İKİNCİ ÇİFTLİK BANK!

Ne yazık ki…

Bu kez, "avlanan" Diyarbakır ahalisi oldu…

Bir değil; yüzlerce kişi…

Mağdur çok…

Diyorlar ki…

Fail kayıp…

Paraları alıp kaçmış…

Ki ailece; çuval dolusu paralarla…

Kaçırılan paranın miktarı 80 milyon lira deniliyor…

***

Olay taze…

Sıcağı sıcağına bir mevzuu…

Nasıl iş; henüz net anlamış değilim..

Ama denilene göre…

"Saadet zinciri!'

Yani bizim bildiğimiz "çiftlik bank" işleyişi gibi; "bir dolandırıcılık" yok..

Ver parayı; al kazancı değil...

Ben çalıştırayım..

Sana her ay bu kadar "kar getirici" kazanç sağlayayım yok..

Var olan ne biliyor musunuz?

"Konut satışı!'

Yani "yap-satıcılık!"…

Müteahhit işi…

Bir daireyi; 10 kişiye satış…

Ama gariplik derin...

***

Vakıa yargıya, taşındığı için; pek detayına girmek istemiyorum..

Şimdilik..

Lakin, çok konuşulanlar var..

Çünkü, suç duyurusu var..

Savcılığın şahıslara dair "yakalama" kararı var..

İş, "adli işlemde" yani…

Ancak, konuştuğum..

Mağdur olduklarını söyleyenlerin beyanı..

Emlakçılar..

Bir noktaya dikkat çekiyorlar..

Ki, benim de "üzerinde" durmak istediği bu olacak..

Ama işin tüm teferruatını ortaya çıkardıktan sonra…

***

Vurgun..

Açık ve net bir şekilde; "bile bile, lades olmaktır….!"

İşin içindeki "çapan oğlanı…"

O da şu; "kelepire" kapatmak…

Neyse!

Bilahare mevzu edeceğiz…

***

O GECE NERDEYDİN?

Bir saniye!

Kimden söz ediyorsunuz?

İnşallah ben değilim…

Ki olamam…

Bir kere o gece; "ful" mesai yaptım…

Saklanmadım…

Birilerine "bekleyin" gelirim randevusu da vermedim..

Vaadim de yoktu...

Ki, saat 18.00 itibariyle, ta ki 02.00'ye kadar yayın vardı..

"Seçim ekranı…"

Kesintisiz, canlı yayın programı…

Bir dizi konuk..

Milyonlarca şahit izleyici...

Aha da görüntüler…

Yani; "seçim gecesi" gizli-saklı bir yerde değildim?

Ortada idim...

***

İyi de..

Biz senden söz etmiyoruz ki!

Sen niye; “gocundun?”

O gecenin "şeceresini" hemen döktün…

İyi de, "yazıya" atılan başlık, sorgulama yapıyor…

'O gece nerdeydiniz" diye..

Eee…

Üstümüze alınmayalım da, kim alınsın!

Var mı, bizden başka; "üzerine" alan…

Yok..

Biliyorum, mevzuumuz başka..

Neyse!

Hafta sonu ironisiyle sohbete girelim!!!

Stres bu ya!

***

Gelelim!

O gece nerdeydiniz sorusunun muhatabına!?

Yani, Muharrem İnce'ye..

"Seçim akşamı, nerdeydiniz?"

Doğrusu..

Günler geçti, seçimin üzerinden…

Ki, YSK kesin sonuçları açıkladı..

Milletvekilleri mazbatalarını aldı..

Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil..

13. Cumhurbaşkanlığı ibaresi kaldırıldı…

Yeni sistemin; ilk Başkanı!

Eee…

Bugün de "yemin" töreni var..

Vekiller yemin edecek…

Erdoğan da Pazartesi günü yemin edecek…

***

Hal bu iken..

Yeni süreç startını almışken..

Zaman bu kadar tükenirken!

Hala da…

İnce'nin "seçim gecesi" nerdeydi, sorusuna Fransız kalışı..

Ya da yanıtsız duruşu…

Farklı argümanlarla; "işi kavga" noktasına taşıması..

Hele ki, hakaretler..

Küfürler..

Bel altı söylemlere kadar; "kamuflaj" gayreti söz konusu ise!

Elbette ki, bizim de "bir çentik" atmamız gerekir..

Onun için de, irdeledim…

İnce o gece; "nerdeydi?"

***

Aha da, konuşulanlar..

Aha da kulislere yansıyan..

Aha da, yazılı-görsel, yorumcuların beyanları..

Diyorlar ki..

İnce o gece, "seçim sonuçlarını" otelde takip ediyormuş..

Parti merkezinde değilmiş..

Reklam olacak, ama belirtelim…

Swiss otel imiş?

8. Kattaki "süit" oda..

Bir grup, "arkadaşıyla" birlikte!

Ki erkenden; "otel atmosferinin moduna" girmiş…

Hani Kemal Bey'in bir ifadesi vardı..

Trabzon'da söylemişti…

"Bizler akşam rakı sofrası kurarız..

Her şeyi konuşuruz..

Hükümet kurarız..

Hükümet deviririz..

Ama sabah olunca, her şeyi unutuveririz.."

***

İşte!

İnce'nin hal-i durumunu anlatan hadise de böyle cereyan etmiş..

O gece!

İnce'de benzer bir pozisyon almış..

İçmiş.. Sek.. Sek’leri devirmiş!

Olmaması mümkün mü?

Heyecan.

Gelen telefonların da, "körüklemesiyle!"

İçtiği şişede durmadığı gibi; kendi de durmamış!

İlk çıngarı çakmış...

Daha saat 20.00 suları iken...

Twwit atmış…

Narayı basarak;

Eeeyy CHP'liler…

Siz hemen YSK'nın önüne gidin..

Ben de geliyorum..

Bu gece YSK'nın önünde yatacağım.."

Sonra; kafa zoooonkkkk…

***

Tabi gece devam ediyor...

Derler ya; "şişede durduğu gibi durmaz" diye..

Kalkmış…

"Bu kez kameralar önüne geçeceğim..

Açıklama yapacağım..

Seçime dair sonuçları yorumlayacağım..

Erdoğan'a..

Diğer rakiplere..

Hele ki, Kemal'e yüzde 30'u "cuk" diye yüzüne vuracağım" demiş..

Ama yok!

Ki olamaz da…

Çünkü her ağzından çıkan sözcük; "sinkaflı!" hale dönüşünce!

Çevresi "olmaz" demiş..

***

Öyle ya!

O geceye dair sorulara "ayıkken" söylediklerini..

Bir de; "şişenin dibine" vurduğu halde iken..

İşte; "bu hal-i vaziyeti" ekibini korkutmuş..

Onunla otel odasında bulunanlar…

"Sen bir sus..

Bu akşam konuşma..

Hadi eve gidelim..

Yarın konuşursun…" diyerek "pışpışlamışlar!"

Becermişlerdi...

***

Velhasıl!

O gece nerdeydin sorusunun cevap hikayesi özetle böyle!?.

Ha inkar mı ediyor; İnce..

Ya da farklı bir durum, vaki ise..

Çıksın; "yok öyle şey" desin....

Ki diyemez..

Çünkü, otelin o geceye dair faturası ortada..

Servisi yapan..

Boş şişeleri, toplayan…

Ve tabi ki kameralar görüntüleri..

Yani hepsi bilaistisna; " o gece Muharrem abi zombiii" diyor..

***

İşin çirkin hali de!

Vakıa bu iken..

Şeref..

Namus..

Haysiyet..

Nokta-i nazara indirmenin de; rezilliği ayrı bir garabet!

***

MİLLET İTTİFAKI DAĞILDI?

Niye..

Dağılmayacak mıydı? Bir protokol mü vardı?

Bağlayıcı…

Ya da sürekli.. Veyahut "imza altına alınan bir tarih…"

Yok…

Hesap belli idi...

"İttifak" kurmak..

Erdoğan'ın "oylarını" tırtıklamak..

Ve hep birlikte; "proje" olarak, "operasyon" elemanı olmak!

Yani; "baraja" takılmayalım…

***

Ha birde..

Bu ittifakın "ortak değerlerde" buluşmak..

Demokratik ilkeler..

Hak…

Hukuk…

Adalet…

İlkenin, milletin "âli menfaatine" çalışmak…

Milli…

Yerli…

Ve Türkiye'nin "Salih-i selameti" için bir gaye yok…

***

Ki vaki mi?

Türkiye'nin siyasi tarihinde; "beş benzemesin" bir arada olduğu…

Ne mümkün?

İlla ki, "birinin" hesabı olması gerekir ki..

Köprüyü geçene kadar..

Özetle..

Millet ittifakının; "seçim sonrası!"

"Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna!"

Gizli ortak; kapıda!

***

İYİ PARTİ NEREYE!

Belli ki bir yere gidiyor…

Sahi…

"İttifak" bitti diyen, ilk kimdi?

Tabi ki, İyi parti…

Hayırdır…

Ne bu acele?

Başka bir "ittifak" cephesi mi, bulundu?

Yoksa…

Denildiği gibi mi?

Eee…

Muhalefette kalınır mı?

ANLAMIŞ DEĞİLİM…

Adam…

En lüks otomobiliyle; Meclis'e gitmiş..

Vekil kaydını yapmış..

Ki bilinen ve tanınan bir sporcu..

Milli bir sporcu…

Ülkeyi de..

Milleti de; "dünya"da tanıtmış..

Bayrağını dalgalandırmış..

İstiklal marşını okutmuş…

Birileri ne diyor?

Vay sen misin; "o arabayla" meclise giden..

Vay sen misin; "o lüks" otomobile binen…

Ayıp…

“Bu adam Müslüman olamaz…”

Ve daha birçok laf…

Söylenecek tek söz var..

Yolsuzluk yapana..

Hırsızlık yapana..

Rüşvet alana..

İhaleleri peşken edene..

Devletin malı deniz aklını çalıştırana!

Yetimin..

Yoksulun..

Garibin..

Velhasıl kelam; 81 milyonun "alın terini" çuka edeni, çalanı "görmeyiz!"

Ona tek bir laf yok.

Ama!

Adamın dediği gibi..

"Alın terimle kazandım..

Kırılmadık yerim kalmadı..

Avrupa'da..

Dünya'daki "müsabakalardan" aldığım para..

Ki ülkemin cebinden çıkan tek kuruş yok..

Ve ekliyor…

Milletvekili maaşını da almayıp; "hayır işlerinde harcayacağım"…

Diyeceğim şu..

E be arkadaş "çalış da senin olsun.."

Ha bir de..

Bil ki, "Müslümanlık", mal-mülk, giyim-kuşamla ölçülmez..

Hele ki, "Müslüman" ezik ve fakir mi olması gerekir…

Yok, beyler yok!