ÇUVALLARLA DOSYA GÖTÜRDÜLER!

Yok ya!

Nerenin, bu dosyalar?

Kim götürdü?

Bir saniye!

Heyecan yok…

Dosyalar Dicle Üniversitesi'ne ait..

Götürenler de; "tam yetkili" müfettişler..

Bunu söyleyen de Rektör Talip Gül..

Bize demiyor tabii...

Başka arkadaşlara söylemiş...

Detayları da haftaya denilmiş..

***

Denilen şu...

Dosyalar;

Yolsuzlukların.

Usulsüzlüklerin,

Suiistimallerin,

Yani binbir türlü şaibeli ve akçeli işlere dair…

Ne diyelim?

Maşallah demekten başka..

***

Sahi..

Çuval derken!

Kaç çuval?

Dosya derken; "kaç" vakaya ait dosya..

Ha bir de..

Dosyalar; "kendi dönemlerine mi" ait?

Yoksa; bir önceki yönetime mi ait?

Hangisi?

Neyse; azıcık merak içerisinde kalın…

Haftaya rektör mülakatında açıklayacak?

Göreceğiz.

Çünkü bekliyoruz.

***

GÜNAHLARI NE?

 

Malum..

Hükümet; Taşeron elemanlarına "kadro" verdi..

Milyonlarca insanı sevindirdi...

Dua aldı...

Hafta başından itibaren "geçiş" adına başvurular da başladı..

11 Ocak'ta bitiyor..

Ülke sathında, bir milyon kişi; kadroya girecek…

Hiç kuşkusuz ki, tarihsel bir adım..

Milat niteliğinde...

Takdire şayan bir icraat..

***

Lâkin, arıza-i bir durum var..

Gözden mi kaçırıldı?

Yoksa farklı bir durum mu var?

Veyahut yasal bir "engel" mi teşkil?

Her ne ise "serzeniş" var…

İşte o arızayı, D.Ü.'den gelen mesaj netleştirdi…

Adığım bir mesaj…

***

Diyor ki…

Günahımız ne?

Ne günah işledik...

Niçin bu çifte standart?…

Bu çıkış ifadelerinin ardından, mesaj şöyle..

Bizler; D.Ü. Hastaneleri "mutfak" bölümünde çalışıyoruz..

Garson..

Şef..

Aşçı..

Aşçıbaşı..

120'ye yakın personeliz…

"Devlet" kadrosuna alınmak için müracaat ettik..

Bize 'hayır Mutfak ve yemekhane çalışanına kadro yok..

Siz ihale esnasında; "sebze, gıda" ürünü olarak hesaplanmışsınız.

Yani, yüzde 65 harcaması "sebze ve gıdaya.."

Yüzde 35'i çalışana olduğu için..

Size kadro yok" dendi.

***

Şimdi..

Temizlikçi..

Hasta bakıcı..

Otomasyoncu..

Güvenlikçi; "kadroya" alınıyor..

Ve bizimle aynı hastanede çalışıyor..

Onlar da taşeron elemanı..

Bizler de taşeron elemanıyız..

Onlara var; bize yok..

Biz de emekçiyiz, çalışıyoruz, ter döküyoruz..

Neden bu ayırımcılık?"

***

Dün istatistiklere de ulaştım..

Ülke sathında; benzerleri çok…

Kamu hastanelerinde  çalışanların sayısı; "50 bin" civarında..

Şimdi, bir milyona "kadro" veriliyor…

Ama bu vatandaşlarımıza yok…

Sesleri duyulmalı..

Bence bu arıza-i durum, "milat karara" gölge düşürür...

Onun için; gölge düşürülmemeli..

Ha 1 milyon, ha 1 milyon 50 bin..

Fark etmez…

Hele ki seçimlere gidilirken; "gönülleri sevindirmek" kazanımdır…

Yoksa muhalefet 1 milyonu görmez, 50 bini görür!

Eleştiriyi de buradan yapar...

***

İSPATINIZ KİME?

Dedim ya!

Diyanet İşleri'ne "kafam" hayli karışık..

Ne iş?

Enva-i işlerin tezahürünün vuku bulması nedeniyle...

Neyse!

Dün ifade ettik meramı…

Dedik ki..

Kendini "sütten çıkmış ak kaşık" gösteriyor..

Ama öyle değil…

***

Gelelim, düne dair Cuma hutbesine!

Hutbe…

"Evlilik yaşına" odaklı..

Neymiş?

Sol seküler..

Laikçi..

Ateist bazı kendini; "bilenlere(!)" cevap mahiyetli..

9 Yaşındaki "kızla evlendirme" fetvası yalanına dair "koparılan" yaygara için...

Sözde…

Verilen hutbe ile  bu kesimi "ikna" edecekler..

***

Ne garip bir durum!

Şaka gibi…

Şimdi…

Bu "din, iman" bilmezler..

Ne kelime-i şehadetten..

Ne Fatiha'dan..

Ne Namaz'ın rükulerinden haberdar?

Ve ne de haberdar olan var!

Ömründe "caminin" içerisine girmeyen saygısıza verilen saygı…

***

Ki varlıkları..

Düşünceleri..

İdeolojileri…

Topyekûn "belaltı" fikriyatla donatılı olduklarını bilmeyen yok!

Müslümanlara...

İslam'a…

Ve yaşayan camiaya "saldırmak" onların felsefesi…

Şimdi bu bênamazlara "neyi" ispat edeceksin?

Hele ki Cuma hutbesinde!

Ki "orada" bulunmazlarken!

***

İspatın…

Müslümanlara..

Camiye gelenlere..

Namaza duranlara mı?

Ey Diyanet İşleri!

Camiye giden..

Cuma namazı kılan..

Hutbe dinleyen…

Yani ehli sünnet sahipleri; "vakıftır" anlatacaklarına..

Bilincindeler yani...

***

9 yaşındaki kız için…

Ne evlilik "hayalleri" kurarak...

Ne de böylesi bir "iğrençliğe" girişimi olur?

De bakalım Diyanet!

Ülkemizde..

Coğrafyamızda..

Vaki mi; böylesi bir zihni bunaklık?

Var mı bir örnek?

Eee, olmadığına göre…

İspatın kime?

***

Sen!

Çocukları camiden uzak tutan..

Yasak konulsun..

Okulda mescit mi olur diyene bak?

7 yaşındaki "kız çocuğuna" çıplak dans yaptıran..

16 yaşındaki, kızı transparan sahnede izleyen..

İzin veren...

Sesi, vücudu ne güzel diyerek "dizeler" dizen…

Ahlaka "vasıf" yükleyene bak!

Bak da gör...

***

Ama nerede?

Boşuna demiyorum..

Diyanet İşleri'ne kafam fena karışık…

Uçkurcuyu koru…

Ehli sünneti rencide et?

Nerde, İlahi Adaletin icra mekanizması olma vasıflığı?

Yazık, ki ne yazık!