor.

Bu yaver gibi kaç tane var acaba?

Bu Fethullah Gülen’in çapını çok aşan bir istihbarat örgütlenmesi…"

Eee…

Öyle olmasaydı karşımıza "melez bir darbeci güruh" çıkar mıydı?

Ne mümkün?

***

İZMİR'DEKİ SALDIRI…

Baksanıza…

FETÖ'sü…

DAEŞ'i…

PKK'sı…

DHKPC-'si…

Ve siyasi uzantıları; "sırasıyla" saldırıyorlar…

Biri akşam…

Diğeri öğlen…

Öbürü sabah; "ittifakla" vampir gibi "kan" emiyorlar...

Ne diyorduk?

Bunlar "tek başına" değiller…

Hepsi…

Ahtapotun birer kolu gibi…

Üst akıl komutasında…

Kollar gelen "emre" yönelik hareket ediyor…

Beşiktaş'ı…

Kayseri'yi…

Ortaköyü…

İzmir Bayraklı'yı.

Hele ki, 15 Temmuz'u dâhil…

Kimse "birbirinden" ayrı tutmasın…

O'nun için…

Kollardan çok, "üst akıla" büyük başa yönelmek gerekiyor…

Beyin çökertilirse…

Kollar da, dallarda "devre" dışı kalır…

Bizim buna çalışmamız lazım…

 ***

ZİHNİYETE BAK!

İşte CHP'nin gerçek zihniyeti…

İzmir saldırısına dair…

CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi…

Ne diyor; hükümet'i "suçlama" adına…

Diyor ki…

"Yol yaptılar yol!

Bomba yüklü kamyonlar gidiyor, tabut yüklü araçlar geliyor…

İzmir Artık yeter"

Gel de söylenme…

Siz ne dersiniz bilemem?

***

ANAR'IN ARAŞTIRMASI…

ANAR'ın güncel araştırması…

20-27 Aralık 2016 tarihleri arası yapılmış…

26 ilde…

Toplam da iki bin 601 kişi ile görüşülmüş…

Ülkenin ana sorunu…

Terör yüzde 60…

Sonuç elbette ki şaşırtıcı değil…

Canlı bombalar…

İntihar saldırıları…

Katliamlar…

Ölüm, kan ve gözyaşı…

Terörün merkezi…

Yüzde 44 yabancı ülkeler…

Yüzde 10, Suriye ve Irak'ı gösteriyor..

***

FETÖ operasyonu…

Mensuplarının açığa alınması…

Destek oranı yüzde 89'a ulaşıyor.

HDP'lilere dair…

Oran yüzde 79 "kabul" görüyor…

OHAL'in gerekliliği…

Önceki aya oranla azalma var… Yüzde 67…

***

Anayasa paketine bakış…

Düşündüren sonuçlar var…

Şöyle ki…

Paketin "muhtevasına" halk vakıf değil…

Bilgim yok diyen çok…

Yüzde 36…

 "Çok az bilgi sahibiyim" diyenler yüzde 28…

 "Biraz öğrendim ama..." diyenlerin oranı da yüzde 14.

***

Anayasa paketinin takvimi göz önüne alındığında…

Toplumsal "tercihler" farklılık gösteriyor?

Özellikle temel unsurların başında…

"Güvenlik algısı"

"Ekonomik istikrar"

Ve "siyasal yapısal dönüşüm"

Tabi unsurlar "yaşamın her alanına" sirayet edici…

Beklenti…

Para kaygısı..

Yarına dair "belirsizliği" neden olduğu; durgunluk..

Ürkütücü olan da bu "bakalım ne olacak?"

Hayırlı cumalar…