IRKÇILIK VE MAGANDALIK!..

Sakarya'daki vakıda "ikisi de" mevcut..

Tabi ki, "silahlanma" vehameti de var..

Yani "çoklu" bir komplikasyon içeriyor…

Travmatik! Tehlikeli..  Ürkütücü..

Kan dondurucu..  Öfke seli oluşturuyor…

Tabi ki provokatif "faşizan" bir anlayışın sirkülasyonu da var…

Her yönüyle "tahrip" kalıbı gibi!…

 

***

 

Önce bi olaya vakıf olalım… Tabi basına yansıyan şekliyle!…

Nasıl yaşandı, kim, hangi "psikolojik" ruhla..

Ve kimler; "ateşi" körükleyince, "kan" aktı..

Baba öldü.. Oğul ağır yaralı..

Bakalım…

Olay Sakarya'nın Hendek ilçesinde vuku buldu..

Hendek ilçesi yabancı değil.. Tanıdık…

Diyarbakır'ın kalbinde yer edinen Merhum Gaffar Okkan'ın memleketi..

Gönül bağı yüksek..

Ki, burada "Kürtler de" yoğunlukta yaşıyor.. Yeni değil, "yarım asırdan beri" varlar..

Yerlinin, yerlisi!...

 

***

 

Medya'ya yansıdı… Bir baba ve oğluna..

Yine bir baba ve oğlu; "Kürt müsünüz, Suriyeli mi" diye soruyor…

"Kürdüz" cevabına alınca.. Üzerlerine kurşun yağdırılıyor…

Muş'lu Kürt Baba Kadri Sakçı hayatını kaybediyor..

16 yaşındaki oğlu Burhan Sakçı. ağır yaralanıyor…

Şuan, tedavi altında.. Saldırgan baba ve oğul tutuklandı…

 

***

 

Olay bir bütün olarak; "kan dondurucu..!"

Açık ve aleni; "ırkçı" bir cinayet… "Ateşi" körüklüyor…

Yıllardır başarılamayan..

Yıllardır "amansız" şekilde, yapılmak istenilen..

Türk'ü Kürd'e..  Kürdü, Türk'e kırdırmak..

Türkiye'yi "bölüp-parçalamak..!"

Ülkede kaos üretip "kardeş kavgası" yayma gayreti!…

Ne yazık ki, "bu ırkçı" olayla, yeni bir ivme kazandı…

Alevlendi!...

 

***

 

Nitekim… Olay ve olay sonrası; yaşananlar kışkırtıcı!!…

"Yarayı" deşti..

Tabiri caizse; "kanatıyor" yürekleri de dağlayarak!...

İki tarafı da, "hasımlaştırıyor?"…

Kin, öfke ve nefret duygusunu kabartıyor..

Kahredici olan ise; "buradan" beslenmeye çalışan "kan emicilerin" attığı cirit..

Akbabalar gibi; dolanıyorlar?..

Vaziyeti daha beter hale nasıl getirebilirim, gayretindeler?..

Gaflet ve delalet hakim!…

 

***

 

Siyasiler de; aynı kulvarda koşuşturuyor….

Sağduyu.. İtidal çağrısı.. Hakikatin gün ışığına çıkarılması gibi; "bir gayretleri" yok..

Herşey spekülasyon!… "Beterin beterini" oluşturmak..

Ki siyasi rant devşirebilme fikriyatı içerisindeler..

Muhalefet "hükümete" yükleniyor…

Ne yazık ki, iktidar da zayıf!.. İlgili ve yetkili kurumlar, "vaziyetin ikmaline" çıplak gözle bakmıyor..

Önemseyici değiller..

 

***

 

Ki yapılması gerekir; bir bütünlük içerisinde olay "açığa" çıkarılmalı!…

Ama, her yönüyle… Her ne kadar; "katil" baba tutuklandıysa da..

İtiraf edip; "sarhoştum, hatırlamıyorum" deniliyorsa da…

Diyeceğim şu!..

Vakıa oluşturulacak bir "Meclis Araştırma Komisyonuyla" incelenmeli..

Tahkikata alınmalı..  Hendek'e gidilerek; "soruşturulmalı!…"

Oranın ahalisiyle; görüşülmeli!…  Rapor halinde, kamuoyuna ve Meclis'e sunulmalı!…

 

***

 

Aksi taktirde.. İş "kan davasına" döner ki; mazallah!..

Dedim ya!..

Hendek'te, Kürt ve Türk nüfusu çoğunlukta.. Ki büyük bölümü; yarım asırdır burada yaşıyorlar..

Nitekim, Muşlu Kadri..

Doğma büyüme, Hendekli.

Oğlu da!…

Aile fertleri kalabalık!..

Tıpkı, Türkiye'nin genel yapısı gibi; "etle-tırnak" misali..

Ama bu vakıa, "koparma" babında, kanatılıyor..

Sirayet alanı, Sakarya değil, Türkiye'dir..

Hele ki, Suriye ve Irak'ta "sıcak atmosfer" hakim iken!...

Barış ve sükûnet sağlanmalı..

Suriyeli'lere karşı; "oluşan" nefret gözardı edilmemeli..

 

***

 

Gelirsek; "magandalığa…!"

Ve vakıanın ifşa ettiği "bireysel silahlanmaya!…"

Dedim ya; "vahim" noktalar var… Ki bu olay, bariz ifade ediyor…

Bakınız!.. Yaşanan "ırkçı" cinayetin, işleyiş seyrine!…

Olay nasıl; "vücuda" geliyor…Bir de, buna bakalım?.!

Adam içmiş.. Oğlu içmiş.. İkisi de zil zurna sarhoş.. Bellerine "silahlarını" takıp, sokağa iniyorlar…

Sanki "Arizona, Teksas!" gibi…

Denilene göre; "tekel bayiiyle" bir münakaşa yaşanmış..

O'nu vuracaklarmış!…

Baba Hikmet Usta Tekel Bayiisine yöneliyor..

Oğlu M.U ise, Kahvehanede olabilir diye buraya yöneliyor!..

Bayii Kürt kökenli!..  Hesap sormak için; ikisi de içeri girer girmez nara atıyor..

Kürtler'e, Suriyelilere küfürler savuruyorlar..

 

***

 

Irkçı küfür ve hakaretler üzerine; Burhan Sakçı ayağa kalkıyor…

"Küfür edemezsin" diyor… Tartışıyor…

"Vay sen misin?" deyip silahını çekiyor.. Baba Kadri Sakçı bunu görünce, "atlıyor?"..

Oğlunu kurtarmak için kapanıyor… Ancak kurşunların hedefi oluyor..

Baba Kadri ölüyor, oğlu ise ağır yaralı..

Peki fail baba ve oğlu.. Baksanıza, polislerin arasında "tehditler" savuruyor..

Gazetecilere "ölürsünüz" diyor..

Baba tutuklanıyor.. Oğlu şartlı serbest…

 

***

 

Vakıanın özeti böyle!…

Önce "silahtan" başlayalım!.. Yani illegal bireysel silahlanma!..

Belinde ruhsatsız silah taşımak..

Çarşıda, pazarda, kahvehanede.. Tekel bayiisinde, meyhanede dolaşmak; "kolay mı?"..

Yani serbest mi?… Nasıl temin ediliyor?..

İlkel ve sıradan!… Buna karşı bir tedbir, önlem yok mu, alınmıyor mu?…

Yoksa bilinçli bir; "vaziyet mi?" söz konusu!...

 

***

 

Bir taraftan; tavizsiz terörle mücadelede bulunacaksın..

Dağ-taş, demeyeceksin..

Olağanüstü; "bir çaba" içerisinde olacaksın..

Ama; ilegal biriysel silahlanmanın önüne geçemeyeceksin?..

Magandalara.. Eli silahlı çetelere.. 

Böylesi ırkçı, faşizan, "akıl ve ruh" yoksunu karakterlere "meydanı" boş bırakacaksın?…

Cirit atmalarına; "imkan vereceksin?"…

Kabul edilmezdir…

İster Türk ırkçılığı yapsın..

İster Kürt ırkçılığı yapsın…

Kimse; "kimlik üzerinde" ötekileştirici ya da sahiplenilmesi gereken olarak görmemeli..

Türkiye, 81 milyonla vardır…

 

***

 

Velhasılı kelam!…

Hendek'teki "vahşi ve canice" vuku bulan hadise…

Her yönüyle!..

Bir ders-i ibret vesikası olarak; "ele alınmalı?"…

Çünkü, "Kürtler'e yönelik" açık ve aleni bir şekilde "ırkçı saldırılar" artmaktadır…

Ki bariz orta yerde..

Gerek sosyal medyada..

Gerek yaşamın diğer kulvarlarında; "nefret söylemi" yüksek!..

Ki fiili saldırılar da; arttı!…

Hele ki, son dönemlerde tv'lerdeki dizilerde "ırkçılık" üzerine oluşturulan algılar!..

Tabiri caizse; "ateşe benzinle" gitme misali..

"Milliyetçilik" duguyusu; "ırkçılık" üzerine inşa ediliyor…

İlkel bir felsefe!…

Bağnazlık..

Topyekün "ırkçılığa" karşı, mücadele etmeliyiz..

Eğer ki, Türkiye'nin yarınlarını ve birliğini düşünüyorsak!..

Büyük kayıp!..

 

 ***

 

POŞET MESELESİ…

İki kelam da biz edelim…

Mevzu ne?.. Artık "naylon" poşet paralı.. 25 kuruş..

AVM'lerde.. Zincirli mağazalarda..

Parayı ödersen; poşeti alırsın.. Yoksa; "poşet" yok..!

Gaye!.. "Çevre kirliliğini" önlemek..

Yani, dün parasız kirletiyorduk..

Bugün "paralı" çevre katliamı yapacağız… İyi de; "çözüm mü?"…

Doğrusu!…

Vakıa Nasrettin hoca'nın fıkrasına benzedi..

"Ya tutarsa..!"

Diyorum ki!…

Şu uygulamayı tersine yapsak… Poşeti getir; 25 kuruşunu al..

Yoksa.. İş yine; "marketler zincirinin" kasasına kar olur?..

Sizce!...

 

***

 

CHP'NİN ZİHNİYETİ!…

Değişmiyor.. Bir asırdır; aynı fikriyatta!..

Baksanıza hala; ""diktatör" söyleminde..

Neymiş!…

Erdoğan diktatör imiş…

Öyle ya, Menderes'e de "öyle" denilmişti..

12 Eylül'ü yaratan…

28 Şubat'ı besleyen...

15 Temmuz'a "çanak" tutan sanki CHP değilmiş?..

Darbelere giden yolların "taşlarını" döşe..

İşçiyi..

Sendikaları..

Ahaliye "sokağa çıkın" de..

"Demokratik haktır" deyip; "ülkeyi" kaosun kucağına it…

Operasyon çek..

İç ve dış "şer yapılarla" ittifak kur..

Ülkeni ve meşru siyasal iktidarı; "şikayet" et..

Sonra çık de ki; "meşru" siyaset yapıyorum..

Bizler; "demokrasi güçleriyiz" de!…

Ah ki ah!…

Azıcık…

Zerre-i miskal; "bir demokrasi" inanmışlığı olsaydı..

İktidarlara değil..

Ülkeye ve millete "şans" olabilme, gayreti içerisinde olunsaydı…

Darbelere karşı; dursaydı..

Sivilleşmeyi..

Milli iradeyi…

Halkın temel değerlerini "önemseyen" siyaseti gütseydi..

İnanca..

İbadete..

Örf ve adetlere..

Gelenek ve göreneklere "kapıları" kapatmamış olsaydı..

Yasakçı zihniyetin, "borazanlığını" yapmasaydı..

Yıkıcı değil, betonlaştıran yapıcı olsaydı..

Bugün…

Ne Türkiye bu halde olurdu...

Ne de CHP tu kaka, konumunda; "birilerinin" oyuncağı olurdu..

Ya da; basamağı..!