ASTANA GİTTİ, CENEVRE GELDİ?

Suriye'deki girdap…

Kaotik ortam…

Olup-biten labirent misali…

Ki "anlamak" zor…

Çıkışta…

Hele ki, resmi netleştirebilmek imkânsız gibi…

Ötesi…

Çünkü…

Kimin eli kimin cebinde belli değil?

Kim kimden, ne alıyor belli değil?

Hepsi meçhul…

Cadı kazanı…

Gün oğlu, an oğlu misali…

Dost, düşman; "çıkar" odaklı…

İz sürmek…

Sonuca ulaşabilmek..

Bir netice ortaya koyabilmek, "zihin" infilakı yaratıyor…

***

Öyle ki…

Ne stratejik ortaklık..

Ne komşuluk…

Ne de dil, din, inanç..

Ve ne de yılların müttefikliği..

Yok…

Var olan; "konjonktürsel" işbirliği…

Zamana..

Güne..

Olayların seyir gücüne göre; "tavır" takınılıyor...

***

Dikkat ederseniz!

Suriye'deki olup biten hadiselere...

İnsani..

Vicdani..

Ahlaki…

Noktadaki bakışta; travmatik bir insanlık çöküşü var!

Şöyle ki…

Suriye'de 7 yıldır süre gelen bir savaş var…

Yüz binlerce insan öldürüldü…

Katledildi…

Toplu infazlar yapıldı…

Başlar kesildi…

Ki gün ortalaması; ölü sayısı 50 kişinin üzerinde…

Her gün insanlar öldürülüyor…

Çoluk...

Çocuk…

Kadın, yaşlı…

Hasta denilmeden…

***

Maalesef…

Dünya..

İnsanlık, "hep ketum" davranmaktadır…

Suskun…

Seyirci…

Dünya ülkeleri de; aynı noktada "ama" bir ruha sahip!

Bilançoya bakılırsa…

1 milyonun üzerinde insan öldürüldü…

Denizlerde…

Kıyılara vurulan insan bedenleri…

İki katı kadar yaralı…

Sakat…

Evinden, barkından edilen; on milyonlarca insan…

Mülteci dalgası…

Yani…

Dünya…

İnsanlık…

Şu an ki duruşuyla; her şeyi normal görmektedir…

Olabilir akla sahip…

***

Akla ziyan…

Hele ki, "kimyasal silahla" yapılan saldırı..

Farkında mısınız?

Son saldırı Duma'ya yapıldı…

70 kişi "kimyasal silahla" öldürüldü..

Vahşet…

Şu an tabiri caizse düne kadar kör olan dünya, görmeye başladı..

Ayakta…

Tepki veriyor…

Tabi durum; "ölümlerle" alakalı değil…

Mesele kimin; yaptığına bakılıyor?

Yoksa 215 kez benzer saldırı oldu…

"Kimyasal silah" kullanıldı…

BM'nin raporlarında…

İnsan Hakları örgütlerinin raporunda hepsi mevcut…

Bulgular sabit…

Peki, bir müdahale var mı?

Yok…

***

Ha bir de…

Bombayla ölenler…

Kurşunla katledilenler…

Lav silahlarıyla ateşe verilenler…

Tanklarla…

Tüfeklerle…

Topluca "katledilenler…"

Bunlar insan değil mi?

Can değiller mi?

Sonuç; ölümse ölüm!

Ne hikmetse Duma'daki "vahşi girişim" onları hareketlendirdi..

Ki burda da; "sinsilik" var..

***

İşte BM'deki oylama...

Rusya reddetti…

Böylece ABD'nin tasarısı veto edilmiş oldu..

Çin ise çekimser..

Türkiye "tasarıya" evet diyen tarafta bulunuyor…

Müdahale edilmeli..

Hesap sorulmalı..

Şimdi..

ABD ve İsrail..

AB..

Ki İngiltere ve Fransa öncülüğünde; saldırı modunda!

Öyle ya…

Fransa Suriye sömürgesini bırakırken, anahtarı "ABD'ye" vermişti..

Doğrusu..

Vaziyet giderek devler çatışmasına dönüyor..

Ama "çıkar" hesabı..

***

Hatırlarsak..

Daha bir hafta önce, Türkiye'de bir zirve gerçekleşti…

Türkiye…

İran…

Ve Rusya ittifaklı; "Suriye" istişaresi…

ABD…

Konum itibariyle; "devre dışı" kalmıştı.

Ki Suriye üzerinde "inisiyatifi" kaybetmiş gibi görünüyordu..

Yani masa dışına itilmişti…

Ama bugün…

ABD "Dumadaki" saldırıyla; bir anda "masaya" döndü..

En üst perdede söz sahibi…

***

Dedik ya..

"Mesele" saldırıyı kimin yaptığı?

Tabi ki, sonucunun kime yaradığı?

Rusya ilk gün ne dedi?

Bu bir "prvokasyon" saldırı…

Olabilir mi?

Eee..

Manzara zaten kendisini gösteriyor…

Gelinen aşama!

Astana gitti…

Cenevre geldi…

Yani, CIA Duma'ya "kumpaslı" kimyasal silahla saldırdı…

Ve işi başardı…

Bir taşla çok kuş varma misali…

Ki, Trump bile "yola" geldi…

Ne diyordu?

Suriye'de ne işimiz var; çekilmeliyiz?

Bugün ne diyor?

Kalıcıyız…

Vuracağız…

Hesap soracağız...

Rusya'ya çıkış yaparak "güze geliyor" diyor?

***

Dikkat edin..

Trump'ın üst üste attığı Tweet'lere…

Ki, Pentagon "içeriklerine" yorum yapmazken, "Beyaz saray'a" sorun diyor…

Yani, iç çekişme de var…

Sahi, ABD'nin yavrusu İsrail ne yapıyor?

O mu?

Sessiz…

Derinden sinsice bir algı üreterek "coğrafik alan" genişletiyor..

Filistin'den…

Suriye'den "ha bire" toprak işgal ederek; yayılma yapıyor…

Gazze'de terör estiriyor..

Duma "provokasyonu" bir ölçüde kendisine kamuflaj…

Ekmeğine yağ sürüldü misali…

Çünkü kimse İsrail'i konuşuyor mu?

Ne Gazze'deki Filistinlileri öldürmesini…

Ne Çocukları katletmesini…

Ne de yürüyüşe geçenleri kurşunlamasını?

Konuşan var mı yok?

***

Ve yine dikkat edin…

Ekonomiksel saldırı da var…

Döviz tırmanışta…

Dolar…

Euro…

Ve altın…

Rekor üstüne rekor kırarak, yükseliyor…

Borsa ise inişte…

Hiç kuşkusuz ki "altın ile dövizin" aynı seviyede tırmanış göstermesi ekonomistlerce pek görülmüş değil…

Ya döviz artar…

Ya altın artar…

Ama görünen o ki; "üçlünün" artışı…

Bir üst aklın komutasında gelişiyor…

Nitekim…

Türkiye'nin…

Rusya’nın…

İran'ın "para birimleri" döviz karşısında kan kaybediyor…

***

 

KEMAL MİLLİ Mİ?

Okur, yazıya not düşmüş…

Kemal Kılıçdaroğlu…

Atatürk'ün partisinin lideri?

Sizce…

Milli mi?

Yerli mi?

Doğrusu…

Bu soruya verilecek cevap; "vecize" söz olur…

Der ki…

"Görünen köy kılavuz istemez…"

Yani…

Kemal Bey'in…

Ne "Milliliğini" gördük…

Ne de "Yerliliğini" gördük…

Ama…

Yabancılığını…

Elin adamıyla, dostluğunu…

Ülkesine…

Milletine…

Devletine…

Siyasal iktidarına "düşman" kesildiğini gördük…

Hal böyle olunca…

Sorum size…

Sizce "yerli ve milli" bir ruha sahip mi?

***

İTTİFAKIN ADI NE OLUR?

Saadet Parti…

İyi Parti…

İttifak için; el sıkışmışlar..

Temel ve Meral…

Artık "el ele, kol kola, omuz omuza" yürüyeceklermiş..

Ne diyelim?

Mübarek olsun…

Sahi…

İttifakın adı ne olur?

Sİ-İP mi?

İP-Sİ mi?

Siz bir isim buldunuz mu?

Bilen varsa iletsin…

 

***

 

KEDNİ KENDİNE PLAKET!

Düşünün…

Adam hastanenin başhekimi…

Kongre düzenleniyor…

Adına; tıp kongresi deniliyor…

Ki başında bulunduğu "hastanenin" bünyesinde yapılıyor…

Bir icraat!!

Tertip komitesi kendi ekibinden…

Başhekim Yardımcısı…

Ve idareciler…

Neticede kongre yapılıyor, hekimler konuşuyor…

Gelen geliyor…

Giden gidiyor…

Sonra…

Bir plaket hazırlanıyor…

Başhekim'e "teşekkür" plaketi…

Takdim ediliyor..

“Biz bize” misali..

İyi de, Rektör nerde?

Onayı veren o.

Bütçeyi temin ettiren o…

İta amiri o…

Asıl ona verilmesi gerekmez mi?

Neyse…

Rektör de kim oluyor?

Yöneten başkası...

Bu arada bilahare de; basına servis ediliyor…

Sanki büyük bir hadise imiş gibi…

Ajansımız da duyuruyor.

"Başhekime teşekkür plaketi" diye.

Diyeceksiniz ki..

Hadise değilse siz niye mevzuu ettiniz!

Galiba haklısınız..