ÖĞRENCİ TAŞIMA İŞİ!

Yine…

Bildik "pis kokular" geliyor..

Geçtiğimiz hafta konu ettim..

"Pür dikkat" diye…

İlgili ve yetkili zevat'a binaen..

Tabi kısmi değinmiştim...

Öğrenci taşıma ihaleleri..

Firmalar..

Okul idaresi..

İlçe Müdürlüğü..

Belli bir eksen içerisinde; "adrese" teslim, organizasyonlar yapılıyor…

Kırımlara dikkat…

Ve "tekelleşen" firmaların işi alma hali…

Bağlar..

Ergani..

Sur..

Bismil ile Silvan…

Buralardan hayli "kötü kokular" geliyor…

Şikayetler söz konusu..

Ki aynı "kokular" öğrenci "kumanyalarıyla" alakalı da, yayılıyor..

Fiyatlar..

Sayı..

Ve firmaların "tek merkezden" organize edilmesi..

Diyeceğim şu…

"Şikayetler" dikkate alınıp; sorgulansın..

Hasır altı edilmesin..

***

LİSE TERCİHLERİ…

Söz eğitimden açılmışken…

Lise "kayıtları" vahim bir işlem girdabında; debeleniyor..

Curcuna…

Çağın nimeti denildi e- kayıt sistemi…

Huzurlu ve istikrarlı...

Lakin hiçte öyle değil..

Baksanıza başvuru tarihi itibariyle "sürekli" arıza veriyor..

Bir var, bir yok..

Şaşkınlık hâkim…

Herkes bir birine soruyor; "arıza" giderildi mi?

Ya da ne zaman giderilecek?

Meçhul..

Veli kızgın..

Öğrenci karamsar..

Şu "yüzdelik" dilimler vardı ya!…

Tıpkı işlemlerdeki arıza-i durum gibi…

"Bir konuluyor, bir kaldırılıyor.."

Hele ki  ikide bir "değişikliğe" uğratılıyor olması da..

Ayrı bir dert..

Kafalar karışık..

Vaziyeti çakana aşkolsun…

***

Bir vaat vardı..

Okul tercih türlerinde "seçeneklerin" olacağına dair..

Maalesef o da yok..

Fiyasko..

Adrese göre tercih…

Ne gezer..

En uzak okular listelerde arz-ı endam ediyor..

Ya yapamazsak..

Şikayetin bini bir para..

Ama kime diyeceksin..

Ne yazık ki, "çözüm üreten" yok..

***

Şimdiden ifade edeyim..

Yüzlerce öğrenci; "muamma" durumdan dolayı, dışarıda kalacak..

Okullar açıldığında; "hala" öğrencilerin lise aradığını göreceğiz…

Önlem şart..

Hassasiyet şart..

Hele ki, sistemin arıza-i durumunun ortadan kaldırılması şart..

Biliyorum..

Ki gelen şikayetlere verdiğimiz cevaptır..

İl ve İlçe Milli Eğitim müdürlükleri "vaziyetin" sorumlusu değiller..

Bakanlık sorumlu..

Ah bir de; "sorumluluğu" kabul etseler..

***

ÇOCUKLAR NASIL KORUNMALI?

Polise göre…

"Çocuğunuzun tanımadığı kişilerle fiziksel temas kurmasına izin vermeyin.

Tanımadığı kişilerden uzak durmasını söyleyin.

Tanımadığı bir kişi tarafından vücuduna dokunulduğunda çocuğunuza nasıl tepki vermesi gerektiğini öğretin.

İnternet ortamında görüştüğü kişilere dikkat edin.

Çocuğunuzun adını her yere yazmayın.

Çocuğunuzun fotoğraflarını ismiyle birlikte sürekli sosyal medyada paylaşmayın.

Telefon numaranızı ve acil ihbar hatlarını (155-156-112) ezberletin.

Çocuğunuzun tanımadığı kişilerin arabalarından uzak durması gerektiğini ve gelebilecek tehlikelere karşı arabanın gittiği yönün tersi istikametinde koşmasını öğretin.

Çocuğunuz kaybolduğunda güvenlik güçlerinden yardım istemesi gerektiğini öğretin.

Çocuğunuz için acil durumlar karşısında gizli bir kod icat ederek "anne ve babamın adı ne?, aile şifremizi söyle ?" diye sormasını isteyin.

GPS sayesinde ve çeşitli mobil konum uygulamaları ile çocuğunuzun nerede olduğunu öğrenin ve şarjının ne kadar kaldığını takip edin.

Kendini tehlikede hissettiği anda "Ben onu tanımıyorum!" diye bağırmayı öğretin.

Tanımadığı kişilerle asansöre binmemesi gerektiğini söyleyin."

***

 

KLASİK CHP KLİBİ!

Ne yazık ki..

CHP...

Her seçim evresinde; "aynı" klip dönüyor...

Bir heyecan..

Bir beklenti..

Bir rüzgâr dalgası…

"Bu kez başarılacak" diye koro tutuluyor…

Ama maalesef!

Sandık açıldıktan sonra; "hüsran!"

Kayıp..

Ve bir önceki; "sınavdan" daha bir moral bozukluğu..

Talep düşüklüğü..

24 saat sonra…

Bu kez; farklı bir atmosfer esmeye başlıyor…

Heyecan..

Beklenti…

Esen rüzgar seçime dair değil..

Bu kez; "Genel Başkan" değişikliğine odaklanıyor…

İstifa çağrısı..

Kurultay talebi…

Delege..

Alternatif..

Rakipler nokta-i nazarında; "iç kavga!"

Kulisler…

Yer yer bel altı söylem..

Şeref..

Haysiyet..

İşgüzarlık..

Yani bozuk dilin döngüsüyle, "klip" bozuk döner...

İşte, 24 Haziran ve sonrası..

Yine benzer bir "klip" dönüyor..

Arıza-i…

Yapısal ve ideolojik..

Parti özünde; psikolojik bir travma yaratıyor!

İnce..

Kılıçdaroğlu…

Rüzgâr iki taraf için de; "itici!"

Bir o kadar da "sinsilik" içeren, hamleler söz konusu!

Diyeceğim şu…

Seçimleri "liderler" kazanır..

Ama maalesef…

CHP'de; kısır döngü "lider" vasıfsızlığı…

12 seçimdir kaybediliyor.

Yerel..

Genel..

Referandum..

Derler ya “say say bitmez” misali..

Mum gibi eriyor..

Ve hepsinde "kaybeden" parti olarak çıkıyor..

Kazandığı yok..

Ancak parti liderliği açısından hala; "koltukta" kalabilmenin uğraşı içerisinde olunması!?..

İşte o da; "psikolojik" duvar gibi…

Bir yıkılabilinse…

Neyse..

Dananın kuyruğu dünkü toplantıda "kopar mı, kopmaz mı" göreceğiz..

Görünen o ki; "eski tas eski hamam" misali.

***

İNCE NE DİYOR?

Ağzımdan..

Hiç ama hiç...

"Kurultay" lafını alamazsınız…

Söylemem…

Çağrı da yapmam..

Ama teşkilat ne der?

Genel Başkan ne der?

Parti üyeleri ne der?

Bir talep vaki ise; "göreve" hazırım!

Önde yürürüm...

Yani; istemem, yan cebime koy" misali…

Ha bir de…

Lideriyle yemek yeme durumu vardı…

Sırlar âlemi…

Ama kendinde; ifşa serbestliği...

Liderine diyor ki…

Kurultay kararı alın..

Sizi "onursal" başkanımız olarak kabul edelim..

Partiye "yeni bir soluk" kazandıralım..

Ben de; "Genel başkan" olayım…

***

Vaziyet neyi hatırlattı biliyor musunuz?

Sizi bilmem..

Ama bende çakılan Kemal bey'in "kaset" fırsatçılığını hatırlattı…

Baykal'ın kaseti..

Ki herkesin malumu..

O gece ne yaşandı..

Baykal görevi bıraktı..

Kemal bey'e sordular; "aday olacak mısın?"..

"Kesinlikle hayır.."

Ama bir gün sonra; "bodoslama" daldı..

İstemem yan cebe indir..

İnce'nin, Kemal’i sıkıştırması da; benzer durum..

Nasıl olsa; "adam kaybetmiştir"…

***

KEMAL NE DİYOR?

O da diyor ki…

24 Haziran seçimlerinde partimiz başarılı..

Çok stratejik çalıştık..

İktidarı alt etme adına...

Üç hamle yaptık..

İyi Partiye 15 Milletvekili verdik..

HDP'ye el altında oy devşirdik..

Ve İnce'yi rakip aday olarak, öne çıkardık..

Bunlar, partimizi başarılı kıldı..

Ne garip ki..

Sanki 12 seçimi kaybeden başka parti..

Sanki CHP ile İnce arasında oy farkı yok…

Sanki 16 yıllık iktidarın "yıpranmasına" rağmen AK Parti seçimi kazanmamış gibi!

***

CHP'nin tarihine baktığımızda..

100 yıllık zaman dilimi…

CHP'ye..

Ortaya koyduğu siyasete..

İdareye..

İktidar vasıflığına..

Devlet-i âliye ile olan; "hasbıhaline!"

Ne yazık ki, zerre-i miskal; "akıl-sır" erdirmiş değilim…

Hep "kısır" çekişme!

Hep "birilerine3 işi havale etme..

Hep "lidersizlik" ahu-eni…

***

YEREL SEÇİMLER!

İşte… Yerel seçimler..

9 ay kaldı..

Ki Erken'e alınma gibi bir tartışma da var?

Kasım'da..

Netice itibariyle; "seçim sathi mailindeyiz.?!"

Tam da bu evrede…

CHP'deki "iç dağınıklık" kime fırsat oluşturacak…

Merak konusu..

***

ÖNGÜRÜLEMEZ!

Bu ifade…

Kim ne der bilmem… Ama CHP için..

Hele ki, "parti lideri" için..

"Cuk" diye, oturan bir ifade..

"Öngörülemez" siyasette sahip…

Eee…

Onun için değil midir ki; "sürekli" duvara toslayan!