Yakışmadı. Nevruz'a "resmiyet" şart!

Nevruz Bayramı.

Dün için diyorum!

Ve tabi ki, daha evvelki "Nevruz"larda olup-biten için de geçerli!

Yaşanan.

Yaşatılan ve oluşan tabloları "hatırlayarak" soruyorum.

Sizce;

İyi mi oluyor, kötü mü oluyor olup-biten!

Tabi.

Uyarım var.

Kimse.

Ama hiç kimse, "karnından" konuşmasın.

Net olsun.

Ve fikri beyanı "çelişki"  ihtiva etmesin.

***

Çünkü;

Dünkü "hadise" ve ikmali "belliydi".

Hani derler ya;

Göz göre göre "gerilim ve şiddet geliyorum" dedi.

Aynen de öyle.

Yaşanan,

Atmosferle alakalı gün içerisinde hayli konuşuldu.

Söylenenleri de dinledim.

Evveliyatı da var.

Mevzu,

Üzerinde "top çevirme" misali, "konuşuluyor"

Karın duyurmayan "gerekçeler" öne sürülüyor.

Taraflar da.

Taraf olmayanlar da.

Herkes "kendi meşrebinden" su dolu havanı dövüyor.

Kimse net değil.

***

Şimdi.

Nevruz'un "kutlanma" tarihi.

Ve 18 ila 21 Mart arasındaki; "uzlaşmazlık".

Doğrusu;

Bu pek "anlaşılır" bir hal icra etmediği gibi "özünde" hayli "emel" söz konusudur.

Gerek;

BDP cephesinde olsun.

Gerek;

Siyasal iktidar olsun ve devlet kurumlarının işleyişinde olsun anlaşılır değil.

***

İşte;

Bu hizip hali aşmak, yeni "polemikler" yaşamamak.

En önemlisi de;

Sokakları,

Şehirleri,

Dün ortaya çıkan "Savaş" alanına çevirme tablosunun oluşmaması için.

Çevirme gayretinde olanların da;

Emellerine katkı sunmamak için.

Bahane.

Ve gerekçeler "için" yem olunmaması için.

Herkesin.

Ama herkesin "topyekûn" samimiyet ihtiva etmesi gerekir.

***

Nevruz.

Eğer;

Asırlar öncesine ait ise.

Ki tarih öyledir.

Tarihçesine baktığınızda.

Ansiklopedilere göre;

İlk idraki ve yaşam bulması 2. Yüzyıl'a dayanmaktadır,

Ki;

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2010 yılında.

Kayıt altına alarak;

"Pers" kökenli bu şenliği;

"Dünya Nevruz Bayramı" ilan etmiştir.

Evet,

3 bin yıldan beri, kutlana gelmektedir Nevruz, Novroz, Newruz diye!

***

Bakınız;

Nevruz Orta Asya'dan,

Ortadoğu'ya,

Anadolu'ya kadar, "uzana gelen" bir şenlik ve bayram!

Şöyle ki;

"İslami" bir kökeni yok, ama bir şenlik olarak hep kutlanır.

Günümüz de;

Bazı topluluklar.

Özellikle;

Kuzey Yarım kürede "ilkbaharın" müjdeleyicisi olarak, kutlanır.

Kürtler için;

Nevruz "Kürt mitolojisindeki" Devrimci Kawa Efsanesine dayanır.

Türkler için de,

Nevruz Göktürklerin Ergenekon'dan çıkışı olarak, kabul edilir.

***

Dikkat edin.

Nerdeyse;

Dünyanın tüm coğrafyasında "kabul" edilen bir bayram ve şenlik Nevruz.

Velhasıl;

Bir gelenek, görenek, örf ve adet.

Barış.

Kardeşlik,

Özgürlük, yeni bir yıl, yeni bir gün ve mevsim.

Bu kadar;

"Kapsayıcı" ve kucaklayıcı bir gün olarak; orta yerde iken.

Biz hala;

Kavga, gürültü, şiddet, kargaşa üretici, "bir gün" olarak, dayatıyoruz.

Ki yıllarca; "İnkâr" politikası güdüldü.

Niye?

***

Dün;

Pazar sohbeti programında, "hayli konuştuk".

Çıkmazı,

Aşabilmek, korkuları bertaraf etmek.

Polisle-Halkı.

Millet ile Devleti karşı karşıya getirmemek için.

Her 21 Mart Nevruz,

Denildiğinde "toplumda ve devlet" katmanında, sıtma yaşanmaması için.

Sokakları,

Caddeleri "savaş alanı" olarak görmemek için;

Nevruz'a

Evrensel kimliğiyle "resmiyet" kazandırarak, "Resmi Bayram" ilan edilsin.

***

Biliyorum ki;

Nevruz'un "remi bayram" olarak kutlanması için.

21 Mart'ın,

Resmi tatil olarak kabul edilmesi için; Meclis'e çok sayıda "yasa önerisi" verildi.

O zaman;

Gelin tez elden, "yasal" bir düzenlemeyle; Nevruz'a

Yakışan;

Hal-i kimlik "kazandıralım ki", herkes huzur bulsun.

Çünkü;

"Bayramlar birleştiricidir, ayrıştırıcı değildir?"

***

Sözün özü.

Dün,

Yaşanan, yaşatılan ve ortaya çıkan tablo.

Ne;

Nevruz'un "kimliğine",

Ne de;

Barış ve özgürlüğe olan "özleme" yakışmadı.

Bunun;

Sorumluları da, bilinsin ki.

Ne;

Sokağa dökülen halk ve Diyarbakırlılardır.

Ne de;

Onlara karşı duran polis, asker ve güvenlik birimleridir.

***

Müsebbip.

Ve sorumlu, "rejim ve siyasal iktidar"  kadar, BDP'nin siyasi aksiyonudur.

İşte;

Bu üçlü mekanizmanın "hizip" hali ruhiyetlerinden dolayıdır; "sokak huzur" bulmuyor.

Bir uzlaşa bilirlerse.

Bir şeffaflaşabilirlerse.

Bir samimiyeti ihtiva edebilirlerse.

Bir kendilerini değil "hakları ve halkların" menafetine, eğilim gösterebilirlerse.

Aşılmayacak engel.

Çözülmeyecek sorun.

İcra edilemeyecek; demokratik değişim,

Nevruz'a kazandırılmayacak "bayram resmiyeti" yoktur.

Yeter ki;

"Karınlarından" konuşmasınlar, bu düşüncelerinden vaz geçsinler.