BİSMİL SES VERDİ?

 

Ama kayyum değil…

O hala ketum.. Avanesi de!..

Ses veren; "arazinin" bizatihi sahibi.

Yani hibe eden, arazisini bağışlayan adam; Selahattin Çakmak..

Dün sabah aradı..

"Abi bir yanlış anlaşılma var?"

Peki, nedir o yanlış anlaşılma dedim…

Ki ısrar ettim.

Ağzından çıkan tek sözcük; "abi halden anla.."

***

Çakmak'ın konuşmasından...

Sıraladığı cümlelerden...

İfade etmeye çalıştığı; "meramından" şunu çıkardım!

Birileri "fena" köşeye sıkıştı..

Suçüstü oldu..

İş, rant ve çıkar odaklı bir; "işleme" tabi tutulmuş..

Hibe'den; ant çıkarma gayreti; "ayukka" çıkmış..

Eee; biz de duyduk..

İş deşifre oldu..

Üstünü kapatmak lazım..

Eee; resmi ağız bir şey diyemeyeceğine göre..

***

Çareyi; Çakmak'ı ikna etmek..

"Yanlış anlaşılma" oldu..

İddiadan vazgeç geç..

Yoksa; "aba altında sopa gösterme" misali..

O da bize; "abi halden anlayın" demek zorunda kaldı..

Neyse!..

Şimdilik virgül koyalım..

Bakalım iş hangi merhalede; "noktalanacak"?

Ona bakım; noktayı koyarız!

***

NE OLMUŞ YANİ?

Neymiş?

Büyükşehir Belediyesi..

İl Valiliğinin; "çevresindeki" yolları asfaltlamış..

Eee..

Ne güzel, bir hizmet işte!!!

İyi olmamış mı?!!

Garip olan nedir deyin bakalım?!!

Deniliyor ki..

Bu yol üç yıldır kapalı!

Ulaşım yok!

Trafik akışına " yasak" bir bölge!!...

Doğru…

İlgili ve yetkililer; öyle uygun görmüş...

Halk ile arasına güvenlik duvarı örmeli ki, ulaşılmasın!…

Güvenlik nedeniyle…

Olası saldırılara karşı tedbir amaçlı; "bariyerli!"

Geçilmez...

Yani ne demek?

Faaliyetin olmadığı...

Yolun aşınmadığı…

Asfalt gerketirici bir durumun, bulunmadığı bir yol; niye asfaltlanmış?..

Niye durduk yere asfaltlanır?..

Ne var bunda; anlaşılmayan?..

Kızıl-kıyamet koparmak!

Yol trafiğe açılmayacağına göre..

Demek ki gerekçe belli!

Tasarruf tedbirleri var ya!

Muhakak ki bu kapsamda; "iş yapılmıştır?" düşünülmeli!..

Şimdiden ön görülmüş…

Düşünmüşler…

Taşınmışlar…

Bu hizmeti uygun görmüşler...

Nasıl olsa ülkede beş yıl sonra; "kemer" sıkılacak?

Para temini olmayacak..

Bütçe kısıtlamasına gidilecek...

Gelir-gider, düşecek..

Tasarrufa gidileceği için; "şimdiden" bu hizmeti garantiye almışlar…

Vakıa bu…

Yanlış mıyım???…

Yoksa, asfaltı dökecek yer mi kalmadı?..

***

Bir de eklemişsiniz!

Dağkapı meydanı!

Diğer adıyla; Şeyh Sait Meydanı!

Niye;  Çevresel bir düzenleme yapılmıyor.

Niye; dinlenme alanına çevrilmiyor?

Beton bir alan…

Yeşil bir "dal'ın" hasret çektiği meydan..

Dahası..

Niye aydınlatılmıyor?

Işıklandırma yok.

Lambalar sönük..

Kent estetiği için önem arz edici bu alana; "niye hizmet" yok?

İyi de; kardeşim!..

Orası aydınlanırsa...

Orası yeşillenirse…

Oturma bantları kurulursa...

İnsanlar oralara akın edip, durur...

Al başına iş…

Bahtsız kentin; karanlık ortamı!…

***

MAŞALLAH KARAYOLLARINA..

Dile kolay..

Diyarbakır'ın Çevre Yolunu yapıyor..

Büyük iş..

Vaki midir; 8 yılda 9 kilometre yapmak?

Pardon; 15 diyorlar!

Düzeltelim!

Eee, bu kadar mesafeyi yapmak er kişinin işi mi?

8 yılda; 15 kilometre asfalt yol yapmak var mı yapabilen?

Her yıl için; 1900 metre; "Bitümlü asfalt" dökmek!

Ne mümkün?

Ama, bizim Karayolları Diyarbakır Bölge Müdürlüğü yapar…

Becerekliler..

Maşallahları var...

Diyorlar ki; 14 kilometre kaldı...

Malum, toplam 29 kilometre!..

Geriye kalanı kaç yılda yaparlar...

Bilmem?

Ama, 12 Temmuz 2018'de bunun için; "sözleşme" imzalanmış...

Henüz; işe başlanmamış?

Firma..

Şantiye kurma ve makina parklı nakli yapıyor..

Neyse?

Acelemiz yok..

100 yıldır, "Çevre Yolu" olmayan tek şehir olma ünvanıı bir süre daha kullanacağız..

Bakarsınız..

14 kilometreyi 14 yılda yaparlar!

Demezler mi?

"Acele işe şeytan karışır!"..

Hedi hedi..

Bu arada; kaçan bir müteahhit vardı..

İş yapmamış..

Ödenek almış..

Milyonları cebe indirmişti.

Sahi; "müsebiplerle" alakalı, mutahitle birlikte ne oldular?

Yoksa devlet malı deniz mi düşünüldü..?

***

ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLMEK?!

Elbette ki; hoş, güzel ve teşvik edici!

Yaptığının; "takdir" edilmesi..

Ve bunun; "ödülle" kabul görüp taçlandırılması!..

Hiç kuşkusuz ki…

Moral..

Motivasyon..

Yeni hamleler için; "teşvik" edicidir!

Yani, ehil ve lıyakatın tescilenmesi adına da; "örnek" teşkil eder!

***

Tabi ki; bu "takdir" edilişin "halisliği" de önemli..

Samimi..

Dürüst..

Şeffaf..

Ve ahali tarafından; "kabul" görülmüşlüğün olması gerekir…

***

Yoksa!

Hatır-gönül adına...

Göstermelik..

Birilerine birilerini "pazarlama!"

Ehliyetten..

Liyakatten..

İş bilmekten, uzak bir zihniyetle; "takdir" edilmişliği göstermek!

Pek tabi ki; "en büyük" rezilliktir..

Çünkü; "kimse" kanmaz..

***

Hele ki..

Ödülü..

Ödül törenini..

Ödül verenleri, ağırlaması…

Yemeyi..

İçmeyi..

Ve diğer harcamaları sözde ödüle layık görence karşılanması; "nasıl" değerlendirilir?..

Burda takdir edilmişlik mi var?

Yoksa, "takdir edilmişliği" satın almak mı var?

Hangisi...

***

Neyse!…

Son yıllarda; bu minvalde "ödüller" çoğaldı…

Ödül veren; "organizatörler de" arttı..

İş; "sektörel" kazanca döndü..

Dergi mi?

Dernek mi?

Platform mu?..

Yani bir isimle; "yılda" bir kez arz-ı endam eder..

Ya il içinde..

Ya ülke içinde; "gözüne kestirdikleri" makam ve şahsiyetleri; "seçerler.."

Tabi; "karşılıklı dövüşle!"

***

Sonra;

Yılın adamı..

Yılın bürokratı..

Yılın idareci…

Valisi, vali yardımcısı, belediye başkanı, kaymakamı..

Diye uzanıp gider..

Ve bir gece terdip edilir; "ödül dağıtımı!.."

Masraflar; "takdir" görenlerden..

Kamuoyuna manşet; "yılın…." şahsiyetlerinin ödül dağıtım töreni!

Velhasıl kelam..

Diyeceksiniz ki..

Ahali kimin umurunda ki..

Alan memnun veren memnun ise!

Ne diyelim; haklısınız!

Ama, arif olan anlar işte onu bilmem!!!

Diyeceğim odur ki; "işin mevsimine" girdik..