"BÜROKRATİK OLİGARŞİ!"
Ne yazık ki!
Türkiye'nin makûs "kaderi" gibi yıkıcı mesele!
Cumhuriyetle birlikte…
O günden bu yana hep "varlığını" dayatmıştır…
Sorun olmuştur…
Küçük bir zümre…
Ama ayrıcalıklı bir yapıya sahip…
"Şu bürokratik oligarşi.."
İktidarda kim olursa olsun?
Sağ mı?
Sol mu?
Muhafazakâr mı?
Liberal mi?
Demokrat mı?
Her ne ise; "davul-tokmak" misali!
Hep; "kendini daima var etme", aklıyla hareket etmiştir.
***
Hakikate bakılırsa..
İktidar seçimle gelen değil, atanmayla gelenler iktidar…
Yoksa!
Nice "reformlara…"
Nice "değişimlere…"
Nice "yeniliklere" takoz olmazdılar…
İktidarlar da…
Liderler de…
Hep; "bürokratik oligarşiye dikkat" çekip, konuşmazdı!
***
İşte…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan..
Güçlü bir lider..
Güçlü bir iktidarın reisi!
16 yıllık bir "iktidara" sahipliği var…
Halkın yüzde 52'sinin oyunu almış!
Ve halk tarafından seçilen; "ilk Cumhurbaşkanı" olmasına rağmen…
Bugün bile ne diyor; "Benim en büyük rakibim bürokratik oligarşi!"
***
Eğer ki!
Emperyalizmle…
Siyonizm’le…
Şer örgütlerle..
İçteki ve dıştaki "hain" şebekelerle..
Ortadoğu'daki "girift" yapının kan emicileriyle..
Kısacası…
Yedi düvele karşı "savaş" veren bir Erdoğan..
9 seçimi kazanmış…
Cumhuriyet tarihinin en uzun soluklu iktidarının başında bulunan; bir lider noktasında bugün "Bürokrasiden şikayet" ediyorsa..
Demek ki makûs kaderin "vahim" durumu hala ayakta…
Direnç gösteren; "bürokratik oligarşi" var…
Millet ne yapsın?…
***
Öyle ya!
657'ye tabi devlet memurlarında…
İşini hakkıyla…
Layıkıyla yapan…
Ehil…
Liyakatli…
Hizmeti "bir hak, hukuk" olarak gören…
Milleti kutsayan…
Devleti sahiplenen…
Makam ve mevkinin; "çözüm üretici" adil makam olarak görenleri; "tenzih" ederek…
Ayrı bir kulvarda tutarak…
"Köhneleşmiş" zihniyet sahibi olanlar…
İşte onlar…
Devlet kapısını işkenceye çeviren…
İmzasını "çileye" döndüren…
Ki bunlar "bugün git, yarın gel" zihniyetini üretenlerdir…
***
Nasıl olsa; emeklilik garanti…
Ee zammı da garanti…
Az veya çok!?
Haftada iki gün tatil…
Bayram tatili…
Resmi tatil…
Dokunulmaz…
Sorgulanılmaz…
Ki işten atılmama garantisine sahip!
Memuru muhakeme "kalkanı!"
***
Gerek merkezi hükümet düzeyinde olsun…
Gerek yerel düzeyde olsun…
Seçilmişler…
Yani siyasiler…
İktidar nokta-i nazarında; "hep bu bürokratik oligarşinin" tabiri caizse; "esaretiyle" tokmak-davul!
Kendilerince "vesayet düzeni…"
Boşuna söylenilmiyor; "paralel devlet yapılanması!"
***
Hiç kuşkusuz ki!
AK Parti İktidarı…
Ki Erdoğan…
Gelen-giden iktidarlar içerisinde; "bu yapıyla" mücadele eden tek siyasi iktidar diyebiliriz…
Çünkü öncesindekiler; "hep" boyun eğdi…
Vesayeti kabul etti…
Bilakis, gelişmesine imkânlar yarattı…
Hizmet etti…
Bir dönem ne denilmişti; "memurum işini bilir?"
Tabi…
Devletin "kılcal damarına" kadar nüfuz etmiş…
Kök salmış…
Hücresel üretime geçmiş…
Siyaset kurumunun; "mekanizmalarını" eline geçirmiş…
Hüküm ferman, misali!
İşte böylesi bir yapıyla; "mücadele" etmek gerçekten zor!
Hele ki temizlemek daha bir zor!
***
Erdoğan bunlarla çok mücadele etti…
Ki hala da ediyor…
Özellikle;
Devleti değil, milleti kutsayan,
Milletin hizmetinde,
Halkın isteklerine cevap veren,
İş yapan,
İş üreten,
Bugün git, yarın gel tabularını yıktıran,
Halk için, hak için "işleyen bir devlet bürokrasisini" inşa etme adına, ter döktü…
Gerildi…
Kavga etti…
Geri tepmeler yaşadı…
Ki FETÖ…
Ulusalcılar…
Terör örgütleri…
İçteki emperyalist uşak ve kalemler…
Güçlerini "karanlık" tüneller alanlara rağmen…
Üstüne üstüne gitti…
***
Ve bugün!
Her ne kadar; "hala da" kalıntılar var ise de…
Direnç gösteren…
Ayak direten…
Yeni bir palazlamanın gayretinde olan!
Trollerin…
Troykaların…
Kendilerince himaye ettikleri bulunurken…
Ehliyetsiz…
Liyakatsiz…
Bürokratik oligarşinin, üretkeni bulunsa bile!
Devletin kapısı; milletin kapısı olmuştur!
Ama tüm bu mücadele ve değişime rağmen!?
Kime sorsanız…
Hal-i hazırda; "şikâyetini" dile getirir…
İş yapılmıyor…
Rüşvet alınıyor…
Keyfi muameleye maruz kalınıyor diye…
***
Nitekim…
Cumhurbaşkanı Erdoğan Trabzon'da bu noktada bir çıkış yaptı…
"Bürokrasi'nin" sinsiliğine ilişkin…
Dedi ki…
“Sorumluluk almaktan çekinen, imza atmaktan imtina eden, yeni projeler üretmekte yetersiz kalan hiçbir bürokrat bulunduğu makamı fuzuli yere işgal etmesin…"
***
Bu mesaj, açık ve nettir!
Açılımı da şudur…
Halka hesap verecek olan, bürokratlar değil… Siyasetçilerdir.
Bürokratların yapmış oldukları olumlu veya olumsuz icraatlar; onun hanesine yazılmaz…
Siyasetin "hanesine" nüfuz edilir…
***
Kaldı ki; "devlette devamlılık" esastır…
Hiç bir makam…
Hiç bir mevki…
Hiç bir atanmış bürokrat…
Yetkilendirildiği "iş ve işlemi" yavaşlatamaz…
Sabote edemez…
Etmemelidir de…
***
Hep diyoruz ki!
Ehil…
Liyakatli..
Cesur..
Risk alan..
Çözüm üreten..
İnisiyatif alan..
Proje aklına sahip..
Hakkı, hukuku ve adaleti, eşitliği bilen zevata ihtiyacımız var!
Ana felsefesi şu olmalı…
"İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!"
***
Türkiye yeni dünya düzeninde yer arayışında..
Küreselleşme..
Büyüme..
Ve yeni bir yönetim aklıyla; "hareket" ediyor…
Cumhurbaşkanlığı Sistemi..
Ki sistem fiilen başlamıştır..
"Ayak uyduramayan" bürokrat kim ise gitmeli..
Erdoğan, "makamı fuzuli işgal etmeyin" diyor..
Ki halk da bunu söylüyor..
Çalışan, koşan, terleyen; "samimiyeti" olanı istiyor..
***
Sonuç itibariyle!
"Bugün Git Yarın Gel" zihniyeti tasfiye etmedikçe…
Statükocu direnişi kırmadığın sürece…
Bu "oligarşi" yapıdan kurtulmamız söz konusu değil…
Zira siyasiler bürokratik oligarşiyi aştıkları sürece, başarılı olurlar…
***
DİYARBAKIR'DAKİ BÜROKRASİ…
Diyeceksiniz ki!
Diyarbakır'da "bürokratik oligarşi" var mı?
Ya da; "siyasileri" başarısız kılan?…
Hizmet üretmeyen…
Gün geçiren…
Har vurup, harman savuran…
Akçeli işlere "kafası" çalışan…
FETÖ ile iş tutan…
PKK ile saf bağlayan…
Suç dosyası kabarık olan…
Hırsızlıktan…
Usulsüzlükten…
Yolsuzluktan…
Enva-i şaibeden kendini kurtaramayan!
Halka tepeden bakan…
Makamını "özerk" alan ilan eden…
Ulaşılamayan…
Sorgulanamayan…
Soruşturulmayan…
Seçilen vekile "sen kimsin diyen?"
İktidar temsilcisine "burun kıran…"
AK Parti'ye "enva-i kumpaslarla" halk nezdinde itibar kaybettiren…
Vekil bunu diyor…
Reis bunu söylüyor…
Şu veya bu diyerek; "onlar istemiyor" algısıyla!
"İhanetler zinciri" oluşturan…
Ne yazık ki…
"NİCE OLİGARŞİ ZİHNİYETİ TAŞIYAN BÜROKRATLAR VAR?"
Ve ne yazık ki!
AK Parti sırtında; "sülük gibi" kan emen!
Trollerin..
Troykaların..
Himayesi altında; "devran geçiren" bürokratlar vardır…
Ki zerre-i miskal…
Ne millete…
Ne devlete…
Ne iktidara "getirisi ve faydası" vardır?
Tek işleyiş; "ağabeylerinin" kazanç kasasına rant musluğunu yönlendirmek!
Velhasıl kelam!
Diyarbakır'da çifte "bürokratik işleyiş" söz konusu!
Hayırlı cumalar…