GÜL BULUŞMASI!..

Unutuyoruz..!

Neyi…

Cumartesi günü; Kayseri'de önemli bir buluşma var…

Öyle ya…

Özhaseki'nin "kızının düğünü" var...

Geceye, ağır tonajlı bir soru ikmale getiriliyor…

Özellikle; "siyasi süreç" açısından..

Soru şu…

Abdullah Gül de "düğüne katılacak mı?"

Hiç kuşkusuz ki..!

Hemşehri..

Yakın akraba..

Ve uzun uzadıya bir de "teşkili" mesaisi var, Özhaseki'nin..

Yani; Gül katılacak..

Tabi ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan da katılacak..

Ki günler öncesi, beyan edilmişti..

***

Anlayacağınız!…

5 Mayıs'ta "devletin zirvesi" Kayseri'de olacak.

İşte bu zirve; Gül etrafında dönen mülahazaların neticesine "nokta" olacak gibi..

Şöyle ki..

Ya "Kardeşim Erdoğan-Kardeşim Gül" denilecek...

Ya da, yollar ayrıldı, "herkes yoluna" denilecek…

Kameralar..

Gözler..

Ve gazeteciler ordusu; bu güne odaklanacak..

Muhtemelendir ki Gül'den bir beyan gelecek..

Peki Gül ne der burada?

İşte burası önemli...

Ve zihin gerilimi yaratan da; burdaki söyleminin "satır araları" olacak.

Gül'ün ortaya koyabileceği tavırda iki yol var…

***

 

BİRİNCİ YOL..

Gül tüm tartışmaları bir kenara bırakacak..

Vefa demeyecek..

Kardeşim demeyecek..

Buraya kadar diyecek..

Tak sepeti koluna, herkes yoluna diyerek; AK Parti ile "bağları" koparacak..

Ve diyecek ki…

Gönlüm; Saadet Partisinde…

Her ne kadar "çatı adayı" olamadıysam da; oyum SP'ye..

Tabi "pardon" diyerek..

Oyum "Demokratik ititfak'a" der mi, onu bilmem..

***

İKİNCİ YOL...

Gül..

15 Temmuz gecesindeki "ses tonuyla" diyecek ki..

Yok be kardeşim..

Ben halis-muhlis Erdoğan'cıyım..

Ak Partiliyim..

Bu partide, Başbakan oldum..

Bu partide, Cumhurbaşkanı oldum..

Bu partide, AK Parti Genel Başkanı oldum..

Yani siyasi varlığım gelebilecek zirvesini; AK Parti ile elde ettim diyecek..

***

Sonra, özeleştiride bulunarak..

Diyecek ki..

Bir sevdaydı..

Birileri kandırmaya çalıştı..

Biz de saf ve dürüst siyaseti biliyorduk..

Bunlar inlik yaptı..

Siyasetin şeytani duygularıyla; bizi "heveslendirdi?"

Onun için, dehlize kapıldık.

Ama gerçeği gördük..

Benim adayım; "kardeşim Erdoğan'dır?"

Benim oyum; "cumhur ittifakınadır?"

***

Doğrusu!…

Gül'ün "birinci yolu" tercih edeceğini sanmıyorum..

Muhakkak ki, ikinci yolu tercih edecek..

Baksanıza..

"Demokratik" ittifakta kimler sıra sıra dizilmiş..

CHP..

İyi Parti..

Saadet..

Ve DP kendilerince "blok" oluşturmuş..

Saadet dışındaki; tüm partiler Gül'e "sıcak bakan" değil..

Tabanları  dahil..

Ki Saadet içerisinde bile; "karşı" duran var..

***

Şimdi tüm bu kritik durum vaki iken..

Gül; "istenilmeyen" yerde olur mu?

Sanmam..

Sonuç itibariyle…

Gül, ikinci yolu tercih edecek..

Ve gelecek yüzyılın serüveninde; "var" olmak için de; "geldiği mahalleyi" unutmamalı..

Aksi takdirde; tüm olumsuzlukların günahkarı olur..

Ki vebalin altından kalkamaz!..

Ne o..

Ne ülkenin siyaseti!..

***

İşte, Cumartesi günkü zirve!..

Bu iki yol seyrine; "tercihsel" dönüm olacak..

Ya birinci yol..

Ya ikinci yol..

Kavşakta duramaz çünkü; iki taraf ta çarpar..

***

VAY MAŞALLAH!…

Erdoğan karşıtı blok nihayete erdi!..

Cumhur ittifakı, karşıtı..

Kendilerine bir tanım da getirmişler…

Demokrasi ittifakı..

Biliyorum..

Diyeceksiniz ki nerde?

Ne yazık ki..

CHP..

İyi Parti…

Saadet..

Ve DP..

Bugün; "mutabakatlarını" imza altına alacaklar..

Seçime ittifakla girecekler..

 

***

Vaziyetin ikmaline gelirsek…

İttifak'ta; dört parti var..

Ki dört benzemez..

Resti ne olur; blöf olur..

Onu da, bu ahali yutmaz..

Çünkü, "blöflere" şerbetlidir; reste rest çeker..

Evet, zıt kutuplar..

Ayrı fikirler..

Ne tavan, ne taban "uyumlu" bir, kulvar içermiyor..

Yani zorunlu, zoraki bir "evliliğe" evet denilmiş..

Boşanma an meselesi..

Ha siyasi malzeleri ne?...

Parlamenter sisteme dönüş..

Mümkün mü?

Diyelim ki, iktidarı ele geçirdiler…

"Başkanlık" sisteminin gücünü bırakırlar mı?

Hadi ordan..

Yakalamışken; bırakır mı?

***

Deniliyor ki..

Manifestomuz; "uzlaşma" olsun..

İyi de; dilde..

Söylemde..

Zihinde..

Tabi ki politikanızda bu var mı?

Ne mümkün..

Yok..

Tek adamcılık..

Lider sultası..

Oldu-bitti değil..

Ya ne; 15 Milletvekilinin transferini unutarak..

Katılımcı demokrasi..

Ekonomi mi..

Kazanç mı..

Zenginlik mi..

Milli gelir dürüstlüğü mü; "paylaşılacak?"!

Sol kulvarda vaki olmuş mudur ki; "ekonomik refah.."

Nerde..

Hangi dünyada yaşıyoruz.

Kim kime ne vermiş ki?

Bizdeki durum; "ölme eşşeğim yaz gelsin" meselesine döndü..

***

HDP "demokrasi" ittifakında yok..

HDP'li Müslüm Doğan'a göre..

CHP'nin başını çektiği "blokta" HDP'ye yer verilmemiş..

Nitekim Doğan ne diyor..

CHP "sağa kaymıştır..!"

Tabi, bu durum, HDP'yi kendi içinde; "özeleştiriye" taşır mı?

Özellikle uzun süreden beri; CHP'yle aynı "kulvarda" seyir vermesi..

Güneydoğu'da, resmi olmazsa da, gizli "ittifakla" hareket edilmesi..

Diyorum ki..

Bir kez daha; HDP kendi etti kendi buldu oldu..

Neyse!..

"Demirtaş" her şeyiyle tek kulvarda..

Parti de..

Reislikte..

Belli ki, HDP kendi "yağıyla" kendini kavuracak..

Olması gerektiği gibi mi oldu!..

Bakalım..

***

YOK DAHA NELER..

Ne garip bir hal..

Daha sandık kurulmadı..

Adaylar kesinleşmedi..

Vekil kim?

Reis kim?

Parti vaatleri, manifestoları neler..

Vaatler..

Yani, daha "harman" dövme noktasındayken..

Bazı dostlar..

Elinde kalem, meclis aritmetiğini dahi belirler hale geldi.

Şu parti bu kadar..

Şu parti bu kadar..

550 milletvekili böyle oldu..

Reis olacak isim de budur diyor?..

"Nasrettin hoca misali, ya tutarsa..

İyi de..

İyi parti'yi yüzde 27'lere çıkaranlar..

Vekil sayısı; 600 oldu..

50 eksik sayıyorsunuz..

Azıcık uyanın..

Ayrıca, "seçime ilk giren" hangi parti, yüzde 27 almış ki..

İyi parti alsın..

Türkiye siyasetinde var mı?

Yok..

Ha iddiam odur ki..

İyi parti, yüzde 7'yi alsın..

Sonucu alıp öpsün..

O da, kendi içinde istikrarındandır..

Yoksa, Saadet gibi..

Var olan güveni de, Gül'süz yolda kaybeder..

Evdeki bulgur misali..

***

100 BİN İMZA KUYRUĞU!…

Okurum!..

Nerden esinlenmişse..

Aklına nerden geldiyse sormuş..

Diyor ki..

Aha ben, "adayım..!"

100 bin imza, tamamlamam için…

Gittim..

İlçe Seçim Kurulu'na..

Önünde mahşeri bir kalabalık ve kuyruk var..

Uzun uzadıya..

Kilometrelerce..

Düşünün..

Her vatadaşın "atacağı" imza, 5 dakika sürse!…

Günler..

Aylar almaz mı?

İmza bitene kadar; seçim bitmez mi?…"

Hadi cevap verin…

***

Ek bir soru…

100 bin imza deniliyor..

Nasıl olacak..

Salt İstanbul'dan mı?

Yoksa, İzmir'den mi?

Ya da, Diyarbakır'dan mı, 100 bin imza toplamak yetiyor mu?

Yoksa..

81 İl'den "toplanan" imzalar yeterli mi?

Sahi..

Hileli "imza'ya" karşı; nasıl bir önlem alınacak..

Öyle ya..

Türkiye çok çekti, imzalı darbelerle..

Islak imza şart..

Kafalar karıştı yine; sigorta atacak gibi!…