İSTİŞARE VE DOSTANE ELEŞTİRİ!
Öyle ya…
Demokrasi ve korku…
Özgürlük ve sömürü…
Barış ve savaş…
Vaki midir ki; "yan yana" olsun…
Ya da birlikte; "yaşam" alanı, bulsun…
Ne mümkün…
Çünkü biri varsa, diğeri hükümsüzdür…
***
Eğer ki…
Hukukun üstünlüğü kendini idame ediyorsa..
Demokrasiyi…
Özgürlüğü…
Barışı…
Ve toplumsal birlikteliği; "bu ilke üzerine" inşa ediyorsa…
Burada, "korkulu, kaygılı" bir yaşam olmaz!
***
Ama değilse…
Korku..
Sömürü…
Savaş..
Toplumsal kutuplaşma; "kendini" işletiyorsa…
Rejim..
İdare..
Yasaların niteliği, niceliği "pek" önem arz etmez!
Çünkü "kırılma" var…
***
Hakikat bu iken…
AK Parti…
İktidar noktasında; "vaziyetin" ikmalinde; "korku ve kaygı" üretmemeli…
Üretici…
Endişe geliştirici; "durumlardan" kaçınmalı…
Meşru olmalı…
Dinlemeli…
İstişare etmeli…
Gelen serzenişleri, eleştirileri, görmeli!
***
Yoksa!
Kulakları tıkarsa…
Duyarsız tavır içerisine girerse…
"Ben yaptım, ben ettim" deyip atarsa…
Konuşanı…
Eleştireni "yargısız infaza" mahkûm ederse…
Hiç bur şekilde; kendisini "güven bunalımı" girdabından kurtaramaz…
***
Eee…
İktidarların da…
Rejimlerin de…
Otoritelerin de; "sonunu" getiren..
Zayıflatan…
Kan kaybına uğratan; "güven" vermeyişliğidir…
Güvensizliğidir…
Onun için; "güven duygusu" sarsılmamalı!
***
İşte bu noktada…
Özellikle; söz konusu "son iki kararname…"
Bu minvalde; "büyük bir handikap" üretici!
Güven "erozyonu" yaşatıyor…
Ki, "niyet" Salih olmasına rağmen!
Amel; güven sarsıcı!
***
Sade..
Açık ve net bir ifadeyle...
Ülkenin yüzde 80'i..
Ki yüzdelik oran fazla da olabilir..
Aşağı değil..
Hiç kimse… Ama hiç kimse!
15 Temmuz "ihanetini" kabul etmiyor…
Etmez de…
Ve hiç bir insan…
Bu ihanete karşı çıkan..
Direnen...
Mücadele edip savaşanı da "suçlu" görmez!
Hele ki, "yargılansın" demez…
Ki demiyor da...
***
Çünkü..
O kişi, demokrasi kahramanıdır..
O kişi, demokrasinin şehididir..
O kişi, "ihanetin, cuntanın" ikmaline direnen; "vatan evladıdır.."
Gazidir…
Şehit ve Gazi…
Hangi hukukta,
Hangi nizamda,,
Hangi adalet mekanizmasında; "gel hesap ver" diye bir hükme sahiptir…
***
Onun için…
Saflarda "provokatörler" olsa bile..
İyi niyet beslemeyenler var olsa da…
İç ve dış şer güçler safa girse bile…
Vaziyeti; kendine fırsata dönüştüren "darbeci hainler", iş tutsa bile!
Hükümet; "hakikati, makuliyeti" görmeli…
Denilen ne?
"Madde ileride milis örgütlenmeleri teşvik eder?"
***
Yani..
En basit..
En sıradan…
İki kişinin tartışmasından bile; "durumdan kendine vazife" çıkaran..
Eline silahı..
Satırı..
Baltayı alıp; "vatan, millet Sakarya" narasıyla, dalan olur?
Kan akar..
Kan dökülür..
Ki bu hal; "şer zihniyete" yağ, ekmek bal olur..
Ülke ve millet; "kutuplara" ayrılır…
***
Bin yıllık kardeşlik..
Bin yıllık birlikte yaşam..
Bin yıllık, "yekvücut hal" tar-ü mar olur..
Ki bu da; "kendi kendimize, kendi elimizle" yapılmış, olunur ki..
Maazallah..
***
Sonuç itibariyle!
Ana muhalefeti..
Yavru muhalefeti..
İktidar muhaliflerini, bir tarafa bırakalım!..
Hükümet içerisinde..
Ak Parti'de bulunanlar dahil olmak üzere..
Ki, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dâhil!
Ekseriyet.
Makul noktada; "maddedeki muğlâklığı" giderin diyor…
Çünkü..
"Muğlâklık, hukuk devleti anlayışı açısından kaygı verici?"
Lakin görünen o ki; laf dinleyen yok…
İşte asıl tehlike burada…
***
Baksanıza!
Gül, "kaygı verici, ilerisi için, üzücü gelişmelere fırsat verebilir" dediği için.
Edilmeyen laf kalmadı…
"Tu kaka" noktasına getirildi.
Sen kim oluyorsun diyen bile çıktı.
Sanki.
Gül, AK Partili değil.
Parti kurucusu değil…
Bu partide;
Milletvekilliği,
Başbakanlık,
Cumhurbaşkanlığı yapmadı?
Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı değilmiş gibi!
"Başka hesap peşinde" deniliyor.
Ayıbın ötesinde!
***
Hükümet!
Kanun yazıcı…
KHK hazırlayıcısı..
Çıkıp da sadece bir dille; "bu madde…"
Hiçbir şekilde;
15 ila 16 Temmuz tarihleri dışındaki; "eylem ve filleri" kapsamıyor?
Darbe teşebbüsü..
Terör eylemi..
Ve devamı tamamen; "bu iki günü" kapsıyor..
Yani, 48 saatlik "zamanı" içeriyor…
Diyen yok..
İfade edilen; "söylenenlere" niyet okuma!
Ne diyelim!
2019'a giderken; "ayağa keser işler yapılıyor..."
Hayırlı cumalar…