GİRESUN FELAKETİNDEN, DİYARBAKIR'A DERS ÇIKARMAK!…
Önce, Giresun'daki vakıa bir doğal afet, felaket, sel diye gözüküyorsa da.. Kimse, gocunmasın, bence hiç değil. Lafı evirmeye, çevirmeye de gerek yok.. Her şey "apaçık" orta yerde; kendini ifşa ediyor….
***
Denir ya, bakar mısınız!.. Selden etkilenen "yerleşim" yerlerine!.. Hepsi ama hepsi, bila istisna "dere yatağında" yapılmış.. Yani suyun aktığı, yağışın yoğunlaştığı; "doğanın" burası benim nefes ve yol güzergahım dediği yerde; "inşa" edilmiş..
***
Derenin sağındaki, solundaki "ormanlık" alanların, talanı da, "ağaç katliamı da" ayrı bir felaket!.. Toprak, ağaçla ilişkisini, su toprakla buluşmasını "sevgisiz" hissedince, ortaya çıkan tablo "dağılma" parçalanmaya neden olur..
***
İşte, Giresun'un yaşadığı felaketin "ana sorumlusu" bu gaflettir, delalettir, doğa ihanetidir, sorumsuzluk, keyfiyet ve rant odaklı talandır.. Hem devlet, hem de millet olarak, ne yazık ki “yaşadığımız felaketlerden" bir kez daha ders çıkarmadığımızın da, deşifresidir..
***
Vahim bir ciddiyetsizlik.. Vahim bir tedbirsizlik ve dikkatsizlik.. Vahim bir koordinasyonsuzluk.. Vahim bir "idari" sorumsuzluk.. Ve tabi ki; "akla ziyan" bir yolsuzluk, usulsüzlük ve talan?… Hepsi bilaistisna mevcut, bu tablonun içerisinde!?..
***
Ki, Diyarbakır’ımız da, geçtiğimiz Nisan ayında yaşadı!… Çarıklı Mahallesi.. Malum, daha önce beldeydi.. Belediyesi vardı.. Ama Büyükşehir Belediyesi yasasıyla, mahalleye dönüştü.. Nisan ayında Dicle'nin taşmasıyla; "sel" oluştu, evler ve ahırlar sular altında kaldı..
O gün, şükürler olsun ki "can" kaybı yaşanmadı.. Ama ramak kalmıştı.. Ancak, 250'ye yakın hayvan telef oldu.. Maddi hasar oluştu..
***
Hatırlarsak, 2006 yılının Kasım ayında, Çınar ve Bismil'de yine benzer bir sel felaketi, "ölümcül" şekilde yaşanmıştı… Ona yakın insanımız hayatını kaybetmiş, yüzlerce ev sele kapılarak, yıkılmıştı.. Kayıplar vardı.. Yaralılar vardı.. Ve sel felaketinin yaşandığı tüm yerleşim birimleri bilaistisna, yine "dere yatağında" inşa edilenlerdi..
***
O gün de, önceki zaman dilimlerinde de!.. Günün yerel yönetimlerine.. Mülki amirlere.. Siyasilere.. Yani Devlet-i aliye ve Millete hep şu çağrılarda bulunmuştum, bir Diyarbakır yaşayanı olarak.. Denir ya "Perşembe'nin gelişi, Çarşambadan bellidir" diye.. Yaşanacak sel felaketlerinin gelişi de, "dere yataklarının yerleşim alanlarına açılması, konutların inşa edilmesiyle "kaçınılmaz" olduğunu artık görün diye seslenmiştik!...
***
Ki acı dolu hadiselerde "biz demiştik, uyarmıştık" sözünden de artık nefret eder olduk.. Çünkü, hep söylüyorum ama ilgili ve yetkili sorumlu zevat; "kafayı" kuma gömülü, görüyor..
***
Bir uyarım var.. Son zamanlarda görülüyor ki, Dicle Nehri kıyısında "hızlı" bir yapılaşma söz konusu.. Gerek Sur bölgesinde ve gerekse Bismil ilçesinde olsun.. Ki, Dicle Nehri'nin "ıslahı" ve güvenlik setinin yıllar yılıdır dillendirilmesine rağmen halen yapılmayışı da ayrı bir facia.. Çünkü, her türlü doğa felaketine davetiye çıkarır.. Bu inşaatların, yapıların zaman içerisinde olası "sel ve taşkınlık" karşısında, büyük bir felaketle sonuçlanabileceği gözardı edilmemeli!…
***
Netice itibariyle!.. Diyorum ki, Giresun'da yaşanan felaket "ders-i ibret noktasında Diyarbakır için "kulağa küpe" deyip, ilgili ve yetkilileri, nehir yatağı, dere yatağı, noktasında "aman ha aman" hassasiyet şart diyerek, dikkatlerini çekiyorum!.. Sonra demedi demeyin!… İhmalin ve sorumsuzluğun doğal sonucu; hep felaketler olmuştur?..
***
30 AĞUSTOS "YASAKLANDI" POLEMİĞİ!..
Kaç gündür "sosyal medyanın" gündemi!.. Hükümete "verip veriştirene?".. Nasıl olur da, 30 Ağustos'a "yasak" getirilir, getirirsiniz diye!.. İş'i enva-i siyasi "mahallelere" taşıyandan, "ideolojik" kutuplaşmaya götüren troller de yok değil.. Daha da ilerisi; "rejim'i" mevzubahis edenler bile çıktı!.. Müdavim okurlarımdan da "tepkiler, serzenişler" almıyor değilim.. Siz ne diyorsunuz bu "mevzuya, yasaklamaya.." İki kelam etsene.. Öncelikle bir yasaklama söz konusu değil… Sadece ve sadece "kısıtlama" var..
***
Galiba unutulan, unuttuğumuz bir şey var; şu girdabın döngüsüyle alakalı tartışmalarda!… Bi sakin olun, bi serin gelin.. Bu ne şiddet, bu ne hiddet, soluksuzluğundan bi çıkın, çıkalım!.. Biliyorum, 30 Ağustos hepimizin!.. Ne bir zümrenin, ne bir siyasi ideolojinin "tekelinde" değil.. Bizi biz eden; bir zaferdir…"
***
"Covid-19" denilen salgın ve ölümcül bir bela başımızda dolaşırken…?. Ne çabuk, bunu unuttuk?.. Ya da unutuyoruz.. Önceki bayramlara bir bakın, ben baktım irdeledim… O bayramlarda, o törenlerde "neler yapıldı" şimdi neler yapılıyor karşılaşmasına baktığımda; değişen bir şey yok!?.. Aynı metod uygulanıyor..
***
Onun için, işi zıvanadan çıkarmaya gerek yok!… 23 Nisan da "salgın" tedbirleri içerisindeydi? 19 Mayıs ta.. Ki 15 Temmuz da.. Dini Bayramlar.. Ki Ramazan Bayramı "yasak" vardı, Kurban Bayramı da "aman tedbirler" elden bırakılmasın kapsamında kutladık?.. Ki, 30 Ağustos Zafer Bayramı da, aynı kapsamda; "yasak yok" kısıtlama var?..
***
Neyse, 30 Ağustos zafer bayramı hepimizin!.. Çünkü, atalarımızın, ecdatlarımızın, milli ve yerli ruhun kazandığı bir zaferdir; "zıt fikirde" olanımız olmamalıdır!.. Hükümete dair bir serzeniş olarak şu ifade edilebilinir?..
Virüsün salgınlığı her yerde, ama gerçek manada "hassasiyet gösteren, kurallara uyan" yok.. Bazı törenlerden de taviz verilmiyor?. İşte tepkiyi doğuran bu çelişkili durumdur.. Biliyorum, Malazgirt'teki etkinlikler de; "polemiğe" malzeme edilecek?.. "Kısıtlama var mı orada?"
***
AMEDSPOR'A YENİ YÖNETİM!…
Malum, uzun bir süredir "kısır döngü" içerisinde bir kongre girdabı yaşadı Amedspor!.. Aday yokluğu, çoğunluk sağlanamayışı ve salgın yasakları noktasında "sürekli" ertelenen kongrelere sahne oldu!…
Nihayetinde, hafta sonu kongre yapıldı!.. Yeni yönetim oluştu.. Kulüp Başkanı Vechettin Alsaç.. 23 kişilik de yönetim kurulu… Haydi hayırlısı diyelim!?.
***
Umarım "sıkıntılı" evreler, "ekonomik" sorunlar alt edilir.. Tabi ki siyasi ve ideolojik "çatışmaların" kulvarından da kendini sıyırır.. Futbol yani spor "odaklı" bir felsefeyle, Diyarbakır'ı temsil etmenin politikasını ortaya koyar!..
***
Lakin bir çekincem var!.. O da, yönetim kurulunun tamamen DTSO "patentli" olmasından kaynaklı oluşu!.. Ancak, bu "destekli-patentli" oluşum pozitif mi, negatif mi "bir etki eder" işte onu tam kestiremiyorum..
***
Neyse; hayırlı uğurlu olsun… "Bekleyip görelim, izleyelim"…
***
Unutmadan "müdjeli" bir haber var!.. Diyarbekirspor "hedef" belirlemiş.. Öyle böyle bir hedef değil.. Gelen hedef belirleme açıklamasına göre; "Şampiyonluk" hedefleniyor.. Yani bir üst lige çıkmadan söz ediliyor.. Mümkün mü? .. Mümkün olmasına mümkün de, sahi Diyarbekirspor kaç sezondur 3. ligde bulunuyor… Neyse ağalar bizimle eğleni!…
***
ÇAKAR'LI EŞKİYA TUTUKLANDI…
Hadi iyisiniz yine!… "Sosyal medya'ya" konu olmasaydınız.. Ne "kimse sizi takardı?".. Ne de, "şöhret" olurdunuz?.. Ne de, Yargı "gel buraya" derdi?.. Kalkın oturun, Sosyal Medya'ya dua edin?..
***
GÜNÜN SÖZÜ…
Şu sosyal medya da olmasaydı, ne güzel "çakardık" çakarı..