YALAKALAR ÇOĞALINCA!
Şair…
Ne güzel, tarif etmiş…
Diyor ki…
Eşeğin kıçında sinek,
Tilkinin postunda bit,
Aslandan daha aslan,
İtten daha ittir; "yalaka-lar.."
Tabi eklemek lazım…
Çakaldan fena çakaldırlar…
Ki; "leş" yiyicidirler…
Şöyle etrafımıza bakalım…
Bu karaktere; "kaç binler-milyonlar" sığdırabiliriz…
***
Ne yazık ki...
Düzen…
Yönetim…
Sistem "yalaka-devrişme" üzerine kurgulandığı için…
Toplum…
Kaçınılmaz bir noktada; "erozyona" uğramıştır..
Tabi ki, "zayıf" karakterler için…
Tahrip yüksek…
Yalaka çeşitleri bol…
Kişiye…
Kuruma…
İdeolojiye…
Siyasete…
Paraya…
Pula…
Fakire, zengine!
Makama…
Mevkiye dair; "adaptasyonda" üstündürler…
***
Çünkü "bukalemun" gibidirler…
Kabın rengini alırlar…
Yarın kap değişse de, gelene göre; renklenirler…
Tek düşünceleri var…
O da; "yaptıklarının daima karşılığını" isterler…
***
Üstad der ki…
"İnsanoğlu Allah'a olan kulluk karakterini yitirdi mi?
Yeryüzünün;
En vahşi…
En cani…
En aşağılık karakterine, dönüşüverir…"
Öyle ya…
Hayat mefkûresinde;
İzzet…
Şeref…
Namus…
Haysiyetin zerresi yoktur!
Omurgasızdır…
Güven…
Samimiyet…
Dürüstlük hak getire…
Yüzüne tükürsen; "yağmur yağıyor" deyip, şemsiye ister!
***
Ne yazık ki…
Bugün bu yalakalar; "ön saflarda" cirit atıyor…
Öyle ki…
Namazda en ön saftalar…
Ceplerinde takke…
Ellerinde tespih…
Ağızlarında "zikir"
Her yıl hac-umre turlarına arz-ı endam ederler…
Ama zerre-i miskal; "Allah'a kulluk" etmezler…
Ne dini bilirler…
Ne de inancın kutsiyetinin farkındalar…
Varsa yoksa "takkiye!"
***
Maalesef…
Son dönemlerde bu "karakterleri" çok görmeye başladık…
Özellikle, "kabahat önderleri" olarak, öne çıkışları…
Özelliklen de; "yerel yönetimlerin" çevresinde "abanmış" haldeler!
Atanmışların, ne yazık ki, kapı önlerinde "cirit atıyorlar!"
Ne diyor, o yalakalardan biri?
En büyük başkansın…
Atanmışların kralısın…
Halk için umutsun…
Halk seninle; çok mutlu…
Sokakları geziyorum…
Halkla konuşuyorum; "en iyi insan; bizim başkan diyor"…
Bu şehir sizinle ihya oldu…
Bu şehri kurtaran tek kişi sizsiniz!
Ancak karakterinde "miskal" bir doğruluk yok…
Yalaka bir kere…
***
Yaranmak istediği kişi konuşurken O "başkalarını" susturmakla meşgul olur…
Dinleyeni över…
Sözlerin en önemli yerinde; alkışla "bravoyu" çakar…
En önde o koşar…
En önce o tebrik eder…
En önce o sofraya yumulur…
At gözlüğünün "tek kahramanıdır!"
Ağına aldığı; "kişi ve makamı" ona göre, yönlendirir...
Yemek yerken bile; ilk övgüsü bu olur…
Söze…
Zat-ı âlileriniz diyerek, başlar…
Sonra, der ki;
"Başkan…
Siz ağzınızın tadınızı iyi bilirsiniz!"
Ruhi bir itiraf…
***
Onlar…
Güçlü kim?
İktidar kimden yana?
Kim makam sahibi?
Kim idareci?
Kim akçeli ona bakarak; "renk" alıp, pusu inşa ederler…
Partinin "ön safında" görüntü verirler…
Başkanın "kolundadır?"
Seçilmişin, sağındadır…
En baba pozu verirler…
Selfie çekerler…
Methiyeleri dizip, çerçeve yaparlar…
Yani, devrin adamlarıdırlar…
Bugün iktidarın yanında, yarın karşısında olurlar…
***
Ne gariptir ki…
Bizim atanmışlarımız da…
Bizim seçilmişlerimiz de…
Bizim, idarecilerimiz de…
Ve talihsizlik o ki…
Kentin, "duayenleri de" bu "yalaka karakterlere" yem oluyorlar…
Yarını düşünmeden…
Bir gün sonra, neler olabileceğini idrak etmeden!
"Yalakaların, yalakalığının sarhoşu" oluveriyorlar…
Ve onlara itibar ediyorlar…
Ama bir gün gelecek…
Kendileri; "sende mi brütüs" diyecekler!
***
Velhasıl kelam…
Yalakalar; gücün yanında olurlar.
Ama ahali…
Müslümanlar…
Her zaman;
Hakkın, hukukun, adaletin ve haklının…
Doğrunun…
Huzur ve istikrarın yanında olurlar…
Olmalıdırlar…
Çünkü Allah'a "kulluk görevinin" olmazsa olmazıdır…
Bilmem anlatabildim mi?
Bakalım…
Bu yazımıza…
Kim, kimlerin nam-ı hesabına "ilk yalakalığı" yapacak...
Göreceğiz…
SATIŞTA KİMLER VARMIŞ?
Ne deniliyordu?
Kerkük'ü…
İran'a…
İbadi'ye…
Yani, Kürtlerden merkezi, idareye teslim eden…
Tek kurşun…
Tek bir direnç…
Tek bir, "karşı" çıkış, yaşanmadan…
Geri çekilmenin…
Pardon satışın, suçlusu Bavel Talabani…
Bavel Talabani…
Dün çıktığı TV kanalında, itiraf etti…
***
Ama…
“Herkes beni suçluyor” diyerek…
Ortaklarım da var…
Benle birlikte "imza atanlar" masada oturanlar var…
Yani; "tek başına bu ihaneti" yapmadı…
Peki, "ortak" kim?
Bavel sıralıyor..
YNK 38..
PKK 8..
GORAN 4…
50 imza var…
Ki masaya, her örgütten 3 kişi oturmuş…
Diyor ki;
"Günah keçisi bir ben miyim?"
Ekran önünde bunları aktarırken…
İmza atılan; "anlaşmayı" da, gösteriyor…
***
Vaziyetin ikmaline karşı…
Der demez!
"Vay be…
Kürtleri satışta kimler varmış?!"
Ne demiştim?
Ortadoğu'da…
Kürtler ittifak ve samimiyet; "bütünlüğü" içerisinde olmadıkları sürece…
Her daim!
Böylesi "kumpasların" ağır bedellerini ödemeye devam eder…
İşte, Kuzey Irak'ın girdabı…
Dün ne kazanımlar vardı?
Bugün ne kayıplar yaşanıyor?
Tarih bir kez daha tekerrür etti…
Tıpkı…
Osmanlının son döneminde; "yaşananlar" gibi!
Ki, 1925'lerdeki gibi!
***
ABD KİMİNLE DOST?
Sahi kiminle dost?
Kiminle müttefik?
Bence…
Hiç kimseyle "bir dost ve müttefikliği" yok…
Var olan tek gerçek vardır…
O da…
Ulusal…
Uluslararası; "menfaat çarkında" büyük pastanın kendisine ait olması!
İşte, Ortadoğu!
ABD…
Türkiye'nin "yıllar yılı" müttefiki deniliyordu…
Üssü vardı…
Adana incirlik…
Hep burayı kullandı…
Şimdi…
Hem burayı kullanıyor…
Hem de Türkiye’ye "ulusal ve uluslararası" çıkarı noktasında, ambargo uyguluyor…
Vize askısı yapıyor…
15 Temmuz'u destekliyor…
Darbecilere kucak açıyor…
FETÖ'yü barındırıyor…
Ya yanı başımızda…
Suriye'de…
Sözde bizimle "koalisyon" ortağı…
Ama PKK/PYD'ye destek veriyor…
Silah temin ediyor…
Askeri donatım sağlıyor…
Harp eğitimi veriyor…
Düzenli ordu, moduna getirip, sahipleniyor…
Türkiye…
Yüzyıllık müttefikliğe rağmen; "silah alımı" istiyor…
Parasıyla…
Milyar dolarlık, bütçesiyle "ABD" silah satmıyor…
PKK'yı terör listesinde tutuyor…
Hatta Öcalan'a "Saygı duyulmaz adamdır" diyor…
Ancak; Öcalan'ı "tek lider" olarak, PYD'yi koruyup-kolluyor…
Kuzey Irak planı…
Önce Barzani'yi "ayaklandırdı?"
Bağımsızlık "ilan et" dedi…
Şimdi, İran'la, İbadi ile birlikte; "Barzani'yi vuruyor?"
Özetle…
Suriye'de, "Kürtleri" sahipleniyor, silahlandırıyor…
Irak'ta; Kuzey Irak'ta, "Kürtlere saldırıyor, öldürüyor?"
Şimdi, ABD kime dost?
Kimseyle!
Çünkü "Leş" yiyicidir…
Çünkü "Satranç oyunun" kurucusudur…
Hamleye hamle…
Bugün dost, yarın düşman…
Bugün düşman, yarın dost!
Güç ve kazanım neredeyle; "o oradadır!"
Tabi düşünülmesi gereken bu leş yiyiciye "yem" olmamak!
Gerisi teferruattır…