Yaşatılanlar, yaşanılanlar insafsızlıktır
Şu;
Doğalgaz'daki keyfiyet!
Minvalinde,
Kaloriferlerin yanmayışı ve yakılamayışı.
Müsebbipliğiyle;
Öğrencilerin "buz kesen" sınıflarda ders görmeye mahkûm oluşları.
Tabi;
'Konutların" ısınma ve mutfak için, doğalgaz kullanılmasından dolayı.
Bundan;
Mahrum bırakılan binlerce konuttaki yaşayanın, "iliklerine" kadar hissettikleri soğuk kış günlerini geçirmeleri.
Birde;
Doğalgaz'ın "olmayışından" dolayı, "tesisat" değiştiren,
Konut, okul ve resmi kurumlar. Devasa binalar. Siteler.
Zorunlu, olarak "ısınmak için", elektrik tüketimine yüklenmesiyle; ortaya çıkan; "işkence vari" elektrik, kesintileri.
* * *
Evet,
Ne yazık ki Diyarbakır tüm bunları yaşıyor. Hem de, "en yüksek trendiyle".
Keyfiyet.
Sorumsuzluk, ilgisizlik ve tabi ki, "işine" gelirse, hesabı!
Dün; "Kaloriferler yanmıyor. Üşüyoruz" başlığıyla.
Diyarbakır'daki,
İlköğretim ve Lise okullarında. Yatılı ilköğretim okulları da dâhil olmak üzere yüzlerce okuldaki "çarpık "durumu buraya aktarmış
Gazete olarak ta; manşete taşıyarak "ilgililerin" dikkatinize ve dikkatlere sunmuştuk.
Herkes; "duysun" diye!
* * *
Yankısı bir hayli büyük oldu!
Gerek hadisede "payı" olan ve gerekse, durumun muhatapları.
Tabi aynı zamanda; kent ahalisinden de, "farklı" tepkiler aldık.
Konuya, Sendikalar da, STK’ larda "eğilim" gösterip, fikir beyan ettiler.
Durumun, ne kadar vahim ve ihmale gelmemesi gerektiği noktasında!
Doğrusu, "Mesleki" anlamda, icra ettiğimiz habercilik noktasında, "gururlandık".
Toplumsal, bir meseleyi yalnızca "Söz Ailesinin" görüp, kamuoyunun gündemine taşıdığı için.
* * *
Öncelikle ifade edeyim;
Mevzuuyla alakalı, "çağrım olmuştu", bakalım hangi siyasetçimiz ve il yönetimiz.
Tiwiter’den,
Gelen mesajla harekete geçen Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç gibi.
"Suat abi üşüyoruz" çığlığına, ses verip.
"Üşümeyin kaloriferler hemen yakılacak", becerisiyle hareket edecek, çağrım'a ses veren olmadı.
Ne, AK Parti'nin 6 milletvekillisi. Ki biri bakan.
Ne de, Bağımsız ve BDP'nin toplam 5 milletvekilinden, ses çıkmadı.
* * *
Ne diyelim; "Tok açın halinden anlar mı?".
Onların, Doğalgaz ya da soğuktan korunmaya ihtiyaçları yok.
Nasıl olsa; Türkiye Cumhuriyeti'nin "bütçesi ve imkânları" onlara akıyor.
Evleri, 30 derece sıcak, işyerleri daha bir modernize. Altlarındaki, lüks otomobil.
Öğrenci, Buz gibi sınıfta ders görmüş.
Ya da, Diyarbakır halkı "iliklerine" kadar dondurucu soğuğa mahkûm olmuş.
* * *
Kimin umurunda.
Halkın ve kentin hangi meselesinde "bir maharet" göstermişler ki, bunda göstersinler.
Öyle inanıyorum ki!
Bir teki dahi; Diyarbakır Valisi'ni arayıp "Vali bey. Nedir bu hadise" diye sormuş değil?
Parti teşkilatları da, onlar gibi "ketum" diyebilirim.
Alakasızlar.
Garip bir hal ki;
İktidar partisine mensup bir sorumlu beni, "arayıp eline, kalemine" sağlık dedi.
Ama,
Meseleye "siyasi yaklaşım ve sorumluluk yüklenme" gibi bir gayret gelişmedi.
Yazık.
Yazıklar olsun. Müstahakız ki; "böylesi" siyasileri" seçtik.
* * *
Gelelim;
Öğrencilerin, "Kaloriferler yanmıyor. Üşüyoruz". Çığlıyla birlikte,
Dün seslerini yükselten;
Kent ahalisinin, 'doğalgaz neden verilmiyor?" meselesine kimin ne dediğine?
Öncelikle; Gazetenin 0–412–2281684 nolu "istihbarat" telefonu gün boyu susmadı.
Öğrenci, Veli ve varoşlardaki okul idarecilerinin yansıra.
Bina sakinleri, site yöneticileri.
Hatta kamu kurum ve kuruluşlarından dahi arayan oldu; "tepki koydu".
Bu nasıl;
"İnsafsızlıktır" bize yaşatılanlar diye?
Hakaretler içeren küfürleri de, yazmıyorum.
* * *
Öncelikle;
İl Milli Eğitim Müdürü Zülküf Teoman!
Öğrencilerin,
Hal-i durumunda birinci derece sorumlu zat.
Yaklaşık,
40 dakikayı bulan cep telefon konuşmam oldu.
Kendince, anlattı "meselede" herhangi bir dâhillerinin olmadığını.
Tamamen;
Okulların "doğalgaz tesisatı" ihalesini alan müteahhit firmadan, kaynaklı aksamalar olduğu.
Şöyle dedi;
Firmaya defalarca uyarıda bulunduk. En son ceza kestik.
Bize,
10 gün içerisinde "sorun" çözülecek, okulların kaloriferlerinin yakılacağı tahahüdünü verdi."
* * *
İnşallah.
Ve Maşallah diyelim.
Ancak,
Benim anlayamadığım, hal-i durum!
Koca bir yaz dönemi geçirdik.
O süre zarfında,
Neden "okulların doğalgaz tesisatı" yapılmadı. İhaleye çıkarılmadı.
Kış geldi,
Yağmur başladı, soğuklar arttı, "akıl" edildi, tesisat döşenmeye başlandı.
Tezat bir durum.
Bir de;
İhaleyi yapan İl Özel İdaresi!
Neden;
Kentteki okulları 10–15 grup paketler haline getirip ihaleye çıkmadı.
Kim ne alırsa, demede ısrar kılındı.
* * *
50–60 okul'un, Doğalgaz tesisat işini olan.
Ki, "emekli öğretmen" dedikleri ihaleyi alan müteahhit.
Nasıl, bir kaç hafta içerisinde tüm bu okulları bitirebilir.
İş bitiricilik bir hal.
Burnuma da,
Dün itibariyle aldığım istihbaratlarla, "haylı" pis kokuların da geldiğini söyleyebilirim.
Zaten,
Bu kokuya bilahare "eğilim" göstereceğimi de belirtmek isterim.
Kim, işi nasıl bir becerirlikle aldı.
Fiyat ve kırımlar, şartname.
* * *
Yani,
Her "başarısızlıkta" olduğu gibi, Milli Eğitim'in bu meselede de.
Bahanesi ve kendince gerekçesi, "sorumlu müteahhit".
Ama benim vicdanımda, düşüncemde ve bildiklerimde.
Müteahhitten daha çok,
Müsebbip İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Özel İdaresidir.
Diğer yetkilileri de saymıyorum.
* * *
Bu arada,
Haberimiz üzerine Sendika ve STK "çarpık" duruma, insafsızlık ve idari sorumsuzluk, yorumunu getirdiler.
Eğitim-Sen Şube Başkanı Kadir Birtek;
"Çağdaş eğitim ve öğretimden çokça söz edilen bu ülkede öğrencileri dondurucu soğuklarda derse mahkûm etmek insafsızlıktan başka bir şey değildir"
Bem-Bir-Sen İl Başkanı İbrahim Gökdemir farklı bir yaklaşım göstererek, "Diyar gaz’ı" suçladı.
Özellikle,
Abone fiyatı ve işlemlerle alakalı.
Gökdemir'e göre. Ki bende aynı fikirdeyim.
Diyarbakır doğalgazla ilgili haksız bir uygulama ile karşı karşıya.
Gökdemir;
”Diyargaz ile tesisatçı firmalar arasında danışıklı ücret belirleniyor. Vatandaş ise makasın iki ucu gibi arada ezilmekte ve sömürülmektedir"
* * *
Makine Mühendisleri Odası.
Başkan Mesut Çicek.
70 yetkiliyle,
80 bine ulaşan ve giderek artan abone sayısına nasıl, "hizmet" verebilir.
Düşük,
Kapasitede, bir faaliyet söz konusu.
10 gün içerisinde kurumların, kazanları nasıl değiştirilebilinir.
Burada, tamamen duyarsızlık söz konusudur.
* * *
Ve. Diyargaz yetkilisi Abdurrahman Atabay.
Dün kendisi aradı.
Yazımda demişti ya; "Diyargaz nerde?" diye.
Uzun bir görüşme oldu.
Gerek,
Doğalgaz'ın zamanında "verilmeyişi" ve gerekse halkın fiyat konusundaki şikâyeti.
Öncelikle, iddiaları kesinlikle "kabul etmiyorum" diyor.
Tabi, kendince "gerekçeler" sıralayıp, durdu.
Her ne kadar, ben tatmin olmadıysam da.
Anlattı.
Biz diyor;
Okullara "öncelik" veriyoruz.
Tesisatı tamamlanmış. Eksikliği kalmamış olan okul için, müracaat edildiğinde, en geç 48 saat içerisinde "doğalgaz'ı veriyoruz.
Tesisatı,
Tamamlanmamış, eksik olana vermiyoruz. Son iki gün içerisinde 10 okula gaz verdik."
Ancak;
Sırada yüzlerce okul olduğu yönündeki ısrarı mı inkâr etmiyor.
Tesisat bitecek, bizden randevu alınacak, gidilecek-.kontrol edilecek, 'eksik varsa gaz yok, eksik yoksa gaz verilecek".
Tabi;
O da, yetkili firmalara "eleştiri" getirmiyor değil.
Henüz tesisat yapılmadan, müracaat ediyorlar "iş bitti" diye!
* * *
Fiyat ve abone fiyatındaki fahiş tutara gelince!
Kabul etmiyor.
Ülke genelinde, 54 ilden daha ucuz diyor.
Fiyatı, biz koymadık. Peki, kim belirliyor?
Onlara göre; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu.
Ne var ki; arkasına sığındıkları bu gerekçe pek makbul değil.
Şöyle ki.
Her ne kadar fiyat kararı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nda çıkıyor ise de.
İhale usulüdür.
Fiyat, alım-satımı yapan firma olarak, kendileri nasıl işlerine gelirse onu veriyorlar.
Rakip yoksa.
Rekabet ortama yaratıcı değilse, karşı rakipler de hâsıl edilmemişse.
Onların
Verdiği fiyat zorunlu olarak kabul görür.
Yani,
Müteahhitlik işi.
Diyargaz fiyatımı,
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu belirliyor, "gerekçesini" ben kabul etmiyorum.
Etmediğimi de ben ilettim.
Doğrusu;
Bizim, "ihale fiyatımız" ve şartnamemiz bu. "Kabul gördüğü için de" uyguluyoruz!
Demeleri gerekir.
Hakikat-ı gerekçesi de bu. Ama demiyorlar?
* * *
Bir de;
Son günlerde geçmiş yıllara dönülen "elektrik" kesintileri!
Bunun da,
Sebebiyeti yine "doğalgaz tesisatını aksatan, kör-topal yürüten" firmalar.
Ve konutlara,
Haftalar sonra "randevu veren", Diyargaz.
Binalara,
Doğalgaz verilmediği için, vatandaşta doğal olarak "ısınabilmek" için elektriğe yükleniyor.
Isıtıcılar,
Klimalar son sürat çalıştığından dolayı, "enerji sarfiyatı" kendiliğinde "üç kat arttı".
Ne trafolar,
Ne enerji hatları bu ani yükselişi kaldıramıyor. Onun içinde; kesintiler baş gösterdi.
* * *
Evet,
Hadiselerin zincirleme "gerekçeleri" ve anlatılanlar bunlar!
Kim haklı,
Kim haksız, sorumlu, sorumsuz kim?
Veya
Suçlu, suçsuz konusunda, deriz ya "hali âlem ortada".
Görünen köye de kılavuz istemez misali.
Ama,
Ben diyorum ki...
Eğer,
Çocuklarımız "soğukların iliklerimize" kadar hissedildiği bir zamanda.
Buz gibi,
Sınıflarda paltolarıyla, montlarıyla, eldivenleriyle ders yapıyor ve yaptırılıyorsa.
Binlerce,
Konutun yaşayanı "dönüyoruz, doğalgaz nerde" diye çığlık atıyorsa.
* * *
Her ne kadar;
İl Milli Eğitim Müdürlüğü,
Okul İdarecileri,
Doğalgaz Tesisatını yapan müteahhit.
İhaleyi yapan İl Özel İdaresi.
Ve Diyargaz birinci "müsebbip" ise de.
Asıl,
Suçlu biz "bu kentin" yaşayanları olarak, bizleriz!
İnsafsızca,
Yapılan-edileni "sineye çekerek", kabul eden bizleriz.
Sormuyor, sorgulamıyor ve hesap vermeleri gerekenlere gerekli "tepkiyi" koymuyoruz!
Şayet, "vatandaşlık" sorumluluğunu yerine getirmiş olsaydı.
Bugün; o makamlardaki hiçbir yetkilinin "oturmuş" olmaması gerekirdi.
Ne demişler; "ağlamayana meme yok"!
Biz, suskun kaldıkça "keyfiyet hâsıl" olur.
Bizim, sessimiz yükseldikçe, "işleviyet hâsıl" olur.
Haksız mıyım?