Temizlik ve umumi tuvaletler!

Evet,

Dini ibadetimizin,

Yaşam ahlakımızın,

Ve sağlıklı nesil ve birey olmamızda olmazsa olmaz ilkedir; ‘Temizlik’

Emredici, hüküme sahiptir.

Çünkü

Özelliklen Allah’a ibadet yapılırken gerek beden ve gerekse giysi yönünde, “temizlik” birinci koşuldur.

Her türlü pislikten ve kirlilikten arınılmalı.

Ki Peygamber Efendimize (s.a.v) ilk gelen ayetlerde; “temizliğin” önemine vurgu yapılmıştır.

Kur’an-i Kerim’in Müddessir süresinin 74–45 ayetlerinde nitekim bu emredilmektedir.

“Üstünü başını temizle.

Pisliği kendinden uzaklaştır.”

Malum, temizliği öne çıkaran bir de atasözü var.

“Temizlik imandan gelir” diye!

***

Denildiği gibi;

Temizlik “Dini ibadetin” ana koşulu olduğu gibi, bir de “medeniyet ve kültür” ölçütüdür.

Pek tabi ki,

Burada önemli etken de, “tuvalet” ve o’nu “kullanma” kültürüdür.

Tuvaletler,

Bu değerlerin penceresinde yöre insanının alışkanlıklarını,

Adetlerini,

Aynı zaman da “inançlarına” olan bağlılık derecesini de, ortaya koymaktadır.

Bundan dolayı derim ki;

“Tuvalet” deyip geçmeyelim.

Sıradan bir mesele değil.

***

Şöyle ki;

Tuvalet ve kullanım algısında,

Şehirlerin,

Mahallelerin,

Hatta evlerin “temizliğinde” bu ihtiyaç “haneleri” hep, birinci gösterge olarak görmüş.

Ve ona göre değer almıştır.

***

Osmanlı dönemine ait,

Yaşam şekli,

Ve temizlik kültürüne ilişkin, “tarihi” anlatımlara baktığımızda, “bu ölçüt” büyük ölçüde önemsenilmiştir.

Özelliklen de, “toplumsal” düzeyde!

Tarih sayfalarında;

Camilerde,

Hanlarda,

Hamamlarda hizmet veren umumi tuvaletlerden hayranlıkla bahsedilmektedir.

Nitekim kalıntılara baktığımızda;

Sürekli akan şırıl şırıl sular.

Mermerler içinde dekore edilmiş pırıl pırıl mekânlar vaki!

***

Ki bugün,

Tarihi mekanlarda “bu açık bir şekilde” kendini gösterdiği gibi.

Yaşadığımız;

Zaman dilimi açısından da, “ders-i ibret” ihtiva etmektedir.

Ne var ki;

Günümüzdeki hal-i vaziyete baktığımızda özellikle umumi “tuvaletlerin hali içler acısı.

Varlıklarıyla-yoklukları belli değil.

Var olan da!

Derler ya; “Pislikten” geçilmez bir rezalet içerisinde!

Kimi, bakımsız, kimi harap!

Kimi de, “çöplüğe” döndürülmüş vaziyette!

***

Tabi;

Bunun iki önemli gösterge ve sorumsuzluğu var.

Birincisi;

Kullanan kişinin “temizlik” anlayışı.

İkincisi;

Bu mekanı işleten zihniyetin “temizliğe” verdiği önem.

Aslında,

Üçüncü bir sorumluluk var, o da “bu mekânların” denetiminden sorumlu makam.

Varın;

Bu üçlü “yapının” değerlendirme notu ve analizini şimdilik siz yapın!

***

Gelelim;

Diyarbakır’ımıza ve var olan, mekânlara!

Hep dem vururuz!

Diyarbakır’ın,

Tarih,

Kültür ve medeniyet şehri olduğuna ilişkin.

Deriz;

Surlarıyla,

Camileriyle, medrese, kilise ve havralarıyla,

Bağrında,

Yeşerttiği ve bugün için, kısm-i olarak varlığını idame eden, 33 medeniyetiyle övünülen şehr-i mekân Diyarbakır.

Peki, bahse konu mevzuu da, hal-i vaziyeti ne?

***

Ne yazık ki,

Parlak ve övünülecek bir durum yok!

“Umumi tuvalet” ve özellikle bayanlar için gerekli ortam “yok denilecek” düzeyde.

Büyük bir eksiklik olduğu gibi!

Devasa bir “ayıbı da” teşkil etmektedir.

***

Bakınız;

Birçok cami ve mescit olan yerlerde;

Erkekler şadırvanlarda abdest alıp namazını camilerde kılabiliyor.

Diğer ihtiyaçlarını giderebiliyor.

Onlar için pek sorun yok.

Ama bayanlar için aynı şeyi söylemek çok zor.

Arıza-i durum kötü ve büyük!

***

Buyrun size,

27 Sahabenin mekânının bulunduğu,

Hazreti Süleyman Camii,

Buyrun size,

5’inci Harem-i Şerif diye anılan Ulu Cami,

Buyrun size,

Tarihi Sur’larımızın çevresi,

Buyrun size;

Kiliselerimiz

Havralarımız velhasıl, bir bütünlük içerisinde hepsi.

Şehrin,

Varoşlarından tutunda,

En modern,

Bölgelerine, semtlerine, ilçelerine kadar.

***

Özellikle de;

Bayanlar için.

Çalışan kadınlar,

Öğrenciler, gezi için gelen yerli ve yabancı turistler için.

Ne umumi tuvalet,

Ne de onlar için ayrılmış “abdest” alma mekânı yok.

Ne de,

Tuvaleti gelen çocuğunun “ihtiyacını gidermek” için, koşturabilecek anne için!

Yok.

Halk deyimiyle; “yok oğlu yok”.

***

Doğrusu,

Uzun yıllardır, buradan dile getirmekteyim.

Özelliklen de, yerel yönetimlerin dikkatini çekmek!

Ve aynı meyanda, sorumlu etkili ve yetkili zevatları uyarma noktasında.

Diyarbakır’da,

Çok ciddi manada özellikle bayanlar için “umumi tuvalet” sıkıntısı yaşanmaktadır.

Ama nafile;

“Bu eksiklik” nedense bir türlü giderilmiyor.

Biliyorum,

Kent ahalisi olarak bu durumla alakalı pek konuşulmaz!

Tabi konuşulmaması; gündeme gelmemesi, “ekseriyetiyle” duygu eksenlidir.

Yani; “utanma”!

Bunu da mı, konuşacağız-tartışacağız, “ayıp olmaz mı” diye!

Ama vahameti,

İnsan-i ve dini açıdan büyük önem taşıdığı tartışılmazdır, “umumi” tuvaletlerin durumu.

***

Onun için diyorum ki;

Diyarbakır’da bayanlar için; “tuvalet-abdesthane” büyük ihtiyaçtır.

Bu mesele, giderilmeli.

Ama ne yazık ki;

Çözüm üretilmeyen sorun dün olduğu gibi bugün de geçerliliğini koruyor.

Yıllardır, “aynı” mevzu, sessiz konuşuluyor.

Diyorum ki,

Erkeklerin bu konuda “bariz bir sıkıntı” yaşamadıkları için, “alakasızlık” var.

Yoksa,

Bu mesele çoktan ama çoktan çözümlenir, “ihtiyaçlar” giderilirdi.

***

Bakınız,

Hazreti Süleyman Camii.

Bugün,

Gazetenin birinci sayfasında mevzu haber!

Kadınlar için, tuvalet ve abdest alma yeri konusunda “sıkıntısı” yaşanıyor diye.

İşte bu nedenle;

Meseleyi bugün “sesli” bir şekilde, gündeme getirmek istedim.

Bir kez daha;

Muhatapların “dikkatini” çekmek ve sorumlu olmaya davet etmek!

***

Dile kolay,

Yerli ve yabancı turist açısından hep gözde bir mekan, Hazreti Süleyman Cami.

Nitekim

Ulu Cami’de aynı, ilgi alanı içerisinde!

“İnanç” turizmi yönünde,

Diyarbakır için de, “kazanım” sağlayan tarihi mekânlar!

Özellikle;

Perşembe günleri yani Cuma akşamları Hazreti Süleyman Camii ziyaretçi akınına uğruyor.

***

İşte burada bayanlar camide, yer darlığı ve uygun olmaması nedeniyle abdest alamıyorlar.

Yerli-yabancı bayanlar,

Ya cami civarındaki evlere, ya da yaklaşık 2 kilometre uzaklıktaki Dicle Üniversitesi Camisi'ne gitmek zorunda kalıyor.

Camideki ziyaretçi yoğunluğu nedeniyle, kadınlar ve erkekler zaman zaman şadırvanda “aynı mekân” içerisinde abdest almak zorunda kalıyorlar.

Düşünün,

Tuvalet ihtiyacında kadın ile erkeklerin “kabinleri” yan-yana bitişik!

Hele hele yan yana abdest alınırsa!

İçinize siner mi?

Sanmıyorum.

Çünkü hem dini açısından hem de görüntü açısından büyük sıkıntı yaratıyor.

***

Birçok,

Diyarbakır’la ilgili araştırmalarıyla tanıdığımız,

Prof. Dr. Kenan Haspolat’in ifadesiyle; “Yerel yöneticiler nerdesiniz?

Sonuç itibariyle,

Vaki olan tablo kent olarak müthiş bir tezat içermektedir.

Çarşıda birçok lokanta,

Pastane, çay ocağı vb.

Yeme ve içme ihtiyacını gideren işletme var.

Lakin bu ihtiyaçların giderilmesi sonucu oluşan “yeni ihtiyacın”  yani umumi tuvalet sorunun giderilmesi için bir çaba yok!

Sizce;

Yaman bir çelişki değil mi?

***

Bir kez daha,

Dün gece idrak etmiş bulunduğumuz,

Bin aydan daha hayırlı,

Mübarek,

Kadir Gecenizi tebrik ediyorum.

Evet,

“Temizlik imandan gelir” sözüyle,

Şöyle,

Kendimizi,

Mahallemizi,

Beldemizi,

İlçemizi,

Şehrimizi

Ve pek tabi ki, ülkemizin sath-i mailini, “temizlik” ölçeğinde kontrol edersek.

Sahi;

“İman’ın farzını ikmal” etmiş bir halde miyiz?

Takdir sizin!