KAMU MÜLKİYETİ ÇÜRÜYOR?

Hani bir söz var…

Denir ki…

"Varlık içerisinde yokluğu yaşamak.."

Tabi, karşıtı da var..

Yokluk içerisinde; "israfa" girmek..

Ne yazık ki..

Diyarbakır adına işte böylesi bir dönemi yaşıyoruz.

Bugün değil..

Yıllardır; "aynı zihniyet" kendine üreme alanı buluyor…

***

Bu noktada kaç yazım oldu, ben bile bilmiyorum..

Maalesef..

Biz yazıyoruz..

Deriz ya, "dilimizde tüy bitti" ama dinletemedik..

Bakınız…

İl'de birçok kamu kuruluşu..

Resmi…         

Ki yarı resmi olan kurumlar da var…

"Kiralık" binalarda hizmet veriyorlar…

Plazalarda…

Villalarda…

Yani lüks ortamda…

Kiralar da o biçim; "fahiş" fiyatta…

***

Ama beri yanda…

Kamuya ait birçok bina; boş…

Atıl durumda…

Ne hizmet için kullanılıyor.

Ne de, gelir sağlama adına bir "işe" yararlandırabiliniyor?

Çürüyor…

Gerekçelere bakıldığında; "şüyuu vukuundan" beter misali..

Rezalet!

Ki en çok da öne sürülen gerekçe; "imar ruhsatı yok?"

Sanki Diyarbakır'daki diğer binaların hepsi; "imar ruhsatlı…"

İstatistikler ne diyor?

Diyarbakır'daki yapıların, yüzde 70'i kaçak…

Yani, "imar ruhsatı yok…"

***

Ülke; ekonomik bir krizin içinde…

Hükümet…

Bakanlıklar..

Ha bire; "genelgelerle" tasarrufa gidilmesini istiyor..

"Kemer" sıkılsın…

Aşırı lükse…

Aşırı harcamalara gidilmesin…

Hal bu iken; Diyarbakır'da yaşanan bu "israfa-keyfiyete" ne denilmeli?

***

Buyurun size üç örnek…

Yenişehir semtindeki; 7 katlı bina…

Vakıflar Bölge Müdürlüğüne ait...

Yenişehir Belediyesi’nin "eski hizmet" binası…

17 daire…

Bina dibindeki işyerleri…

İki yıldan bu yana; "in, cin top oynuyor…!"

Atıl…

Ne kiraya verilme var…

Ne de, bir kamu kuruluşuna "tahsis" etme var…

Gerekçe; "imar ruhsatı yok!"

Talep edene de; "bürokratik oligarşi" duvarı örülüyor…

Hele ki, "tadilata" biçilen fiyat…

***

Yine, Yenişehir ilçesindeki bir başka bina…

SGK'nın yıllarca hizmet verdiği bina…

O da yıllardır; "metruk!"

Terk edilmiş…

Tinercilerin…

Balicilerin…

Hırsızların…

Mekânı olup, semtine "terör" estiren bir konumda…

Ve daha benzer; nice metruk yapıların hal-i vaziyeti…

Kamu mülkiyeti heba oluyor…

***

Sonuç itibariyle…

Varlık içerisinde yokluğu…

Yokluk içerisinde lükse düşkünlüğü; "dile" getirdik…

Tam da; "ekonomik tasarrufa" ihtiyaç duyulan bir dönemde…

Bakalım; etkili ve yetkili zevat ne diyecek?

O metruk binalar; "çürümükten" kurtarılacak mı?

Takipteyiz….

***

AF MEVZUUSU…

Bahçeli "ısrarlı!"

Ki, Partisi 8 maddelik teklif hazırladı…

Bastırıyor…

Ankara konuşuyor…

Siyasi kulisler, mülahaza ediyor..

Adliyeler..

Mahkemeler..

Ve tabi ki, cezaevlerinde de "bir beklenti" hâsıl…

Kamuoyu da; tartışıyor…

Pozitif…

Negatif…

Yani iki yönlü fikriyatlar söz konusu...

Kapsamı; "ne olacak" sorusu da var?

Ancak…

AK Parti; "Af gündemimizde yok" diyor…

Nitekim Ömer Çelik MYK sonrası konuştu…

"Bu konuyu hiç konuşmadık.."

Lakin süreç nasıl "işler" bilmem?

Ama!

Bahçeli attığı adımı; "inceden hesap etmeden" atmaz…

Hele ki, "Af" gibi bir mevzuda…

Meseleye…

AK Parti "henüz" ısınmasa da…

Gündem "teşkil" etmezse de…

Kamuoyu; "kendi mecrasında" konuyu irdeliyor…

Ki öyle ya da böyle; "af kanunu" yola çıkmıştır…

Bir olgunlaşma var…

Derim ki…

Vicdanları "tarumar" etmeden..

İzan.

Ve İnsan-i "noktaya" halel getirmeden…

Kavgasız…

Gürültüsüz…

Yumruksuz…

Toplumsal bir mutabakatla; "sonuca" gidilmesi lazım...

Çünkü, kader mahkumu çok..

***

KLİMALAR ÇALIŞIYOR MU?

Evet..

Toplu Taşıma araçlarındaki "klimalar" çalışıyor mu?

Minibüslerin…

Otobüslerin…

Ticari taksilerin…

Vatandaşa göre; “çalıştırılmıyor?”

Hava boğucu..

Aşırı yolcu alınıyor..

Klimaların devre dışı hali "bize işkence?" deyip duruluyor…

Çalıştıranlar da; “fan” çalıştırıyorlar…

Klimayı değil…

Belediye yetkilileri ise serzenişlere, tepkilere karşılık diyor ki..

Denetimler yapıyoruz..

Kontrollerde bulunuyoruz..

Yani tavizsiz; "müdahale" ediyoruz...

Vaziyete ne dersiniz?

Ne vatandaşı memnun etmek mümkün?

Ne de, belediyenin tam teşekküllü hizmet üretmesi mümkün?

Demek ki…

Azıcık daha dişimizi; iki yönlü sıkacağız…

Eee…

Eylül ayı geldi…

Havalar soğumaya başlar…

***

OKUR SORUSU…

Diyor ki…

Sizce "yerel seçimler" kimi etkileyecek?

İktidarı mı, muhalefeti mi?

Geçirdiğimiz seçim…

Siyasi seyir…

Ve partilerdeki "iç karışıklık" şu neticeyi resmediyor…

Bu kez, iktidar etkilenmeyecek…

Çünkü "seçime" dair bir riski yok…

Ne kaybedecek bir genel başkanı…

Ne kaybedecek bir reisi..

Ne de kaybedilecek bir seçmeni?

Vaki olacak olan; muhalefettir…

Ki başı çeken de; "ana muhalefettir…"

İç karışıklık…

Koltuk sevdalığı…

Ve üretimsizlik hali; "mağlubiyeti" kaçınmaz kılıyor…

Soru yanıt buldu mu?

Sizce…

Hayırlı cumalar…