VEKİL'İN İL ACENTASI MI?

O da ne demeyin!?

Yeni bir "oluşum…!"

Teşkilatlı…

Enva-i mevzuda, faal…

Yani, o biçim bir teşkilat yapılanması…

İyi, iş bitirici…

Doğrusu, ilk duyduğumda ben de şaşırdım…

Nasıl oluyor diye?

"Vekilin" il acentası mı, iş bitirici bürosu mu olur?..

Hele ki bir başka ilin, vekilinin…

Sonra gelen bilgiler…

Benim yaptığım araştırmalar…

Siyasetçiler…

Atanmışlar…

Ve kentin bazı öncü isimlerinden elde ettiğim bilgiler..

Vay be dedirtti...

Gerçekten de "varmış!"

Neler ifade edilmedi ki?

Meğer ki, "ortamı" boş bulan böylesi bir "oluşumla" malı götürüyorlarmış?…

***

Peki, nasıl bir "teşkilatlanma?!.."

Oluşumu şöyle planlıyorlar..

Gelen bilgiler ışığında ifade ediyorum…

Vekil..

Kendi seçim bölgesi için değil..

Gözüne kestirdiği seçim bölgesi olmayan iller için; "bu yönde" yapılanmayı planlar…

Özelliklen de; "siyasi boşluğun" vuku bulduğu iller seçilir…

Onun için; en cazip ildir…

O illere odaklanılır…

Yani, İstanbul milletvekili..

Van'ı,

Kars'ı,

Hakkari'yi,

Ya da, Diyarbakır'ı gözüne kestirerek; "bu işlemi" hayata geçirir..

***

O vekil…

İlk önce, kendisine has; "o ilde" bir ajan belirler..

Sipariş üzerine..

Başka ilden de; "mahareti" yüksek ise, ithal eder..

Ajanda temsilcisi!…

Ya da onun kartvizitine sahip kişidir artık!…

İlk etapta; "bir oluşum" geliştirir..

Ki bu da ekseriyetiyle; "sivil toplum örgütü" adıyla olur…

Bir "hareketin" öncüsü, denilir…

Kent protokolüne dahil edilir…

Valisi..

Belediye Başkanı..

Emniyeti..

Savcısı derken; "hepsiyle" ilişkiler ağını oluşturur..

***

Ki bu işlem…

O vekil'in takdimiyle gelişir..

İyi adam..

Dost adam..

Benim adamım..

Devlet, millet, sakarya misali; "o biçim" reklamlandırır..

Ardından..

Bir iki toplantı..

Seminer..

Görüntü..

Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın "davetlisi" gibi mizansel bir tablo çizdirilir!…

Davetiye; "resimleri" paylaştırılır...

***

Şu "haraketin" öncüsü kimliğiyle de..

Etkinlik..

Yemek..

Çay partisi derken!..

Resimler..

Selfiler..

Ve sosyal medyadaki, argüman kullanışı!…

Gelişen aşama itibariyle..

Artık; "Aranan adam" olur…

Bir anda "kentin akili, söz sahibi, iş bitiricisi" kimliğini alır..

Tabi ardından; "gelsin" akçeli işlerin takibi…

***

Hele ki..

Vekil'in "İl ajantası, iş takipçisi" azıcık da ağzı laf yapansa..

Becerikliyse..

Hani derler ya; "anasının gözü" ise..

Zamanın, politize olmuşluğu..

Makam..

Mevki..

Görev liyakatsızların da, "herşeyin parayla" dönebileceklerini, bildikleri için…

Bu zevat'a..

Akla ziyan kapıların peş peşe açılmasıyla; "fırsatlar dünyası" oluşur…

***

Kurum kapıları..

Makamlar..

Etkili ve yetkili zevatın özel kalemi!…

Amade misali..

Sonuna kadar, kapılar açık…

Bir de senaristliği, iyi kurgulu anlatımı içeriyorsa..

Tehdit…

Suikast…

Bilmem, şu örgütün hedefiyle; "bulunmaz" biri.

Derken; "vekil ajantası", seçilmemiş "vekil" olarak, arz-ı endam eder…

***

Biliyorum…

Tüm bu anlatımlarım karşısında dona kalmışsınız..

Ne hallere geldik...

İlk sorunuz da..

Böylesi; "bir vekil ajanlığı, iş bitirme bürosu", Diyarbekirimizde var mı?..

Ne yazık ki?…

Var da diyemiyorum…

Yok da diyemiyorum!,,,

İki arada bir derede kaldığımı söyleyebilirim?

Amaaaa…

Neyse!…

Şimdilik diyerek; bu mevzuya burada bir virgül atalım..

Gerisi bilahare!..

***

Tabi.. Bu yazımdan sonra..

Merak ediyorum…

Özellikle..

Kentin asıl vekilleri; "bir araştırma ve sorgulamaya girecek mi?!"

Ki vaziyete kendileri da vakıf mı?..

Göreceğiz!…

Sözün özü derseniz…

Derler ya..

Çobansız sürüyü kurt kapar..

İşte Diyarbakır'da sahipsiz kent misali, kapanı giderek çoğalıyor…

***

BÜYÜKŞEHİR BÜTÇESİ!…

..Ve sonunda…

Büyükşehir Belediyesinin "bütçesi" Meclislik oldu..

Bir ay önce, buradan dillendirmiştim…

Özellikle..

Kayyum atamasından sonra..

Belediyenin-gelir gideri..

Harcamalar..

Borç dahil..

Kalem, kalem, "hesap verebilirlik" adına..

Şeffaflık..

Durüstlük..

Hak, hukuk ve adalet nizamı adına!..

Açıklayın..

Çünkü, kamuoyunda farklı algılar var..

Konuşulan..

İddia edilen; bir dizi "spekülasyonlar" söz konusu..

Bunların; "bertarafı" için..

Kamunun doğru bilgilenmesi için..

En önemlisi de..

Atanmışlık "hassasiyetine" binaen!…

Gelir-gider kamuoyuna açıklansın, çağrısını yapmıştım..

Tabi haftalar sonrası; "iki satırlık bir açıklama" geldi..

Açıklama aynen şöyle…

"Diyarbakır’ımıza yaptığımız tüm hizmetlerde Büyükşehir Belediyemizin kaynaklarını kullanmış olup kaynaklarımız dışında herhangi bir borç alınmamıştır.

Bu çerçevede günümüz itibarıyla Belediyemizin gelir toplamı 399.066.119,74.TL, gider toplamımız da 398.940.356,59.TL’dir."

***

Tabi bu açıklama tatmin edici bulunmadı..

Ki, eleştiren de çok oldu..

Gelir bu kadar..

Gider bu kadar.

Deyip işin içinden çıkılmaz; "kaynaklarımız dışında herhangi bir borç alınmamıştır" anlamı ne?

Ve bugün…

Vaziyet, artık Meclis'te soru önergesi…

Keşke, Meclis'e soru önergesi olmadan; "her şey" açıklansaydı..

Zaman da kaybedilmezdi..

Vaziyet, "siyasi" tartışmaların göbeğine taşınmazdı..

Ne diyelim; yetkili zevat bilmeliydi..

***

Neyse!...

Verilen soru önergesindeki sorulara bakalım..

Sorular şöyle…

* Kayyum atandığı tarihte; (1 Kasım 2016) Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin kasasında bulunan bütçe ne kadardı?

* Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin bugünkü bütçesi ne kadardır?

* Kayyum atandığı tarihten itibaren belediye bütçesinden ne kadar harcama yapılmıştır?

Bu harcamaların kalemlerine ve bütçe miktarına göre dağılımı nasıldır?

* Kayyum atandığı tarihten itibaren belediyede herhangi bir yolsuzluk tespit edilmiş midir?

Edilmiş ise konu ile ilgili herhangi bir soruşturma başlatılmış mıdır?

***

Sorular bunlar..

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yönelik sorular..

Cevap, kendilerinden isteniliyor..

Bakalım; gelecek cevap ne olacak?

Bekleyip göreceğiz!..

***

UYKUSUZ GECELER…

Bugünlerde, birilerinde yüksek…

Özellikle, AK Parti cephesinde…

Belediye Başkanları..

İl Başkanları..

İlçe Başkanları..

Kadın ve Gençlik Kolları Başkanları..

Belde, teşkilatları..

Önümüzdeki zaman dilimi içerisinde; "Milletvekilleri" dahi olmak üzere..

Gerilimli, bir bekleyişteler..

Uyumuyorlar…

***

Metal..

Mental…

Defolu..

Ve köklü değişikliğin; "ben neresindeyim" sorusuyla cebelleşiyorlar…

Acaba ben var mıyım?…

Merkez..

Beni de "istifa için" arayacak mı?

Görevden alacak mı?

Verilen rakamlar arasında ismim var mı?

Kalsam mı?

Gitsem mi?

Diretsem mi?

Gibi, soruların zihninde yarattığı bir travma var…

Cevap bulumadığı için de; "uykusuz gecelere" mahkum..

Ne diyelim..

Allah düşürmesin..

 ***

ERKEN SEÇİM Mİ?

Hayal…

Niye mi..

Çünkü muhalefet diyor..

Kılıçdaroğlu diyor..

17 ay var..

Beklemeyelim gelin "erken seçime" gidelim…

Olmayan duaya amin denilir mi?

Denilmez..

Kılıçdaroğlu'nun da duası bu!…

Çünkü vaki değil..

Muhalefet "erken seçim istedi" diye seçime gidilmişlik!..

Yok..

Hep, iktidar istemiştir..

Hep, parlamentoda sayısı yüksek olan parti istemiştir!…

Diyelim ki..

AK Parti hükümeti karar verse bile..

Zaman ve süreç açısından; ne mümkün?

Neden mi?

Nedeni şu?

Henüz, Partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili "uyum yasalarını" çıkarmış değil!…

Bir dizi yasa gerekli..

Ki iktidar nokta-i nazarında bir sıkıntısı da yok..

Meclisten istediğini; "geçiriyor?!"

Belediyelerle ilgili; sıkıntısı yok..

Birini alıyor, yerine birini getiriyor..

Yani; "her halükarda", erken seçim şuan için olup-biteni suya yazmaktır!..

Havanda su dövme misali!…

Ne diyorduk muhalefet için..

Muhalefet..

Muhalefet yaptığını göstermek adına; muhalefet yapıyor..

Yoksa, bir iddiası..

Bir iktidar düşüncesi..

Bir ülke  ve millet derdi yok!…