ATATÜRK'Ü ANARKEN!
Ne hikmettir bilmem?
Ama bir "Atatürkçülüktür" gidiyor..
Ki her yerde...
Moda mı?
Bir kurtuluş yolu mu?
Yoksa, "hakikaten" sevgi, muhabbet mi?…
Bilinmez bir denklem gibi..
Anlamış değilim…
***
İşte bugün…
10 Kasım…
Atatürk'ün "vefatının yıldönümü!"
Anılacak…
Etkinlikler organize edilecek…
Anıtkabir ziyaret edilecek…
İllerde…
Temsilcilikler de…
Mülki amirler, yetkili zevat; "çelenk" sunumları yapacak…
Klasik bir anma…
***
Bakıyorum!
Bugüne dair; "Atatürkçü" kesilenler dün karşı çıkanlar…
Dün "putperesliktir" diye, eleştiri okları yönlendirenler..
Etmedik laf…
Söylemedik cümle bırakmayanlar…
Bugün en baba; "Atatürkçü!" kesilmişler…
Ne hikmetse…
Dünün Atatürkçüleri de, saf değiştirmiş…
Vaziyet; "bir tevzirat!"
Neyse…
Atatürk'ü "rahmetle" anıyoruz…
***
SEÇİM BARAJI!
Hep karşı çıkmışım…
Hep antidemokratik görmüşüm…
Ve hep de!
Siyasi partilerin bu noktadaki "duruşlarını" eleştirmişim..
Çünkü hep; "iki yüzlü" siyaset benimsenmiştir..
İktidara gelince unuturlar…
Ya da yüzde 10 barajını aşıp meclise girince..
Yani barajı aşınca…
Ağızları bu noktada bıçak açmaz..
Baraj, "anti-demokratik" görünmez..
Eleştiri dahi edilmez..
Türkiye'nin…
Ülkenin…
Siyasetin "istikrarı" için gereklidir denilir…
***
İşte Bahçeli…
Ne diyor; "seçim barajı" düşürülsün…
Vaziyet; "anti demokratik!"
Niye…
Niyesi şu; sıkıştı…
Baraj yüklü, ağır ve aşılamaz…
Çünkü, anketlerde görüldü; "MHP" baraj altı..
Şimdi "çığlığı" bastırıyor…
Peki, iktidar ve muhalafet ne diyor?
"Baraj şimdi mi ağır geldi?
MHP yüzde 10'ün altına düşünce mi?"
***
Bakalım…
Bahçeli'nin bu bağırması; ne getirir?
Doğrusu…
Ateşi fitilledi…
Ki ne konuşuluyor?
Loto-toto misali..
Yüzde 7 mi?
Yüzde 5 mi?
Yüzde 3'mü?
Yoksa, "yüzde sıfır mı?"
Hangisi?
***
Reis..
Bahçeli'nin "imdat" çığlığını..
Yani, sesi duyar mı?
Omuz verir mi?
Düştüğü yerde bırakır mı, bırakmaz mı?
Fitillenen ateşi, geliştirir mi "onu" göreceğiz…
Ancak diyeceğim odur ki…
Seçim Barajı denilen "antidemokratik" durum siyasi lügattan kalksın…
Temsiliyet "herkes" için geçerlilik arz etsin…
***
Siyasiler de…
Partiler de, "hendek" geçtikten sonra…
Yarattıkları; "iki yüzlü" siyaseti de, artık terk etsin…
Buarada, "uyum" takvimi açısından önümüzdeki günler; "hareketli" olacak…
Seçim barajı…
Ve seçim bölgeleri açısından "çetin tartışmalar" geliyor…
Daha çok konuşuruz…
***
REİS DEVREDE…
Şu "cam filmi" var ya!
Bir serbest…
Bir yasak…
Bir böyle, bir şöyle; "tutarsızlık" arzı…
Günlerdir konuşuluyor…
Günlerdir "milyonlarca" mağduriyetten bahsediliyor…
Ki evveliyatı da aynen böyleydi…
***
Vakıa…
Tam bir iş bilmezlik…
Tam bir keyfiyet boşluğu…
Tam da, AK Parti'ye "seçim arifesinde" sabotaj…
İşte "istikrarsızlık"…
Nitekim…
Muhalefet, "bindirme" yapıyor…
Bir yılda ne oldu da; "karar değişti?"
Yasalar..
Uygulamalar..
Kanunlar; "yaz-boz" tahtası mı?
***
Velhasıl!
İş hayli “sarpa sardığı” için..
Halktan gelen tepki…
Oluşan büyük mağduriyetler…
Vaziyetin ikmaline, "Reis" el koydu…
Her meselede olduğu gibi…
"Vatandaşı mağdur etmeyin!"
***
Eee…
Boşuna söylemiyoruz…
Ki halk da boşuna "kendisine" bel çıkmıyor…
Oylar Erdoğan'a diye boşuna denilmiyor…
Ak parti bir kenara…
Hükümet bir kenara…
Erdoğan bir kenara…
Evet, Reis "vaziyetin ikmaline" el koydu..
"Vatandaş mağdur edilmesin!"
İyi ki varsın; "Reis!"
***
Bakalım…
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı…
Bir yılda; "iki karar" çıkaran…
Ve bununla; "milyonlarca" mağduriyet oluşturan, "Cam Filmi'ne" nasıl bir seyir belirleyecek…
Kaş mı yapacak?
Yoksa, “Kaş yapayım derken, göz mü çıkaracak” göreceğiz..
Ama "cam film" mevzuusu..
Peki, fabrikadan kararmış çıkan "camlar" için nasıl işleyecek?
O da ayrı bir garabet hali…
Yasaklanan cam filmi, ombudsmanlığa taşındı…
Onun kararı da merak konusu…
***
BABANIZIN ÇİFTLİĞİ DEĞİL!
Hey…
Siz mankurtlar…
Kan emici vampirler..
Rüşvetin..
Yolsuzluğun..
Usulsüzlüğün..
İhale peşkeşçiliğinin..
Adam kayırmanın..
Rantın, üçkağıtçılığın "membasından" beslenenler!
***
Yüzde oncular…
Akçesiz "iş" yapmayanlar…
İmza atmayanlar…
Yetimin…
Dulun…
Öksüzün…
Beçarenin hakkını, hukukunu, "gasp" eden!
Zerre kadar…
Vicdan…
İzan…
Ve insanlık vasfı "kalmamış" ucube karekter sahipleri!
Birilerinin nam-ı hesabına "cirit" atabiliyorsunuz…
Birileri sizleri koruyup-kolluyor…
Birilerinin "arka bahçesi" olarak faliyet içerisindesiniz…
***
Ki bunu bilmeyen yok…
Herkes vakıf…
Devlet-i Âliye de haberdar…
Ankara'da…
Res'in bizatihi kendisi de…
Onun için bilin ki; "kimsenin yaptığı" yanına kar kalmaz…
***
Çünkü…
Ne Devletin kurumları…
Ne Üniversite…
Ne Belediyeler…
Ne, kamu Hastaneleri…
Ne de "ahalinin" vergisiyle çarkını döndüren resmiyet…
Kimsenin "babasınının" çiftliği değil…
Dingonun ahırı da değil…
Ve bu kurumlar; "kimsenin kimseden" intikam alma, mekanizması da değil…
***
Bilin ki…
Bugün "adalet" tecelli etmezse bile…
İlahi "adalet" tecelli edecektir…
Ki kaçınılmazdır…
***
"BİZ NİYE HAZIR DEĞİLİZ?”
Ticaret ve Sanayi Odası..
Ticaret Borsası..
Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği…
OSB..
Ve SİAD temsilcileri..
Sizler niye "yerli otomobilin" üretim merkezi olmak için hamle yapmıyorsunuz…
Sessizlik niye…
Bakınız…
Bursa…
Kocaeli…
Konya…
Sakarya…
Ankara sıraya girmiş; "lobi" faaliyetlerini yürütüyor…
Siz…
Niye "biz hazırız, altyapı ve üst yapımız var" deyip, arz-ı endam etmiyorsunuz?
Hayırdır…
Siyasiler…
Atanmışlar…
Ya seçilmişler "sizde" bir hamle yok mu?
Biz…
Kamuoyu oluşturduk…
Sesimizi yükselttik…
Ama işin somuta ermesi için; artık "yetkili" mekanizma devreye girmeli…