SİVİL AYAĞI...

Deniliyor ki…

Ankara bugünlerde pek uyumuyor…

Hareketli…

Trafiği derin bir işleyiş içerisinde..

Tabi vaziyet…

24 Haziran seçimlerine dair değil…

Vakıa…

28 Şubat'ın "sivil ayağına!" yönelik yapılması düşünülen operasyon!

***

Doğru!

28 Şubat'ın sivil ayağı hep sorgulandı…

Neden; Sivil ayağı…

Neden; Medya ayağı…

Neden Yargı ayağına dokunulmuyor?

Daha açık bir ifadeyle…

Batı Çalışma Grubuna "mercek" tutuldu da…

Doğu Çalışma Grubuna; "neden gözler" kapalı…

***

Kısacası…

28 Şubat vakıası; hep tek eksende yürüdü…

Ki, bir süre önce yargının verdiği karar bile; tartışmalı oldu…

21 Müebbet verildi…

Ama tutuklanan tek kişi yok…

Askeri kanada dair; "açılan" dava göstermelik mi diye de sorgulandı…

***

Gelirsek!

Ankara'daki "sivil ayağı" dair, operasyon olabileceği?

İlk etapta, "bu hareketlik" bir fısıltı geliyordu.

Konuşuluyor.

Ama somut bir "eylem ve söylem" yok…

En azından; "serüvende" olanlardan ses yok diye…

Ama önceki gün, eski istihbaratçı Bülent Orakoğlu yazınca!

"Şimşekler" çaktı…

***

Der demez.

İnsanın kafasındaki düşünce; işin rengini değişiyor…

Yani; "iş ciddiyet" kazanıyor…

Ne diyor Orakoğlu…

"Operasyon kesinleşmiş…

Seçim öncesi yapılması önemli…"

***

Nitekim Ankara kulislerinde…

Verilen bir zaman…

Söylenen isimler…

Adresler…

Ki sayısal rakamlar dâhil telaffuz ediliyor olması!

Önümüzdeki günler; "renklenecek" dedirtiyor…

***

Öyle ya!

28 Şubat'ın bir mağduru olarak!

İşkence gören..

Gözaltına alınan…

İğrençliğin kumpasıyla; "cezaevi" yatan!

Hayali suçlamalarla; yüz yüze gelen biri olarak!

***

Hep vicdanımda sorgulamışımdır.

Hak.

Hukuk.

Ve adaletin tecellisi adına…

Yaşadıklarımın hesabını kim soracak diye?

Ki üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen!

Mevcut iktidarı da; "hesaba" çeken biri olarak serzenişim hep şu oldu…

***

28 Şubat.

Post modern bir "darbe" organizasyonu olarak…

Salt asker'le olmadı…

Bunun, sivili vardı…

İş adamları…

Sendikalar…

Siadlar…

Ve tabi ki yargısı vardı?

Ya medya ayağı… Kalemşorlar…

Artık işim; "başörtülülerle" uğraşmak diyen gazeteciler!

***

İşte..

Bunlara dair; bir hesap verme sorgusu olmalı...

Çünkü o dönemde bir üst akıl vardı…

Komuta merkezi…

Asker talimatı veriyordu…

Medya hedef gösteriyordu…

Yargı "sözde" adalet adına, "derdest" ediyordu…

İşin finansmanı da; İş dünyası idi…

Halkanın zincirleri…

Tıpkı, 15 Temmuz gibi..

Ki 28 Şubat'ın ana akımı; bu işte yok değildi?

Vardı…

***

Neyse!

Orakoğlu'nun bu çıkışıyla; "işler değişti?"

Bekleyip, görelim…

Ama herkesin temel beklentisi; "biran evvel…"

***

TEMEL ADAY!

Saadet Partisi!

Hal-i vaziyeti…

Halk deyimiyle; "evdeki bulgurdan olma…"

Eee…

Bir rüzgâr yakalamıştı…

Geliyoruz… Geliyoruz" diye…

Gül üzerinden…

Çatı aday ittifakı üzerinden…

Kilit parti "vasfı" yüklentisiyle…

Ama ne oldu?

Evdeki hesap; çarşıya uymadı…

Tepetaklak…

Gül "yok" çekti…

Meral "ilk günkü" duruşundan taviz vermedi…

CHP, "belirsizliğini" ikmale getirdi…

Ve Temel…

Abidik-gubidikleşerek; cıbıldak kaldı…

Neticede…

Temel Karamollaoğlu…

Kendi partisinin, "Cumhurbaşkanı" adayı…

Ha bir de; slogan belirlemiş…

"Bilge başkan…"

İyi de…

Bilge başkan aylarca "çatı aday" peşinde koşar mıydı?

Neyse...

Peki, bundan sonra!

Dünden beter…

***

CHP'NİN ADAYI…

Görünen o ki…

Saadet'in geldiği noktaya, CHP de gelecek!

Öyle ya; hala belirsizlik..

Hala bir yerlerden "umut" bekleyişi..

Kemal Derviş!

İstenilen neticenin adamı olmadığı çıktı..

Netice vermez…

Ancak!

CHP’de kulislerdeki aday enflasyonu yüksek..

Çok kişi var..

Trendi yüksek olanlar kim?

İlhan Kesici..

Yılmaz Büyükerşen..

Muharrem İnce..

Ek olarak, Kılıçdaroğlu'nu bırakırsak…

***

Sahi!?.

CHP'li okurların; anketiyle..

Size göre..

Kim, Cumhurbaşkanı adayı olsun?

İyi Parti..

Saadet Partisi..

Ve HDP'nin "ikinci turdaki çatı" adayını da göz önünde bulundurarak..

Sizce…

***

DEMİRTAŞ…

Doğrusu..

"Reis" belirlemedeki rüzgar ha bire savuruyor..

Lodos gibi..

HDP..

Kesin kez; Selahattin Demirtaş'ı "aday" gösterecek..

Çünkü, taban öyle istiyor..

Ki "itirazı" kabil değil..

Olursa, var olan da "yerle yeksan" olur..

***

Hiç kuşkusuz ki!

Güneydoğu cephesindeki, "siyasi hesaplar?!"

Hal-i hazırda..

Özellikle de, AK Parti…

HDP "barajı aşar mı aşmaz mı" düşüncesine kilitli..

Yani, "barajı aşmaz!" deniliyor..

Onun için de; "aday adayı" rekoru var..

***

Sahayı bilen..

Soluyan..

Okuma becerisini azıcık yükselten biri olarak!

Vaziyetin ikmali..

Kılıç sırtı gibi…

Benim açımdan sürpriz olmaz..

Ama birilerine; "sürpriz" olacak..

Çünkü, inadına inadına; "bir tercih" sandığa yansıyacak..

***

Kırılmayı..

AK Parti bölgede; lehine dönüştüremedi..

Ahalinin ekseriyeti; "ortada"..

Tercihlerde; "duygusallık" ön plana çıkarsa…

Sürpriz de "şokun şoku" olur..

Onun için de!

Cumhurbaşkanlığı "seçiminde" Demirtaş "sürpriz" yapabilir…

İlk tur'da, Erdoğan'a ikinci turdaki rakip olabilir..

Dikkate alınmalı..

***

Tabi..

Böylesi bir durumda..

CHP..

İyi Parti..

ve tabi ki Sadet ne der; göreceğiz..

Taban "içine" sindirir mi?

***

Diyeceksiniz ki!

Demirtaş değil de; Meral olsa..

Ya da Temel olsa..

Veyahut CHP'nin adayı olsa!..

Hangi parti kime tabandan "buna oy verin" der..

Şayet, "Erdoğan karşıtlığı" hasımlığa dönüştürülmezse!

Derler ya..

Erdoğan gitsin..

Gerisi tufan olsun…

Eee..

Bunu da, Türkiye insanı kabul eder mi?

Ne mümkün?

***

Sonuç mu?

Bu seçim çok, lodoslu..

Ama görünen hakikat de şudur..

Seçmen..

Ne 2000'lerin öncesine..

Ne, Ortadoğu'daki girift sürece..

Ne de istikrarsızlık ihtimaline "gelmez, dönmez ve prim de vermez?"

***

SİYASETİN KORKAĞI…

Kim mi?

Hiç tereddütsüz derim ki..

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu..

Niye mi?

İşte, Cumhurbaşkanlığı "seçimiyle" alakalı, kaçışı…

Ne diyorlar..

Erdoğan'ı "devireceğiz..!"

Seçimi kazanacağız..

Yani "seçimin galibiyiz..!"

Naraların bini par para..

İyi de..

Kemal bey bu kadar iddialıysa..

CHP'liler, "kendilerinden" eminse..

Neden..

Hala birilerinden "medet" umarak, aday arayışındalar..

Kemal bey çıksın…

Ben adayım..

Erdoğan'ı "o koltuktn" ben ederim..

Tarihe geçerim demiyor?

Diyemez..

Çünkü, "siyasi korkaklık" var..

En büyük endişesi de; "CHP'deki liderlik koltuğunu" kaybedebilirim..

Yoksa..

Kemal Bey, Marmaris'te bayan seçmene bunu der miydi?

"Size Trump'ı getireceğim..!"

Vay be..

***

SEÇİM GÜVENLİĞİ!

Herkes ifade ediyor..

Seçim güvenliği..

Sandık güvenliği..

Oy güvenliği..

Pusula..

Mühür..

Sandık başkanı..

Müşahit…

İyi hoşta…

Bugüne kadar; "somut" bir vakıa oluştu mu?

Ya da..

"Seçim sonuçlarını" etkileyecek bir hile!

Hep efsane...

Neyse!

Derler ya; "eşeğini" sağlam kazığa bağla..

Peki..

Seçim güvenliği için ne yapılmalı?

Öncelikle ee ivedilikle; şunlar yapılmalı..

Kediler..

Fareler..

İtler..

Hatta merkepler dahil; "seçim günü" kilit altına alınmalı!

Eee..

Önceki seçimlerde çok konuşuldu..

Manşetlere çıktılar..

Telefon oldu..

Suç üstü yakalananlar..

Hala hesabı sorulanlar var.

Onun için; aman ha aman!

Seçim günü; "gözaltında" olsunlar…

Unutmadan...

Trafoların..

Enerji hatlarının..

Bilgisayar merkezlerinin; "giriş ve çıkışları da" kontrol altına alınsın..

Neme lazım; firar edip, buraya kaçanlar olabilir..

Sığınır, mığınır..

Bekçi lazım..

Her trafoya bir bekçi..

İmkân olursa; kapısına da; "panzer"…

Sandıklar için ne yapılmalı?

Onlar için de; önlem alınmalı…

Başkanlıklara; "eş başkanlar" getirilsin..

Müşahitlere de eş müşahitler…

Olmaz mı?

Niye olmasın ki, "eş başkanlık" bir yönetim biçimi!..

Bir strateji..

Bir şeffaflık, değil midir ki?

Biliyorum..

Peki, sandık güvenliği..

Yani; seçmen "hileli" seçmen olmasın diye mi?

Onun da kolayı var..

Seçmenin oy kullanacağı sandıkların başına "canlı yayın" ekibi konulur..

Kameraya alınır..

Ve mikrofon uzatılarak, "oy rengi" sorulur..

İmzalar mı?

O da, ıslak olduğu gibi elektronik ortama da kaydedilsin..

Oy pusulası..

Oy zarfı….

Onlar da bilakaydüşart; "soğuk mührü" taşısın!…

Dahası..

Yetmedi mi; seçim güvenliği!..

Yetti yetti..

Kimse artık "seçim hileli" demez..

Öyle mi?

Ya derlerse…