DOMATES GÜZELİ!
Ne diyoruz?
Sanatçı; "örnek" kişiliğe sahip olmalı..
Özgür..
Dürüst..
Doğru..
Ve de objektif olmalı..
Halktan…
En önemlisi de; "hakikati" savunup, benimsemeli!
Siyasi..
İdeolojik…
Hele ki, "toplumsal" fitne olmamalı..
Yani..
İşine geldiği gibi..
Çok yüzlü..
Bukalemun ruhlu..
Sinsi..
Kutuplaştıran..
Ayrıştıran..
Ve de menfaatperest kimlik taşımamalı!
***
Peki.
Hakikat bu iken; "Sanatçılarımız" nerden koşuyor?
Maalesef!
Koşan pek yok.
Var olan da; "ne hikmetse" toplumu kemiren-kirleten!
Tutarsız.
İlkesiz.
Gerçeklere "gözünü" kapatmış.
Dünyasını "karartan" bir fitne mekanizması gibi "kaos" körüklemektedir…
İç ve dış şer güçlere; "körük" olmaktadır…
Gezide gördük.
17-25 Aralıkta gördük.
6-7 Ekimde olaylarında şahit olduk.
Hendek ve Barikat…
Ki 15 Temmuz hain darbe girişiminde de gördük…
Ve şimdi…
Afrin'e dair "yürütülen" operasyon da benzer zihniyet faaliyet icra ediyor!
Ne yazık ki!
***
Bakınız, Ayşen Gruda'ya..
"Domates güzeli…"
Öyle ya…
Türk sinemasına bu unvanla; "katılım" göstermişti…
Şener Şen'in "yavuklusu!"
Vecihi…
Bakınız, geçtiğimiz hafta kendi meşrebinden olan mefkûrede bir mülakat vermiş…
Doğan grubuna…
Posta...
Tam da, 28 Şubat'a dair konuşmuş…
Ama ne inciler döktürerek…
Sanki...
27 Mayıs'ta, "milli irade" infaz edilmedi…
"Başbakan ve iki bakan" idam edilmedi…
Sanki…
12 Eylül darbesinde; "bir sağdan, bir soldan" insanlar katledilmedi?
Cezaevlerinde, "işkenceden" insanlar öldürülmedi..
Sanki…
28 Şubat post modern darbede; "baskı, şiddet ve zulüm" yapılmadı?
Devlet terörü yaşanmadı..
Binlerce kız çocuğu "başörtüsünden" dolayı üniversite kapılarında geri döndürülmedi..
Yani bu dönemler; "süt liman" imiş..
***
Demokrasi..
İnsan Hakları..
Özgürlük..
Eşitlik..
Hakların kutsallığı..
Milli irade temsiliyeti "o biçimmiş!"
Tek bir olumsuzluk..
Tek bir baskı ve şiddet yokmuş…
Hele ki, 15 Temmuz'a dair…
Emperyalist bir "darbe" girişimi olmamış..
248 insan şehit edilmemiş..
3 bine yakın gazi yokmuş..
Parlamento bombalanmamış..
Cumhurbaşkanına "suikast" girişimi yaşanmamış…
***
Velhasıl kelam!
Domates Güzeli…
Hülya Koçyiğit'in.
"Bugün herkes özgür" ifadesine takılarak söylenmiş.
"Ayol" demiş…
"Daha ne yapsınlar, pardon, kamçıyla mı dövsünler bizi?"
Eklemiş..
"Hülya hanım bu hülyalardan bir an evvel uyansın.."
Vay Ayşen hanım..
Vay Gruda hanım…
Vay domates güzeli…
Vay ki vay!
72 yaşına gelmişsin!
Alnın secdeye değmemiş…
Tövbe etmemiş.
Cami'nin kapısının önünden geçmemiş.
"Fatiha'nın" ne olduğunu bilmez iken…
Diyorsun ki…
"Cami kapatmak ne ise, tiyatro kapatmak da odur?"
***
Tabi tersini söyleyebilse..
Diyemez..
Çünkü zihni de, ruhu da, yaşam kültürü de; "karşı" tezde!
Faşisttir…
Camiye "karşı" alerjilidir…
Ne diyor, geldiği akımın fukara zihinlileri…
"Bu kadar cami çok değil mi?"
Neyse!
Çirkinin güzelliği olur mu?
Çirkinlikten başka!
***
8 MART KADINLAR GÜNÜ…
Adı kadın…
Anadır, bacıdır kadın…
Candır, canandır, eştir kadın…
Eli öpülesidir, duygu selidir kadın…
Anlattıkça çoğalan, çoğaldıkça güçlenendir kadın…
Adı kadın yüreği yangın, acılarla yoğrulandır kadın…
Gözyaşlarını içine akıtandır kadın…
Eşinin şekillendirdiği kalıba girendir kadın…
***
Sorgusuz sualsiz istenileni yapandır kadın…
Gözü yaşlı, bağrı yaslıdır kadın…
Daha küçücük bir kızken gelin edilendir kadın…
Ne olduğunu anlamadan bebe karnına koyulandır kadın…
Küçücük bir çocukken çocuk doğurandır kadın…
Ummanda kaybolandır kadın…
Adı kadın, yüreği yangındır kadın…
***
Bu şiirle…
Tüm dünya kadınlarının; 8 Mart dünya kadınlar günü kutlu olsun…
Ama diyeceğim o ki…
Kadınlar…
Bir günlük değil; "bir ömürle", zamanın geçen her saniyesiyle…
Hayata dair; "gözlerin" kapanma anıyla; "var" olan…
Hatırlanıp, bilinen, yâd edilendir; kadın…
Tek gün değildir…
Çünkü, kadın Ana'dır..
Bizim inancımıza göre; "cennet annenin ayakları altındadır.?!'"
El hak..
İşte "bu vizyon ve misyonla" kadınları sahiplenmeliyiz..
korumalıyız..
Saygıyı da..
Sevgiyi de..
En doruk noktada hak eden; "tek varlıktır" o!