SANDIĞA GİT, OYUNU VER?…

Ama mutlaka!..

Mazeret yok.. Bahane üretmeye de gerek yok..

Hiç bir gerekçe..

Hiçbir koşul seni, bu "sorumluluktan" arındıramaz..

Kurtaramaz..

Çünkü "vebali" büyüktür…

Pek tabi ki, "birey" vazifesi de..

Kutsaldır..

Ulvi bir kimlik, sahibidir!…

O'nun için mutlaka ama mutlaka "sandığa" gitmelisin!…

Ve oy'unu kullanmalısın!…

Hasta olsan..

Yatalak olsan..

İster 18 ister 100 yaşında ol; "bu görevi" yerine getir..

İmkanlar da var..

Sandık ta taşınır..

Sen de taşınabilirsin..

Ve sakın ola; "kimseye" vekalet verme, oyunu kullandırtma!..

Zarfı da..

Mührü de..

İmza-ya da parmağı da; "sen" vur!...

***

Ne için dersen!… Derim ki!...

Kendin için..

Milletin için..

Devletin için..

Vatanın için..

Yaşadığın şehir için..

İl için..

İlçen için..

Ama mührünü vur..

"Oyunu" kullan ve sandığa zarfını at ki, "vicdanın" rahat olsun!!!

***

Tercihim ne dersen?… Diyeceğim şu olur?

Söz sahibi olabilmek için…

Hakkına kavuşabilmek için…

Daha güzel bir yaşam alanına sahip olabilmen için!..

Daha özgürlükçü bir ortam için!..

Daha şeffaf, dürüst, ehil bir yönetime kavuşabilmen için!!…

Demokrasi adına..

İnsan hakları adına..

Eşitlik adına..

Bir birey olarak "varlığının" bilinmesi için "sandığa git, oyunu kullan!!?…

***

Verirsem ne olur?.. Elbette ki "iyi şeyler" olur?..

Huzur olur..

İstikrar olur..

Güven olur…

Yol olur..

Kaldırım olur..

Temiz, yaşanabilir bir şehre sahip olunur?..

Çöp olmaz..

Çöplük dağları oluşmaz!…

Sokağın da..

Mahallen de..

Yaşadığı binanın kapısının önü de; "perü pak" olur!...

Ve bilirsin ki; "güzelliğin de, çirkinliğin de" paydaşı sensin!..

Günahı da..

Sevabı da; "senin o sorumluluk" sahibi olduğun oy'undadır..

İzahı da o oydur!…

***

Kullandığım oydaki gaye ne dersen!

Derim ki, o da ihtiyaç hasılındır.. Yani listendir?

Bunları istiyorum, diyerek başlar?

Kardeşliği istiyorum…

Hoşgörüyü istiyorum..

Sevgiyi istiyorum...

Muhabbet istiyorum...

Adil anlayış istiyorum..

Nefretsizliği istiyorum…

Öfkesizliği istiyorum...

Dostluğa sadakati istiyorum…

Vicdani, insani, ayırımsız bir bütünleşme istiyorum!…

İşte bunları istediğim için; "oyumu" kullanıyorum, diyeceksin...

***

O oyla, hayatımdan çıkarmak istediğim ne dersen?..

O na da diyeceğim şu olur?

"Yasaklar" listende "bunlar olmamalı" diyerek başlarsın..

Rüşvet yok..

Usulsüzlük yok..

Yolsuzluk yok..

İhale peşkeşliği yok..

Rant yok, çıkar ilişkisi yok?

İmar..

Ruhsat…

Yol, su, kaldırım "yaz-bozluğu" yok!..

Kafa-kol ilişkisi de yok!

Adam kayırma yok..

Para karşılığı iş takibi yok?…

Adamcılık yok..

Particilik yok,

Etnik kimlik ayırımı yok!

Dil, din ve inanç hürriyetine "sınıflandırma" getirme, yok!…

***

Sonuç itibariyle!.. O kullandığım oyla.. Şu çığlığı, atacaksın!..

Ey beyler..

Ey bayanlar…

Aha oyumu kullandım..

Sorumluluğumu yerine getirdim..

Ve sizi "vekil idareci" olarak, o makama getirdim!..

Yetki sizde!..

Bilesiniz ki "emanete" ihanet ederseniz!?..

İrademi, yetkilendirmemi "birilerinin" eline teslim edersen?..

Kibrinle, burnu kaf dağına ulaşmış, zihninle bana bakarsan!..

Hizmeti de, makam ve mevkii de; "aile saadetine" dönüştürürsen!..

Bilesin ki!..

Hem bu dünyada..

Hem ahirette "iki elim yakanda" olacak!?…

***

NAÇİZANE ÖNERİM!…

Siz siz olun!…

Şu parti, bu parti demiyorum..

Aday da..

Adaylar da.. Bilaistisna, diyerek diyorum ki!…

Sırtını illegal güçlere…

Çetelere..

Şebekelere…

Kifayetsizlere..

Muhterislere…

İnkarcılara..

Devşirmelere…

Seküler zihnin, travma yaratıcı yaşam sevdalılara!..

Darbecilere..

Darbe sevicilere..

Demokrasi düşmanlığına "kadeh" kaldıranlara!..

Dile..

Dine..

İnanca.

Bin yıllık kültüre..

Kimliklere "tekçi" anlayışla bakanlara!..

Aman ha aman; "o reyinizi" kurban ettirmeyin!..

İştahlarını kabartan; "güce" sırt vermeyin!..

Yoksa iki yakamızı; cephelerden, provokasyonlardan kurtaramayız!..

***

..VE BİR OH ÇEKMEK!…

Aynen de öyle..

Şu "seçim" bir "hayırlısıyla" bitse!..

Kavgasız..

Gürültüsüz..

Huzur ve sağlıklı bir şekilde, son bulsa!..

İnşallah sağduyu hakim olur..

Toplumu ve bölgeyi inciten, bir hadise vuku bulmaz!..

Çünkü çok gerildi..

Sürekli "tansiyonu" yükselten bir körükleme vardı..

Öfkeli.

Düşmanlığı..

Hasımlığı..

Dünü, bugünü ve yarını "tehdit" altında, tutan bir siyasi söylem!..

Hakaretlerin..

Küfürlerin..

Enva-i şirretliğin havada uçuştuğu bir dönem!…

Hasılı kelam; bir kurtulsak hepsinden..

Normalleşsek!…

***

HERŞEYİN HAYIRLISI!….

Salih bir temenni!..

Vecizeli bir söz, Mevlana’dan!…

Hak şerleri hayreyler ve görelim Mevla’m neyler…

Neylerse güzel eyler….

Aynen de öyle..

Gazanız mübarek olsun..

***

TECRÜBE!…

Denir ya!.. Tecrübe konuşur..

Seçime dair bir tecrübe de şu..

Kadınlar..

Yani bayan seçmenler.. Onların her oyu!.. Kısacası sandık başına gidişleri..

Bilinmelidir ki; her bir oy'u iki oy demektir…

Öyle ya; "karar" kılmışsa beraberindekide o karara uymuş demektir!…

Diyeceksiniz ki!..

Güneydoğu için, vaziyet böyle mi?…

Kesin cevap yok!..

Tersi de olabilir..

Yani "olabilirlik" her yönüyle, olabilir?

***

BİR ŞEREFTİR!…

Seçimin realitesi şudur…

Ki seçim "yarıştır?"…

Özünde şu vardır..

Kazanmak..

Kaybetmek..

Bazen kazanılır, bazen kaybedilir!… Ama bilinmelidir ki, niyet halislik ve muhlislik üzerine ikmal edilmişse!…

Vaziyet; her iki yönüyle de "şereftir.."

Kazanmak ta bir şereftir..

Kaybetmek te bir şereftir..

Üstadın ifadesiyle o şerefe nail olmak, nail olunan o şerefe "halel" getirmemektir?…

Bilmem, meram hasıl oldu mu?

***

AZICIK TEBESSÜM!..

Olmaz mı?.. Buyrun burada…

Niyet, Diyarbakır siyasetine..

Yani, onlara atfediyorum!..

***

Zara yakınlarında seçime giren adaylardan biri Kızılırmak'tan geçerken suya düşmüş.

Oradakiler hemen koşup parti başkanına söylemişler..

Başkan; "Bizim aday mı?" diye sormuş.

"Bilmiyoruz, adaylardan biri" demişler.

Başkan, "Akıntıya doğru mu gidiyordu, tersine mi?" diye sormuş.

"Akıntıya doğru."

Başkan, "Tamam anlaşıldı. Bizim aday olamaz. Çünkü bizimki hep tersine giderdi" demiş.