MİTİNG'E DAİR!

Çok…

Ama çok şey söylenebilinir…

Tabi ki, muhalif isen!

Değilsen…

Partiyi savunan…

Davayı benimseyen…

Hele ki, icra edilen temada "duygu" seline sahipsen…

Maddi ve manevi!

Olması gereken, olmamışsa; "elbette ki' söylenmesi gerekeni söylemen gerekir…

Derler ya!

"Dost acı söyler!"

İşte bu fikriyatla, "Büyük Kudüs Buluşması" mitingi, "böyle olmamalıydı?!"

***

Öncelikle!

Mitinge katılım çok ama çok düşüktü..

Şöyle ki.

Selahaddin-i Eyyubi'nin "torunlarının" coğrafyasında..

Ki Filistin gibi..

Siyonizm’in..

Emperyalizm’in…

Küresel faşizmin, "zulmü" altında, inlediği bir dönemde!

Kürt coğrafyasının, "zulmü" içselleştirme adına gördüğü bir vakıayı!

Bir de, Kudüs.

Mescid-i Aksa..

İslamiyet’in "ilk kıblesi!" olması…

Buranın, Selahaddin-i Eyyubi tarafından "özgürleştirildiği" düşünüldüğünde.

Yani "manevi" duygu ve birlikteliğin en üst seviyesindeki bir hadisede; "bu kadar" duyarsızlık, olmamalıydı…

Ya da, "sahiplenme" zafiyeti!

***

Hiç kuşkusuz ki!

Birçok, neden söz konusudur.

Özellikle "Büyük Kudüs Buluşmasının" parti mitingine dönüştürülmesi…

Sıradan; "bir etkinlik" kimliğine indirilmesi…

En önemlisi de!

Böylesi bir hamlede; "paydaşlar" oluşturma, gayretine girilmemesi!

Yenikapı'da; "kimler vardı?"

Peki, Diyarbakır'da "kimler vardı?"

Diyarbakır..

İslam fethinden bu yana; "nice savaşlar, nice bölgesel işgaller" yaşadı…

Ama hiçbir şekilde "İslam" bayrağını, kaptırmadı…

İslam'ı "kalası" kaldı…

Asırları geride bırakarak; hala peygamberler, sahabeler, evliyalar diyarı…

***

Hal böyle iken!

Hele ki geçen Cuma günü…

Ulu cami önündeki; "telin" buluşması…

Ve diğer İslami "etkinlik ve tepkisel" faaliyetler göz önüne alındığında!

Söylenecek söz!

Mitingin ismiyle…

Mitingdeki katılım…

Ve oradaki atmosferin içerdiği hava, hiçte "solunmayacak" düzeydeydi!

Ki davanın sadakatlileri, solmadı!

***

Biliyorum!

Yetkili ve etkililer diyecektir ki!

"Ahali gelmediyse, biz ne yapalım?

Milleti evinden…

İşinden…

Çarşıdan zorla alıp, meydana getirecek değiliz ki!"

Bir an; "haklı, doğru" denilebilir..

Kanan da olabilir..

Ama şu gerçeği; "göz ardı" ediyoruz!

Ahaliye!

Siz gitmezseniz.

Sormazsanız.

Hasbıhal içerisinde olmaz iseniz.

Duyurular…

İlanlar…

Haberler…

TV'lere…

Gazetelere; "vaziyeti" mevzu etmezseniz!

Kibirlenirseniz…

Böbürlenirseniz…

Ahali bana muhtaç derseniz!

"Sosyal medya" üzerinden iki satır yazı yazarak "bu iş yapılır" diye gafletle oturup-kalkarsanız!

Fikrinizle…

Zikriniz…

Birbiriyle; "boğaz boğaza" kavga ediyorsa!

İşte hal-i durumunuz böyle olur…

***

Dedik ya!

Mitingin "ismiyle" vuku bulan faaliyet; "örtüşmüyordu?!'

Nitekim!

Gelip de; "manzarayı görüp", hemen alanı terk edenler!

Vaziyeti; "okumaya" yetiyordu.

Neye geldik, neyi gördük misali!

Sorulan soru!

Başbakan "konuştu!"

İyi hoş.

Ya öncesinden; "konuşan" hep siyasiler!

Anlatılan; "iktidar" icraatı..

Yani, "icraatın içinden" misali, parti mitingi!

Velhasıl; işin mukaddesatına uygunluk "zerre-i miskal" yoktu..

***

Gelirsek, parti düzeyine!

Bırakalım, "Büyük Kudüs Buluşması" adını ve manevi ortamını..

Verilecek mesaj..

Söylenecek sözlerin içeriği…

Hepsi bir kenara..

24 Haziran'a dair; "seçim mitingi" diye resmi okumaya çalışırsak!

Ki öyle, kabul edilirse…

O zaman, AK Parti demek ki "havlu atmıştır!"

Çünkü mitingdeki "katılım sayısı" düşüğün ötesindeydi!

***

Miting sonrası!

Birkaç katılımcıyla hasbıhal ediyorum…

Tepki yüksek…

Eleştiri dozu inanılmaz bir "gerilim" içeriyor…

Söylenen!

Ki en sakin ifade "Yuh olsun!"

Eee…

Yuh olmasın da ne olsun, “aferin, tebrikler mi” denilsin?

Okur bu minvalde, matematiksel rakam iletiyor…

Diyor ki;

Ömer Bey!

Siz Mitingin manzarasını gördünüz..

Kimler vardı?

Kimler yoktu?

Başbakan'la "kol kola girip, resim veren, ellerini havaya kaldıranlar."

Eski, yeni ve bazı yetmeler!

Tezat!

***

Ha bir de, seçim arifesindeyiz.

Diyarbakır'da 213 aday adayı vardı.

Hepsi de.

"Mangalda kül bırakmayıp" nara atıyordu.

Aha da benim; 30 bin oyum var.

Aha da benim; 20 bin oyum var.

Aha da benim; 10 bin oyum var.

Bunları diyenler.

Ki, bilaistisna hepsi; "benim oyum var" diyen olduğuna göre.

Basit bir hesap!

Eğer ki, 213 aday adayı, "miting" alanına!

Binler demiyorum…

Bin de demiyorum…

500'er kişiyle oraya gelmiş olsaydı…

100 bin kişi olurdu…

***

17 ilçe teşkilatı…

İl teşkilatı…

Onlar da 100'er kişi getirmiş olsaydı..

Alın size; toplamı!

Ama yok…

5 bin kişiyle; "övünülecek" noktaya geliniyorsa!

Diyarbakır için.

Şimdiden; "eski tas eski hamam" derim!

Birileri iyi düşünmeli.

Birileri iyi, ders-i ibret almalı.

Birileri iyi, şekilde kendini sorgulamalı.

***

Baksanıza…

Sosyal medyada "kim kimi" ti'ye alıyor..

Ya da, "halay başı" çekme hali..

Ancak, HDP..

Ve O'nun akımı, "mitingin" resmini hayli teferruatlı okuyor..

Onun için de diyorlar ya..

"Ne barajı kardeşim, yine silme götürürüz!"

Neyse!

Galiba AK Parti'de birileri; fena bir şekilde kafayı bozmuş..

Kanıksamış bir ruh hali içerisinde..

Bu seçimi; "sosyal medya" üzerinden kazanacağız diyor..

Yani, "sanal kazanım!"

Peki, somut kazanım nerde?

Bu alanın bir jargonu var; "klavye kahramanları?!"…

***

Velhasıl kelam!

Diyeceğim odur ki…

Yeter artık…

Reis'in sırtından geçindiğiniz…

Yeter artık…

Ak Parti'den hiç bir şey vermeden; nemalandığınız..

Yeter artık..

Sülük" gibi "kan emici" AKP'lilerin varlığı..

Bize dava adamı…

Bize, ümmet adamı lazım!

Troyka'ların "saltanatı" değil…

***

ADAY LİSTESİ…

Yazıyı kaleme alırken!

Henüz listeler açıklanmış değildi.

Doğrusu!

An itibariyle, gelen bilgiler ışığında..

Liste'nin "sürpriz" isimler nokta-i nazarında çok şey söyletecek gibi..

Çekişme büyük..

AK Parti..

HDP..

Ki, Saadet ve İyi Parti..

Hele ki Hüda-Par Başkanı Yapıcıoğlu'nun "bağımsız" aday oluşu..

Neyse!

Onu da yarın hasbıhal ederiz..

***

 

 

SAADET'TEN SEYDAOĞLU'NA KROŞE!

Saadet Partisi!

Sağ gösterip, sol vuran oldu..

Baksanıza!

Sebgetullah Seydaoğlu da "kroşe" aldı..

Öyle böyle değil..

Tam bir doksan yere serildi..

Öyle ya Diyarbakır için; "büyük transfer" denildi..

1. sıra adayı denildi..

Seydaoğlu "bu iş bitti" deyip, sahaya arz-ı endam etti!

Şimdi, aldığı kroşeyle sersemleşti…

1. sıra yok…

Peki, yeni transfer kim?

Yani, Seydaoğlu'nun yerine..

Yine tanıdık bir sima..

AK Parti'nin "gel-gitlerinden" biri…

Haşim Haşimi!

Saadet Partisi'nin 1. sıra adayı…

Biliyorum diyeceksiniz ki!

"Kim" bu işin organizatörü?

Elbette ki; Altan Tan…

***

FİNAL GÜNÜ!

Önemli bir gün…

Gözler…

Nefesler…

Ve dikkatler bugün İstanbul'da olacak!

4 yılın; "özleminin" son bulacağı umut edilen bir 90 dakika maçı var!

Evet.

Diyarbekirspor.

Bugün bir üst lige çıkmak için; Ankara Demirspor'la "final" maçı yapacak!

Lig serisi.

Play-off maçları.

Ve gelinen; son dönemeç…

2. Lige çıkmak için; "Final" maçı…

Karşılaşma saat 16.00'da oynanacak…

***

 

Sevgili Ali Yılmaz'ın dediği gibi…

Artık bu şehrin 3. ligde oynayacak ne sabrı ne de tahammülü kaldı.

Böylesi büyük bir şehre Süper Lig yakışır…

Hele ki, 33 bin kişilik Avrupa-i bir stadyum inşa edilmişken..

Evet; neden olmasın?

Olmalı…

Olabilmesi için de; "birlikten güç" doğar ilkesiyle kenetlenmeliyiz!

Öyle ki; İstanbul'a "sel olup akmalıyız!"

Bugün, ikinci lig..

Seneye, birinci lig..

Sonraki sene de, Süper lig!

Niye olmasın ki, işte Erzurum işte Sakarya!

Ha gayret; Diyarbekirspor…

Gönlümüz seninle…

Sevindir yüzleri de öyle şehre gel!?