YENİ DÖNEM NASIL OLACAK?..

Herkesin dillendirip, yanıt aradığı soru!.. Esad sonrası, Suriye yeni dönemde nasıl şekillenecek?.. 61 yıllık Baas rejimi, çöktü.. Siyasi yönetim, el bıraktı?..

Şam hal-i hazırda, muhaliflerin elinde.. Peki, her şey bitti mi?..

13 yıllık iç savaş mı, çatışma mı her ne derseniz; barışçıl, huzurlu bir ortama evrildi mi?.. Yok.. Ki, iç savaş bitti demek, bana göre çok erken!..

 

***

Şam’da oluşacak yeni yönetimin, önünde çok ama çok çetin, mevzu ve mevziler var!.. Kaldı ki, 27 Kasım öncesine bakalım.. Suriye üçe bölünmüştü..

Bir tarafta rejim..

Bir tarafta, muhalifler..

Bir tarafta, PKK/YPG-SDK.

Küçük ölçekli, aşiretlerin kontrolündeki alanlar.. Rejimin devrilmesiyle, muhalif güçlerin özellikle Fırat’ın batı bölgesini tamamen kontrol altına alması, bir birleşme yarattı.. Rejimin ve muhaliflerin, toprak alanını!.. Bu Suriye’nin üniter yapısı için önemli!..

***

Bunun devamı gelebilir mi?.

İşte orada Fırat’ın doğusunda yer alan PKK/YPG-SDK!.. ABD’nin de tam desteğini de göz önüne aldığımızda, durum farklılaşıyor..

Bilindiği gibi buralar da, Suriye’nin petrol kaynakları açısından en zengin, bakir diye ifade edilen bölgeler!.. Paylaşım, sağlanır mı?.

Yeni Yönetim, uzlaşıyla buralara bir statü verdirir mi?.. Ya da masada, şartların değişkenliği!..  Ancak, Şam’ın yeni yönetimi için; Fırat’ın doğusu zorlu!.. Gelişmeler noktasında, bekleyip göreceğiz!..

***

Şam’da nasıl yeni bir yönetim oluşacak?!.. Gelen bilgilere göre, Başbakan ve kabine üyeleri kısmen belli olmuş.. Başbakan dİlip doğumlu, Muhammed el-Beşir..

Ki bu da, kurumlar açısından yüksek dozajlı bir otorite boşluğu, zafiyeti oluşmasını engellemek adına hızlı hareketin, kararlılığını gösteriyor?!..

Denir ya, Irak’ın akıbetinden çıkarılan dersler var..

Nitekim, Muhalif güçlerin, seri şekildeki açıklamaları, bunu göstermiyor değil.. 

Ancak muhalif grupların çok parçalı olması da,  tehlike arz edici!..

***

Suriye’deki yapı, aşiretler ölçeğinde, güçlü.. Azınlık gruplar var.. Bu da şunu gösteriyor ki; Suriye’nin yeni yönetimi çok parçalı, çoklu bir katılım, temsiliyetle oluşacak..

Vaziyetin hayır ve şer getiriciliğine baktığımızda, kritik!.. Bu sürecin yeni çatışmalara yol açmadan, sivil bir geçiş yönetimiyle süreç olgunlaştırılmalı..

PKK/YPG ve Şam Yönetimi arasındaki hesaplaşma bakiyesinde, Türkiye’yi gözardı etmemek gerekir!..

Uzlaşı, öne çıkmalı!..

***

Gel gelelim, rejimin mevtası hangi ülkeleri en çok üzdü, ya da etkiledi!..

Veyahut Suriye üzerinde farklı bir harital hesap içerisinde olan, siyasi otoritelerin, hayalleri kursağında kaldı..

Hiç kuşkusuz ki, ilk göze çarpan, Esat’ı destekleyip sırtını sıvazlayan İran ile Rusya!..

Ki Rusya, 2015’te doğrudan rejimin varlığı için, sahada yer alıp, varlık gösterdi..

Esat’ı 13 yıl süre gelen iç savaşta ayakta tutan  oldu Rusya!..

Tartus ve Hmeymim üslerine yerleşerek ciddi bir kazanım elde etmişti.

***

Nitekim, deniz aşırı üsler Rusların tekrar küresel güç olma iddiası ve maratonuna ivme kazandırdı..

Çünkü bu üsler, yalnızca Suriye için değil, Rusya'nın Afrika'da artan faaliyetleri için de önemli bir lojistik merkez olarak faaliyet gösterdi.. 

Rejimin düşmesiyle Rusya, soğuk savaş döneminden kalan önemli bir müttefikinden ve tabi ki, ticari ve stratejik üslerinden de oldu.. Ukrayna ile olan savaşın ilerleyen zamanında, ciddi darbeler alabilir!…

***

İran’a gelirsek!.. Suriye'yi ulusal güvenliğini sınır ötesinde kurma temelli politikasının bir parçası olarak görüyordu. İran’dan Lübnan’daki Hizbullah'a kara yolu bağlantısını sağlamak için kritik olan Esed rejiminin düşmesi, İran’ın ülkedeki tüm nüfuzunu kaybetmesine ve bölge üzerinde ikmal etmeye çalıştığı, mezhepsel Şia politikasının yıkılmasına sebep oldu diyebiliriz?!

***

Baas rejiminin çökmesi, İsrail için yeni tehditlerin ortaya çıkmasına yol açarken İsrail’in bu tehditleri Suriye'de yeni yayılmacı politikalar için kullanma riski de bulunuyor.

ABD'nin ise DEAŞ'la mücadele adı altında desteklediği ve Suriye'nin bölünmesiyle zemin bulan  PKK/YPG'yi destekleme politikası iflas eder mi, devam ettirilir mi, o da Trump’a bağlı!..

Malum, Trump ve Pentagon farklı kulvarda!…

***

Peki, bu denklemde Türkiye’nin kazanım ve kaybı ne?..

Suriye kaynaklı terör ve güvenlik sorunları nedeniyle önemli bedeller ödeyen ülkelerin başında Türkiye'nin geldiği tartışılmazdır..

Suriyeli sığınmacılara kapısını açtı..

İç siyasetin saldırılarına rağmen.. Muhalif bölgelerde sivillere istikrarlı alanlar oluşturması, konut inşaa etmeleri..

Ki ortaya konulan bu stratejik gelişmeler Türkiye’yi yeni sürecin en büyük kazananı yaptı!..

***

Halklar nezdinde, hem ahlaki hem de politik olarak kazanan Türkiye'nin, önündeki kırmızı çizgi olarak gördüğü engel PKK/YPG!’..

Tabi bu da, PKK/YPG’nin Türkiye’ye karşı, tutumu!..

Yeni yol haritasının gerek Şam’ın yeni yönetimi ve gerekse Türkiye’nin odaklanacağı alan, Fırat’ın doğusu olacak..

Güneyinde dost ve istikrarlı bir komşuluk tesis edilmesi için; ya savaş, ya barış olacak?

***

Velhasılı kelam!?. Yeni dönem bir süre daha soru işaretleriyle devam edecek!..

İç savaşa müdahil aktörlerden kazanan ve kaybedenler netleştiğinde.?

Yani kim kiminle, nerede durduğu apaçık bir şekilde ortaya çıktığında, işte o zaman Suriye için, barışın, huzurun, güvenin, istikrarın, üniter yapının, rotasına girilebilir?…

Önemli olan; tarihten dersler çıkarılmalı?.

Aksi durum, beterin beterini ikmal..

***

HAKAN FİDAN’I DİNLERKEN..

Doha’da basın toplantısı düzenleyen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı dinliyorum!..  Suriye’nin geleceğine dair konuşuyor!.. Önemli tespitlerde bulunduğu gibi, Türkiye’nin olup-bitene yönelik, duruşunu da, ifade etti…

Ne diyor?..“

Muhalifleri tanıyoruz..” 

*- “Ne yapacakları konusunda bilgimiz var..

*- “Suriye, tüm kesimleriyle Suriyelilerin..”

*- “Suriye’nin geleceğini Suriyeliler belirleyecek..” 

***

PKK/YPG konusundaki değerlendirmesi de şöyle idi..

*- “SDG yönetiminin başındakilerin Suriyeli olmadığı…”

*-  “Suriyeli Kürtlerle sorunumuz yok..” 

***

Esat’ın “ülkeden kaçışla, rejimin çöküşüyle” sonuçlanan akıbetiyle alakalı da şöyle dedi;

*- Astana sürecinden itibaren biz savaşı durdurduk ve dondurduk.

*- 2016'dan bu yana bu süre rejim tarafından halkıyla barışmak için fırsattı.

*- Rejim kendi halkıyla barışma fırsatını kaçırdı.

*- Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de barışa ulaşabilmek için rejime el uzattı, çağrıda bulundu, bu çağrı da reddedildi.”

***

İşte, Türkiye’nin mevcut hal-i vaziyete bakışı, böyle!..

***

GÖZDEN KAÇIRDIKLARIMIZ!…

Hal-i hazırda, Suriye’de bir zafer coşkusu hakim!.. Ki, muhalifler 10 günde, rejimi düşürdü, Esat arkasına bakmadan kaçtı?. Şam yönetimini ele geçirdi..  Emeviye Camii’nde şükür namazları da kılındı!..

***

Lakin, iki olay gözden kaçtı?.. O da, İsrail’in yine bildik Suriye üzerinde beslediği Golan tepelerini ele geçirme emeli!?.

Fırsat bu fırsat deyip, Golan’ın kuzeyine yöneldi..

Ki burayla alakalı, yarım asırdır hesabı var..

Şam’ı kuş bakışıyla avucuna alabilmek!..

***

İsrail’in savunmasına bakın.. “Sınırımızı güvence altına almak için askerlerimiz Suriye’de savaşıyor..” 

Bir de, Şam’da vurduğu yerler var..

Ne gariptir ki, güvenlik ve istihbarat, noktaları!..

Yani Suriye’nin kozmik odaları!..

Önümüzdeki zaman diliminde; Golan tepeleri yeni yönetim ile İsrail arasındaki; çekişmeyi hangi boyuta çıkarır onu göreceğiz!..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Kudretli olmanın hırsıyla varlığını dikte edenin akıbetine örnektir Esat!…