ÇERMİKTE NELER OLUYOR?…
Sanırım….
Vaziyet Çermik adına klişeleşti..
Neler olmuyor ki?…
Baksanıza…
Şimdi de, İlçe Savcısı ile Öğretmenlerin "maç saati" polemiği!…
Vaziyet..
Güler misin, ağlar mısın dedirtiyor..
Keyfilik var..
Cebrilik var..
Şahsi ihtiras var..
Hele ki makam ve mevkiinin "sarhoşluğu" ayrı bir tezat!..
Hepsi var..
Kim haklı kim haksız; "aslında" bu vakada önemli değil..
Önem arz edici olan; "ihtiras" körlüğü…
***
Vakıaya dün gece mütali oldum!..
Önce, Çermik muhabiri..
Ardından, tanıdık bir öğretmen..
Sonra da, Eğitim-Bir sen Diyarbakır Şube Başkanı Yunus Memiş aradı…
Yaşananları anlattı..
Ondan dinledim.. Bir iki yere de telefonla ulaştım..
Şu gözaltıyla sonuçlanan "maç saati" polemiği nedir diye!..
Bilaistisna herkesin anlattığı şu oldu…
Çermik Savcısı..
Ki beraberinde "maç oynamaya" gelenlerin, tutumu!..
Tamamen keyfi..
Ve şahsi ihtiras odaklı; "benim dediğim" olur, hükmü!..
Tabi ki, "yanlış" bilgilenme!…
***
Şöyle ki!..
14 Öğretmen.. "Halı saha maçı" için, sözleşmiş!..
Ki, işletmenin de "daimi" müşterileri..
Saatleri de sabit!..
Mutat…
Her çarşamba; "saat 21.00-22.00 arası"..
Önceki gün de, aynı saatte öğretmenler buluşmuş…
Maç başlanacak, sahaya İlçe Savcısı ve beraberindekiler giriyor..
Herkes spor kıyafetiyle..
Öğretmenlere, deniliyor ki..
"Bir saniye.. Siz oynayamazsınız..
Biz oynayacağız..
Maç saati bizim…"
Öğretmenler itiraz ediyor.. "Hayır.. Biz oynayacağız.. Maç saati bizim.. İsterseniz, işletmeciye sorun.."
Gerilim..
Söz düellosu..
Tansiyon yükseliyor..
İhtiras ve haklılık, hesabı!…
***
Halı Sahanın işletmecisi devreye giriyor.. Tarafları sakinleştirme adına..
İşletmeci, Savcıya diyor ki..
"Efendim.. Bir yanlış anlaşma var…
Sizin maç saatiniz, 21.00-22.00 arası değil..
Sizinki; 22.00-23.00" arası.. "
Savcı itiraz ediyor..
"Hayır.. Biz oynayacağız. Bana bildirilen saat bu..
Siz sahadan çıkacaksınız..!"
Tartışma büyüyor…
Derken Savcı ihtirasına, kibirliğine yeniliyor…
"Adalet" gücü var ya..
"Kolluk kuvvetlerine" talimat veriyor..
Yani işin içerisine "polisi" dahil ediyor…
***
Polis geliyor..
Talimat büyük yerden..
"Emir demiri keser"..
Öğretmenler "halı sahada" maç oynadığı esnada; alıkonuluyorlar..
Bir saniye; "kimlik kontrolü.."
Kimlikleri çıkarın..
Kimlikler yok..
Fıkra misali…
"Sahada top oynayanın üzerinde, kimlik-cüzdan ne gezer?"…
Haydi "karakola.."
Apar-topar polis otolarına bindiriliyor...
Ve karakola götürülüyor..
Dile kolay 14 öğretmen "maç esnasında gözaltına alınıyor?.."
Duyulmaz mı?..
Haber bültenleri..
Görsel ve yazılı portallarda, peş peşe "son dakika" haberleri…
"Çermik'te öğretmenlere" operasyon..
***
Sanki, "Terör suçu" işlemişler..
Sanki, "FETÖ üyesilermiş gibi bir muamele!?..
Tabi ki; ilgili kurumlar ayakta…
Herkes soruyor; "Çermik'te neler oluyor?"..
Milli Eğitim Bakanlığı..
Adalet Bakanlığı..
İl düzeyinde Valilik, Cumhuriyet Başsavcılığı, Milli Eğitim Müdürlüğü ve "Eğitim sendikaları?"
Hepsi; "olup-bitene" anlam çıkarmaya çalışıyor..
Beri yanda; "sosyal medyadaki" baş döndürücü algı üretimi!…
Anlayacağınız..
Herkes "mevcudiyeti" anlamanın ve su katmanın gayretinde!…
Sonuç…
Öğretmenler serbest…
Her ne kadar "karakolda iş tatlıya" bağlandıysa da..
Savcı, "yanlış bilgilendirme" dese de!..
O kısa zaman dilimi içerisinde yaşananlar..
Oluşan gerilim..
Kurumlar arası; "söz düellosu..!"
Derler ya; köprünün altından çok sular aktı?"
"Şifa" fena kapıldı…
***
Sendika Başkanı Memiş..
Sosyal medyadaki İl Valisine yönelik paylaşımın son satırı..
Özellikle; "Çermik'te neler oluyor?" sorusuna dair..
Diyor ki..
"Seçim arifesinde, bu tür olayların olması üzücü ve yetkilerin kişisel çıkar için kullanılması tasvip edilecek bir durum değildir."
Hadisenin özellikle "makam ve mevkiinin" gücünü şahsi çıkarları için kullanmak!…
Ki ihtirasları için…
Mevzunun, 28 Şubat'ın sene-i devriyesinde vücut bulması manidar!...
Sanırım hala da "o damarın" mevcudiyetini göstermeye yetiyordur..
***
Bakalım..
Hakimler ve Savcılar yüksek Kurulu.. HSYK..
Meseleyle alakalı; "inceleme ve soruşturma" başlattı..
Müfettiş görevlendirdi..
Aldığım bilgiye göre..
İl Milli Eğitim Müdürlüğü de, Bakanlık emriyle "idari" bir tahkikat başlattı..
Neticeyi göreceğiz..
Ama merak ediyorum.
Bir kaç hafta önceki, "Kaymakamlıktaki" hadisenin akıbeti ne oldu?
Hani Bayan Kaymakam'ın emriyle, "Mescid'e yönelik" girişilen operasyon vardı ya!..
Özellikle, Risale-i Nur külliyatının, "mescitteki kitaplıktan" alınması..
Tutanakla, "imha" edilmesi…
Büyük bir infial oluşturmuştu..
"Ak parti iktidarında bu mu yaşanacak?"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya çağrıda bulunulmuştu..
"Çermik'e bir mercek tutun diye!..
Karanlık ve kirli, organizasyonlar icra ediliyor?"
28 Şubat'tan beter!
Bakan Soylu bugün, Diyarbakır'da..
Bir dizi temasları olacak…
Yazıyı okur mu, okumaz mı, mutali olur mu, olmaz mı bilemiyorum..
Ama, mevzunun kendisine iletileceğine inanıyorum..
Muhakkak ki, "müdahil" olacak…
Savcının "ihtiraslı" hadisesinde "polisin de" bulunması, açısından haberdar olacaktır..
Hassasiyetini bilen biri olarak; "Neler oluyor Çermik'te" diyecektir..
Demeli de?..
Yoksa benzer vukuatlara yenileri eklenecektir…
Hani bir söz var..
"Çarşamba'nın gelişi Perşembe'den bellidir" diye..
***
Velhasıl..
Peş peşe vücut bulan iki mesele..
Hele ki, AK Parti'nin Çermik'teki siyasetinde "aksiyonlaşan" huzursuzluk!..
Aday..
Adaya dair, tepkilerle parti değişimi..
Alternatif isimlerin, "rakip" olarak sahaya sürülmesi!..
Kısacası, AK Parti'ye "seçimi kaybettirme planı var…"
Yıllardır, "partinin" Diyarbakır'daki kalesi diye tabir edilen Çermik'in; "böylesi" ihtiraslara kurban edilmeye çalışılması…
HDP'ye "alenice" Belediye Başkanlığı koltuğunun "servis" edilme zincirlerinin oluşturulması, tesadüf değil..
Bilinçlidir..
Ki Çüngüş'teki "atmosfer de…"
Anlayacağınız fena bir "oyun, oynanıyor..!"
Diyeceksiniz ki, "FETÖ kokusu mu?"
Bilemiyorum..
Ama iş "kurgulu" senaryoları ihtiva ediyor…
***
GÜL'DEN AÇIKLAMA…
Yazıya, nokta koyacaktım ki..
Adalet bakanı Abdulhamit Gül'den bir beyanat geldi..
Çermik'teki meseleyle alakalı..
Dediği şu..
"Çermik’te halı saha tartışması üzerine 14 öğretmenin gözaltına alınması ile ilgili HSK inceleme başlattı.
Hukukun üstünlüğü, mesleki ve etik kurallar çerçevesinde Kurul müfettişlerinin yapacağı inceleme en kısa sürede sonuçlandırılacaktır. Konunun yakinen takipçisiyim."
Tebrikler…
***
KARARSIZLAR MI?…
Çok.. Öyle çok ki, "ana muhalefeti" geride bırakıyor..
Ama "kendine" muhalif..
Ki iki kesimden oluşuyor; bu "kararsızlık" hali..
Anketlerin verisine göre..
Bir… "İttifaklara" karşı..
İki... Partisi'nin adına karşı…
AK parti ve CHP cephesindeki; "kararsızlık" katlamalı..
Ki bu iki kesim de; "iki partiden.."
Küskünlük…
İttifak ve parti adayı.. Bu iki kesime yönelirse; "kaçını" geri döndürürse!..
Hanesine en garantili "artı" olacaktır..
Ama döndüremezse!..
Bilmelidir ki; dönmeyen her bir "rey" karşı tarafa "iki rey" olarak, gidecektir!…
Yani; "çantada keklik seçmen" yok!…
***
NELERİ KONUŞUYORUZ?…
Farkında mısınız?…
Yerel Seçimlere dair; "neleri" konuşuyoruz?..
Hizmet mi?
Projeler mi?
Yerel plan mı, program mı?…
Vaatler mi?
Vaatsizlik mi?
Maalesef… Hiçbiri; konuşulmuyor..
Ağzına alan da yok!…
Var olan ne?…
Ülkenin "bekası?"..
Hükümet..
Hükümetin ittifak içerisinde olduğu siyasi yapı..
Dikkat edin..
Artık, muhalefette, benzer söylem içerisinde..
Cumhur ittifakı..
Millet ittifakı..
Makas farklı ise de; "söylem" aynı..
Sanki, "Türkiye'nin" sonu olacakmış gibi?..
Ne diyeceksiniz..
Hal böyle olunca, milletin de kafası karışıyor?..
Kime oy vereyim?..
İki taraf ta; "beka" diyor?…
Post modern darbenin, 22. yılında bunlar "konuşuluyorsa?.."
Diyeceğimiz, "vay ki vay halimize..!"