VİCDAN VE GÜVEN KAYBEDİLİNCE!…
Hak.. Hukuk.. Eşitlik..
Suç.. Suçlu.. Ve mağdur..
Adalet..
Yani, yargı mekanizması…
Bir devlet için..
Bir millet için "işlerlik" noktasında kalbi
konumundadır..
***
Ritminde bozukluk yoksa..
İşlevini yerine getiriyorsa.
Kan pompalamada sıkıntı yaşamıyorsa..
O kalp..
Demek ki, vücudun "diğer uzuvlarına" tam
teşekküllü "nizam ve hakeketlilik" kazandırıyor..
***
Ama değilse..
Ritmi bozulmuşsa..
İşlevinde, arıza-i durum varsa..
Kan pompalamada, birine var diğerine yok konumundaysa..
Hiç kuşkusuz ki, "O vücudun" uzuvlarında,
"yıkım ve hastalık" başlamış demektir…
***
Ki bugün..
Ülkemizde ne yazık ki; "Adalet" adaletsiz..
Yargı "çok başlı" bir sıkıntılı evrenin
içerisinde..
Güven azaldıkça azalıyor.
Kamplaşma var…
Her siyasi akım,
Her cemaat içerikli yapı "kendisine" has…
***
Hal böyle olunca..
Siz ülkede..
Demokrasiden,
İnsan haklarından,
Özgürlükten,
Eşitlikten, ya da "parlamenter" sistemin..
Veya diğer kurumların..
Yani, Yasama, Yürütme ve Yargı'daki "nizamdan"
söz edebilir misiniz?
***
Ya da, "Hukuk Devleti" olmadan..
Ne mümkün?
Peki geriye ne kalır…
Ki hal-i vaziyette orta yerde "istibdat"…
Kısacası, Devletin çivisi çıkmış..
Ne diyordu, Bakan Faruk Çelik…
"Çivisi çıkmış bir dünyada yaşıyoruz.?"
Ne yazık ki öyle...
***
Hal-i hazırda..
Ki 90 yılı da gözeterek diyorum ki..
Cumhur'un arkasında olduğu bir "Cumhuriyet"
var?
Ya da, Cumhuriyet "cumhuru" koruyup-kolluyor
mu? Aya mevcut Anayasa..
Kendiyle.. Toplumla..
Varlık sebebi olan "temel ekseniyle" barışık
mı?
Ve Kuvvetler ayrılığındaki, "politize
olmuşluk"?
***
Velhasıl…
Devletin,
İdari yapının,
Siyasal iktidarların,
Siyasi parti ve liderlerinin,
İşin, aşın, yaşamın her kulvarı açısından; "çivisi
çıkılmamış",
Güvensizliğin "pik" yapmadığı..
Herkesin, her kurumun kendisine has "hasımlık"
üretmediği bir hal-i vaziyetten söz edebilir misiniz?
***
Aile efradından,
Sokağa,
Mahalleye,
İşyerine,
Devletin en tepe noktasına şöyle "hakikatın"
gözüyle..
Objektif bir sorgulamayla bakalım; "çakılı bir çivi
var mı?"
Sanmıyorum…
***
Çünkü..
Adaleti, hukuku, eşitliği.. Hakkı.. Hakkaniyeti
yitirdik..
Terörün gemi azıya vurması..
Şiddetin, "korkunç" vahşetleri ürettiği..
İnsani sapıklığın, doruğa çıktığı..
Mafyavari "yaşamın" hakimiyet kazandığı…
Her işin..
Her oluşumun "paralel" yapısının, ikmale
geldiği; "bir düzen" oluştu..
***
İşte bu çöküşün hal-i vaziyetinin sonucu..
Doğrusu..
Gelinen aşamanın "akıbeti" meçhuliyet arz
ediyor..
Ki, nihayeti..
Korkarım ki, "toplumsal bir faili meçhuliyet"
olsun..
Zemin hızla "komplikasyonlar" geçiriyor.
***
Diyoruz ya!…
Terörle..
Yaşama alışmayacağız..
Korkmayacağız..
Karşı duracağız..
İyi güzel de, "zaten" vicdanı köreltmiş
haldeyiz.
Ki ne acıları hissediyoruz.
Ne yaşanan vahşetleri görüyoruz..
Ne de, olup-bitene karşı rahatsızlık gösteriyoruz..
***
Baksanıza!…
Diyarbakır'da 7 polis memuru şehit..
13'ü sivil..
14'ü polis, toplamda 27 de yaralı..
Şehitlerimize Allah'tan rahmet..
Ailelerinin…
Camialarının..
Ve Milletimizin "başı sağ olsun?."
***
Evet, son aylarda..
Her ay ortalama, 50'ye yakın şehit veriliyor..
Bir o kadar da, "masum" siviller teröre kurban
gidiyor..
Pek tabi ki eline silah alıp dağa çıkan var..
***
Cumhurbaşkanının ifadesiyle..
Hendek ve barikat terörü evresindeki bilanço..
5 binin üzerinde, "örgüt üyesi" etkisiz hale
getirildi..
Yani "öldürüldü.?"
40 yıl içerisinde, toplamda kaybedilen insan sayısına
bakın, 60 binin üzerinde..
Akan kan kim ne derse desin; "Kardeş kanıdır.."
***
Körelmiş bir vicdan..
Herşeyi kanıksamış, umursamaz bir yaşam.
Kimse düşünüyor mu?
Her ölenin..
Her cenazesinin..
Tabutun "başında" parçalanan bir ana yüreği..
Bir eş..
Bir baba, kardeş, dayı amcanın "boynu bükük"
hali..
Evladın, "can babam, can anam" çığlığı…
Yetimlerin.. Öksüzlerin…
Yok olan "umutların", toprağa gömüldüğü hali..
***
Millet ne yapıyor…
"Pembe dizilerdeki" aşkın merakında..
Survivor… Diriliş.. Poyraz Karayel..
Yeter.. Kara sevda. Ve Yüzyıl..
Pek tabi ki, "elde akıllı telefon, çıt çıt.."
Ahalinin derdi bu..
