SAĞLIK’TA OLUP BİTEN!

Dün ne demiştim buradan?

Sağlık…

Ne yazık ki Diyarbakır'da "sağlıksız" işliyor diye.

Çünkü "çark" kirli dönüyor…

Sistem "politize" olmuş…

Keyfiyete dair; "bir işleyiş" ahlakı söz konusu…

Yani kim kime hesabı hakim!?

Yolsuzluk…

Usulsüzlük…

Suiistimal…

Adam kayırma…

Hele ki, "akçeli, neşter parası" gibi vakıaların bini bir para…

Ki enva-i şekli yaşanmakta…

Artık, sıradanlaştı…

Tepkisine, itirazına gelen cevap "ne olmuş ki?"

***

Lakin bu iğrenç durumun yanı sıra…

Bir de "iftira ya da suçu saklama" mekanizması var…

Özelikle İdari yapıda…

Hele ki, "makam ve mevki"…

Koltuk…

İdarecilik makamına taliplik ve görevlendirme…

Her türlü; "yol mubah"…

Her türlü hasımlık mubah…

Sevmedin…

İşini mi bitirmedi…

Rantına mı çomak soktu…

Ya da, keyfiyetine hâsıl mı?

Veyahut "koltuğuna mı" göz diktin; "yapıştır" iftirayı yeter…

Algı operasyonu üret…

Yetmedi, son dönemin modasına başvur…

Bu adam "FETÖ'cü…"

Yani, itibar kaybına uğrat gitsin…

***

Tabi aynı istikamette bir de şu var..

Hani bir ata sözü var..

"Minareyi çalan kılıfını uydurur" misali..

Bu misalde;

Maskesi düşen,

Kirliliği yüze vuran,

Hırsızlığı,

Üçkâğıtçılığı,

İhanetliği deşifre olanlar da savunmalarında; "çamur atılıyor, iftira ediliyor" diyor..

Anlayacağınız; "sektörel bir iğrençlik" vaki..

***

Bakınız…

Günlerdir, İl Sağlık Müdürü Sait Avar konuşuluyor…

Özellikle; İl Müdürlüğüne atanmasından hemen sonra…

Doğrusu..

Pür dikkatimi çekmişti; "konuşulanlar!"

Ki, konu bile etmeyi düşündüm…

Çünkü…

İşte Avar'ın "suç" dosyası…

İşte Avar'ın 10 ayrı "suç dosyası"…

Darp...

Hırsızlık..

Adam yaralama gibi; isnat edilen suçları işlemiş..

Sorgulanmış..

Yani, say say bitmez misali; kabarık bir suç dosyası sahibi…

***

Genel itibariyle dosyaların tarihine baktım..

Geçmiş tarihler...

Ve düşündüm!

"Sağlığa sağlıksız atama!" mı diye.

Kendimce sorguladım…

Hukuk servisine danıştım; "işin içinde bit var" dediler…

Yani, işin sırrı, rengi başka…

Vaziyet, kurgulu bir "algı" üretme planı içeriyor..

Şöyle ki…

Avar…

Sağlıkta "sistem" değişikliğine gidilmeden önce İl Sağlık Müdürüydü..

O tarihte...

Hastaneler bağlı değildi..

Akçeli pek bir işleyiş yok idi…

10 dosyasından 9'u bu "evrede" kayıt altına alınmış..

Suç isnatları bu tarihlerde..

O gün neden; "kamuoyuna" sızdırılmadı..

Haber yapılmadı…

Dedikodusu edilmedi…

"Sağlıksız adam" diye gündem edilmedi de?

Bugün; "ediliyor?"

***

İşte; tüm bunları sorgularken!

Bir bomba daha patlatıldı…

Ki pimi önceden çekilmiş bir bomba…

Denildi ki; Avar FETÖ terör örgütü mensubu…

Yani; FETÖ'cü…

Doğrusunu isterseniz!

Bu iddia önüme gelince; "kendi kendimi" sorguladım…

Bak gördün mü?

O davaları yazacaktın..

Konuşulanları yorumlayacaktın..

Sağlığa sağlıksız atama diye!

Böyle bir zevat; nasıl oluyor Diyarbakır'da "Sağlığın tepesini" işgal ediyor…

Hemen alınmalı…

Hemen istifası istenilip; "işine" son verilmeli…

Demek ki; herkes haklı!

Yangın olmayan yerden duman çıkar mı diyerek?

***

İnanın…

Bunları zihnimde "fırtınalaştırırken!"

Bilgisayarın başında; "yazıya" dönüştürmeye hazırlanıyordum ki; hadiseye dair bir haber düştü…

Haberde denilene göre;

15 Temmuz sonrası İl Sağlık müdürlüğünde bir kamu görevlisi ifade vermiş…

İfadesinde; Avar'ın FETÖ/PYD ile bağlantısı olduğunu iddia etmiş…

3 Ekim 2016'da, Avar hakkında savcılık soruşturma başlatmış.

Ve soruşturma sürüyor…

Yani; karara bağlanmış değil…

Hal bu iken; Avar'ın ataması yapılıyor…

Ki geçtiğimiz Kasım ayında…

İki yıllığına, İl Sağlık müdürü…

2019'a kadar…

Avar açıklama yapmış konuya dair..

"FETÖ iftirası atıldı.."

Diyor ki..

Bazı kişiler benim İl Sağlık Müdürü olmamdan rahatsız oldular.

Bu kişilerin benden intikam alma yöntemleridir.

İftira atan kişi yolsuzluk nedeniyle başka şehre tayin olmuş bir personeldir.

Zaten Sağlık Bakanlığı'nın da konu ile ilgili bilgisi vardır."

***

Velhasıl kelam!

Yargı, açılan soruşturmaya dair ne karar verir bilmem.

Suçlu mu?

Suçsuz mu?

Ona yargı karar verecek...

Ama söylenen iddiaların "yenilir yutulur" cinsten olmadığı kesin..

Lakin kafama takılan soru!

FETÖ "soruşturması devam eden birinin" nasıl ataması yapılıyor?

Mutlaka bir gerekçesi vardır!

İftira ve kılıf; hangisi…

***

 

SEÇİM BARAJI…

Ankara kulisleri…

AK Parti-MHP ittifakıyla sızan bilgiler…

Abdulkadir Selvi'nin aktardıkları…

Tüm bunların harmanlamasına; bir bakalım…

Özellikle "Seçim barajı!"

Şöyle ki…

"Seçim barajı" değişmiyor…

Yüzde 10 tabu gibi; kalıyor…

Ancak; "seçim ittifaklı" bir "baraj sistemi" tartışılıyor…

O da şöyle…

İttifakta "barajı" yüzde 15 olsun…

Bilgi taze…

Tabi; "mülahaza ve koşulları" değişebilir…

Konuşuluyor…

***

AK Parti-MHP ittifakına gelirsek…

Kesin olmamakla birlikte…

İttifak var…

Ama her parti kendi "amblemi…"

Kendi milletvekili "listesiyle" seçimlere girecek…

Seçim pusulasının şekli de şöyle olacak…

Pusulanın başında, Cumhurbaşkanı "adayının" ismi olacak.

Yani Erdoğan'ın ismi yer alacak…

Milli ittifakın adayı olarak…

Erdoğan'ın isminin altında ise; AK Parti ve MHP amblemi bulunacak…

Parti isimleri yazılacak…

***

Seçmen…

Önce Cumhurbaşkanına oy verecek…

Sonra…

Partisinin üzerine "mührü" vuracak…

Tercihi, AK Parti veya MHP diye…

Sıra oyların sayımına gelince…

İttifakın oyları birlikte sayılacak…

Çıkarılacak milletvekili; "sonuca' göre belirlenecek…

Sonrasında ise…

Her partinin aldığı oy oranına göre; "milletvekili dağılımı" yapılacak…

***

Örnek verilirse…

Partiler, "parti" oyları açısından düşük veya yüksek oranda oy alsalar…

Yani biri yüzde 3…

Diğeri yüzde 30-40 alsa da…

Fark şu…

İkisi de; "ittifak" yüzdeliğiyle yüzde 15; "barajı aşmış" görünecek…

Tabi yüzde üçlük parti hangi ilde "milletvekili çıkaracak sayıya" ulaştıysa, o ilden milletvekili çıkaracak…

***

Eğer ki…

Yüzde üç alan…

Yani il düzeyinde yüzde 10'u aşamayan…

İl barajını geçemeyen parti…

Hiçbir şekilde; "milletvekili" çıkaramayacak…

İttifak kurduğu partiyle; yüzde 15'i aşsa bile!

İl barajını aşması lazım…

Neyse…

Yeni döneme ait siyaset; "yeni koşulları" getirtecek?

***

ÖSO AMBLEMİ TAKSIN!

 

Diyorlar ki…

TSK…

Yani Türk Silahlı Kuvvetleri..

Mehmetçik..

Afrin harekatında; ÖSO Amblemi taksın..

ÖSO armasını omzunda taşısın…

TSK değil, ÖSO görünsün..

E be yuh yani!

Pervasızlığa bakar mısınız?

Her yönüyle şuursuzluk akıyor…

Garabet bir istek…

Aman ha!

Mehmetçiğimize; "halel" getirir...

Ki, millette infial oluşur…

Denir ki…

Nerde ülkenin "bekası?"

Nerde bunun savunma hali?

Yok böyle bir şey…

Kabul edilemez…

***

EN BÜYÜK HANDİKABIMIZ!

Peki nedir?

Tecrübesizlik mi, beceriksizlik mi?

Eğitimsizlik mi?

Yoksa.

Evet o yoksanın içerisindedir "en büyük hadikap" halimiz..

Ki o da şudur…

Kimse kendi işinde ehil değil…

Konuşmaz…

Ehil olduğu tek şey; "başkasının" işine "burnunu sokmak!

Yani çokbilmişlik…

Onun hakkında yorum yapmak…

Ahkâm kesmek…

En uçuk hal ise; "hüküm verdirmek?!"

Ne yazık ki; "son günlerdeki" odaların, meslek grupların hali vaziyeti…