TAŞI BÜYÜTMELİYİZ!

Halk deyimiyle!

"Şıracının şahidi, bozacı" diye!

Öyle ya.

"İt iti ısırır mı" diye bir vecize sözümüz daha var.

Ya “Al birini, vur ötekine”…

Bir de söyleyen değil, "sen söyletene bak!"

Neyse!

Geçenlerde, biz bu cenah yapının "hanesine" bir taş attık…

Öyle büyük bir taşta değildi…

Küçük bir taş…

"Çakıl taşı" kadardı…

Ama nasıl bir etki yarattı bilemezsiniz?!

***

Meğerki…

Attığımız taş; "çakalar sürüsünü" fena ürkütmüş…

Hepsi, kendi "hanelerine" üşüşmüşler…

Sandılar ki, "alt" edecekler…

Sandılar ki, "kendilerini" aslan kestirecekler…

Sandılar ki, "kimse" onları deşifre edemeyecek…

Sandılar ki, "dokunulmazdırlar!"

Bilmiyorlar ki…

Çakallıkları…

İtlikleri…

Kan emici vampir halleri "yerle yeksan" eden, bir hakikatin her daim var olabileceğini…

Zaten, "bir tek onlar" farkında değil…

Sanırım bundan sonra farkında olacaklardır?

***

Özellikle..

"Kep düştü, kel göründü misali…"

Hakikat ortaya çıktı…

Düne kadar;

Onlara kananlar…

Onları adam sananlar…

Onları el üstünde, tutup, "bir şeylermiş" görenler…

Birilerinin nam-ı hesabına, "çetecilik" yaptıklarını bu vesileyle gördüler…

Çünkü artık, "yüz" verilmiyor…

İtibar, tanınmıyor…

Öyle makam ve mevki, "saygısıyla"  çay kahve keyfiyet arzı da yok!

***

Her ne kadar…

Kendilerini, "yamamaya" çalışıyorlarsa…

Selfielerle…

Poz vermelerle…

Yeniden bir "devir yaratma", gayretleri var olsa da…

Artık kimse, kanmaz!

Kimse de, varlıklarını kale almaz!

Hal böyle iken…

Acaba diyorum, "bu çakıl" taşından daha büyük bir taşı atsak mı?

***

Nasrettin hocanın ifadesi vardı ya…

"İtleri salmışlar…

Taşları bağlamışlar… " diye!

Hazır elde taş var iken…

Köyü de…

Şehri de…

Ahaliyi de "bu sürüden" kurtarmak için niye atmayalım ki!

Neyse, zamanı gelince atacağız!

Özellikle, "yüzü maskeli" olanlara…

Özellikle, "sicili bozuk" olup depoculuk yapanlara!

Atmalıyız!

***

 

EDEP YA HÛ!

Yunus Emre…

Ne güzel ifade ediyor..

"Edebim el vermez, edepsizlik edene…

Susmak, en güzel cevap, edebi elden gidene!"

***

İşte, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik…

CHP'li Tezcan’ın sarf ettiği sözcükler…

Edep…

Hayâdan yoksun olduğu için…

İğrençlikler…

Saygısızlık…

Ve halk iradesine yönelik “çirkinliğine!”

***

Bizim…

Buradan söyleyebilecek tek sözümüz olur..

O da…

EDEP YA HÛ!

***

MUHALAFET SORUNU…

İyi parti kuruldu…

Meral Akşener Genel Başkan…

Siyasi kulisler…

Ankara trafiği…

Kahve sohbetleri…

Köşe müdavimleri vaziyetin ikmaline odaklı; konuşuyor!

Konuşulan…

Önümüzdeki seçimde; "maya tutup tutmayacağı!"…

Doğrusu…

Durum Nasrettin Hoca'nın "göle maya çalması" gibi…

Ama bir beklenti var…

Umudunu kırmayan hoca gibi…

"Ya tutarsa!"…

***

Lakin maya tutsa da…

Tutmasa da…

Anketler, yüzde 6.4 oranında oy gösteriyorsa…

Ki, pek inanmışlığım yok…

Ama tüm bu sürecin ikmali şunu gösteriyor…

İyi parti…

İktidarın arıza-i durumundan, oluşmadı..

Alternatif değil…

Varlık nedeni, Türkiye'de gerçek bir muhalefetin olmayışı…

İşte bir açık varsa…

Kapatılacak bir siyasi gedik söz konusuysa; "İyi Parti" rüzgâr estirebilir…

Ama görüyorum ki!

O rüzgârı estiren Akşener'de bir "gürlemenin" olmadığı…

***

Nitekim…

Anketlere baktığınızda…

Yeni bir partiye ihtiyaç var mı sorusuna gelen cevap…

Yüzde 60'ların üzerinde; "ihtiyaç yok!" diyor…

Geriye kalanın ancak yarısı, "var" diyor…

O yarısı da, "olurda olmaz da?" fark etmez diyor…

***

AK PARTİ YÜZDE 50,6!

Optimar Araştırma şirketinin araştırma verisi..

Sabahta yayımlandı…

26 İl'i kapsayan.

Bin 157 denekle yüz yüze görüşülerek yapılan anket..

Sonuçlarına bakalım..

Partiler düzeyi…

AK Parti; Yüzde 50.6..

CHP; Yüzde 23.3...

MHP; Yüzde 9.9...

HDP; Yüzde 7.8...

İYİ Parti; Yüzde 6.4…

***

Görünen haliyle…

Demek ki, siyasin ana ekseninde değişim yok…

Rota…

Ve kaptan güvertesinde, iş tıkır tıkır işliyor…

İşlemeyen; "muhalefet"!

Nitekim…

İyi Parti'nin "oy tırtıkladıkları!"…

CHP…

MHP…

Ve hatta HDP'yi görüyoruz…

***

Ne demiştik?

Sıkıntı iktidar da değil…

Sıkıntı muhalefetin bizatihi kendisinde…

Çünkü "ayarı" yok!

***

İŞTE O ÖĞRETMEN…

Sahi…

Ne demiştik; "bu öğretmen" için…

Vay be…

Sen ne "öğretmenmişsin" be!

Aynen…

Baksanıza, "ülkücü işaretini" çaktı…

İstifasını bastırdı…

Sonra soluğu, Bahçeli'nin huzurunda aldı…

Helal be!

Sen ne hikmetli bir şeymişsin…

Eee be; "Özlem Doğru!"

Bahçeli'nin, "yüzü de "gülmüyor değil yani…

Taze kan!

Bakalım "daha kimler" benzer girişimle "partilere" kapağı atacak…

Kolay yol bulundu…

Ha gayret!

Türk siyasetinin düştüğü; "Sloganist" konuma…

Ha gayret!

Bahçeli "partide" makam verecek mi?

Yoksa…

Evet, yoksa "kadrolu öğretmen" için, hükümete nüfuz mu edecek?