BAYRAMDA KONUŞULANLAR

Bayramda bir hayli aldığım not var…

Eee, eş dost ziyareti..

Bayramlaşma..

Gelin-gidenin fazlalığı..

Pek tabi ki siyasilerin arz-ı endam ettiği protokol bayramlaşması…

Yani sohbet notları çok..

***

Hal.. Hatır.. İkram..

Ve sonrası gelen zamana özgü klişeleşmiş soru…

"Seçimler erkene" alınacak mı?

Mülahaza getiren ikinci soru var..

"Kim aday gösterilecek?

Kimler aday?"

Büyükşehir.. İlçe.. Merkez ilçe.. Belediye Meclis üyeleri..

***

AK Parti iktidarı..

Hele ki MYK'daki "değişim..."

Diyarbakır'a dair; HDP'nin son durumu..

"Partideki hizipleşme" halet-i ruhiyatı..

Yani sorularla birlikte gelen "analizler" yüksek dozda!

***

Sorulara karşılık; bizden giden cevaplar...

Soruyorlar; fikri beyanınız nedir diye?

İlk soru...

"Seçimler erkene" alınacak mı?…

Cevabım…

Ne mümkün?

Çünkü "erkene" alınabilinmesi için; bir ittifak şart lazım...

Partilerin "istemi" gerekli...

En önemlisi de "yasa değişikliği" şart…

***

Yani; genel mevcudiyetle seçimler erkene alınamaz..

Tarih belli…

Gün belli…

Yasal mevzuata nakşedilmiş; Mart 2019…

Değişmez..

Ki Kasım 2018 "havanda su dövmedir.."

***

Nitekim!

AK Parti "Kasım'ı" hiç zikretmiyor..

Bahçeli de..

Ana muhalefetin Kemal Bey'i de!

HDP de…

Diğer partilerden de; bu minvalde "yükselen" bir ses yok..

Kasım diyenler; "köşe" başları..

Polemik olsun, mevzu edilsin misali...

***

Sonuç itibariyle.. Noktayı koyalım..

Yerel seçimler…

Belirlenen; gün ve tarihte olacak?

***

Gelelim!

Kim aday gösterilecek...

Ya da, kimler "başkan aday adaylığına!" soyunmuş…

İsimler hayli çok..

Eskiler..

Yeniler..

Kayyumlar..

Derler ya "hangisinden" söz etsek ki!

Hepsi; bileniyor..

***

Mesela!

Büyükşehir için..

Denilen şu..

Kayyum kendince "bileniyormuş?"

Hatta organizasyonlar icra ediyormuş?

Anketler..

Nabız yoklayıcı raporlar..

"Şirinlik" adına, "al beni" oluşturma gayretinde imiş?

Peki, getirisi olur mu?

Onu bilmem!

Ama; "yapmacık" gülüşün, kananı olmaz!

***

Diyorum ki!

Hazır, Mehdi Eker var iken…

Diyarbakır için...

Türkiye için...

Parti için…

Çok, çok büyük(!) hizmetleri olmuş bir zat-ı muhterem noktasında..

O bir "aday" olsa…

Gösterilse..

Ne diyor; "iki vekil iken 3 vekil yaptım?"

Ne dersiniz?...

***

Neyse!

Diğer isimlere girmeyeyim...

Şimdilik, virgül koyalım...

Bayram sohbetini bozmadan...

Bilahare kapsamlı mevzu ederiz..

Kim "adaylık" istiyor?

Diyarbakır kimi "aday" görmek istiyor?..

***

Sohbetlerin, bir soru başlığı da...

AK Parti'de…

Özellikle; "söz sahipliği" açısından...

Kabinedeki "temsiliyet" noktasında…

Artık; "Diyarbakır boşlukta..."

Doğru...

Eksiklik...

Boşluk...

Kayıp!

Diyarbakır adına hayli; "üzücü!"

***

Peki, müsebbip kim?

AK Parti değil...

AK Parti yönetimi de değil...

Diyarbakır seçmeni hiç değil…

Peki…

Bir önceki yazımda; ifade etmiştim…

Düne kadar…

Her makamda…

Her kadroda…

Her hükümette...

Her yönetimde "yer alan" zevatın yarattığı ağır tahribatın, "kesilen faturasıdır" hal-i hazır...

Yani onun bedelidir; "ödenen!"

***

Velhasıl!

Diyarbakır için…

AK Parti kulvarında; "değişim" şart…

Ki olmazsa olmazdır…

Kaçınılmazdır..

Elzemdir..

Çünkü, ahali "değişim" diyor..

Yenilik istiyor..

Taze ve güçlü; "sevilen" yüzlerle yürümek istiyor…

Mümkün mü?

Diyarbakır'dan bakıldığında; "hayli" zor...

***

O'nu da...

Protokol bayramlaşmasında hissettim...

Kent adına..

Meslek adına..

Temsiliyet alanları adına…

Bayramlaşmaya katılanlarından bazılarının arz-ı endamı bu ise!..

Hele ki bazı isimlerin; "tavırları.."

Balon misali; "şişik" göbekli, ensesi kalınlar…

Saçı..

Sakalı boyalı..

O biçim "boyalılar.."

İşte onlar..

Ki zerre-i  miskal; "karşılığı" olmayanların on saflarda, yürüme halleri!

Der demez söyletiyor; "halimiz perperişan?"

***

TEBDİL-İ KIYAFET!

AK Partililer için..

Hele ki..

Yerel seçimlere "göz" diken aday adayları için..

Haberiniz olsun..

Aday belirlemede parti yönetimi öneri getirdi..

Anket şirketleri yerine "yoklamalara" itibar edilecek…

Sevilen..

Sayılan..

Halk nezdinde karşılığı olan "yeni yüzler" aranacak..

En önemlisi de..

Halkın arasına...

Seçmenlere…

Parti teşkilatları içerisine..

Habersiz, bilgi verilmeden "tebdil-i kıyafetle" nabız  yoklanacak...

Yani iş sıkı tutuluyor…

***

GÜL İHANET ETTİ Mİ?

Bu polemiğe girmeyecektim..

Ama, bayram süresince hep soruldu..

Fikriniz nedir?

Doğrusu…

"İki uçlu" değnek misali..

Türkiye siyasetinde;

Partiler

Ya araç olarak kullanılır.

Ya da amaç olarak kullanılır..

Gül'ün "duruşu..."

Hamza Dağ'ın söylemi…

Değneğin iki uçunun, kendilerince tutulması!

***

Dağ'ın tutuğu uca bakar isek…

Haklı...

Şöyle ki…

Sen partinin kurucusu olacaksın...

A takımının 2. ismi olacaksın…

Partin...

Seni Başbakan yapacak...

Olmadı, Cumhurbaşkanı yapacak...

Yani en tepe "makamlara" geleceksin...

Sonra gün gelecek...

O Partiye "muhalif" olanların...

O parti liderine karşı olanların…

Şartlı olarak...

"Saflarında" yer almaya; göz kırpacaksın...

Diyeceksin ki...

"Muhalefet ittifak etseydi; AK Parti'ye karşı aday olurdum?"

Bu tavır ve sergilenen duruş her parti açısından; "ihanet" sözcüğüyle, anılır...

***

Gül'ün tuttuğu uca gelirsek..

O da kendince haklı..

Yıllarını vermiş partiye "sızan" troller..

Yeni yetmeler…

Tepeden inmeci zevatlar..

Hele ki partili görünüp, partiyi karıştıran "köşe" işgalciler…

Sürekli saldırı altında tutulmak...

Enva-i hakarete maruz bırakılmak...

İhanetlikle..

Hainlikle..

Yani ağza alınmayacak "küfürlerle" anılmak...

Ve tüm bunlara karşı; "partisinin" sessiz kalışı…

Der demez...

"Evden kovulan çocuk" misaline; döner...

***

Velhasıl!

İki uçlu değnek dedik ya; mevzuu..

Vakıaya girmeyecektim..

Derler ya!

"Kol kırılır, yel içinde kalır" misali..

Ama!

Görünen o ki..

Gül ve Ak Parti..

İki taraf açısından; "köprüler" yıkılmış..

İnşası; zor!

Bence iki taraf içinde; "olanlar mazide kaldı" denilmeli!

***

DARBECİLERE İLTİCA HAKKI…

Yunanistan tanımış..

Eee…

"Sende mi brütüs" diyeceğiz?

Çok çok, üzüldük mü diyeceğiz?..

Yoook..

Yunanistan "kendine" yakışanı yapmıştır..

Çünkü, ataları da..

Komşuluk karakteri de…

Hep Türkiye'ye "karşı" ihanetlikler içerisinde olmuştur..

Yani ata düşmanı, torun dostu olur mu?

Neyse!

Hainlere "iltica" hakkı veriyorsa..

Bizim; "keyif" olmamız lazım..

Lakin "içimiz" temizleniyor?

***

 

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM…

Ne de övünmüştük...

Sevinmiştik…

Nihayet demiştik..

Okul öncesi "eğitimde, Diyarbakır birinci" diye..

Öyle ya; "bir seferberlik" vardı..

İl'in mülki amiri..

Diyordu ki "yüzde yüzü" yakaladık..

Peki, ülke sıralamasında birincilik kimde?

Bizde değil..

Rize, Bolu, Erzincan…

Hatta, ilk 10'da bile değiliz…

Bilemiyorum..

Bir yanlışlık var; ama nerden?

Bizden mi?

MEB'in istatistiklerinden mi?

Neyse, beş yaş okullaşmaya biraz daha "ağırlık" verelim..

Belki, seneye sıralama yükseltiriz...