Yaşatılan; psikososyal yıkım!
Tartışılmaz gerçek odur ki;
Bir toplumu,
Bir aileyi,
Hatta bir ülkeyi "çökerten" üç önemli etken vardır.
Ki bu etken, ana başlıkları içeriyor.
Onlar da şudur;
Hedonizm, Egoizm ve komfortizm.
***
Her biri, kendi alanında virüs gibidir...
Ağına düşün, kapana sıkışana bağımlılık yaratmaya görsün!
Sonradan diz dövdürür misali, "çöküşün ve tahribatın" görünmeyen, "Psikososyal" yıkımdır.
Bu üç "tahrip" mayını;
Zevkçilik,
Bencillik
Ve kişisel rahata yönelik, "günübirlik" hayat felsefesini aynı zaman da doğurandır.
***
Ne hazin ve vahim durumdur ki, Ülkemizde, özellikle son yıllarda hayli revaçta.
"Yayılmacı" bir politik seyirle, "ülkemiz ve millet" bu batağın içerisinde.
Toplum, aile ve birey "debelenip" duruyor!
Bu üç ana "tahribat mayınına karşı",
Bireyler de, Aileler de, Toplumda ve Devlet yapısında ciddi bir 'tahribat" geliştirmiş vaziyette.
Tembelleşme, Lükse düşkünlük ve sorumluluk duygusundan, uzaklaşma!
***
Beri yanda; İsraf, Aç gözlülük, Bencil hayat anlayışı.
Bireysel ve toplumsal saygısızlık "trend" almış.
Deli-dana misali.
Aynı meyanda, sevgi, güven, merhamet duyguları da "değer" kaybına uğramış-uğratılmış.
Hal-i vaziyet, böyle ikmal olunca doğal olarak da, "adalet ve dürüstlük de" tar-ü mar oluyor.
Hile, düzenbazlık yer ediniyor.
***
Nitekim şuan ki yaşadıklarımız ve soluduğumuz sürecin havası bu ikmalde!
Bakınız bu fikri beyana bir duayenimiz şu başlıkları, "cuk" diye oturtuyor.
Diyor ki,
Ahlaksız ticaret,
İlkesiz politika,
Faydasız ilim,
Emeksiz zenginlik,
Vicdansız haz.
El hak.
Zaten bunlardır topyekûn, bizi bizden ayır eden, dağıtan ve bölendir.
Ana sebeplerdir bunlar!
***
Gel gelelim; tüm ifadelerin hikmet-i mucibesine.
Ve meramıma.
Aslında meramım ve ifade etmek istediğim hakikat her ne kadar, "örnek" bir mevzuuya odaklı ise de.
Özü itibariyle diyorum ki;
Toplumdaki "sosyo-egoizmle" alakalı, yaşanan "adalet ve hukuk" yıkımının etkenlerinden biri de, "BANKA KREDİLERİDİR".
Yani kredi kartı.
Veya banka kredileriyle gelişen, sinsi tuzak!
İşte, bu "hazır nakit para" algısına sahip tuzak ne var ki
Hedonizm, Egoizm ve Komfortizmi bir hayli "körüklediği" gibi vahim bir çılgınlığa neden olmaktadır.
***
Taktir edersiniz ki; Kredi kartları veya banka kredileri.
Tamamen; karşılıksız bir sermayeye dayalı, tanınan sözde imkândır.
Yıllar önce, kredi kartına sahip olmak,
Ya da Banka kredisi almak, "deveye hendek" atmaya benzerdi.
Zordu alabilmek!
Ulaşılmaz aciliyet, hatta karşılığına sermaye göstermek bile kabulü nadirdi.
Zaten bu nadirlik nedeniylendi ki; çift taraflı bir hikmetli söz vardı; "söz senettir" diye!
Ne adalet, ne de güven "tahribatı ve kaybı yoktu".
***
Banka da, müşterisi de, Esnaf ticareti de, aileler de, bireyler de, "aynı" duygu paydaşlığı içerisinde, güven tesisine sahipti.
Ama bugün, öyle değil.
Yukarıda sıraladığım ana etkenler tüm bunları bir tarafa itmektedir;
Lakin "enva-i hilebazlık" vaki.
***
Bakınız, bırakın "kredi kartı" almayı,
Ya da Banka'dan kredi teminine ilişkin siz bir efor sarf etmeyin.
Banka, Bankalar, şubeler, elemanlar, hatta AVM’ lerde kurulan stantlarda; sizin peşinizde!
Akla-hayale gelmez; öylesine ad ve kampanyalarla "sinsice" size sokuluyor ki, "adeta" sizi bağılı kılıyor.
Sinsi tuzakla teşvik ediyor. Yani kredi vermek için yarış halindeler.
İhtiyaca değil, artık "tatil kredisi, yok balayı kredisi" gibi, sömürücü kredilendirme peşinde!
Hipnoz misali.
***
Ağına düşmeye gör.
Hele bir de zayıf irade sahip iseniz.
Lükse de düşkünlük zafiyetiniz hâsıl ise tuzağa düştünüz demek!
Yandınız.
Bir anda faiz, haram, ödeme güçlüğü gibi kavramlar unutuldu.
Sanki ödenen kredi "bir daha geri alınmayacakmış".
Tabiri caizse; "Har-vurup harman savurmaya" başlanılır.
Alış-veriş merkezleri, AVM’ ler lüks hayata düşkünlük derken, "kredi" tamtakır.
Kredi kartı, limiti ful.
Gün gelip kapıya çatınca.
Ödeme, icra derken, "günübirlik" keyif ve düşkünlük ne yazık ki bir anda, "yıkım oluveriyor".
***
Yani, ayağınızı yorganınıza göre uzatmamış oldunuz!
Bu kez başlar evde, ailede "kredinin" nasıl ödeneceği kabusu.
Ailede kavga, tartışma ve boşanmalar kaçınılmaz hale gelir.
Hele düşülen batak gırtlağa dayanmışsa, "intiharlar", derken cinnet geçirme sıradan hal alır...
Zaten, bundan değil midir ki gazetelerin üçüncü sayfa haberleri bu mevzulara ilişkin.
***
Bakınız, size bir araştırmanın verilerini aktarmak istiyorum.
Her 10 çiftten, 7'sinin evliliği "kredi kartı" borcu yüzünden, sallantıda.
Üç'ü de, boşanmayla son bulmuş.
Bunu ben söylemiyorum.
Bunu, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü söylüyor.
Ve diyor ki; araştırmaya katılan kadınların yüzde 40.
Yani her yüz çiften 40'ı her gün "eşiyle" bu yüzden tartışıyor-kavga ediyor.
Bu da demektir ki; ailelerin ekseriyeti "huzursuz ve mutsuzlar".
***
Ya bir de; bu yılın 4'üncü ayı itibariyle vatandaştaki Kredi Kartı borçlanmanın toplam tutarı ne kadar?
Korkunç bir rakam.
Şuan ki resmi kayıt ve verilerin toplamına baktığımızda "Türkiye" bütçesini solluyor.
Alın size; Kredi kartı borç miktarı; 59 Milyar 14 milyon 352 bin lira.
İcra takibinde olan, yani "yuva yıkan" cinnet, cinayet ve intiharlara neden olan miktar.
O da, tamı tamına; 1 milyar 19 milyon 377 bin lira.
***
İşte kredi kartı ve banka kredisinin;
Bireyler,
Aileler
Ve toplum üzerindeki "çılgınlığının" vardığı vahim boyut.
Tabi tüm bunları; üç etken üzerine bugün konuştuk.
Hedonizm, Egoizm ve komfortizm.
***
Dedim ya; ülkeyi, toplumu, aileleri ve bireyleri
Zevkçilik,
Bencillik
Ve kişisel rahat ağına düşüren bu üç etken ciddi manada sorgulanmalı.
Tabi tüm bunları anlatırken; Kredi kartı ve banka kredisine karşıyım tezi çıkmasın.
***
Buradaki gayem; doğru ve ihtiyacın hâsılı noktasında,
Akılcı, ödenebilecek, yani "yorganına göre ayağını" uzatabilen için, bir nimettir.
Ne var ki, bu "kültüre ve yaşam" profiline,
En önemlisi, yasal ve mevzuat ikmalinde, "doğru bir seyir içerisinde" olmadığımız için.
Bugün bu vahim ve kâbus dolu, "mevzuları yaşıyor ve ağında" bulunuyoruz.
***
Ya bir de, denize düşüp yılana sarılanlar var ki.
Borcu borçla kapatan.
Zaten en büyük, "vahim yıkım" bu cenahtan gelmekte.
Bir de; imkânsızlık, hayat-memat meselesi, noktasında bu batağa düşenler var.
Onların, düştüğü hal-i perişanlık, tarif edilemez.
İşte buna örnek olarak da, bugün Diyarbakır Söz'de yer alan Kredi kartı "hayat karartı" haberi.
Bunla ilgili fikri beyanımı da, yarın sizinle paylaşacağım.
Şimdilik, bu kadar!