MAŞALLAHIMIZ VAR!

Şu;
EMITT fuarına dair; "Fransızlığımız!"
Ne kadar da; "ıraklılık" içeriyor...
Tuhaf..
Bir o kadar da; "pervasızlık.."
Ya keyfiyet…
Kime dersin?
Herkes bir âlem..
Bileşenler demiştim...
Yani fuardaki stantta yer alan; "kurum ve kuruluş ile odalar!"
Görüntü; "tek çatı!"
Amma velâkin; "sunum ve tanım" herkes ben…
Onun için; "bileşenler sözümü" geri alıyorum..
Onlar...
Diyarbakır yok..
Şehrin; tarihi, kültürü, medeniyeti, yok; onlar var!
İlla ki ben!
İlla ki "bizler" olmasın…
***
Sosyal medya..
Hele ki facebook sayfasındaki paylaşımlar…
"Bir âlem..!"
Ye, iç, otur, "resim" çek ..
Halk deyimiyle; "kendin pişir kendin ye!"
Peki; gidiş-geliş, uçak, otel masrafı kimden?
Eee..
Zat-ı muhterem cebinden mi ödeyecek?
Olur mu?
Oralara kadar gitmiş.. 
Bir de cebinden harcama mı yapacak?
Kurumun kasası ölmüş mü?
Ordan karşılansın..
Kes faturayı, ödesin oda!...
İyi de, "kenti tanıtmak" nerde?
Nerde; "kamuoyu" oluşturma?
Nerde, turizm, kültür, iş, aş nam-ı hesabına "iş bağlama?"
Yani; geri dönüşüm nerde?Sorsan; o ne?

 


Herşey bir kenara!
İlmek Halıcılık…
Sahi kendileri nerde; "tanıtım ve sunumları" hangi stantta?!..
Öyle ya…
Lice..
Sur..
Bağlar ilçesinde "İpek Dokuma Halı Üretimi" yapıyorlar..
Ki her fuarda..
Ki her tanıtım etkinliklerinde..
Kültürel ve sosyal, turizm organizasyonlarında "öncüydü!.."
Övülendi..
Ama, İlmek Halı, Diyarbakır Standında yok…
Peki nerde?
Meğer ki, Hakkari'ye "tranfer" olmuş….
Onların standında; Diyarbakır'da ürettiklerini sergiliyor.
Hayırdır..
Araya "sen-ben kara kedisi mi?" girdi..
Yoksa; akçeli durum mu?
Yakışmadı…
Velhasıl kelam.. 
"EMITT" fuarı, bir kez daha "egoların tatmin" şovuna dönüştü ya..
Yeter..
Bravo "ben'lere!"
 
***
AYIP MI, SKANDAL MI?
Neyse!
Mevzuya müdahil olduğunda karar verirsiniz..
Takdir sizin..
Malum, 24 Ocak Okkan'ın şehit edilişinin yıl dönümüydü..
17. yıl önceki hain pusu..
Bir çok kurum; "etkinlik" organize etti..
"Anma" adına..
Belediye Spor Daire Başkanlığı da; organizasyon yapmış…
"Müsabaka tertiplemiş.."
Yemek yenilmiş..
Bir hayli, "cömertçe" bir harcama yapılmış…
Lâkin; "davet edilen, katılım gösterenlerin" bir teki dahi vaziyete vakıf değil..
Ne Gaffar'ı tanıyor..
Ne teşkili mesaide bulunmuş..
Ne de, onun döneminde, Diyarbakırspor'da futbol oynamış..
İdarecilik yapmış..
Yönetiminde yer almış biri yok!
Tıpkı bizim; "EMITT" suvarileri gibi; "kendi kendilerine anma yapıyorlar!"
Denilen şu; "yuh!!!"
Böyle bir günde..
Böyle bir organizasyonda…
İşin ruhuna uygun hareket edilmez mi?
Edilmemiş..
Demek ki, iş göstermelik…
Bakın biz de; "anma" etkinliğinde bulunduk..
Okkan'ı seviyoruz(!)...
Seviniz..
***
Önceki gün..
Okkan'la ortak bir dostum aradı..
Mevzuuya dair konuştu..
Tepkili..
Ve gönül kırıklığıyla dedi ki..
Nezaketen de olsa!
İşi organize edenler..
Okkan döneminde Diyarbakırspor'la ilgilenen..
Yöneticiler..
Çalışanlar..
Futbolcular..
Teknik Heyet..
Ki kulüpte görev almış olanlar…
Buyrun gelin; "daveti" yapılmaz mı?
Ne diyelim?
Vaziyetin ikmaliyle; "siz deyin!.."
Kime ayıp?...
***
GAZİLİK UNVANI MİLLETE VERİLMELİ…
Deniliyor ki…
"Reis'e Gazi unvanı verilsin?"
Tabi; çok yönlü tepki ver..
Kimi; "Atatürk mü ki?" deyip karşı çıkıyor..
Ki malum!
Kimi; "Hakkıdır" diyor..
Kimi; "yetmez, kapsam genişlemeli?!"
Yani, komutanlara..
Başbakan'a..
Meclis'e..
O geceki bakan ve milletvekillerine..
Doğrusu!
Erdoğan için..
Yani reis için; "bu unvan" hak..
Çünkü, üst üste darbe girişimine maruz kalan; "ender bir lider?!"
Ancak benim de, "bodoslamam" var…
Diyorum ki..
Hazır Gazilik "unvanı" konu olmuşkan..
Neden..
Türkiye milletine; "gazilik" ünvanı düşünülmüyor?..
Darbeye darbe yapan; "halk" değil mi?
Bedel veren..
Canını, kanını, sermayesini döken bu millet..
Gazi bir millet!
Bu yöne de bir eğilim gösterilse!
***
KRİTİK SORU…
Afrin harekatı sürüyor..
Ama..
ABD ile Türkiye arasındaki; "sinir savaşı da…"
Özellikle; Münbiç odaklı…
Ki; "krizin" kilit noktası oldu…
Afrin harekatının "nasıl sonuçlanacağına" ilişkin; en kritik soru..
Münbiç "ne olacak?"..
Düğüm çözücü..
ABD ne diyor?
"Askerimiz var.. Buradan uzak durun.."
Cumhurbaşkanı ne diyor?
"Afrin sonrası Münbiç var…"
Harekatın anahtarı; Türkiye buraya yönelecek mi?..
Yoksa..
Göreceğiz..
Daha zaman var..
Savaş bu; her an yol haritası taktik üzerine değişebilir?
***
MAKAS MI?
Deniliyor ki…
ABD ile aramızdaki "makas" açıldı…
Görüş ayrılığı yüksek..
Azıcık; "yumşak!"
Gerilimi "düşürsek!"
Hatta, Aifrin harekatına bir mola desek!
Karşılıklı; "pozisyon" almaktan, imtina etsek!
Yoksa..
Uyumsuzluk bize "ağır fatura" getirir…
Yani, "eski Türkiye, eski yönetim alışkanlığına" dönsek!
İyi güzel de..
Ülkenin bekası..
Milletin varlığı...
Devletin bağımsızlığı..
Birlik ve beraberliğimiz ne olacak?
Yine eskisi gibi; "birilerinin boyunduruğu" altında mı olacak?
Yok öyle…
Yüzyıldır; "bu efendimcilik" kölelikten başka bir şey getirmedi..
Emperyalistler sömürdü..
Siyonistler cirit attı..
Kaybeden; hep bu coğrafyanın insanı oldu?
Onun için..
Makas açılsa ne olur, açılmazsa ne olur?
Pozisyon alınsa ne olur, alınmazsa ne olur?
Bir kere "müttefik" güvensiz!
Müttefikin makası değil..
Ülkenin makas değişikliğine; "bakın!"
Gerekli olan bu makas!
***
BİRİ CEVAP VERSİN..
İlgililer...
Ki Hakancık da, aynı minvalde akıl edip sormuş…
Soralım…
"Savaş'a hayır" diyorsunuz...
Ki diyen belli…
Harekâtı işgal olarak da; ifade ediyorsunuz…
İyi de..
Camiye roket..
Cemaate bomba atmaya niye "hayır" demiyorsunuz?!
Deseniz…
Belki bir "samimiyet" doğabilir..
Ama heyhat; "niyet halis" değil..
Olsaydı..
Hal-i vaziyet bu olur muydu?
Ki kim savaş ister ki; herkes barıştan yana!.
Lâkin; "samimiyet"…