BU KAVGA NİYE?!..

Malum..

24 Haziran'a dair..

AK Parti Diyarbakır "listesi" hayli gerilim ve polemik üretti..

Tepkiler..

Kitlesel basın açıklamaları..

Zaza'ların; "neden bizden bir temsilci yok" çıkışı?…

Eskiler.. Yeniler..

Her seçim dönemindeki; "aksiyonel" durum olarak, görülen tepkiler denilebilir..

Ama öyle değil miş!!!..

***

İçten içe; öfke seli oluşturan bir liste gerilimi..

Derler ya;

"Öylesine bir fitne" yaratıldı ki..

Herkes birbirine hasım kesildi..

Kin, nefret ve hasanet zelzelesiyle; vaziyet travmatik bir hal aldı gidiyor!…

Önceki gün...

Aday tanıtım töreninde vuku bulan olay..

Ki Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş'un da katılım gösterdiği bir huzurda..

Çirkinliğin dibi yaşandı…

***

Bismil ilçe teşkilatı..

Diyarbakır Gençlik ve İl Teşkilatı mensupları…

Tezaürat konusunda..

Tabi bahane bu…

Ama asıl mesele; "listenin" kritik, hesabı…

Önce tartışma!.. Sonra arbede..

Bilahare kavga..

Ve hepsi; hazurumun huzurunda vuku buldu..

Hele ki bir bayanın, bölgenin geleneklerine göre hareket etmesi..

Tülbentini yere atması..

Bilahare sallayıp; kavgaya son verilmesini istemesi…

Polisin..

Milletvekilerinin..

Diğer parti üyelerinin, "çabasına" rağmen; uyuşmayınca…

***

Bu kavga yetmedi…

Ki taraftarları "tatmin" etmemiş olacak ki?

Bu kez…

Ulu Camii avlusunda..

Sonra Nebi cami akşam namazı ve teravih namazı; çıkışı birbirlerine girdiler!…

Yumruklar..

Tekmeler..

Boks ring gibi; kim kimi "yakalarsa" misali..

Kolu kırılan..

Kaşı patlayan..

Burnundan kan akıtılanlar…

Yani yaralılar..

Yani hastanelik olanlar var…

***

Ve düşünün..

Tüm bu iğrenç ve yakışıksız hal-i durum!…

Hasım kesilme...

Allah'ın huzurunda..

Allah'ın evinde..

Ki, bakanlarının gözleri önünde..

Liste başı, adaylarının karşısında yaşanıyor..

Bu da yetmemiş olacak ki..

İçkale bölgesinde de aynı; "hırçınlığın" icra edilmeye çalışılması…

Rezaletler zinciri…

***

Vakıa!…

Öyle görünüyor ki; "çok su" alacak gibi?

Ki sosyal medya..

Tarafların karşılıklı; söylemleri…

Husumetin; "pik" hali yeni husumetleri doğuracak "ateşle" körüklenilmeye çalışılması…

Çünkü; "düello" daveti var.

***

Olay.. Ki olaylar silsilesi…

İç yüzü ne olursa olsun…

Ortaya çıkan görüntü..

Vuku bulan durum; asla kabul edilmezdir..

Rıza gösterilmezdir..

Gerekçeler, üretilemezdir..

Hepsi yekünuyla "rezillikler" halkasıdır…

AK Parti..

AK Partililer..

Denir ya; "ne ara böylesi şiddet üretici" bir ruh haline kapıldılar..

***

Parti; tüm etkenleriyle!..

Bu benden..

Şu ondan deyip; "tarafsal" bir travma oluşturmadan!…

Karşı çıkılmalı..

Tepki verilmeli..

Lanetlenilmeli…

Vakıa'nın nedenleri bilinmiyor..

Herkes; bir meşrepte..

Onun için..

Olayın iç yüzü, tarafsız ve adil bir şekilde beyan edilmeli!..

Sorumlular da; "hesap" vermeli..

Ve barışçıl bir ortam yaratılmalı..

***

Yoksa…

Ne yazık ki yüksek; "çakılan kıvılcım" ateşe dönüşür!…

Ki öyle görünüyor..

Onun için ateş "önlenilmesi" mümkün olmaz hal alır..

Ki geçmişte benzer durumlar çok yaşandı..

Öyle ya, Çermik'teki referandum kavgası hala hafızalarda..

Aman ha!?...

Bir an önce; "sulhu" sağlayın..

Çünkü vaziyet AK Parti'yi "çöküşe götüren" resmi gösteriyor..

***

 

YİNE AYNI MANZARA!…

Ne diyorduk!…

AK Parti, "son icraatlarıyla" bile bile "ladese" geliyor..

Ha bire ayaklarına kurşun sıkıyor..

Yara alıyor..

Kan kaybına; neden oluyor..

Kırılma yaratıyor...

Bilincli bir "kamikaze" durum..

Siyonizmi..

Emperyalizmi..

Küresel, şer güçleri?

FETÖ..

Ve diğer terör örgütleri..

İçteki, "piyon ve maşa" konumundaki kan emiciler!..

Hepsini biliyoruz da..

Ama, AK Parti kendi içinde; kendini "öldürüyor?" olması akıl karı değil..

İtibarsızlaştırıyor..

Seçmen nezdinde; "güven" kaybına uğruyor..

Hayırdır…

***

Bakınız!..

Kısa süre önce, ilçe belediyesi bir etkinlik yaptı..

Kandil gecesi idi..

Sözde gecenin feyzini, yaşayabilmek adına..

Konser organize edildi..

İlahiler okunacak..

Zikir yapılacak..

Tasavvuf müziği icra edilecek..

Semazen gösterisi yapılacak..

Peki vuku bulan neydi..

Kadınlı..

Kızlı..

Erkekli..

Kimi başörtülü..

Kimi başı açık..

Gençlerin giyim kuşamı…

Makyajlı bir hal-i vaziyetli bir seyirgah!…

 

***

İşte; önceki gün yine aynı vaziyet yaşatıldı..

Bu kez, Kultür ve Turizm Bakanlığı..

İçkalede..

Sahabelerin mekanının bulunduğu bir yerleşkede..

Hazreti Süleyman Camii yanında..

Bakan..

Vali..

Belediye Başkanı..

Vekil adayları..

Kent ahalisinden değil, protokol hazır..

Kalabalık..

***

Bakanlığın orkestrası..

Kadınlı, kızlı-erkekli..

Lise öğrencileri..

Görsellik, İslam'i "kaidelerden" uzak bir halde sözde "Diyar-ı Huzur" adı altında verilen bir konser…

Türkçe… Kürtçe.. Arapça..

Farsça..

Ve Zazaca…

İlahiler okundu..

Zikirler yapıldı..

Nefes çalgılarıyla, resitaller icra edildi…

Ne de hoş! değil mi ?...

Hal-i vaziyete ne diyelim…

Ramazan'ın ruhuna aykırı..

***

Zerre-i miskal düşünen yok!...

Ne İslami hiç bir hassasiyet!..

Ne İslami hiç bir kaide ve kural..

Ne de İslami hiç bir icrai durum yaşatılmadı-hepsi yok sayılarak, yapıldı..

Acziyete düşüren…

İstismar eden..

FETÖ'nün, "ılımlı İslam" adıyla, İslam'ı dejenere eden, bir tablo "tekerrür edildi" gibi..

Ki bu mu; "Sizin İslami" anlayışınız dedirtmedi değil…

Velhasıl…

Vay maşallah demekten başka; daha ne diyelim!!!…

***

SAHİCİ DEĞİL..

Muharrem İnce!...

İnce zekayla; "algı" üzerine taraftar kazanma peşinde..

Ne var ki...

Hiç de sahici değil..

Çünkü..

Altı köşeli şapka takmak..

Şalvar giyip..

Poz vermek..

Traktöre binip çift sürmek..

Ayakkabı boyacılığı yapmak..

Olmadı, boyacının "yırtık" ayakkabısını boyamak..

***

Çay dağıtmak..

Çapa yapmak..

Otobüse binmek..

Hele ki, hasb-i hal vakıası..

Simitli çay..

Çarşı-pazara çıkmak..

Eşinizle elinizde file, manav turunda bulunmak..

Alış-veriş yapmak..

Hepsi..

İlk etapka, "hoş bir görüntü" verebilir..

Ki, bir "hayat" göstergesi!..

***

Ama gerçek odur ki; seçim sürecinde tüm bunların icrası; "müsamere" kokuyor..

Yani; 80'lerin modası..

Tavsiyem; "maya" tutmaz..

Çünkü, sahicilikten uzak..

Azıcık samimiyet..

Azıcık sahicilik..

Bilin ki, "bin takla" atmadan daha kazançlı ve getirisi yüksek..

Ama kime dersin…

CHP'nin "ruhunda" var; "sahicilikten" uzak olmak!?..

***

CHP HALA OTEL SALONUNDA!…

Otel salonlarından ne zaman kurtulacak..

Sahaya..

Meydanlara…

Kapalı spor salonlarına..

Onbinlere..

Yüzbinlere..

Milyonlara..

Hitap edebilecek, "ortama" ne zaman girecek?

Galiba görmeyeceğiz!..

Bildim bileli "hep" otel lobilerinde..

Salonlarında..

Dar alanda, "kendini" tatmin etmenin, siyasetini icra etmiştir..

"Böyle iyi..!"

Maalesef..

Ahali için..

Ülke için..

Milletin salihi selameti için; hiç de iyi değil!…

Baksanıza..

Seçim sath-i mailindeyiz..

Seçim bildirgesi okunacak..

Seçime dair vaatlerinden söz edilecek…

Yani, iktidara gelirsek bunu yaparız dedikleri bir hamleyi; "otel salonuna" sıkıştırmışlar..

Elin oğlu..

40 binlik kişilik spor salonlarına..

Ki MHP bile..

Ama CHP, hala "Güneş Motel" aklında..

Garip bir durumda…

Muharrem İnce kürsüde yok..

O konuşmuyor…

Kılıçdaroğlu konuşuyor..

Vaatleri sıralıyor..

Tabi İnce'nin nam-ı hesabına..

“Sözümüz söz…

Hem Kılıçdaroğlu sözü hem Muharrem İnce sözü”

“Anadolu’yu yeniden şaha kaldırmak Muharrem İnce’nin de Kemal Kılıçdaroğlu’nun da boynunun borcudur…”

Ha gayret!..

Hele bir salondan çıkta…

Arz-ı endamını görelim..

***

VAATLER!…

Maşallah!…

Adayların..

Parti liderlerinin "ağzından" bal akıyor..!

Ballı ballı, vaatlerde bulunuyorlar..

Ki havada uçuşan uçuşana..

Uzay vaat eden bile var...

Nerdeyse cenneti de; "oy" karşılığı vaat edecekler..

Bol keseden..

İlginçtir..

Hepsi..

Bilaistisna; ağızlarından çıkan "seçim rüşveti" para üzerinden döktürülüyor…

****

Notlarımı alıyorum..

Aman allahım..

Ne hazine..

Ne ekonomi..

Ne İMF..

Ne küresel sermayenin tümü!..

Ne de dolar darphanesi!?.

Yetmez..

Ki hazinenin "kasaları" tamtakır..

***

Kemal Sunal'ın; "Maho Ağa" filmindeki repliği aklıma geldi..

"Ağam bizimle eğleni.."

Ne yazık ki..

Reis adayları da; "aynen öyle" vaatleriyle; "bizimle eğleniler..!"

Eee.

Diyeceksiniz ki!..

Gün gelince.

Reis olunca..

De hadi vaatlerini yerine getir; denilirse; cevap ne olur?

Basit..

Söz verdiysek, "senet vermedik ya..!"

***

Önceki yazımda demiştim..

40 yıllık mesleki, hayatımda.

Genel..

Yerel..

Referanum noktasında; çok seçim gördüm..

Ki Cumhurbaşkanlığı seçimini de gördük..

Ama tarihi noktada..

İlk kez böylesine; "çetrefili" yüksek bir seçim süreci yaşıyoruz…

Halk deyimiyle "yalanın bini bir para..!"

***

Neyse!..

Zaten okurlarda şunu diyor..

Bunlar bizimle; "eğleni..!"

Hele bir sandık günü gelsin; "kim kiminle eğleni" görürler…

Haksız mılar…

Sanmıyorum..

Dibine kadar haklılar ve ders-i ibret icra etmeliler..

Siyasetin artık "yalan ve dolanla" yürümeyeceğinin bilinmesi için..

Sizce..