TARİHSEL KARDEŞLİĞİ DİRİLTMELİYİZ!…

Kritik ve çetin süreçlerden imtihan edilerek geçiyoruz!.. Onun için de; iç barışın tesisi adına atılan ve atılması planlanan adımlardan, zerre-i miskal taviz vermememiz gerekir!. Ve aynı hassasiyeti de, iç ve dışa yönelik provokasyon içerikli, dengeleri bozan, böylesi terör saldırılarına karşı da, uyanık, iri ve diri bir şekilde dimdik olmamız lazım!..

***

Dünkü yazımda ifade ettim, TUSAŞ’a yönelik saldırıyı PKK yaptı, bitti olarak, görülmemeli!… Saldırının üç mesajı var.. PKK ben varım… İsrail Ortadoğu benim vesayetimde.. ABD ve AB bizsiz sen yoksun.. İşte bu üç mesaja karşı, ülke, millet, devlet ve siyasi mekanizma güçbirliği içerisinde kararlı, istikrarlı bir şekilde, direnç göstermelidir…

***

Dikkatinizi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu saldırıdan bir gün öncesi, yaptığı konuşmaya çekmek istiyorum.. Ne diyordu Erdoğan.. “Türkiye'nin geleceğinde teröre yer olmadığını herkesin idrak etmesini bekliyoruz. Açılan bu tarihi pencerenin kişisel hesaplara kurban edilmemesini istiyoruz. Hep beraber terörün olmadığı Türkiye'yi inşa edelim istiyoruz…”

***

Ne demek bu?.. Siyasi kuruluşların, sivil toplum örgütleri ve tüm kesimlerin terörden arınmış bir gelecek inşa etmek için birlikte çalışmaya davettir…  Saldırının zamanlaması, bu çabalara doğrudan bir yanıt gibi görünüyor ve bu tür eylemlerin arkasındaki siyasi motivasyonları açığa çıkarıyor.

***

Gaye; Türkiye’deki siyaseti ve toplumu bu tür sorunlarla meşgul ederek ulusal birliği güçlendirme çabalarını engellemek..  Mevcut toplumsal yapıda etnik bölünmelerin var olduğu izlenimi yaratılarak toplumsal uyumun zayıflatılmasını körüklemek.. TUSAŞ’ın seçilmesi de;  Türkiye’nin savunma alanındaki ilerlemesini baltalamaya ve ulusal birliği zayıflatmaya yönelik hesaplı bir çaba niteliğinde olduğunu bilmek gerekir..

***

Yekün şekilde haykırmalıyız!.. İç cephede hiçbir güç bizi bin yıllık kardeşliğimizden edemez.. Güçlüyüz.. Bu tür provokasyonlara karşı birleştirici olmalıyız.. Dayanışmayı ve zorluklar karşısında direnci pekiştirmeliyiz ki, üstesinden gelebilelim?..

***

Toplumsal mutabakatı, milli barışı tesis etmekle taçlandırıp, kararlı adımlarla yürüyeceğiz!.. Kürdün Türk’ten, Türk’ün Kürtten başka dostu yoktur!.. Tarihsel kardeşliğimizi diriltmemiz lazım.. Bize kurşun sıkan parmak sallayan, emir verenler de bilsin ki asırlardır süregelen tarihsel kardeşlik yolumuzdan asla dönmeyiz, döndürenlere de izin vermeyiz!!!”

***

TUSAŞ’TA ZAAFİYET!..

Hadisenin vuku bulduğu andan itibaren, bu sorgulamayı yapıyorum?.. Bu nasıl bir zaafiyet ki, iki terörist, elini kolunu sallayarak, ticari taksiyle, kampüse giriyor.. Yetmiyor kurşun yağdıra, yağdıra nizamiyeye kadar geliyor.. Daha da ilerisi, içeriye giriyor.. 5 Kişiyi şehit ediyor, 22 kişiyi de yaralıyor..

***

Anlamak güç!.. TUSAŞ ki, Türkiye’nin savunma sanayisinin kalbi!.. Milli ve yerli bir üretim merkezi.. Burası nasıl olur da, yüksek güvenlikli bölge ilan edilemez ve de, güvenlik ölçüsü yüksek tutulamaz!.. Buranın krokisi, giriş çıkışı, ve tabi ki güvenlik zaafiyeti açığı!.. Vahim, fecaat bir hal-i boş vermişliğin acı sonucu!..

***

Gel gelelim, güvenlik zaafiyeti kadar daha bir vahim olanı güvenlik kamerası görüntülerinin, saldırıdan, bir kaç dakika sonrasında, ortalığa saçılması!.. Sosyal medyada, elden ele dolaşan görüntüler!.. Kaldı ki, nizamiyede daha teröristler ile özel hareket timleri, diğer güvenlik elemanları çatışma halindeyken!..

***

Cesetler yerde!.? Yaralılar kan revan içerisinde, yardım beklerken.. Teröristlerin taksiden inişinden, etrafı taramasından, nizamiye girişi, dört bir tarafa kurşun yağdırdığı görüntülerin, sosyal medyadan servis edilmesi!.. Açık ve aleni bir şekilde yapılan bu işlem; ihanettir, teröre prim vermektir.. Terörün en sevdiği işlem olan; topluma korku salma işleminde bulunmaktır!..

***

Kaldı ki, yayın yasağı getirilmesine rağmen!.. Netice itibariyle olası istihbarat ve güvenlik zaafiyetleri de dâhil sorulmadık soru bırakılmaması gerektiği gibi, yanıtta bulunması lazım.. Şunu da not düşmek isterim ki, her kim görüntüleri paylaşmışsa, bir kaç tık alma adına yaptığı, düşüncesinde olduğunu düşünmüyorum!…

***

ÖZEL’İN DURDUĞU YER!..

Tarih her daim siyasiler için sorgulayıcı olmuştur!.. Ve aynı zamanda olup-biten için de, tefsir kimliğine sahiptir.. Siyasi kimliği bulunanlar, konumlandıkları yeri, konuşmalarının muhtevasını, işte bu tefsir ve sorgulama ilkeselliği paralelinde, yürütmeleri gerekir.. Aksi taktirde, tarihin kutsanan zenginliğinde değil, çöplüğünde anılır ve bilinir olur!…

***

İşte bu noktadan hareketle Özgür Özel’in Bahçeli’nin çıkışına tam destek vermesini, okumak istiyorum!.. Denilebilir ki, bir gülle bahar olmaz.. Ama o gülün, verdiği huzurla, diğer güllerin açılması sağlanabilir!.. Halk deyimidir.. Tatlı dil, yılanı bile deliğinden çıkarır… Zıttı halinde, bahar olunamayacağı gibi, zehirli yılan daha bir azgınlaşıp saldırgan olur!..

***

Bahçeli ne demişti!.. Öcalan gelsin, DEM grubunda terör örgütüne silahı bıraktığını ilan etsin, biz de umut hakkını tanıyalım.. İşte bu çıkışa, Özgür Özel de el yükseltiyorum dedi.. “Kürtlere bir devlet teklif ediyorum..” Tabi bunu derken, birileri bu ifadeyi tam okumadan, soruşturmadan, cümlenin önüne, arkasına bakmadan saldırdı!..

***

“Vay sen misin, Kürtler’e devlet vaat eden” diye!.. Neyse, meram o değil.. Söylediği şuydu; “Tam olarak kendilerini devlete ait hissetmeyen bütün kürtlere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahibi olmayı teklif ediyorum. Varsanız, hep beraber bunu yapalım..” Değer ölçüsü; yüksek bir el yükseltme!..

***

Devamı geldi!.. Kurmaylarıyla, Diyarbakır’a geldi!.. Ziyaretler, temaslar, esnaf görüşmeleri, STK temsilcileri.. Dört Ayaklı minare önünde katledilen, Tahir Elçi’nin anılması.? Buradan verilen mesajlar.. Ancak, TUSAŞ’a yönelik o menfur terör saldırısı nedeniyle, Ankara’ya döndü!..

***

Dönerken de, şunu söyledi.. "Türkiye'ye yön verilmeye çalışıldığı, istikamet tayin edilmeye çalışıldığı bir durumdur. Bunu yapmaya kalkan kim olursa olsun karşısında bir ve bütün durmak lazım..” 

***

Özel’in Diyarbakır’da STK temsilcileriyle yaptığı toplantıda, söylediklerine baktığımızda da!.. Şunu net ifade edebiliriz.. Ne yaptığını, nerede durduğunu, gaye ve amaçlarının neyi, içerdiğini?.. Siyasi söylem ve eylemlerinde; ana temanın neleri içerdiğini, gayet bilen ve farkında?…

***

İşte o ifade; “Bugünkü şartlarda iktidarın karşısında konumlanarak siyasi kazanç ya da oy elde edebiliriz. Ama biz tarihin doğru tarafında yer almak istiyoruz. Gerekirse oyumuz yükselmez ama ileride bu kardeşlik projesinde CHP iyi yerde durmuş diye tarihe not düşülür.”

***

Bu söylem, siyasi çıkış, sergilenen tavır sorumlulukla hareketin göstergesi!.. Alkış, takdir gerekli.. Umarız aynı istikamette, seyir eder.. Sağındaki ve solundakilerin çelmesine, kumpasına takılmadan!.. Öyle ya, öylesine siyasi ihtirasın sahipleri ki; babalarını bile tanımazlar?…

***

Tabi Özel’e, Diyarbakır’dan yükselen bir serzenişi de, aktarmadan geçmek istemiyorum!.. Diyarbakır’da evlat nöbeti tutan ve 5 yıla varan annelerin ortaya koydukları direnişe, destek verip, ziyaret etmemesi, büyük bir eksiklik, gözardı edilmiştik.. Umarız, yarıda kestiği programı devam ettirme adına ilk gelişinde, gözardı etmez, ziyaret eder.?

***

Gelirsek, sağ ve soldaki zevata!.. Bir önceki yazımda da, aktarmıştım.. Ekrem İmamoğlu, neden ketum!.. 2028’e her yönüyle açık kollarken, TUSAŞ’a yönelik terör saldırısında ortaya koyduğu üslup, kurduğu cümleler eh işte  olması medet umduğu dışarıdan bu saldırının olması mı?!

***

Mansur Yavaş’a gelince!.. Sert.. Keskin.? Ama bir o kadar da, Özel’in hal-i hazırda ortaya koyduğu sorumluluk içeren, toplumsal uzlaşı, barışçıl mutabakatı zenginleştiren siyasi hamlelerine de, muhalif!. Bu üç kutuplu hal, CHP’de neler değiştirir; onu da zaman gösterecek?. Ama Özel gel gitler yaşasa da, milli meselelerde, kaçak değil, sorumlu davranıyor?

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Şerri kardeşte değil, kardeşi kışkırtan nedende ara!..